Poliçe (senet)
Türk Ticaret Kanunu’nun esas olarak düzenlediği kambiyo senedi poliçedir (TTK.m.583-687). Bu itibarla bazı istisnalar olmakla birlikte poliçedeki birçok hüküm çek ve bonolar için de aynen geçerlidir.
Poliçe, düzenleyen (keşideci), muhatap (borçlu) ve lehdardan oluşan üçlü bir havale ilişkisidir. Havale ise çifte yetki veren hukuki bir işlemdir. Poliçe bir kredi aracıdır. Keşideci, lehdar ile aralarında bir poliçe düzenleyerek, lehdara olan borcunu, kendisine önceden borcu olan muhataptan, lehdarın bizzat kendisinin almasını isteyerek, poliçenin bir kredi aracı olma özelliğinden yararlanır. Muhatap ise poliçeyi kabul etmekle asıl borçlu olur. Kabul etmedikçe keşideci asıl borçludur. Bu havale ilişkisi çekte de vardır, ama çekte muhatap bankadır. Bonoda ise keşideci ile lehdar vardır, muhatap yoktur. Kural olarak poliçenin devri ciro ile gerçekleşir. Poliçe, kanunen emre yazılı senettir. Nama yazılı senede tahvil edilebilir (çevrilebilir).
Şekil Şartları
Poliçe sıkı şekil şartlarına bağlıdır. Bu şekil şartları genellikle geçerlilik şartları olup herhangi birisinin eksikliği halinde poliçeyi mutlaka geçersiz kılan şartlar olmakla birlikte (mutlak geçerlilik) bir kısmı birbirleri yerine kaim olabilen(geçebilen) diğer bir ifade ile alternatif şekil şartı olduğu takdirde poliçeyi geçersiz kılmayan, aksi durumda ise geçersiz kılan şartlar (nispi geçerlilik) ve diğer bir kısmı ise eksikliklerinin poliçenin geçerliliğine etkisinin bulunmadığı şartlardır (TTK.m.583-592).
Zorunlu (Mutlak) Geçerlilik Şartları
1- Poliçe sözcüğünün Poliçe Metninde Yer Alması
Poliçe sözcüğünün poliçe metninde yer alması zorunlu olup, poliçenin başına veya diğer bir kısmına yazılması geçerli değildir. Poliçe sözcüğünün yer almadığı bir poliçe emre yazılmış ise emre yazılı havale olarak kabul edilir. Yabancı dillerde hazırlanan poliçelerde bu kelimenin yabancı dil karşılığının yer alması gerekir.
2- Belirli (Muayyen) Bir Bedel
Poliçede belirli bir para miktarının yazılmasını zorunlu kılan bu unsur iki alt unsuru içermektedir. Birincisi; miktarın yazılması, ikincisi ise para cinsinin yazılmasıdır. Herhangi bir tutar belirtilmeksizin,sözgelimi, “satın aldığım otomobil bedeli karşılığı ödeyeniz” gibi kayıtlar geçerli değildir. Bedelin bir hesap işlemiyle bulunacak şekilde belirtilmesi de geçerli değildir. Örnek, beheri Onmilyar Türk lirası olan on adet makine bedelini ödeyiniz gibi..
Miktar, Türk lirası olabileceği gibi yabancı para cinsinden de olabilir. Miktar yazılmakla birlikte para cinsinin yazılmaması, eksik veya yetersiz yazılması halinde poliçe geçersiz olur. Örneğin, gerek poliçenin üst tarafındaki tutar kısmına gerekse senet metni içindeki kısma 10.000.000 Dolar yazılması durumunda miktar belli olmakla birlikte para cinsi belli olmadığından poliçe yine geçersiz olur. Zira hangi para cinsi veya hangi Dolar olduğu belli olmadığından belirli bir bedel şartı yerine gelmemiş olur. Amerikan Doları, Avustralya Doları gibi ayrı ülkelere ait aynı cins para birimleri söz konusudur. Bu nedenle hangi ülke parası olduğu açıkça yazılmalıdır. Para cinslerinin kısaltılarak yazılması halinde, kısaltmanın hangi para cinsine ait olduğunu belirlemeye yeterli olması gerekir. Senet bedeli hem yazı ve hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunması halinde, yazı ile gösterilen bedel geçerlidir. Senet üzerinde yer alan miktarın yalnız yazı ile veya yalnız rakamla ancak birçok defa gösterilmiş olması ve bu miktarlar arasında fark bulunması halinde ise en az olan miktar geçerlidir( TTK.m.588).
3- Kayıtsız ve Şartsız Ödeme Taahhüdü/Havale
Poliçeler, üçüncü bir şahıs tarafından (Keşideci tarafından) bir bedelin lehdara ödenmesine yönelik verilen ödeme talimatı (emri) niteliğindedir. Bu havalelerin kayıtsız ve şartsız olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile poliçenin, belirli şartların gerçekleşmesi halinde geçerli olacağı şeklindeki kayıtları içermemesi gerekir. Bu nitelikteki kayıtlar senedi geçersiz kılar. Misal: “İşbu poliçe …… işinin yapılması halinde geçerlidir” veya “İşbu poliçe malın teslimi halinde geçerlidir” veya “İşbu poliçe …… işin yapılmaması halinde geçersiz olacaktır” şeklindeki poliçe bedelinin hangi durumlarda talep edilebileceği veya edilemeyeceği kaydını taşıyan poliçeler geçersizdir.
4- Lehdarın Adı ve Soyadı/Unvanı
Poliçe üzerinde, senet bedelinin kime veya kimin emrine ödeneceğini gösteren lehdar unsuru, poliçenin ilk hak sahibini gösteren ve poliçenin tedavüle çıkarılması halinde de ilk ciranta olması gereken kişinin tespiti için de zorunlu olan bir unsurdur. Gerçek veya tüzel kişiler lehdar olabilir. Lehdarın gerçek kişi olması halinde gerçek kişinin ad ve soyadının, tüzel kişi ise unvanının yazılması zorunludur. Bir gerçek veya tüzel kişiyi ifade etmeyen yazılımlar lehdar unsurunun varlığı için yeterli değildir. Örneğin, lehdar olarak Hakan Kuyumculuk gibi bir yazılımda gerçek adı ve soyadı yer almadığı gibi bir tüzel kişinin unvanında yer alması gereken unsurlar da yer almadığı için bu şekilde düzenlenen bir poliçe geçersizdir. Herhangi bir kişi, poliçeyi düzenleyen keşideci veya poliçeyi kabul eden muhatap poliçede lehdar olarak gösterilebilir (TTK.m.585).
5-Keşidecinin İmzası
İmzanın geçerliliği için imzanın muhakkak el ile atılması gerekir. Paraf imza olmadığı için paraf ile yetinilemez. Ayrıca mühür veya kaşe, baskılı imza gibi aletlerle ve parmak izi ile atılan imzalar ve dolayısıyla bu imzaları taşıyan poliçe geçersizdir (TTK.m.668). Kanunun parmak izi ve mühür kabulü poliçe daha doğrusu kambiyo senetleri dışındaki belgeler için geçerlidir. Bir başka anlatımla, mühürler ve parmak izleri tasdik edilmiş olsa bile poliçe geçerli olmaz.
Keşidecinin el yazısıyla atılmış imzasının senedin ön yüzünde ve senet metninin altında bulunması gereklidir. Kanunen keşidecinin imzası yeterli olmakla birlikte keşidecinin kim olduğunun tespiti ve özellikle keşidecinin tüzel kişi olması durumunda keşideci unvanının poliçede yer alması, poliçenin kimin tarafından verildiğinin tespiti bakımından önemlidir. Zira, poliçede imzası bulunanın borçlu olarak mı yoksa bir başka kişi adına temsilen veya vekaleten mi imzalamış olup olmadığının tespiti ancak ad ve soyadı veya unvan ile sıfatın belirtilmiş olması ile mümkündür. Kambiyo senedinin temsilen veya vekaleten imzalanması için temsilcinin ve vekilin yetkili olması gerekir. Bu bakımdan temsilcinin hukuki niteliği ile vekâletnamenin kapsamının kambiyo senedi düzenlemeye yeterli olmalıdır. Temsile yetkili olmadığı halde bir şahsın temsilcisi sıfatiyle bir poliçeye imzalayan kişi ile temsil yetkisini aşar biçimde poliçe imzalayan kişiler, poliçeden dolayı kişisel olarak sorumlu olurlar (TTK.m.590).
Kambiyo senetlerinin vekaleten düzenlenmesine ilişkin özel düzenleme yapılmış olup, buna göre vekilin vekâletnamesinde özel yetki olmadıkça kambiyo senedi düzenleyemez( Borçlar Kanunu m.388/2).
6- Muhatabın Adı ve Soyadı/Unvanı
Poliçede asıl borçlu muhataptır. Muhatap ad/soyad veya unvanı, poliçenin herhangi bir yerine yazılabilir.
Kambiyo senedi düzenleme ehliyeti olan herkes poliçede muhatap olarak gösterilebilir. Poliçeyi düzenleyen keşideci kendisini muhatap gösterebilir (TTK.m.585).
Muhatap ad/soyadı veya unvanının poliçede yer alması zorunlu bir unsur olmakla birlikte, muhatap imzasının bulunması zorunlu değildir. Muhatap, poliçeyi imzalamakla birlikte borçlu sıfatını kazanmış olur.
Keşideci için açıklanan hususlar muhatap için de geçerlidir.
7- Keşide (Tanzim) Tarihi
Keşide tarihi, poliçenin ne zaman düzenlendiğini gösteren tarihtir. Keşide tarihinin poliçede yer almasının önemi; senedi tanzim edenin tanzim tarihindeki ehliyet ve yetkisini ve ayrıca tanzim tarihinde keşidecinin lehdara borçlu olup olmadığının tespiti bakımından önemlidir. Sözgelimi, 30.11.2004 tanzim tarihli bir poliçe tanzim eden Fatma Kaya’nın bu tarihte kambiyo senedi (poliçe) düzenleme ehliyetini (rüştünü ikmal edip etmediği, temyiz kudretine haiz olup olmadığı ve kısıtlı olup olmadığı) haiz olup olmadığı, poliçeyi Kaya Antika Ve Hediyelik A.Ş. adına düzenlemesi halinde bu şirketi temsil ve ilzama yetkili olup olmadığı hususu ancak poliçede yer alan tanzim tarihi ile tespit edilebilir.
Keşide gününü gün, ay ve yıl olarak gösterilmeli ve resmi tarihe göre imkânsız ve takvimde olmayan bir gün, bir tarih olmamalıdır. Sözgelimi, 30 Şubat 2000, 31 Nisan 2001 gibi takvimde olmayan tarih veya 9.18.1994, 25.15.2002 gibi ay ile günün yer değiştirilmesi şeklindeki yazımların geçerli olup olmadığı konusunda farklı Yargıtay kararları bulunmakta olup, son kararları 30 Şubat ve 31 Nisan gibi yazımların geçerli olduğu bu halde olmayan günün son gün ( 30 Şubat’ın 28 Şubat olarak) kabul edilebileceği, aynı şekilde 9.18.1994 tarihindeki yazımda olduğu gibi ay ve günün yer değiştirdiği durumların kabul edilebileceği, ancak 25.15.2004 gibi bir yazımın gün veya ay yer değiştirmesi olarak kabul edilmeyeceği, zira 25. ve 15. ayın takvimde hiçbir şekilde yer almayacağı bu nedenle bu yazımın senedi geçersiz kılacağı şeklinde kararlar bulunmaktadır.
Alternatif (Nispi) Geçerlilik Şartları
1- Keşide (Tanzim) Yeri
Poliçenin nerede düzenlendiğini gösteren bir kayıt olup, poliçenin herhangi bir yerine yazılması yeterlidir.
Keşide yeri olarak herhangi bir yer gösterilmemiş ise poliçe üzerinde ödeme yeri olarak gösterilen yer veya adres olarak yazılı yer keşide yeri olarak kabul edilmektedir(TTK.m.584/4).
Poliçe üzerinde ödeme yeri, adres veya sair bir yer bulunmamakta ise poliçe geçersiz olacaktır. Bir unsurun diğer bir unsur yerine geçebilmesi diğer bir ifade ile ödeme yeri ile keşide yerinin birbirlerinin alternatifi olabilmeleri nedeni ile bu unsur alternatif (nispi) geçerlilik şartı olarak adlandırılmaktadır. Keşide yerinin idari bir birim olarak gösterilmesi gerekir. Mahalle, cadde ve sokak olarak gösterilmesi hukuken zorunlu olmamakla birlikte, adres yazılmakla birlikte bağlı olduğu idari birimin ( ilçe ve ilin) gösterilmemesi halinde keşide yeri yazılmış sayılmayacağından bu nitelikteki bir senet geçersizdir.
2- Ödeme Yeri
Keşide yeri ile ilgili açıklamalarda belirtildiği üzere, ödeme yerinin yazılmış olduğu bir poliçede ödeme yeri keşide unsuru için yeterlidir. Bu sonuç ödeme yeri için de geçerlidir.Ödeme yeri yazılmamış olmakla birlikte keşide yerinin yazılmış olduğu bir poliçede yer alan keşide yeri ödeme yeri olarak da kabul edilebilir. Bu imkân ayrıca ödeme yeri yazılmış olunmasına engel değildir. Ödeme yeri poliçe üzerinde ayrıca gösterilebilir.
Ayrıca ödeme yerinin gösterilmediği durumlarda poliçe üzerindeki adres aynı zamanda ödeme yeri de kabul edilir (TTK.m.584/3). Poliçe üzerinde ödeme yeri gösterilmediği gibi hiçbir adres yoksa bu takdirde poliçe geçersiz olacaktır. Adresle ilgili açıklamalar keşide (tanzim) yeri ile ilgili bölümde yapılmıştır.
İhtiyari Şartlar
1- Vade
Zamanaşımı süreleri vade tarihinden itibaren işlemeye başlar.
Yazılan vadenin ilmen olması mümkün olmayan tarih olması ve sair konularda keşide tarihi ile ilgili bölümde yapılan açıklamalar vade için de aynen geçerlidir.
Vadeye ilişkin süreler hesaplanırken poliçenin düzenlendiği gün hesaba dahil edilmez.Vadesi pazara veya diğer bir resmi tatil gününe rastlayan senedin ödenmesi tatili izleyen ilk işgünü istenebilir. Bu durumda senedin vadesi ile ödeme günü farklı olur. Vade olarak dört çeşit vade konabilir. Vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini takibeden vadeleri gösteren poliçeler geçersizdir (TTK.m.615).
Belirli bir tarih belirli bir gün olabileceği gibi belirli bir ayın başı, ayın ortası ya da ayın sonu olarak da gösterilebilir. Bu ifadelerden ayın birinci, onbeşinci ve sonuncu günleri anlaşılır.
B) Vadenin Poliçenin Keşide Gününden Belli Bir Süre Sonra Şeklinde Gösterilmesi
Senede keşide tarihinden belirli bir süre sonra, sözgelimi; 121 gün ya da 2 ay sonra gibi bir vade konabilir. Keşide tarihinden bir ya da birkaç ay sonra ödenecek bir senedin vadesi, ödemenin yapılması gereken ayın mukabil gününde gelmiş olur. Eğer mukabil gün bulunamazsa vade söz konusu ayın son günü gelmiş sayılır.Vade 1,5 ay seklinde gösterilmişse, yarim aylar onbes gün dolarak dikkate alınır.
C) Vadenin Poliçenin Görüldükten Belirli Bir Süre Sonra Şeklinde Gösterilmesi
Poliçeyi keşide eden kişi, poliçeye düzenlerken, senedin kendisine ibraz edilmesinden belirli bir süre sonra ödeme yapılacağını vade olarak poliçe üzerine kaydedebilir. Örneğin; "Görüldüğünden 30 gün sonra" gibi. Bu durumda, senedin, keşide tarihinden itibaren bir yıl içinde hamil tarafından kabul için ibrazı gereklidir. Poliçeyi görecek olan muhataptır. Keşide tarihinden itibaren bir yıl içinde muhataba görülmek üzere ibraz edilmelidir. Muhatap kabul etmemek şartıyla görülmüştür diye bir kayıt koyup imzalayabilir. Süre poliçenin görülmesinden sonra belli bir süre şeklinde işler.
Senedin görülmek üzere ibraz edildiğinin ve böylece vadenin tespiti için, kabul için poliçe kendisine ibraz edilen kişinin senedin üzerine görülmüştür kaydı ile birlikte tarih atması gerekir. Bu takdirde bu tarih vadenin başlangıcı olur. Poliçenin kabul edilmemesi neden ile protesto edilmesi veya muhatabın görülmüştür şeklindeki beyan ve tarih atmaması halinde poliçe yasada öngörülmüş olan süresin sonunda ibraz edilmiş sayılır, böyle bir durumda, vade, bir yıllık sürenin sonunda başlar (TTK.m.617).
D) Görüldüğünde Ödenecek Şeklinde Olan Vadede
Poliçede hiç vade olmaması veya görüldüğünde vadeli olacağının belirtilmesi hallerde poliçe görüldüğünde ödenir demektir(TTK. m.584).
Görüldüğünde ödenecek poliçelerin keşide gününden itibaren bir yıl içinde ödenmek üzere ibraz edilmeleri gerekir. Keşidecinin belirli bir süreden önce ibraz edilmeyeceğine dair kaydı koymak hakkı da vardır( TTK.m.616).
2- Bedel Kaydı
Poliçede bulunması mecburi olan bir şart olmamakla birlikte, yazılması halinde ise önemli hukuki sonuçları olan bir unsurdur. Bu kayıt poliçenin niçin düzenlendiğini ve verildiğini göstermektedir. Bu amaçla yazılan kayıtlar içinde en çok rastlanılan "bedeli kabz olunmuştur." ya da "bedeli malen alınmıştır" seklinde ifadelerdir. Diğer bir anlatımla, poliçedeki bedel kaydı, asil borç ilişkisinin tarafları arasında doğabilecek anlaşmazlıklarda poliçe bedelinin ödenmesi gerektiğinin ispatı amacıyla yazılan bir kayıttır. Bu itibarla bu kaydın poliçenin verilmesine neden olan ilişkiye (asıl borç ilişkisine) uygun olması gerekir. Aksi takdirde poliçenin bedelsiz olduğu iddiası ile karşılaşmak ihtimali söz konusu olabilmektedir. Örneğin, mal satılan bir kişiden alınan poliçede “bedeli nakden ahzolunmuştur” gibi gerçek ilişki ile alakası olmayan kayıtların konması halinde bu kayıt poliçeyi keşide eden ile lehdar arasında ihtilaf oluşturabilir.
3- Yetki Kaydı
Doğacak uyuşmazlıkların hangi mahkemelerde görüleceği hususunun senet düzenlenirken,senet üzerine yazılmasıdır.
Kanunen yetkili mahkemelerin (borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki mahkeme) yanı sıra taraflarca, bir başka mahkeme yetkili, olarak tespit edilebilir. "Bu senetten doğan anlaşmazlıkların halinde Ankara İcra Daireleri ve Mahkemeleri yetkilidir." gibi.
Poliçede yetkili mahkeme tayin edilmiş ise, poliçe ile ilgili dava, icra takibi ve sair yasal işlemlerin borçlunun ikametgahı mahkeme ve icra dairelerinde veya yetki şartında belirtilen yer mahkemesinde de açılabilir.
4- Faiz Şartı
TTK., görüldüğünde ya da görüldüğünden belirli bir süre sonra ödenecek bonolara faiz şartı konabileceğini diğer vadeli bonolarda faiz şartının yazılamayacağını kabul etmiştir. (TTK.m.587).
5- Muacceliyet Kaydı
Birbirini izleyen vadeli birden fazla poliçenin söz konusu olduğu durumlarda bonolardan birisinin ödenmemesi halinde diğerlerinin de vadesinin gelmiş sayılması için poliçelere yazılan "poliçe vadesinde ödenmediği takdirde müteakip bonolar muacceliyet kesbedecektir" şeklindeki kayıtlar geçersizdir.