Çince odası

Çince Odası Argümanı (genellikle Çin Odası Argümanı şeklinde çevrilmiş olsa da, düşünce deneyi bağlamında Çince Odası olarak çevrilmesi daha uygun görülmüştür), dijital bir bilgisayarın –ne kadar zeki ya da insansı davranışlar sergilerse sergilesin– bir “zihne”, “anlayışa” ya da “bilince” sahip olamayacağını savunur. Filozof John Searle tarafından “Minds, Brains, and Programs” adlı makalesinde öne sürülen bu argüman ilk kez 1980 yılında Behavioral and Brain Sciences dergisinde yayınlanmıştır. Çince Odası olarak bilinen düşünce deneyinin merkezini oluşturduğu argüman, yayınlandığı günden itibaren oldukça tartışılmıştır.[1]

Argüman, –çok genel bir ifadeyle söyleyecek olursak– zihni formel semboller işleyen bir bilgi-işleme sisteminden ibaret gören işlevselcilik (functionalism) ve hesaplamacılık (computationalism) felsefi tutumlarına karşı çıkmaktadır[1] Searle bu argümanla, özellikle doğru girdi ve çıktılara sahip uygun bir şekilde programlanmış bir bilgisayarın tıpkı insanların sahip olduğu gibi bir zihne sahip olabileceğini öne süren görüşe karşı çıkar. Bu görüşü güçlü yapay zekâ (strong AI) olarak isimlendirir ve karşı bir tutum olarak zayıf yapay zekâdan (weak AI) bahseder.

Searle’ün Çince Odası deneyinde temelde sorduğu soru şudur: Makine, kelimenin tam manasıyla Çince “anlayabilir” mi? Yoksa makinenin yaptığı sadece bir simülasyondan mı ibarettir[2]? Searle’ün kavramlarıyla konuşacak olursak, ilk soruya evet cevabını verenler güçlü yapay zekâ tutumuna sahipken, ikinci soruya evet cevabını verenler zayıf yapay zekâ tutumunu savunmaktadır.

Çince Odası Düşünce Deneyi

Searle düşünce deneyine bir varsayımla başlar. Varsayıma göre yapay zekâ araştırmaları Çince anlar gibi görünen bir bilgisayar inşa etmeyi başarmıştır. Çince karakterleri girdi olarak alır, bilgisayar programının yönergeleri doğrultusunda yeni karakterler, ifadeler oluşturur ve bunları çıktı olarak sunar. Program öyle iyi işlemektedir ki, bir Çinli bile bu çıktıyı bir bilgisayarın verdiğini anlayamaz. Diğer bir deyişle bahsettiğimiz bu bilgisayar, Turing testini bile geçebilmektedir.

Düşünce deneyinde Searle, kendini kapalı bir odada hayal eder. Çince bilmeyen Searle’e, dışarıdan Çince soruların yazılı olduğu kağıtlar verilir. Searle, odadaki Çince soru-cevap ifade kılavuzuna bakarak bu sorulara karşılık verir. Soruları ve cevapları anlamasa da, bu yönerge kitabı sayesinde uygun çıktılar üretir. Tıpkı yukarıda varsaydığımız bilgisayar gibi odadaki Searle de Turing testini geçebilir.

Bu noktada Searle’e göre ilk varsayımdaki bilgisayar ve düşünce deneyindeki Searle arasında hiçbir fark yoktur. Her ikisi de bir programı, adım adım ilerleyen bir yönergeyi takip etmekte ve zeki bir davranış olarak nitelendirilen çıktılar üretmektedir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta, Searle’ün hiçbir şekilde Çince anlamamasıdır. Searle’e göre “anlama” –veya “yönelimsellik” (intentionality)– olmadan bir “zihinden” bahsedemeyiz.

Felsefe ile İlişkisi

Her ne kadar Çince Odası argümanı yapay zekâ (YZ) araştırmalarına bir tepki olarak ortaya çıkmış olsa da, filozoflar tarafından zihin felsefesinin önemli bir argümanı olarak görülmüştür.  Argüman; inanç, arzu, algı gibi zihinsel durumları kendi içlerindeki ve dünyayla sahip oldukları bir ilişkiler dizisi olarak tanımlayan ve bilgi-işleme sisteminin bir işlevi olarak gören işlevselcilik ile zihni sembolik temsilleri sentaktik kurallara göre işleyen hesaplamalı (computational) bir bilgi-işleme sistemi olarak gören hesaplamalı zihin kuramına karşı çıkar[3][4].

Hesaplamalı zihin kuramının farklı çeşitleri bulunmaktadır. Doğru girdi ve çıktılara sahip uygun biçimde programlanmış herhangi bir bilgisayarın tıpkı insan zihni gibi bir zihne sahip olacağını savunan görüşü, felsefi tutumu, Searle “Güçlü Yapay Zekâ” olarak adlandırır.

Bu tanım zihni simüle etmek ve gerçekten bir zihne sahip olmak arasındaki farka dayanır. Zayıf YZ tutumu doğru simülasyonun sadece zihnin bir modeli olduğunu savunurken Güçlü YZ doğru simülasyonun zihnin kendisi olduğunu savunur. Bu tutuma göre;

  • YZ sistemleri zihni açıklamak için kullanılabilir
  • Turing Testi zihinsel durumların varlığını göstermek için kullanılabilir.
  • Beyin çalışmaları zihin çalışmaları ile alakasızdır.

Turing Testi

1950 yılında “makineler düşünebilir mi?” sorusunu cevaplamak için Alan Turing bir test tasarlar[5]. Bu testte katılımcı –diğerlerinden ayrı olacak şekilde– hem bir insan ile hem de insan gibi konuşmak üzere tasarlanmış bir makine ile iletişim kurar. Kurduğu iletişim sonunda hangisinin makine hangisinin insan olduğunu ayırt edemez ise makine testi geçmiş olur.

Örneğin Çince Odası argümanı için düşünecek olursak, eğer odadaki Searle Çince verilen sorulara bir Çinli’nin verdiği cevaplardan ayırt edilemeyecek şekilde cevap verirse Turing testini geçmiş demektir.  Searle’e göre Turing testi bir çeşit davranışçılık sergilemektedir ve bilincin varlığını göstermek için yetersizdir.[6].

Beyin Çalışmaları ve Biyolojik Doğalcılık

Searle, bilincin ve anlayışın beyinde bulunan özgül biyolojik mekanizmaları gerektirdiğini öne süren bir felsefi tutum olan “biyolojik doğalcılıkı” savunmaktadır. Biyolojik doğalcılık beynin özgül mekanizmasının asli olduğunu savunur ve bir sistemin işleyişinin taklit edilişinin bilinç deneyimini meydana getirebileceği fikrini reddeder.Bu anlamda davranışçılık ve işlevselciliğin karşısında durur[7].

Searle’e göre beyinler zihinlere neden olur[2] ve zihinsel fenomenler insan beyninin gerçek fiziksel-kimyasal niteliklerine bağlıdır; bilincin nöral bağıntıları (neural correlates of consciousness) olarak da bilinen bu mekanizma insanlarda bilinç deneyiminin oluşmasına izin veren nedensel güçlere sahip olmalıdır[8].

Searle sanılanın aksine makinelerin bilinç ve anlayış sahibi olabileceği fikrine karşı çıkmaz. Beyin de, bilince ve anlayışa neden olan bir makinedir[2] ancak hesaplamalı değildir. Eğer sinirbilim bilince neden olan mekanizmayı keşfetmeyi başarırsa bilince ve anlayışa sahip makinelerin yapılması da mümkün olabilir. Fakat mekanizma bilinmediği müddetçe makinelerin bilinç sahibi olması mümkün değildir.

Bilincin hesaplamalı modelleri bilinci kendisi için yeterli değildir. Searle bunun başka şeyler için de geçerli olduğunu söyler. Mesela yağmur örneğini verir. Londra yağmurlarının hesaplamalı modellerini inşa edebilirsiniz ama bu modeller sizi ıslatmayacaktır. Aynı şekilde bilinç modelleri de bilincin kendisi değildir.

Searle burada makinelerin üst-düzey zeki davranışlar gerçekleştiremeyeceğini söylemez. Söylediği şey, makinelerin her ne kadar insandan daha zeki davranışlar sergileyebilseler de bir zihne ya da yönelimselliğe, bilince ya da anlayışa sahip olamayacaklarıdır.

Argüman

Argümanın ilk versiyonu 1980 yılında sunulmuştur. Aşağıdaki versiyonu ise 1990 yılına aittir. Argümanda ihtilaflı olan tek kısım argümanın kanıtlamaya çalıştığı aksiyomun olduğu A3’tür[9].

Argüman üç aksiyomla başlar:

  1. Programlar tamamen sentaktiktir.

Bir program sembollerin anlamına dikkat etmez, onları yalnızca sentaktik bir biçimde işler. Sembolleri nereye koyacağını, nasıl hareket ettireceğini bilir fakat bu sembollerin anlamı hakkında hiçbir fikri yoktur. Program için semboller, herhangi bir fiziksel nesne gibidir.

  1. Zihinlerin semantiği vardır.

Programlar tarafından kullanılan sembollerin aksine düşüncelerimizin anlamı vardır: bir şeyi temsil ederler ve biz neyi temsil ettiklerini biliriz.

  1. Sentaks ne semantiğin kendisidir ne de tek başına semantik için yeterlidir.

Çince Odası argümanının kanıtlamaya çalıştığı nokta burasıdır: Çince Odası sentaksa sahiptir (sembolleri manipüle eden biri vardır) fakat semantiğe sahip değildir (çünkü odada bu sembolleri anlayan hiçbir şey ya da kişi yoktur). Yani sentaks, semantiği üretmek için yeterli değildir.

Searle’e göre bu üç aksiyom şu sonuca götürür:

S1: Programlar ne zihin inşa edebilirler ne de zihin için yeterlidirler.

Programlar semantiğe sahip değildir, sadece sentaksa sahiptir ve sentaks semantik için yeterli değildir. Her zihin semantiğe sahiptir, öyleyse programlar zihin değildir.

Argüman buraya kadar yapay zekânın program yazarak ve sembol işleyerek zihne sahip bir makine üretemeyeceğini savunur. Fakat farklı bir meseleye de değinir: İnsan beyni bir program gibi mi çalışır? Diğer bir deyişle, hesaplamalı zihin kuramı doğru mudur? Dördüncü aksiyom modern bilimin üzerinde anlaştığı temel bir düşünceyi içerir:

  1. Beyinler zihinlere neden olur.

Ve buradan da doğrudan şu sonuca ulaşırız[8]:

S2: Zihinlere neden olabilecek herhangi bir sistemin beyniyle (en azından) aynı nedensel güçlere sahip olması gerekir.

Beyin zihni var edebilmek için belli bir şeye sahip olmalı. Fakat bilim bu şeyin ne olduğuna dair bir şey söylemiyor. Sadece zihin var olduğu için beyin de buna neden olacak bir şeye sahip olmalı diyebiliyor. Searle beynin zihni yaratmak için sahip olduğu bu şeye “nedensel güçler” adını verir. Eğer herhangi bir şeyin zihni yaratmasından söz edeceksek, bu şeyin “yeterli nedensel güçlere” sahip olması gerekir. Buradan yola çıkarak üçüncü sonuca ulaşır:

S3: Zihinsel fenomen üretecek herhangi bir şey, herhangi bir yapay beyin, beynin özgül nedensel güçlerine sahip olmalı. Bu ise sadece formel bir program ile mümkün olamaz.

S1 ve S2’den yola çıkarak, zihni “yeterli nedensel güçlerin” ürettiğini ve programlar zihin üretemediği için programların “yeterli nedensel güçlere” sahip olmadığını söyleyebiliriz.

S4: Beynin zihinsel fenomen üretmesi sadece bir bilgisayar programı işlemesi gibi olamaz.

Programlar “yeterli nedensel güçlere” sahip olmadıklarından, “yeterli nedensel güçler” zihinleri ürettiğinden, beynin yeterli nedensel güçler olmadan sadece programları kullanarak zihin üretmediği sonucuna varabiliriz.

Kaynakça

  1. Searle, John R. (1992). The rediscovery of the mind. Cambridge, Mass.: MIT Press. s. 44. ISBN 978-0262691543.
  2. "Minds, Brains and Programs". Behavioral and Brain Sciences. 1980. 20 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mayıs 2009.
  3. Bilinç: Öznelliğin Bilimi. Küre Yayınları. s. 83.
  4. Philosophy of Mind (İngilizce). Westview Press. s. 160.
  5. "Computing Machinery and Intelligence". Mind, Volume LIX, Issue 236. 1950. 8 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  6. John Searle. Mind: A Brief Introduction (İngilizce). Oxford University Press. s. 70.
  7. "Chinese Room". Internet Encyclopedia of Philosophy. 2006. 28 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  8. "Is the Brain's Mind a Computer Program?". Scientific American. Ocak 1990. 16 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  9. "Could a Machine Think?". Scientific American. Ocak 1990. 12 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi.

Ek okumalar

Dış bağlantılar

This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.