Audre Lorde
Audrey Geraldine Lorde ya da bilinen ismiyle Audre Lorde ,18 Şubat 1934 yılında doğmuş ve 17 Kasım 1992 yılında hayatını kaybetmiş; yazar, feminist, kadıncı, kütüphaneci, ve sivil hakları korumak için uğraşan eylemci. Yazar olarak, en çok tekniğindeki ustalık ve duyguları dışa vurumu ile ünlüdür. Hayatı boyunca gözlemlediği sivil ve sosyal hayattaki adaletsizliğe karşı gösterdiği kini ve kızgınlığıyla tanınır. Şiirleri ve düzyazıları çoğunlukla sivil haklar, feminizm ve siyahi kadınların kimliklerini aramalarıyla ilgilenir.
Birleşmiş Milletlerdeki kesişimsel olmayan feminizm ile ilgili olarak, Lorde şöyle demiştir: "Toplum tarafından kabul edilen kadın sıfatı camiasının dışında duran bizler; farklılığın ocağında dövülmüş olan bizler, fakir olan bizler, lezbiyenler, siyahiler, yaşlılar; bilin ki hayatta kalmak okullarda öğrenilen bir şey değildir. Bu, farklılıklarımızı nasıl ele alıp onları güce dönüştürebileceğimizdir. Bir ustanın alet ve edevatları asla kendi ustalarının evini sökmeyeceklerdir. Bizi belki ustayı geçici olarak kendi oyununda yenmemize izin verebilirler, ancak asla bizlere özgün bir değişimi gerçekleştirmemiz için izin vermeyecekler; ve bu gerçek sadece ve sadece ustanın evini bir yardım kaynağı olarak tanımlayan kadınlara bir tehdittir."
İlk yılları
Barbados ve Carriacou'dan(Grenada'da bir ada) Karayip göçmeni olarak gelip Harlem'e yerleşen babası Frederick Byron Lorde (Byron olarak da bilinir) ve Linda Gertrude Belmar Lorde' nin kızı olan Audre, New York şehrinde doğdu. Lorde' nin annesi beyaz olarak kabul edilirdi ve ailesi için gurur kaynağı olan karışık bir soydan gelirdi. Lorde' nin babası Belmar ailesine benzer bir şekilde daha siyah tenliydi, çiftin evlenmesine Byron Lorde' nin cazibesi, hırsı ve kararlılığı sayesinde izin verdiler. Audre doğuştan miyoptu ve üç kız kardeşten en küçüğüydü (ablalarının adları Phyllis ve Helen). Lorde annesinin Afrika kökenli Karayipliler hakkındaki hikâyelerini dinleyerek büyüdü. Dört yaşında, konuşmayı öğrendiği gibi okumayı da öğrendi, aynı anda annesi ona yazmayı da öğretti. İlk şiirini sekizinci sınıftayken yazdı.
Doğum adı Audrey Geraldine olan Lorde, daha çocukken adındaki "y" harfini bırakmayı tercih etti, bu tercih Zami: Adımın yeni hecelenişi isimli eserde şöyle açıklanmıştır: Ebeveynlerinin ona koyduğu isim yerine "Audre Lorde" gibi yan yana isimlerin sonundaki "e" harflerinin artistik simetrisi ile daha çok ilgilenmiştir.
Lorde'nin küçük yaşlarda ailesi ile ilişkisi zorluydu. Annesi ve babası ile çok az vakit geçirirdi, çünkü ailesi Büyük Buhran sonrasında ekonomi karmaşa içindeyken, sahip oldukları emlak işini ellerinde tutmak için çabalıyorlardı. Ebeveynlerini görse bile genelde onlar küçük kızlarına soğuk davranıyorlardı. Lorde' nin annesi, kendinden daha siyah tenlilere karşı (ki kendi kızı öyleydi) ve dış dünyaya karşı çok şüpheci yaklaşıyordu. Lorde annesi ile olan zorlu ilişkisini, daha sonralarda yazdığı "Coal's Story Books on a Kitchen Table" gibi şiirlerinde dışa vurmuştur.
Daha çocukken, Lorde iletişimde sıkıntılar çekmiş, ve kendini belli etmek için şiirin gücüne başvurmuştu. Şiirin önemini benimsemiş ve iletişim kurmak için şiiri kullanmaya başlamıştı. "Nasıl olduğu sorulduğunda, Audre bir şiir okuyarak cevap verirdi." On iki yaşlarında, kendi şiirlerini yazmaya ve okuldaki "serseri" damgası vurulan arkadaşlarıyla bağ kurmaya başlamıştı. Kendi de onlardan biri gibi hissetmişti.
Lorde bir süre sonra entelektüel zekalı öğrenciler için olan Hunter Collage Yüksek Okulu'nda eğitim aldı ve 1951 yılında mezun oldu. Hunter Yüksek okuluna giderken, yazdığı bir şiiri okul uygun olarak görmediği için, Seventeen isimli bir dergide yayınladı. Ayrıca Lorde okulunda "Harlem Writers Guild" isimli bir derneğin sponsor olduğu şiir atölyelerine katıldı, ama orada kendini sanki bir serseriymiş gibi hissetti. Lorde aralarına kabul edilmediğini hissetti çünkü kendi deyimiyle: "Tuhaf ve çılgındım. Onlara göre bunların vasıtasıyla gelişecektim."
Kariyeri
1954'te Lorde, Meksika Ulusal Üniversitesin'deki öğrenciliğini odak noktası haline getirmişti ve kendi deyimiyle bu zaman dilimi, kendisini bulma ve yenilenme dönemiydi. Bu dönem boyunca, hem kişisel hem de sanatsal açıdan hem lezbiyen hem de şair olarak kişiliğini doğrulamıştı. New York'a döndüğünde, Hunter Collage'e katıldı ve 1959 yılında mezun oldu. Burada bulunduğu dönem boyunca, kütüphaneci olarak çalışmaya ve yazmaya devam etti, ayrıca Greenwich kasabasındaki eşcinsel kültürü çalışmalarında aktif olarak hizmet etti. Öğrencilik hayatına Kolombiya Üniversitesinde devam etti ve 1961'de Kütüphane Bilimi dalında Yüksek Lisans derecesini kazandı. Bu dönem boyunca New York'taki Mount Vernon yakınında umumi bir kütüphanede çalışmaya devam etti.
1968'de Lorde, Tougaloo Koleji'nde geçici olarak yazarlık yapmaya devam etti. Buradaki geçirdiği zaman, tıpkı Meksika Ulusal Üniversitesi'ndeki yıllarında olduğu gibi onun bir artist olarak deneyim kazanmasını sağladı. Burada, kendinden daha genç ve o yıllardaki sivil haklardaki sorunları tartışmak isteyen siyahi öğrenciler ile bir atölye yürüttü. Öğrencileriyle olan etkileşimlerin sayesinde, yapmak istediği şeylerin eserlerinde hem kendi "tuhaf ve çılgın" yönünü yaşatmak, hem de bir şair olarak yarattığı eserlerin biçimsel görünüşüne dikkat etmek olduğunun farkına vardı. "Cables to Rage" adlı şiir kitabı, Lorde'nin bu dönemlerde yazdığı bir eserdir.
1977'de Lorde, Women's Institute for Freedom of the Press (Basın Özgürlüğü için Kadın Enstitüsü - WIFP)'in bir üyesi oldu. WIFP Amerika'da kâr amacı gütmeyen bir kuruluştu. Kuruluş kadınların kendi aralarındaki iletişimini güçlendirmek ve kamuyu kadın merkezli bir medyaya bağlamak amacı güdüyordu.
Lorde 1969'dan 1970 yılına kadar Lehman Koleji Öğretim Bölümü'nde ders verdi, sonra ise 1970 yılından 1981 yılına kadar John Jay Adli Yargı Koleji'nde İngilizce profesörü olarak ders verdi. Burada, "siyahi çalışmalar bölümü" nün kuruluşu için çabaladı. 1981'de, eskiden öğretim gördüğü Hunter Collage'e döndü, Görevini bırakan Thomas Hunter'ın yerine geçti.
1981'de, Lorde St. Croix Kadın Koalisyon'u kurucuları arasındaydı. Bu kurum cinsel taciz ve evlilik içi şiddetden kurtulan kadınları desteklemeyi amaç ediyordu. 1980'lerin sonuna doğru, Güney Afrika'da "Yardım Kardeşliği" adlı bir kurumun kurulmasına yardım etti. Bu kurum siyahi kadınlara karşı yapılan ırk ayrımı ve diğer adaletsizliklere karşı savaş veriyordu.
Berlin Yılları
1984'te, Lorde Berlin Üniversitesin'de geçici profesörlük yapmaya başladı. Bu sırada 1980'de Copenhagen'da yapılan Birleşmiş Milletler Dünya Kadın Konferansı'nda tanıştığı Dagmar Schultz'dan davet aldı. Lorde Almanya'da iken buradaki kadınların üzerinde büyük bir etki bıraktı ve Afro-Alman hareketinin başlamasında büyük rol aldı. Afro-Alman terimi Lorde ve bazı siyahi alman kadınlar tarafından yaratıldı. Almanya'ya olan yolculukları sırasında, içinde May Ayim, Ika Hügel-Marshall ve Helga Emde gibi kadınların bulunduğu birçok insanın hayatlarına dokundu. Bütün bu kadınlar Lorde ile tanıştıktan sonra yazmaya karar verdiler. Sistemin hataları ile kanlı bir şekilde savaşmak yerine, Lorde onlara dilin çok güçlü bir karşı koyma aleti olduğunu öğretti ve Alman kadınlarını şiddet ile savaşmak yerine kelimeleri ile savaşmaya teşvik etti. Almanya'daki çalışmaları sadece Afro-Alman kadınlara bir ilham kaynağı olmadı, aynı zamanda birçok beyaz erkek ve kadın Lorde'nin yarattığı işlerden kendi hayatlarına pay çıkardı. Onlar da zamanla önceliklerini ve güçlerini kesişimsel hayatları daha çok sorgulamaya ve daha çok bilgilenmeye adadılar.
Lorde'nin Afro-Alman hareketi üzerindeki etkisi sayesinde, Dagmar Schultz Lorde'nin hayatının bazı bölümlerini vurgulamak adına "Audre Lorde: Berlin yılları 1984-1992" adlı bir belgesel hazırladı ve bu belgesel, Berlin Film Festivali, Berlinale tarafından kabul edildi. 2012'de tüm dünyaya gösterimi 62. Uluslararası Yıllık Festival'inde gerçekleştirilen film, dünya üzerindeki diğer film festivallerine yayıldı ve 2016'da bile hala festivallerde gösterilmektedir. Belgesel "15. Reelout Queer Film ve Vidyo Festivalin'de" En iyi Belgesel Seyirci Kitlesi 2014 ödülü, "Kadınlar, Sosyal Sorunlar ve Sıfır Ayrımcılık için Uluslararası Film Festivali'nde" En İyi Belgesel Altın Ödülü, "Barselona Uluslararası LGBT Film Festivali'nde" En İyi Belgesel İzleyici Ödülü dahil olmak üzere yedi adet ödül kazandı.
Çalışmaları
Şiir
Lorde münazaralarını sadece kadın grupları arasındaki farklılıklar üzerine yoğunlaştırmamış, ayrıca bireyler arasındaki farklılıkların görüş ayrılıkları konusunda da yoğunlaştırmıştır. "İçinde bulunduğum her grupta, farklı olarak tanımlanıyorum." diye ifade etmiştir. "Dışarıda kalan, hem güçlü hem de zayıftır. Lakin topluluk olmadan bir özgürlük, bir gelecek olamaz. Benim ve çektiğim çile arasında sadece güçsüz ve geçici bir ateşkes olur." Lorde kendini "kadınların sesi" ve "seslerin konseri" olarak tanımlamıştır.
Carmen Birkle şöyle yazmıştır: "Lorde'nin kültürlü benliği kendi kültürlü yazılarında ve çoklu tarzlı eserlerinde görülmekte. Bireysel kültürler artık birbirinden ayrı değil ve özerk bir varlıklar ancak kendi kişisel önemlerini kaybetmeden daha büyük bir bütünü oluşturmak adına eritilmişlerdir." Lorde'nin düzeni kabul etmeyişi sosyal ya da edebi farketmeksizin kendine özgü bir kategoridedir ve klişe olmaktansa bir bireysel olarak izlenim bırakmak onun karakteristik özelliğidir. Lorde kendini bir lezbiyen, bir kadın, bir savaşçı ve bir şair olarak tanımlamış, bu mesajı şiirleriyle yaymıştır.
Lorde'nin şiirleri 1960'larda Langston Hughes'in "1962 New Negro Poets" isimli dergisinde, birçok yabancı seçme şiir kitaplarında ve siyahi edebi dergilerde sıkça yayınlanmıştır. Aynı zamanda sivil hakları, savaş karşıtı ve feminist hareketlenmelerde politik olarak aktif rol almıştır.
1968'de Lorde "The First Cities" adlı şiirlerinin ilk bölümünü yayınladı. Diane di Prima tarafından düzenlendi. The First Cities daha çok sakin ve içgözlemci bir kitaptı ve Dudley Randall, bu kitap hakkında ve Lorde ile ilgili "siyah bayrağı kaldırmamış fakat kendi siyahiliği kemiklerine kadar görülmekte." demiştir.
İkinci bölüm "Cables to Rage (1970)", Tougaloo Kolejindeki geçici yazarlık süresi boyunca yazıldı ve aşk, ihanet, çocuk doğumu ve çocuk geliştirmedeki zorluklar gibi temaların üzerinde duruyordu. "Martha" isimli eseri önemlidir çünkü ilk defa eşcinsel olduğunu bu kitabında açıklamıştır. Kitapta şöyle bir cümle bulunmaktadır: "Birbirimizi şimdi burada ve eğer olursa sonsuza kadar seveceğiz."
"From a Land Where Other People Live" Lorde'yi 1973 yılında Şiir dalında Ulusal Kitap Ödülü'ne aday göstermiş ve Lorde'nin sosyal adaletsizliğe olan kızgınlığını ve kişisel zorluklarını göstermiştir. Bölüm daha çok kızgınlık, yalnızlık, adaletsizlik ve bir Afrikan-Amerikan kadın olmanın ayrıca bir anne, arkadaş ve bir sevgili olmanın ne kadar zor olduğunu gözler önüne sermiştir.
Bu bölümlerdeki başarılarına rağmen, "Coal" 1976'da yayınlandı ve Lorde ve arkasındaki basım evi Siyahi Sanatlar Hareketinde önemli bir isim olarak görüldü. Bölüm hem "The First Cities" hem "Cables To Rage" den şiirler barındırıyordu, ve Lorde'nin kariyeri boyunca tanındığı birçok temayı gözler önüne serdi: ırksal adaletsizlik, kendi siyahi kimliği ve kadınların deneyimlerinin kesişimsel düşünceleri gibi. Coal'ın peşini Between Our Selves (1976) ve Hanging Fire (1978) takip etti.
"The Black Unicorn (1978)" eserinde, Lorde kimliğini Afrika mitindeki yaratılış, bereket ve savaşçı gücü tanrıçaları'nın arasında tanımlamıştır. Bu Afrikan kadın kimliğini yeniden kazanma, var olan Siyahi Sanatlar fikirlerini Pan-Afrikanizm hakkında yeniden yaratıyor ve meydan okuyordu.
Lorde'nin şiirleri, yaşlandıkça daha çok açık ve kişisel hale geldi ve cinselliği hakkında daha da kendine güvenir haline geldi. In Sister Outsider isimli eserinde Lorde denemeleri ve konuşmaları hakkında şöyle demiştir: "Şiir bizim isimsizlere bir isim verme biçimimiz, yani böyle düşünülebilir. İsimsizler bilinmeye ve bizm tarafımızdan kabul edilmeye başladıklarında, hislerimiz ve onlar hakkındaki dürüst keşiflerimiz, en radikal ve cüretkar fikirler için bir tapınak haline geldi." Sister Outsider ayrıca Lorde'nin Avrupalı-Amerikalı geleneklerine nasıl meydan okuduğunu gözler önüne serer.
Düzyazı
The Cancer Journals (1980), yetmişli yaşlarının sonunda kendi günlüklerinden türedi, ve “A Burst of Light” Lorde’nin tanısı, tedavisi ve kanserden iyileşmesinin adına düz yazıyı kullandı. İki eserinde de, Lorde ölüm konuları, ölüm korkusu, mağduriyete karşı hayatta kalma, ve manevi gücün yanı sıra Batının hastalıklara, tedavi, ve fiziksel güzellik ve protez hakkında görüşlerini işledi.
Lorde’nin derinlemesine kişisel romanı Zami: A New Spelling of My Name (1982) biomitografi olarak tanımlanan, onun çocukluğu ve yetişkinliğini anlatan bir eserdir. Hikâye Lorde’nin cinselliğini ve kendi farkına varışını işlemiştir.
“Sister Outsider: Essays and Speeches (1984)”de, Lorde önemsizleştirilmiş grupların çabalarını baskıcı toplumda göstermek için onların deneyimleri hakkında iletişimin önemini vurgulamıştır.
“The Master’s Tools Will Never Dismantle The Master’s House”, Sister Outsider’deki onun eserlerinden biri. Lorde, sorunlar ırkçı ve ata erkil bir görüşle incelendiğinde kapsam ve teşvik edilebilmeyi sorgulamıştır.Lorde, kadınların diğer kadınlar arasındaki farklılıkları gördüğünü ve bunun sadece hoş görülecek bir şey olarak değil, enerji üretmek ve dünya da aktif olmak için gereken önemli bir şey olduğunun üzerinde durmuştur. Bu farklılıkların kucaklaşacağı bir toplum kuracak ve sonsuz bir özgürlüğe neden olacak. Lorde, “Bölme ve Fethetme, bizim dünyamızda, tanımlanmalı ve izin verilen bir şey haline gelmelidir.”tanımını açığa kavuşturmuştur. Halbuki bir kişi diğerlerini diğerlerinin baskısı hakkında eğitmelidir çünkü önemsiz grupların baskıcı bireyleri eğitme beklentisi ırkçılığın devamı ve ata erkil düşencesidir. Lorde bunu efendinin kaygılarıyla birlikte ezilenin işgalini devam ettirmek için başlıca baskıcı kişiler tarafından faydalanılan bir malzeme olarak açıklamıştır. Lorde gerçek bir değişime sebep olmak için , ırkçılarla, ata erkil görüşü olanlarla çalışamayacağımızı, çünkü bu şekilde gelen değişimin sürmeyeceğini belirtmiştir.
"The Transformation of Silence into Language and Action" da, Lorde korktuğunda bile konuşmanın önemini ele almıştır çünkü birinin sessizliği onları ezilmişlikten ve baskı altına alınmışlıktan koruyamaz. Birçok insan bir acıya neden olacağından dolayı konuşmaktan korkar halbuki biri konuşup konuşmayacağına karar verdiğinde o korkuyu bakış açısının içine koymalıdır. Lorde: “Sessizliğin dil ve eylem içinde değişimi, kendini keşfetmedir ve bu daima endişe verici ve tehlike dolu.” olduğunu vurgular. Insanlar başkalarının konuşamaya olan tepkilerinden korkar ama çoğunlukla, yaşamak için görünürlük isteği önemlidir. Lorde: ”Bizler ve kız kardeşlerimiz tükenirken, çocuklarımız saptırılırken ve yok edilirken, dünyamız zehirlenirken biz kendi köşemizde sesimizi kısıp oturabiliriz; kendi rahat köşelerimizde bir şişe kadar sessiz durabiliriz, ve korkularımız azalmayacak. Insanlara konuşmadan çok sessizliğin korkusuna saygı duymak öğretildi, ama sonuçta, sessizlik bizi her nasılsa boğacak, yani doğruları konuşmalıyız.
1980 de, Barbara Smith ve Cherrie Moraga ile birlikte “Kitchen Table: Women of Color Press”i kurdu, renkli tenli kadınlar için ilk Amerika yayınevi. Lorde 1991 den 1992 ye kadar New York’un baş yazarı oldu.
Teorileri
Lorde'nin yazıları "farklılık teorisi" üzerine kurulmuş, bu fikir kadın ve erkek arasındaki oldukça basit bir zıtlığı ele almıştır. Feministler bu teoriyi birleşmiş bir bütün ve katılığın bir yanılgısı olarak ve "kadın" kategorisinin ta kendisi kendi içinde bölünmüş olduğunu göstermek için gerekli görmüştür.
Lorde sınıf, ırk, yaş, cinsiyet ve hatta sağlığı (kanser ile savaştığı zamanlarda eklemiştir) kadın deneyimi için kaçınılmaz olduğunu tanımlamıştır. Lorde'a göre; cinsiyet arasındaki farklılıkların tüm dikkati üzerine çekmesine rağmen, diğer farklılıkların da ele alınması çok önemli bir yere sahiptir. Carmen Birkle şöyle yazmıştır: "Lorde, deneyimin gerçekliğinin ve doğruluğunun önemini vurguladı. O, farklılığının bilinmesini ancak yargılanmamasını istiyor, genel ve sabit bir "kadın" kategorisinine koyulmak istemiyor." Bu teori bugün "kesişimsellik" olarak biliniyor.
Kişilikleri çeşitli olan kadınların aralarındaki farklardan ziyade, Lorde'nin eserleri daha çok ırk ve cinselliği ile ilgilenmiştir. Ada Gay Griffin ve Michelle Parkerson'un dokümanı "A Litany for Survival:The Life and Work of Audre Lorde"de Lorde şöyle demiştir: "Size 60'larda siyahi bir kadın yazar olmanın ne demek olduğunu söyleyeyim. Görünmez olmak demekti. Gerçekten görünmez olmak demekti. Siyahi feminist bir kadın olmak iki katı görünmez olmak demekti, Siyahi lezbiyen ve feminist bir kadın olmak üç katı görünmez olmak demekti."
"The Erotic as Power" isimli "Sister Outsider"da toplanan 1978 eserinde, Lorde the Erotic için kadınların bastırdıkmaktan vazgeçtikleri, kabul ettiklerini öğrendiklerinde ortaya çıkan güçtür demiştir. Lorde Erotic'in keşfedilmesi gereken ve tüm kalbiniz ile deneyimlemeniz gereken bir şey olduğunu öne sürmüştür, çünkü bu sırf cinsellik ve cinsel şeylere referans olan bir şey değil, ayrıca zevk alma hissi, aşk ve kadınları memnun eden herhangi bir deneyim ve fiil'in yarattığı heyecandır, sanki bir kitap okumak gibi. "Sadece ve sadece yaşamlarımızdaki ve zihnimizdeki erotikliği bastırarak kadınlar güçlü olabilir düşüncesi yanlıştır." diye belirtmiştir Lorde. "Fakat bu güç bir yanılgıdır, çünkü bu güç tanımı, erkeklerin zihninde oluşmuş bir biçimlendirmedir." Lorde, bunu erkekcil topluluğun nasıl yanlış yorumladığını ve kadınlara karşı nasıl kullandığını, kadınların bundan nasıl korktuğunu anlatır. Kadınlar ayrıca erotizm güçlü ve derin bir his olduğundan korkar. Kadınlar bunu razı olmadan kullanmaktansa - ki, bu bir tacize girer, birbirleri ile güçlerini paylaşmalılar. Bunu, benzerliği ve farklılığı olan herkes ile bağlanmak için kullanmalılar. Kullanıldığında, erotizmin gücü, kadınların bilgilerini ve güçlerini ırkçılık, ataerkillik ve bizim anti-erotik topluluğumuzla yüzleşmeye yarar.
Lorde'nin feminizm hakkındaki düşünceleri
Lorde'nin elinde tuttuğu feminizm ilkelerinin anahtarı, zulmün bütün çeşitleri birbiriyle ilişkiliydi; bir değişim yaratmak halkın içinde dik durmayı gerektirdi; farklılıklar bölmek için kullanılmamalı; devrim bir süreçtir; hisler bizim eylemimizi büyüten ve bildiren bir çeşit iç bilimdir; ve acılarımızı kendimize itiraf etmek ve deneyimlemek aşmamıza yardımcı olur.
Lorde "Yaş, Irk, Sınıf ve Cinsiyet:Kadınlar Farklılığı Yeniden Tanımlıyor" isimli eserinde şöyle yazmıştır: "Kesinlikle aramızda ırk, yaş ve cinsiyet gibi çok büyük farklılıklar var. Fakat bizi ayıran bu farklılıklar değil. Bu, bizim aramızdaki farkları tanımamızı reddetmemiz, ve bizim bunu yanlış tanımlamamızdan ve bunların insan üzerindeki beklentilerinin ve davranlışlarının etkilerinin bozukluklarını sorgulamamız." Daha detaylı olarak: "Beyaz kadınlar onlara doğuştan gelen ayrıcalıklarını görmezden gelip kadın algısını kendi deneyimlerinden tanımlayınca, renkli tenli kadınlar 'diğer'leşiyor." Kendisi de "Kırk dokuz yaşında siyahi lezbiyen feminist sosyalist ve iki çocuk annesi" tanımına uyunca, Lorde de bir "diğer, sapkın, net bir şekilde yanlış" diye tanımlanıyor. Ve bu tanımlama tabii ki "beyaz erkek heteroseksüel kapitalist" sosyal hiyerarşisine göre. "Biz, insan arasındaki farkları konuşmuyoruz, insan sapkınlığını konuşuyoruz." yazıyor Lorde. Buna nazaran, Lorde'nin fikirleri 'kadıncılık' teması ile tutarlılık gösteriyor, ki bu da "feminizme nazaran siyahi kadınların renklerini ve kültürlerini kabul etmesini ve kutlamasını sağlıyor."
Lorde'nin "Age, Race, Class and Sex: Women Redefining Dİfference" isimli eserinde, Batı Avrupa Tarihi şartları insanlara insanların farklılıklarını gösteriyor. İnsan farkları "basit muhalefet"de görünüyor ve genelde kültür tarafından tanınmış bir farklılık yok. Batı Avrupa kültürünün insanların farklılığına cevap verdiği üç yol var. İlk olarak, farklılıklarımızı görmezden gelerek başlıyoruz. Sonrasında, birbirimizin farklılıklarını kopyalıyoruz ve en sonunda 'daha az' diye algılanan farklılıklarımızı yok ediyoruz.
Lorde ırklıçığı, cinsiyetçiliği, yaş ayrımcılığını, heteroseksikstliği, seçkin insan ayrımcılığını ve sınıfçılığını hep birlikte tanımlıyor ve "-lık" ı, ayrıcalıklı olmanın bir üstünlük ve geri kalan her şeyi ve herkese hükmetmek fikri olduğunu açıklıyor. İnanışın, mitsel bir normun tek taraflığının üstünlüğü olduğunu vurguluyor. Lorde, mitsel normun nasıl bütün vücutların aynı görünmesi gerektiğini savunduğunu anlatıyor. Amerika kültürünün mitsel normu ise beyaz, zayıf, erkek, genç, hetero, hristiyan ve maddi olarak güvence altına alınmış insan.
Siyahi feminizm üzerindeki etkileri
Lorde'nin siyahi feminizm üstündeki çalışmaları bugün bile hala akademisyenler tarafından incelenmektedir. Jennifer C. Nash siyahi feministler nasıl kendi kimliklerini tanımlıyor ve farklılıkları sayesinde aşklarını nasıl buluyorlar gibi konuları incelemekte. Nash Lorde'nin yazdığı bir şeye değinmiştir: " Ben buradaki bütün kadınları içlerindeki o derin bilgi kazanına ulaşmalarına, bizi o hep korkutan şeye dokunmalarına, ve oradaki yaşayan herhangi bir farklılıktan nefret etmelerine teşvik ediyorum. Hani sureti takındığını görmelerini istiyorum. Ondan sonra politik olduğu kadar kişisel olanlar bizim seçimlerimize ışık tutabilir." Nash, Lorde'nin siyahi kadınları nasıl politikayı korkmaktan ziyade benimsemelerine teşvik ettiğini anlatıyor, ki bunun siyahi kadınlar için toplulukta ilerlemelerine nasıl fayda sağlayacağını anlatıyor. Lorde ekliyor: "Birbirleriyle yakın bir bağ paylaşan siyahi kadınlar, ne politik ne de duygusal olarak siyasi erkeklerin düşmanı değillerdir. Sık sık da olsa, bazı siyahi erkekler kendilerine düşmandan çok bir müttefik gibi davranan siyahi kadınlara hükmetmeye girişiyorlar." Lorde'nin 1979 "Sexism: An American Disease in Blackface" isimli denemesi, bir çeşit cinsiyetçilikle yüzleşmek için yapılan toplanma çağrısıdır ve bu çağrı, siyahi toplulukların şiddetin kökünü kurutması için yapılmıştır. Lorde'ye göre ırkçı politikayı bitirmek için siyahi erkek ve kadınların arasındaki kavganın bitmesi gerekiyor.
Kişisel kimliği
Lorde kariyeri boyunca kitaplarında ve şiirlerinde müşterek kimlik fikrini de vurgulamıştır. Lorde sadece kendini sadece bir kategori ile tanımlamamış, ayrıca kendi bütün parçalarını eşit bir şekilde övmek istemiştir. Kendini Afro-Amerikan, siyahi, lezbiyen, feminist, şair, anne ve benzeri gibi sıfatlarla tanımlamıştır. Zami: A New Spelling of My Name isimli romanında Lorde nasıl birden fazla olan kimlikleri onun hayatını şekillendirdiğini ve onların sayesinde nasıl farklı deneyimleri kazandığını anlatır. Bize gösterir ki, kişisel kimliğimiz farklı görünen hayatımızın parçalarının birbirleriyle olan bağlantılarında bulunmaktadır. Kişisel kimlik çoğunlukla dış görünüşümüz ile ilişkilendirilir, fakat Lies Xhonneux, kimlik ne zaman karşındaki insanı sadece onu gördüğün şekile indirgersen, hatta azınlık gruplarda, görünmeze dönüşebilir teorisini ortaya atmıştır. Lorde sonralara doğru yazdığı "The Cancer journals" isimli kitabında şöyle demiştir: "Eğer kendimi kendim için tanımlamasaydım, başka insanların fantazilerinin altında ezilir kalır ve canlı canlı yenmeye mahkûm kalırdım." Bu söz önemlidir çünkü kimlik diğer insanların bir birey hakkında ne düşündüğü ya da ne gördüğü değildir, kişinin kendi tarafından tanımlanmalıdır. "The House of Difference" ise Lorde'nin kimlik teorilerinden etkilenen bir terimdir. Onun fikri, herkes birbirinden farklıdır ve bu toplu farklılıklar bizi biz yapan şeylerdir, küçük bir farklılık yerine. Tek bir kimliği tercih etmek yerine kimliğin her bir cephesine odaklanmak, insanları birbiriyle kaynaştırır.
Lorde'nin ırka, cinsiyete, sosyal ve ekonomik durumuna vesaire yoğunlaşan kesişimsel noktalarına değinirken, onun göze çarpan bir diğer özelliğini de kabul etmeliyiz, lezbiyenliğini. Lorde birçok kimliği eserlerinde kullanmış ve bunlar lezbiyenliğini bir dizi parça yaratmasına yol göstermiş, toplumdaki siyah lezbiyen kadın sureti sorununu birçok kimlik ve eğitimli insanların ışığında somutlaştırmıştır.
Lorde ve kadıncılık
Lorde'nin 1960'lardaki feminizm hakkındaki eleştirileri, ırk, sınıf, yaş, cinsiyet ve cinsellik gibi sorunları tanımlamıştır. Yazar ve şair Alice Walker "kadıncı" terimini siyah kadın ve azınlık kadın deneyimini feminizmden ayrıştırmak için icat etmiştir.
Katkıları
"Callen-Lorde Toplum Sağlık Merkezi" New York şehrinde Michael Callen ve Lorde'nin adına bir oluşumdur ve ödemekten aciz olan LGBT üyelerinin sağlıklarına kendilerini adar. Callen-Lorde New York'taki LGBT topluluğuna hizmet eden tek sağlık merkezidir.
"Audre Lorde Projesi" 1994'te Brooklyn merkezli bir LGBT ve renkli insanlar için yapılmış topluluktur. New York şehrindeki radikal şiddet içermeyen eylemleri organize eden topluluk, özellikle LGBT topluluğuna, AIDS, HIV, göçmen yanlısı, hapishane düzenlemesi ve buna benzer konulara hizmet eder.
"Audre Lorde Ödülü" "Publishing Triangle" tarafından ilk olarak 2001 yılında lezbiyen şiirini onurlandırmak adına sunulmuştur.
2014 yılında Lorde müzesi, Legacy Walk isimli LGBT tarihi ve insanlarını kutlayan Chicago, Illinois'te gerçekleşen bir kamu gösterisidir.
Son yılları
Lorde göğüs kanserine 1978 yılında yakalandı ve meme ameliyatına girdi. Altı yıl sonra, karaciğer kanserine yakalandı. Hastalığı tanımlandıktan sonra Amerikan Kütüphane Derneği ödülünü kazanan "The Cancer Journals" isimli kitabını yazdı. "A Litany for Survival: The Life and Work of Audre Lorde" isimli belgeselin konusu oldu, bu belgesel onu bir yazar, şair, insan hakları eylemcisi, feminist, lezbiyen, öğretmen, hayatta kalan ve yobazlığa karşı mücadele eden biri olarak tanıttı. "Arkamda bıraktığım şeylerin kendi hayatları var. Bunu şiir için söyledim, çocuklar için söyledim. Her neyse, bir nevi bunları söyleyişim benim kim olduğum hakkındaki eserlerim."
1991'den ölümüne kadar, New York şehri "Saray Şairi" idi. 1992'de, Publishing Triange tarafından yaşamı boyunca gerçekleştirdiği işler için "Bill Whitehead Ödülü"nü kazandı.
Lorde died of liver cancer at age 58 on 17 Kasım 1992, in St. Croix, where she had been living with Gloria I. Joseph.[63] In an African naming ceremony before her death, she took the name Gamba Adisa, which means "Warrior: She Who Makes Her Meaning Known".[64]
Lorde St. Croix'de 17 Kasım 1992 yılında 58 yaşında karaciğer kanserinden dolayı yaşamını yitirdi. Ölümünden önce Afrikan isim töreninde ona "Savaşçı:Amaçlarını Gösteren" anlamındaki Gamba Adisa ismi verildi.
Kişisel yaşamı
Lorde avukat Edwin Rollins ile evliydi. Rollins ile evliliklerinden Elizabeth ve Jonahtan isimli iki çocukları olduktan sonra 1970'te boşandılar. Mississippi'de kaldığı zamanlarda beyaz bir psikoloji profesörü olan Frances Clayton ile tanıştılar ve 1989'a kadar çift olarak kaldılar.
1977'den 1978'e kadar, Lorde heykeltıraş ve ressam Mildred Thompson ile kısa bir birliktelik yaşadılar. İkili 1977'de Nijerya'da tanıştı.
Eserleri
Kitapları
- The First Cities. New York City: Poets Press. 1968.
- Cables to Rage. London: Paul Breman. 1970.
- From a Land Where Other People Live. Detroit: Broadside Press. 1973.
- New York Head Shop and Museum. Detroit: Broadside Press. 1974.
- Coal. New York: W. W. Norton Publishing. 1976.
- Between Our Selves. Point Reyes, California: Eidolon Editions. 1976.
- Hanging Fire. 1978.
- The Black Unicorn. New York: W. W. Norton Publishing. 1978.
- The Cancer Journals. San Francisco: Aunt Lute Books. 1980.
- Uses of the Erotic: the erotic as power. Tucson, Arizona: Kore Press. 1981.
- Chosen Poems: Old and New. New York: W. W. Norton Publishing. 1982. .
- Zami: A New Spelling of My Name. Trumansburg, New York: The Crossing Press. 1983. .
- Sister Outsider: Essays and Speeches. Trumansburg, New York: The Crossing Press. 1984 (reissued 2007)
- Our Dead Behind Us. New York: W. W. Norton Publishing. 1986.
- A Burst of Light. Ithaca, New York: Firebrand Books. 1988.
- The Marvelous Arithmetics of Distance. New York: W. W. Norton Publishing. 1993.
- I Am Your Sister: Collected and Unpublished Writings of Audre Lorde. Oxford New York: Oxford University Press. 2009.
- Your Silence Will Not Protect You : Essays and Poems. Silver Press. 2017.
Kitap bölümleri
- McClintock, Anne; Mufti, Aamir; Shohat, Ella, eds. (1997), "Age, race, class, and sex: women redefining difference", Dangerous liaisons: gender, nation, and postcolonial perspectives, Minnesota, Minneapolis: University of Minnesota Press
Röportajları
- "Interview with Audre Lorde," in Against Sadomasochism: A Radical Feminist Analysis, ed. Robin Ruth Linden (East Palo Alto, Calif. : Frog in the Well, 1982.)
Biyografik filmler
- A Litany for Survival: The Life and Work of Audre Lorde (1995) - Michelle Parkeson.
- The Edge of Each Other's Battles: The Vision of Audre Lorde (2002) -Jennifer Abod.
- Audre Lorde – The Berlin Years 1984 to 1992 (2012) - Dagmar Schultz.