Şürele
Şürele (Tatarca: Шүрәле veya Şüräle, Rusça: Шурале), Türk mitolojisinde ve halk kültüründe bir orman ruhu yani bir iye ya da cindir. Değişik şivelerde Şüreli, Şurala, Çurala, Çürele olarak da bilinir. Şürele Kayum Nasıri tarafından bilim, Abdullah Tukay’ın yazdığı bir şiirle de edebiyat dünyasına tanıtılmıştır. Tataristan’da Şürele hakkındaki efsanelerin büyük bir kısmı derlenmiş ve hakkında birçok çalışma yapılmıştır. Türkiye’de ise Mustafa Öner’in, Abdullah Tukay’ın Şürele adlı şiiri hakkında bir makalesi mevcuttur.
Köken ve Efsaneler
Şüreli bir Orman İyesi olduğundan Tatar halk efsanelerinde bir takım özelliklere sahiptir. Efsanelere göre Şüreli; Karanlık ormanda yaşar ve dış görünümü ile insana benzer. Lakin ağaçlar gibi uzun boylu, uzun kollu, parmakları iki-üç arşın uzunluktadır. Vücudu kıllarla kaplıdır, kulakları da uzundur ve nadiren de olsa alnının ortasında bir boynuzu vardır. Ayrıca koltuk altlarında bir delik bulunur ve bu delikten onun iç organları görünür bu sebeple kollarını hiçbir zaman kaldırmaz. Kollarını kaldırdığı zaman ağaçların dalları deliğe saplanır ve bu durum onu öldürebilir. Şüreli hem erkek hem kadın olarak görünebilir ve ormanda sürü halinde ya da ailece yaşar. Kadın Şüreli’nin göğüsleri çuval kadar olur ve göğüslerini omuzlarına atarak ormanda dolanırlar. Şüreliler omuzlarından bükülerek yürür ve insan gibi konuşabildikleri için, ormanda bulunan insanları imdada çağırır ve onları yollarından saptırarak ormanın en karanlık köşelerine götürür. Kopuz sesini çok sever.[1]
Şüreli yaşadığı sürece parmaklarını birkaç kez değiştirir ve Tatar Türklerinde bu parmakları orman yolunda bulan insanlar şanslı sayılırlar. Yukarıda bildirdiğimiz gibi Şüreli köpek ile kamçıdan çok korkar ve ormana gelen insana her şeyden önce “Hav hav var mı? Çuh çuh var mı?” diye sorar ve köpek ile kamçı sesini duyunca kaçarmış. Şüreli’nin bir özelliği daha ata binmeyi çok sever ve orman yanında otlayan at sürüsünden en iyi atı seçer ve onun üzerine binip gün boyu koşturup oynar. Tatarlar, sürüden herhangi bir atın eve ter içinde döndüğünü görünce, onun üzerinde Şüreli’nin koşturduğuna inanırlar. Bazen insanlar en iyi atı sürüye üzerine zift yakıp gönderirler. O ata Şüreli bindiğinde yapışır ve inemediği için atla birlikte köye gelir ve at ile yakalanan Şüreli çoğu zaman cezalandırılıp öldürülür: onu hamama kapatarak yakarlar yahut ateşe atarlarmış.[1]
Etimoloji
(Çor/Şor/Şür) kökünden türemiştir. Eksik, yarım demektir. Korkmak anlamı içerir. Çuvaşçada beyazlık ve yarımlık anlamları olan Çüre/Şüre sözcüğü vardır. Bazı lehçelerde Sura/Şura sözcüğü beyaz veya sarı renk belirtir ki bu varlığın bu renklerde olduğunun düşünülmesiyle de ilgilidir.
Kaynakça
- Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt, Türkiye, 2011 (OTRS: CC BY-SA 3.0)
Dış bağlantılar
- Türk Mitoloji Sözlüğü, Pınar Karaca 10 Haziran 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (Şurele)
- Mitolojik Varlıklar, Çulpan Zaripova
- Tatar Türklerinde Varlıklar, Çulpan Zaripova 13 Aralık 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (Şürälä)