Kütahya Kalesi
Kütahya Kalesi, Kütahya şehrinde Bizanslılar'dan kalma kale.
Bizans imparatorları şehre hakim yüksek ve sarp bir tepe üzerine şato yaptırarak buraları burçlarla tahkim etmişler ve şatoyu iki kat sur içerisine almışlardır.
Kütahya Kalesi, mavi ve kırmızımsı bir yalçın kaya üzerinde beşgen şekilli, sağlam ve süslü bir yapıdır. Bir tepe üzerinde yüzük gibi duran bir kaledir. Kalenin etrafı yaklaşık üç bin metredir. Dört tarafı yalçın kaya ile çevrilidir, etrafında hendeği yoktur fakat kale surlarının altı uçurumdur. Kalenin kuzey doğusunda Germiyan eseri olan Kale-i Bâlâ Camii, ve bir de çeşme bulunur.
Kütahya Kalesi, Osmanlı hükümeti zamanında müstahfız tımar askeri muhafazasına ve[1] dizdar denilen kale ağasının idaresine verilir, kale arazisi de topçu, lağımcı, cebeci askerlerinin ikametine tahsis edilirdi. Kalede 119 tımarlı müstahfiz askeri vardı. Kale muhafazası için bulunan bu askerlerin bir kısmı, savaşların uzaması sebebiyle askere çok fazla ihtiyaç duyulduğu zamanlarda sefere giderler, geri kalan kısmı da kale muhafazasına devam ederdi.[2] Kale dizdarlığı genellikle saray hizmetinde bulunmuş ve emekliliğini hak etmiş kişilere verilirdi. Kale dizdarı, müstahfiz tımardan başka ocaklık adıyla bazı araziye de sahipti. Bu arazi onların evlat ve torunlarına geçerdi. Dizdar, padişah fermanı ile tayin edilirdi.[3] Dizdar, ocaklıktan başka Kütahya cizye mallarından da ayrıca yevmiye alırdı. Altıntaş nahiyesinin Karaağaç ve diğer köylerinden 7,600 akçelik tımar Kütahya kale dizdarlığına aitti. Kalede dizdardan başka kale kethüdası, topçu başı, cebeci başı, zindancı, ve kapıcı bulunurdu.
IV. Mehmed zamanında başlayan ve 16 sene devam eden uzun savaşta askeri kaynakların tükenmesi dolayısıyla kale muhafazasında görev alan askerlerin de cepheye gönderilmesi lazım görülmüştür. Daha sonra bu uygulamadan vazgeçilerek yerine belirli bir ücret alımı uygulanmıştır. 1698 senesi başında Filibe Çölü'nden gelen hatt-ı hümâyunda her bir neferin kendi yerine bir levend göndermesi veya levend bedeli olarak otuz kuruş vermeleri emredilmiş, daha sonra bu tutar on kuruşa indirilmiştir.[4] 1804 senesindeki bir fermanla kale askerleri Nizam-ı Cedid teşkilatı Üsküdar Ocağı'na (Selimiye) bağlanmıştır.
Kalede aynı zamanda hapishande de bulunduğundan gerek Kütahya ve çevresinden gerekse başka yerlerden fermanla gelen suçlular buraya hapsedilirdi. Başkaldıranlar boğularak halka işaret olmak üzere kaleden bir top atılırdı. Devleti hayli meşgul eden Gediz Voyvodası Nasuhzâde Nasuh'un oğlu ve kardeşi, Anadolu Valisi Alaaddin Paşa'nın emriyle Kütahya Kalesi'ne hapsedilmiş ve muhafazasına 50 nefer konmuştur.[5]
Kale senede en az bir defa Anadolu valisi tarafından teftiş edilirdi. Ne kadar muhafız, mahpus, top, cephane ve saire olduğunu vali teftiş ile kayıt ettirir ve icap ederse gerekli kişileri sorumlu tutardı.
Kütahya Kalesi'nin iki cephaneliği ve iki top mahali vardı. 1817 senesinde kalede obüs ve havan olmak üzere on yedi top bulunuyordu.[6] Kalenin güneydoğusu ve kuzeydoğusundaki iki adet savaş topu Ramazan aylarında kullanılmaktadır.
Aşağı kale
Fatih Sultan Mehmed zamanında yapılarak eklenen "Aşağı Hisar" bölümü daha alçaktır. Alçakta bulunduğu için yaklaşık yetmiş beş metre uzunluğunda bir hendeği bulunuyordu. Bu kalenin yapılma sebebi yalçın bir kaya altından çıkan ve "Ilıpınar" denen su kaynağının kale sınırları içerisine alınıp kuşatma sırasında düşmanın o suyu zapt etmemesi ve halkın susuz kalmaması içindir. Kalenin bu bölümünde yirmi kadar ev ve bir de mescit vardır. Yukarı kaleden buraya birkaç iniş yolu vardır. Kulelerin arası yaklaşık ikişer kulaç olup birbirine çok yakın kulelerdi.
Kale kapıları
Kalenin toplam üç kapısı vardı. Biri doğuya bakan, aşağı çarşıya inilen üç kat demir kapıydı ve bu kapının dışında, sağda ve solda olmak üzere beyaz mermerlerden yapılma gösterişli arslan heykelleri bulunuyordu. Bu kapı önündeki gözcülerin koğuşundan şehir tamamiyle gözükürdü. Bir kapı da güney tarafında "Sultanbağı" tarafına açılırdı. Üçüncü kapıdan ise aşağı kaleye inilirdi ve doğuya bakıyordu.
İç kale
İç kale, Kütahya Kalesi'nin batısında dört köşe bir kalecikti. Çepeçevresi yaklaşık bin adımdı. İç kalenin batı tarafında küçük bir kapısı vardı. Kapının tahta kanatlarının yüzü manda derisiyle kaplıydı, demir değildi. Bu kapının iç yüzünde iki su sarnıcı, bir mescit; dizdar, imam, müezzin ve kethüda hanesi ile iki buğday ambarı ve sekiz adet de ev bulunuyordu. Bunlardan başka bir yapı olmayıp gayet boş bir kaleydi.
Ciğer mücadelesi
Kütahya Kalesi gayet geniş ve ahalisi bol olduğundan eskiden kasaplar satışlarına kaleden başlarlar, aşağı şehre inesiye kadar da ellerindeki ciğer bitermiş. Uzun bir müddet aşağı şehirli koyun ciğeri alamamış. Bu sebeple aşağı şehirliyle kaleli arasında büyük kavga olurmuş. Daha sonra bir ferman yazılıp aşağı şehirlinin kasaplardan istifade etmesi sağlanmıştır.[7]
Kaynakça
- Bir kaleyi muhafaza ile tavzif edilen efrada "Müstahfiz" ve bunların tımarına da "Müstahfiz tımarı" adı verilirdi
- Kütahya Kalesi'nin neferatının ihracına dair buyruldu: "Bilfiil Kütahyada mesnetnişini şeriati garra olan İzzetlu, Faziletlu Efendi Hazretleri inha olunur ki işbu senei amimetülmüteyemmende Engürüs (Macaristan) tarafına musammem olan gazvei humayun için ziyade asker tedariki ehemmi mehamı din ve devleti aliyyeden olup Kütahya Kalesinin yüz on dokuz timarlı müstahfiz neferi olup on dokuz neferi kalemande ve yüz neferi seferli olup cümlesi çifte tabanca ve boylu tüfenklerile hazır ve amade olup tarafımıza mülhak ve mülaki olalar deyu bermucibi emri âli mühkem tenbih ve te'kit olunmuşken bu âne kadar tarafımıza mülhak ve irsal kılınmamıştır. Vusulinde gerektir ki neferatı mezburı mübaşiri mûmâileyh marifetiyle ve marifeti şer'ile fermanı âli mucebince evlerinden ve yerlerinden ihraç ve bir gün evvel tarafımıza mülhak ve mülaki olmıya tekayyüditam ve sa'yüihtimam eyleyüp bir neferi giru alıkomaktan tevakki üzere olalar deyu. 27 zilkade 1109"
- Dizdar Fermanı: "Mucebince amel oluna. Hafızini kıla ve harisi büka olanlar hakkında hemişe, (burası noksan) aliyyei şahanem mebzul ve masruf ve matuf olmak âdeti hasenei şehri yerinden ve binaanalâzalik çukadarı şehriyaranemden rafii tevkii refiüşşanı hakanı Reşid Han seferli zide hıfzuhü rikâbı kamertabı hüsrevaneme arzıhal sunup Kütahya Sancağında Altuntaş nahiyesinde Karaağaç nam kariye ve gayriden yedibin altı yüz akçe gedik timar ile Kütahya Kalesi dizdarlığı mutasarrıfı eski Mehmed Han seferlinin ref'inden bamukabelei nan kendusine verilmesi babında istidayi inayet istemeğin şerefyaftei sudur olan hattı hümayunı şevketmakrunım mucebince leylünehar kal'ade sakin olup hidmeti lâzîmesini eda eylemek şartiyle tevcih olunmak içün senei şehrü rebiülahirinin on üçüncü günü tarihile hükmü şerifim verildikten sonra tezkeresi ihraç olunak fermanım olmağın zikrolunan yedi bin altı yüz akçe gedik timar ile kalai mezbure dizdarlığı vechi meşruh üzere Reşid Han seferli zide hıfzuhuya tevcih olunub süddei seâdetime lâyık ve evla görüp verdim ki zikrolunur ve şerh ve âyân kılınur ve buyurdum ki badelyevm tahtı yedinde olup tasarruf kılup şöyle ki vazaifi hidemati kalai mezbure dizdarlığıdır bikusur meri ve müeddi kıla ve kalei mezburenin kethuda ve neferatı, mezburu dizdar bilup dizdarlığa müteallik umurda müracaatı mümaileyhe ideler. Olbabda ferdı aferide hiç ehad mani olmıya ve müzahim olmıya şöyle bileler ve alâmeti şerife itimat kılalar 1232
- Kütahya mahkeme-i şer'iyye sicili
- Alaaddin Paşa'nın buyruldusu: "Ba mühri kebir Nasuhzade hakkında kalebent olmaları için varid olan Alaaddin Paşanın buyruldusudur. İftiharülemacidi velekârim derrgâhı âli kapucı başlarından Kütahyada mütesellimimiz İzzetlu bey dame mecduhü ve şeriatişar kadısı faziletlu efendi zidefazlühu inha ıkunur ki bazı harekâtı nahemvareye mebni Nasuhağazadelerden Ahmet ağa ve küçük biraderi Talip ağa ve iki yeğenlerinin vazı zindan ve kalebent olunmaları muktezayı maslahattan olmak hasebiyle imdi merkumlar Kütahyaya kalbent ile gönderilmiş olmağla vüsullerinde derekap vazı zindan ve kalebent eyleyesiz ve bizim vüsülümüze kadar ziyadesiyle muhafazalarına dikkat ve harıcı kalaya hatvei vâhide salıverilmekten ve firarlarinden begayet tehaşi ve mücanebet eylemeleriniz babında divanı Anadoludan işbu buyruldu ısdar ve irsan olunmuştur. Bimennihi taala vüsulinde gerekdir ki vervechi muharrer amel ve harekete dikkat idesiz ve senki dizdarı merkumsun merkumları ziyadesiyle hıfz ve harasey eyleyesiz ve şöyle bilesiz 1233 Recep" Sivaslı Alaaddin Paşa Nasuh oğlunun tedibine memurdu. Bu kalebent edilenler Nasuh oğlunun birader ve yeğenleridir. (Uzunçarşılı, İ.H. Kütahya Şehri, sayfa, 98-99
- Kütahya mahkeme-i ser'iyye sicilleri
- Seyit Ali Kahraman, Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnamesi, Yapı Kredi Yayınları, 2011, 9. Kitap, 1. cilt, sayfa, 18-19-20