Diş implantı
Diş implantı (diğer adı kemik içi implant) kron, köprü, hareketli diş protezi, yüz protezi gibi diş protezlerini desteklemek veya ortodontik tedavilerde sabit destek olarak kullanmak için çene kemiği ya da kafatası kemiklerinin içine cerrahi uygulama ile yerleştirilen tıbbi bir üründür.
Tek diş yerine uygulanan kron kaplı bir diş implantı | |
Çoğunlukla; herhangi bir nedenden dolayı kaybedilen dişlerin, fonksiyon ve görünüşünü tekrar kazandırmak amacıyla, kişinin çene kemiğine yerleştirilen, kişinin vücuduna uygun olan malzemeler kullanılarak yapılan, yapay diş kökü olarak adlandırılmaktadır.
İmplant oyulmuş diş kemiği içerisinde titanyumdan yapılma vidaların diş kemiğine yerleştirilmesiyle yeni bir diş kökü elde etme amacıyla yapılan bir tedavidir. İmplant uygulaması yapılabilmesi için eksik diş olması gerekir. Yaklaşık 20 dk süren operasyona başlamadan önce diş kemiğinin implanta uyumluluğunu ölçmek amacıyla röntgenle bazı testlerden geçirilir.İmplantın vücuda ve kemiğe uyumu onaylandıktan sonra anesteziyle birlikte operasyona başlanır. Operasyonun sonunda yeni bir diş kökü elde edilir. İmplant; çok maliyetli olmamakla birlikte muadil işlemlerden daha kolay, daha mantıklıdır ve orijinal diş görevi görür.
Teknoloji
Modern diş implantlarının temelinde, titanyum gibi materyallerin kemik ile sıkı biçimde bütünleşmesini ifade eden osseointegrasyon adı verilen biyolojik bir süreç yer almaktadır. İlk olarak kemik içine bir implant yerleştirilmekte, daha sonra implant kemik ile bütünleşmekte bundan sonra da üzerine bir diş protez uygulanmaktadır. İmplanta veya diş protezine dayanak olmak üzere hazırlanan implant üst yapısının üzerine yerleştirilen bir diş protezi(kron, köprü ya da hareketli diş protezi) uygulanmadan önce önemli bir iyileşme süresine ihtiyaç duymaktadır.
Diş implantlarının başarı veya başarısızlığı, yerleştirildikleri insanın genel sağlığı, kemik bütünleşmesine etki eden ilaç kullanıyor olması ve ağızdaki dokuların sağlıklılığı ile doğrudan bağlantılıdır. Kemik ile bütünleşme başarısı açısından implant ve implant üstü protez üzerine gelecek stres de değerlendirilmelidir. İmplantların yerleştirilecekleri kemikteki yerlerinin ve sayılarının belirlenmesinde çiğneme sırasında oluşan biyomekanik kuvvetlerin etkili olmasından dolayı bu tespit protezin uzun dönem sağlıklı kalabilmesinin anahtarıdır. İmplantların yerleri ve açıları komşu dişlerin yerleri ve açıları, laboratuvar modellemeleri veya CAD/CAM modellemeleri ve cerrahi implant uygulama rehberleri ile uygulanan bilgisayarlı tomografi çalışmaları ile belirlenmektedir. Diş implantlarının uzun dönem başarısının ön şartları sağlıklı kemik ve dişetidir. Diş çekiminden sonra her ikisinde de atrofi meydana gelebileceği için ideal kemik ve dişetini elde etmek amacıyla bazen sinüs yükseltme veya dişeti grefti gibi protez öncesi uygulamalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Tarihçe
İmplant tanımına uyan ve eksik dişlerin telafisi amacı ile yapılan ilk uygulamalar arkeolojik bulgulara göre Maya uygarlığına aittir (MÖ 6. yüzyıl).
İlk patenti alınan diş implantı 1908'de ABD'de Greenfield'in dizayn ettiği irridio-platin implanttır.[1]
1939'da Strock krom-kobalt diş implantını tanıtmıştır. Lubit ve Rappaport 1949'da vitalyumdan yapılan vida veya kafes şeklindeki implantlarını geliştirmişlerdir. Cherchève çift spiral yivli implant dizaynını ve frezleme sonrası yiv açma tekniğini (screw-tapping), implantın çift safhalı cerrahi teknik ile fonksiyona sokulması gibi uygulamaları geliştirmiştir. Geçen yüzyılın orta larına kadar Formiggini, Peron, Tramonte, Benoit, Jeanneret, Muratori, Linkow gibi dişhekimleri günümüzde kullanılan implantlara benzer uygulamalar yapmışlardır. Ancak bu yaklaşım ve çabaların hepsi ampirik uygulamalar olarak ve vaka raporlarının ötesine gidememiş çalışmalar olarak kalmışlardır.
1940'lı yıllarda subperiostal implantlar ortaya atılmıştır.
1960'lı yıllara gelindiğinde Linkow tarafından geliştirilen blade (levha, plaka) dizayn implantlar ortaya çıkmıştır.
Bilimsel dokümantasyon dönemi
Oral implantolojideki bilimsel gelişmelerin başlangıcını Branemark ve ark. ile Schroeder ve ark.’nın saf titanyum implantlar ile yaptıkları temel çalışmalar oluşturur. Branemark 1955 yılında tavşan tibialarında revaskülarizasyonu vital mikroskopi ile inceleyen bir deney sırasında tesadüfen kemik ile titanyum arasındaki sıkı adaptasyonu fark ederek konuyu daha detaylı araştırmış ve bu fenomene osseointegrasyon adını vermiştir.
Kaynakça
- Sripathi. "Dental implants: A boon to dentistry". www.amhsjournal.org. 30 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Kasım 2020.