Bilimsel Devrimlerin Yapısı
Bilimsel Devrimlerin Yapısı (1962), Thomas S. Kuhn'un bilim tarihi üzerine bir analizidir. Yayınlanması bilimsel bilginin sosyolojisi alanında bir kilometre taşı olmuş, çokça tartışılmış, paradigma ve paradigma kayması (paradigma değişimi) kavramlarını popülerleştirmiştir.
The Structure of Scientific Revolutions | |
| |
Yazar | Thomas S. Kuhn |
---|---|
Çevirmen | Nilüfer Kuyaş |
Dil | İngilizce |
Tür | Bilim kitapları |
Yayım | 2006 (1. Basım) |
Yayımcı | Alan Yayıncılık (2003), Kırmızı Yayınları (2006) |
ISBN |
9757414425 (Alan), ISBN 975-9169-08-8 (Kırmızı) Geçersiz ISBN (Türkçe) |
Tarih
Kuhn kitabının kaynağını 1947'de Harvard Üniversitesi'nde lisans üstü öğrencisiyken beşeri bilimler öğrencilerine verdiği bilim tarihi odaklı bir lisans dersi için yaptığı çalışmalara dayandırır. Kitabı oluşturan metin ise ilk defa, International Encyclopedia of Unified Science'ın içerisinde bir monografi olarak yayınlanmış ve kitap formatında ilk kez 1962 yılında basılmıştır.
Özet
Kuhn'un tarih ve bilim felsefesine yaklaşımı, "Belli bir dönemde ne tür fikirler düşünülebilirdi, ne tür fikri seçenekler ve stratejiler mümkündü?" gibi kavramsal sorulara odaklanarak açıklanır. Kuhn, bilimsel kuramın evriminin, olguların basitçe biriktirilmesinden değil, değişken fikri ortamlar ve olasılıklar kümesinden çıktığını iddia eder.
Üç evre
Kuhn bilimsel çalışma ortamının sırayla geçirdiği üç evre tanımlar. Paradigma öncesi ya da pre-paradigma dediği ilk evrede, bilimsel nitelikte bir araştırma sürdürülüyor olsa da, belirli bir kuram üzerinde mutabakat yoktur. Bu evrenin tipik özelliği, çeşitli uyumsuz ve tamamlanmamış kuramların bir arada varlığıdır. Eğer bilimsel toplumun oyuncuları giderek bu kavramsal çerçevelerden birisine yönelir ve bilimsel yöntemler, terminoloji, deney türleri üzerinde geniş mutabakat sağlanırsa, ikinci evre olan normal bilim başlar. Bu evrenin özelliği de baskın paradigma kapsamında problem ya da bir anlamda yapboz çözmektir. Zamanla, normal bilim sürecinde anomaliler, mevcut paradigma kapsamında açıklanması zor olgular belirebilir, dahası bunlar birikerek normal bilimi zorlaştıran ve paradigmanın güçsüzlüklerini sergileyen bir noktaya, Kuhn'un adlandırmasıyla krize, ulaşabilir. Ama, gene Kuhn'un gözlemlerine göre, anomaliler ne denli çok sayıda ve büyük olursa olsun, güvenilir bir seçenek ortaya çıkana kadar, uygulamadaki bilim insanlarının çoğunluğu mevcut paradigmaya sadık kalır ve normal bilimi sürdürürler, çünkü sorunların çözüleceğine inançsızlık bilim insanı olmayı bırakmak anlamına gelir. Kuhn'a göre bütün bilimsel topluluklarda çoğunluğa aykırı düşen, kriz durumlarında yeni paradigmalar geliştiren az sayıda cüretkar birey de vardır. Bu bilim insanları Kuhn'un devrimci bilim dediği işe girişirler ve böylece bilim üçüncü evreye geçer. Bilimsel devrim diye de adlandırılabilecek bu evrede, eski paradigmaya güven sarsılır, temeldeki varsayımlar gözden geçirilir ve zamanla yeni bir paradigma itibar kazanır. Her iki paradigmanın da yan yana varolduğu ve yeni paradigmanın başlangıçtaki eksiklerinin zamanla kapatıldığı bir dönem sonunda yeni paradigma başat duruma geldiğinde, yani paradigma değişimi gerçekleştiğinde, bilim insanları yeni paradigma çerçevesinde yapbozla uğraştıkları normal bilime dönerler.
Etkileri
Siyaset, toplum ve ekonomideki değişimler sıkça Kuhncu terminolojiyle, "paradigma" ve "paradigma kayması" terimleriyle ifade edilmiştir. Bu terimlerin, Kuhn'un özgün tanımıyla ilgisiz bağlamlarda yersiz ve aşırı kullanım sonucu, içeriklerinden kopuk klişelere dönüştükleri ileri sürülse de, bilim tarihi dışında kullanımları yaygınlığını korumaktadır.