Galiçya (Doğu Avrupa)
Galiçya, 1945 yılında yapılan sınır değişikliği sonucu Polonya ve Ukrayna Cumhuriyetleri sınırları içinde kalan tarihi bölgedir.
I. Dünya Savaşı sırasında (1914-1918) Osmanlı Ordusunun 15. Kolordusu, müttefik güçler (Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu) ile birlikte Rus İmparatorluğu'na karşı bu bölgede çarpışmıştır (1916-1917).
Galiçya Cephesi Türk Şehitleri Birinci Dünya Savaşı sırasında, Avusturya – Macaristan İmparatorluğunun bir eyaleti durumunda bulunan Galiçya’da,1916 – 1917 yıllarında, Almanya, Avusturya – Macaristan İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu birliklerince Ruslara karşı çetin muharebeler verilmiştir. Ana muharebelerin yapıldığıyer, Polonyanın taksimi öncesinde onun toprakları içinde bulunmasına rağmen, İkinci Dünya Savaşından sonra yapılan sınır düzenlemeleri ile bugünkü Ukrayna topraklarında kalmıştır. Türk 15’inci Kolordusu, 22 Temmuz 1916 tarihinden başlayarak bir aylık bir sürede Uzunköprü ve Alpullu’dan hareketle Galiçya Cephesine intikal ederek, bölgede görev yapan Avusturya – Macaristan ve Alman birliklerinden görevi devralmıştır. Yaklaşık bir yıl süre ile esas olarak Dinyester nehrinin kuzeyden güneye uzanan bır kolu olan Zilota Lipa nehri vadi ekseni üzerinde çarpışan Türk 15’inci Kolordusunun, kendisine verilen görevi, büyük zorluklara rağmen en iyi şekilde ve fedakârca yaptığı tarihi kayıtların ortak kanaatidir.Türk 15’inci kolordusu Galiçya Cephesinde birçok bölgede 1050’den fazla şehit vermiş ve savaş sırasında 13 ayrı yerde Türk şehitlik ve abidesi yapılmıştır. Krakow, Rakowiçki Mezarlığındaki Türk Şehitliğinde de "Üsteğmen Mehmet İsmail Hakkı" ve kahraman 10 arkadaşı yatmaktadır. Ayrıca, Avusturya – Macaristan imparatorluğu ordusunda savaşan Bosna-Hersek Alayına mensup Müslüman askerler olduğu tahmin edilen ve Türk kökenli isime sahip 40 kadar da Müslüman mezarı da Krakow Rakowiçki Mezarlığında bulunmaktadır.
Ukraynalı kahin Wernyhora’nın söylediği gibi “Türk askeri Vistüla’da atlarını sularsa Polonya bağımsızlığa kavuşur. ”Türkler, hem atlarını Vistüla nehrinde sulamış, hem de Polonya’nın 1918’de yeniden bağımsızlığına kavuşmasında, bu topraklarda, canlarını vererek şehit olmuşlardır.