Aforoz
Aforoz, dini bir topluluğa mensubiyetten mahrum etme ya da çıkarılma anlamında kullanılan dini bir kınama şekli.
Kelime tam olarak “herhangi bir kimseyi iletişimin, toplumun dışına çıkarma” anlamına gelir. Bazı dinlerde, aforoz grup ya da bir üyenin manevi kınamasını da içerir. Ayrıca bazı durumlarda aforozdan sonra dini toplumun norm ve kurallarına ya da suça uygun olarak sürgün, soyutlama ve utandırmadan oluşan kınama ve yaptırımlar ortaya çıkar.
Hristiyanlık’ta Aforoz
Aforoz’un İncil’e ilişkin ilk kullanımı “anathema” iledir. Bununla ilgili atıflar Galatians 1:8’de yer alır. “Ama eğer biz ya da cennetten bir melek dahi olsa, bizim sana telkin ettiğimize karşılık bir hakikat ile size geldiğini iddia etse, o lanetlidir(anathema). Ve tabi 1 Gorinthians 16:22’de: “Rabbi sevmeyen her kimse o melundur,lanetlidir(anathema).” Kelime çeşitli şekillerde tercüme edilebilir, Kral James’in çevirisine göre anathema, melun olarak tercüme edilmiştir.
Yeni Ahit sınırlı sayıda aforoz örneği sunar. Matta 18:17’de, İsa, durmadan kalp kıran kimselere Yahudi olmayan kimseler (gentiles) ya da vergi tahsildarı muamelesi yapılması gerektiğini öğretir. Romalılara Mektup 16:7’de, Paul ‘öğrendikleri ve kaçındıkları doktrinlere karşı bölünmelere sebep olanlara’ dikkat çeker.
Anathema erken Kilise döneminde, aforozdan öte korkunç dini yaptırımların bir şekli olarak kullanılmıştır. Bilinen ilk örnek M.S. 306 yılında gerçekleşmiştir. Roma Katolik Kilisesi nadiren bireylere karşı kullansa da, bu yaptırımlardan hâlen faydalanmaktadır. Bazı modern kiliseler, herhangi tüm soyutlama, dışlamaları anathema olarak nitelerler.
Katolik Kilisesi
Katolik Kilisesi’ne göre; Aforoz, resmî bir muamele, yargılama usulü olarak hiçbir surette ceza değildir, sadece Katolik Kilisesi’nin az ya da çok tanınır bir üyesinin daha önce var olan durumunun beyannamesi, bir bildirisidir. Bir kimse kendisini mümin toplumdan ayıran bir harekete, özellikle sözlü ya da eylemli başvurduğunda ya da örneğin inananlar arasında karmaşa yaratıp tefrikaya sebep olduğunda, yasal bir bildiri aracılığıyla durumun aydınlatılması Kilise için bir zorunluluktur. Böylelikle Kilise, rahipler sınıfı dışındaki herkesi, halkı o kişinin takip edilmemesi gereken bir kimse olduğu hakkında bilgilendirmiş ve ruhban sınıfını, kişinin kasıtlı olarak yapmış olduğu hareketler ile kendini Kilise’den ayırmış olduğu, hatalarından vazgeçmediği sürece ayinlere kabul edilmeyeceği ile ilgili haberdar etmiştir. Hüküm aynı zamanda; tekrar uzlaşma yani mutakabat(reconciliation)’ın Papa’nın öncülüğü ya da lokal bir piskoposun yol göstereceği bir süreç ile kiliseye yeniden tabi olarak sağlanacağını belirtir. Aforoz hiçbir zaman yalnızca intikam almak için verilen bir ceza değildir, bilakis hep iyileştirici, kişiyi açıklama yapmaya ya da tavırlarını değiştirmeye, pişman olup topluluğa geri dönmeye zorlayan, ıslah edici bir ceza olarak uygulamaya konur.
Aforoz edilmiş kimseler papazlığa ait makamlarda; okuyucu, rahip ya da papaz yardımcısı olarak ayinlere katılmaktan, Kutsal Komünyon’a iştirak etmekten ve diğer ayinlerden menedilirler. Lakin elbette bu, aforoz edilmiş kimselerin bu toplantılara pasif olarak da katılamayacağı anlamına gelmemektedir. Diğer hak ve imtiyazları iptal edilir, dini bir ofis ya da makama malik olamamak gibi.
Aforoz dini bir mahkemenin hükmü olarak deklare edilebildiği gibi, daha yaygın olarak, suç sayılan tavrın gerçekleştiği yer ve zamanda otomatik olarak uygulamaya koyulabilir.
Aforoz edilmiş kimse, hâlen, vaftize karşılık görülen bir karaktere sahip bir Hristiyan ya da Katolik olarak görülür.
Roma Katolik Kilisesi’nde resmî aforoz, aforoz edilmiş bireyin pişmanlık beyanı, akide -amentü- sözü(eğer suç dinsel sapkınlığı içeriyorsa) , itaatin yenilenmesi ile uygulamadan kaldırılabilinir. Bunu yapmaya yetkin bir Başpiskopos ya da papaz tarafından imanının yeniden kabul edilişin deklaresi ve sonunda Yeniden Dönüş ayini, kabul töreni yapılması suretiyle aforoz kalkmış olur. Aforozu gerektiren suç, muhakkak cezayı kaldırmaya yetkin bir piskopos ya da papaz tarafından affedilmeli.
Roma Katolik Kilisesi, özellikle Orta Çağ süresice, kişisel olarak kendilerini Katolik Kilisesi’nden soyutlamış resmî görevli ve krallar göz önünde bulundurulursa, aforozun resmî bir bildirisini yayınlamaya mecbur bırakıldı. Reformasyon’dan sonra, birçok prensin kendilerinin Kilise’den ayrıldıklarını beyan etmeleri ile beraber bu uygulama devam etmedi. Benzer bir ceza, yasak; kasaba yahut bir bölgede ayin ve kutlamaların engellenmesi şeklinde kendini gösteren tüm bölgenin aforozu şekliyle ortaya çıktı. 1983 Kilise Hukuku Kanunu’ndan önce, aforozun iki kademesi vardı: Vitandus: (Büyük Aforoz): sakınılan anlamında, diğer Katoliklerin kaçınılması gereken insanlar için kullanılan uygulama. Tolerates: (Küçük Aforoz): hoş görülen anlamında, Katoliklerin aforoz edilmiş kimse ile iş ve sosyal ilişkiler kurmasına izin verilen uygulama.
Bu farklılık artık uygulamada değildir, ve aforoz edilmiş Katolikler hala ayinlere katılmaları ile ilgili baskı altındadırlar, Kutsal Komünyon’a iştirakleri ve ayinlerde aktif rol almaları yasaklanmış bile olsa..
Aslında bu yolla aforoz edilmiş kimse kilise ile ilişkide kalması için teşvik edilmiş olur, çünkü asıl amaç onların pişman olup kilise yapısı içerisinde aktif rol almaya yönlendirmektir.
Orta Çağ’da, umumi aforozun resmî uygulamaları, ‘çan, kitap ve mumla ayıplamak’ deyimi hasebiyle, içinde çan çalınması, İncil’in kapatıldığı, mum söndürüldüğü bir merasim tarafından eşlik edilerek pratiğe geçiriliyordu. Bu tip merasimler şu an uygulamadan kaldırılmıştır, ama aynı prensiplere başvurulur. Yalnızca; şayet, bireyin aforozu gerekli kılan suçu çok umumi ve insanları kargaşaya sokacak cinsten ise kişinin aforoz edildiği bildirilir ve bu genelde bir kilise çalışanı tarafından yapılan sade bir açıklama ile halka duyurulur.
Ortodoks Kilisesi
Ortodoks Kilisesi’nde, aforoz Kutsal Şölen’e mensubiyetten alıkonulma, uzaklaştırılma şeklinde kendini gösterir. Kiliseden soyutlanma olarak değil. Bu ise birkaç sebepten ötürü gerekli olabilir; o yıl içinde günah çıkarmamak gibi.
Aynı zamanda aforoz pişmanlık sürecinin bir parçası olarak da kabul edilebilir. Aforoz genellikle topluluğa ait üyeyi ıslah etmek amacı ile yapılır. Ortodoks Kilisesi bir soyutlama metoduna sahiptir ama bu sade, ciddi ve anathema diye nitelenen, pişman olamayan dini sapkınlar için geçerli olan bir yaptırımdır. Bu koşulda bile, birey kilise tarafından aşağılanmış, lanetlenmiş değildir, bilakis kendi haline bırakılmıştır.
Lutheranlık
Lutheranlık teknik olarak bizzat bir aforoz süreci geçirmiş olsa da, bazı mezhep ve cemaatler bunu kullanmazlar. Lutheran açıklaması, ilk ve teknik şekliyle, Martin Luther’in Small Catechism’inde yer alır. Luther’e göre aforoz şunları gerektirir: 1-Günah işleyen kimseye karşın fail ve bireyin yüzleştirilmesi. 2-Bu başarılı olmazsa, fail, zarar görmüş birey ve iki ya da üç şahit arasında yüzleşme. 3-Konunun mezhep papazının bilgilendirilmesi. 4-Papaz ve failin yüzleştirilmesi.
Bunun ötesinde çok az onaylama vardır. Birçok Lutheran mezhep bir tek papazın aksine tüm mezhebin aforoz için uygun adımlar atması öncülüğünde yaptırımlarını uygularlar ve her zaman kesin kurallara sahip değildirler. Örneğin; kiliseler bazen Pazar ayinlerinde yapılan oylamalara ihtiyaç duyarken, bazı mezhepler bu hükmün oybirliğine varılarak sonuçlandırılması gerektiğini söyler.
Lutheran uygulaması, nadiren kullanılsa da, bir bakıma demokratik uygulamasından dolayı son yıllarda alışılmamış durumların ortaya çıkmasına sebep oldu. Bir örneği Evanjelik Lutheran Kilisesi’nden aforoz edilmiş seri katil Dennis Rader’ı yakalatmak amacı ile kilise mensubu arkadaşlarından aforoz edilmesi için, bazı kimselerin oy toplama çabası idi.
İngiltere Kilisesi
Aforoz edilmiş kimselere kilise tarafından nasıl muamele edileceği ile ilgili kanunlar olmasına rağmen, İngiltere Kilisesi’nin bir üyenin nasıl ya da hangi sebeple aforoz edilebileceğine ilişkin özellikli kanunları yoktur. Aforoz son çare olarak başvurulan bir önlemdir ve pek nadir kullanılır. Örnek olarak; 1909’da bir ruhbanın dört kilise cemiyet üyesini katlettiği için aforoz edilişini gösterebiliriz.
Amerika Episkopal(Piskoposluk) Kilisesi
The ECUSA (Amerika Episkopal(Piskoposluk) Kilisesi) Anglikan Komünyonu’ndandır ve İngiltere Kilisesi ile aynı birçok kanuna sahiptir.Aforoz uygulaması ile ilgili belli başlı kayıtlar yoktur, çünkü çok çok nadir olarak görülür. Mayıs 2000’de kilise ve müntesipleri hakkında haddinden fazla eleştirel beyanatları yayımlayan biri kilise tarafından aforoz edilmiştir.
Budizm
Budizm’de aforoza direkt olarak denk düşecek bir kavram bulunmamaktadır. Buna rağmen, manastır cemiyetinde keşişlerin sapkınlık ya da diğer tutumlarından dolayı manastırlardan atılmaları söz konusudur, tıpkı Kelsang Gyatso gibi. Buna ek olarak, keşişlerin dört yenilgi olarak isimlendirilen dört yeminleri vardır; cinsel ilişki, hırsızlık, adam öldürme, manevi güçlerini kötüye kullanma. Eğer bu yasaklardan biri delinirse, keşiş otomatik olarak ruhbanlıktan atılır ve hayatının sonuna kadar bir daha asla keşiş olamaz.
İslam
Hristiyan literatüründeki aforoz İslam’da yer almamıştır. En yakın kavram olan tekfir, bir kimsenin ya da bir grubun kâfir ya da inançsız olduğunu deklare eden bir bildiridir. Bu kişiyi herhangi bir İslami tören ya da ibadeti yapmaktan alıkoyamaz. Çünkü bir kimsenin kâfir olup olmadığı ancak ve en doğru Allah bilebilir. Eğer hedef iddiayı çürütmüşse ya da İslami toplum bunu kabul etmeyi reddetmişse, tekfir ilanı genellikle batıl ve anlamsız olarak görülmüştür. Tekfir genelde mahkemeler aracılığı ile uygulamaya konmuştur. Son dönemlerde yaşanmış misaller, bireylerin kâfir olarak görülmesi şeklinde gerçekleşir. Bu hükümle, genel anlamda, anti-İslami görülen bazı yazılarına mukabil, bu bireylere karşı mahkemelerin ortaya çıkmasına sebep oldu. En bilinen örnekler; Selman-ı Rüştü, Nasr Ebu Zeyd, Nevval el-Saaadevi’dir. Bu kimselerin tekfiri beraberinden eşlerinden de boşanmalarını gerekli kılmıştır, çünkü Klasik İslam Hukuku uygulamasına göre, Müslüman kadınların Müslüman olamayan erkeklerle evlenmeleri yasaklanmıştır.
Ancak, tekfir İslam’da ihtilaflı bir sorun olarak kalmaya devam etmiştir, esasen bunun en temel sebebi; evrensel olarak İslam Hukuku’nda böyle bir merasim yapma hakkına sahip otorite kabul görmemiştir.
Musevilik
‘Herem’, Musevilikte en büyük dini kınamadır. Bir Kimsenin Yahudi toplumundan tamamen bir soyutlanmasıdır. Haredi cemaatinin bazı uygulamaları dışında, Herem, Aydınlanma sonrasında lokal Yahudi toplulukları siyasi özerkliklerini kaybedince ve yaşadıkları yerdeki Yahudi olmayan insanlara entegre olunca uygulamadan kalkmıştır.