Sabit kur
Sabit kur, yerel para biriminin değerinin, başka bir para biriminin veya para birimleri sepetinin değerine veya altın gibi başka bir değere bağlandigi kur düzenidir. Ölçü alınan bu değerler yükselip düştükçe, bunlara bağlanmış olan yerel para biriminin de değeri değişir. Kur değeri alt ya da üst limit çizgisini geçerse kura müdahale edilir. Sabit kur uygulaması için ülke döviz rezevlerinin yeterli düzeyde ve sürekli dış finans kaynaklı olması gerekir.
Serbestçe başka para birimlerine çevrilebilir (konvertibl 21 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.) para birim değerinin başka değerlere sabitlenmesi, merkez bankasının alım ve satım işlemleri ile sağlanır. Buna göre merkez bankası yerel para birimiyle ilgili olası arz veya talep kaymalarını, bunları karşılayacak işlemler yaparak dengeler ve yerel para biriminin hedeflenen seviyede (veya aralıkta) kalmasını sağlamıştır. Sabit kur düzeninin tersi dalgalı kur düzenidir.
Sabit Kur düzeninin faydaları
Sabit kur düzeninin kullanılmasının başlıca nedeni, genellikle enflasyonu kontrol altına almak için uygulanan, sıkı para politikalarının güvenirliğini artırmaktır. Enflasyon hakkındaki beklentiler, gerçekleşecek enflasyonun üzerinde etkili olduğu için bu güvenirliği sağlamak önemlidir. Sabit kur düzenini uygulayan ülkeler aynı zamanda imkânsız üçlü gereği bağımsız para politikası da uygulamaktadırlar.Ayrıca otoritelerin yukarıda bahsi geçen riskler nedeniyle enflasyona yol açacak tüm politikalardan kaçınacağı ve sıkı para politikasını titizlikle uygulayacağı beklentisi ağırlık kazanır. Başka bir deyişle sabit kur düzeni, sıkı para politikalarına bağlılık mesajı verir.
Sabit kur düzeninin bir başka faydası da, kur belirsizliğine (düzenin aniden bırakılması ihtimali dışında) son vererek, ülkeler arası ticaret için uygun bir ortam oluşturmasıdır.
Sabit kur düzeninin sakıncaları
Sabit kur düzeni, hükûmetlerin ekonomideki iç dengeleri sağlamak için zaman zaman başvurabilecekleri para politikalarını, bağımsız olarak uygulamalarını olanaksız kılar. Ayrıca bu düzen, kurun sabitlendiği para biriminin kullanıldığı ülkede gerçekleşebilecek enflasyonun, düzeni uygulayan ülkeye de yansımasına neden olur. Bu nedenlerle birçok iktisatçı değişken kur düzeninin, çoğu durumda, sabit kur düzenine tercih edilmesi gerektiği görüşünde birleşir.
Buna ilave olarak, sabit kur düzeninin para birimlerinin gerçek piyasa değerlerini yansıtmalarına engel olduğu, bu nedenle de krizlere yol açabilecek bazı önemli riskler yarattığı öne sürülmektedir. Bu risklerin bir yönü, merkez bankasının alım satım işlemleri için gerekli olan döviz birikimi ile ilgilidir. Eğer kurun sabitlendiği değer, bu para biriminin uzun vade ortalama piyasa değerine eşit veya yakınsa, kısa vadeli arz veya talep değişiklikleri merkez bankası birikimleri için bir sorun oluşturmayacaktır. Zaman zaman artan, zaman zaman ise azalan talep (veya arz) uzun vadede merkez bankası birikimlerinin aynı seviyelerde kalmasına imkân tanır. Öte yandan eğer belirlenen kur, olması gereken uzun vade ortalama kurdan çok farklıysa, merkez bankası tekrar tekrar aynı yönde işlem yaptığı için, bir süre sonra birikimlerinde erime başlayacaktır. Bu durum sabit kur düzeninin sürdürülebilirliği açısından bir tehlike oluşturur.
Bununla yakından ilgili bir başka konu da, sabit kur düzeni süresince yaşanabilecek yüksek enflasyonun yarattığı risklerdir. Ülkede, kurun bağlandığı para birimlerinin kullanıldığı ülkelere göre daha yüksek oranlarda enflasyon yaşanması, diğer değişkenler sabit varsayıldığında, yerel para biriminin gerçek piyasa değerinin, sabitlenen kurun altına düşmesine yol açacak, bu aralık açıldıkca yukarıda anlatılan sorun için zemin hazırlanacaktır. Bu nedenle sabit kur düzeni uygulayan ülkelerin yüksek enflasyona yol açacak politikalardan kaçınması gerekir.
Sabit kur düzeniyle ilgili bir başka risk de spekülatif saldırılardır. Genellikle bu saldırılar yatırımcıların, özellikle de yukarıda anlatılan nedenlerle devalüasyon beklentileri yaşanan dönemlerde, yerel para birimi üzerinden büyük tutarlarda borç alıp bu kaynak
ları başka para birimlerine çevirmeleri şeklinde olur. Yatırımcıların bu ikinci işlemleri yerel para birimi açısından ani ve yoğun bir arz olusturur. Merkez bankasının sabit kur politikasını sürdürebilmek için çok miktarda döviz satarak karşılığında piyasadan yerel para birimini alması gerekecektir. Eğer spekülatif saldırı büyük tutarlarda olduysa; veya bu hareketlenme giderek daha çok yatırımcının benzer işlemler yapmasına neden olarak toplamda büyük bir tutarda arz yaratmışsa, merkez bankası bu arzı karşılayacak döviz satışı yapmak konusunda zorluk çekebilir; veya bu saldırı karşılansa bile yeni saldırılar olması ihtimalinin yüksek olduğunu, bu nedenle de sonuçta kurun istenen seviyede tutulamayacağını öngörerek bu arzı karşılamamaya karar verebilir. Böyle bir durumda devalüasyon kararı alınır. Bu da zaten spekülatif saldırıyı gerçekleştiren yatırımcıların ümit ettiği sonuçtur. Almış oldukları dövizleri yeni kur üzerinden yerli para birimine çevirerek borçlarını ödeyebilir, iki kur arasındaki farkı da kar olarak kazanmış olurlar.
Ulusal paranın yabancı paralar karşısındaki değerini kamu otoritesinin belirlediği, döviz kurlarının sabit tutularak arz ve talebe göre kurların dalgalanmasına izin verilmeyen sisteme de sabit kur sistemi denir. Dünya ekonomisinde kayda değer payı olan ülkelerin paraları ile ekonomisi çok büyük olmasa da siyasal ve ekonomik açıdan istikrarlı ülkelerin paralarına daha çok güven duyulur. Bu paraların temsil ettiği ekonomilerin durumu ve paraların değeriyle ilgili risk ve belirsizlikler nispeten az olduğundan diğer ülkeler bu paraları, dış ticaretlerinin finansmanında kullanmak veya olağanüstü hâllerde müracaat etmek üzere kasalarında rezerv para olarak bulundurmak isterler.
Sağlam Para
Ekonomisi güçlü ve istikrarlı ülkelerin çıkardığı, alım gücü nispeten yüksek, değeri istikrarlı paralardır.Bugün dünyada en çok müracaat edilen sağlam paralar ABD doları, Euro (AB ortak parası), Japon Yeni ve İsviçre Frangı olarak sıralanabilir. ABD Doları II. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünya rezerv parası olarak işlev görmektedir. Zayıf para: ABD, Kanada, AB, İngiltere, Japonya ve İsviçre dışında kalan, özellikle de iç savaş ve istikrarsızlık yüzünden ekonomisi zayıf düşen ülkelerin paralarıdır. Dünya ekonomisi içinde belirli bir ağırlığı olmayan, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık sorunu yaşayan, uluslararası diplomaside adı pek geçmeyen ülkelerin paraları kendi sınırları dışında talep edilmez, dış ticaretin finansmanında kullanılmaz, rezerv para olarak saklanmaz. Rezerv para: Değeri istikrarlı, başka ülkeler tarafından dış ticaretin finansmanı ve yatırım amacıyla alınıp satılan ve ülkelerin Merkez Bankası kasasında rezerv olarak tutulan paradır.
Döviz kurlarının çeşitli türlerinden söz edilebilir. Bunlardan en yaygın olarak kullanılan 3’ü :
1. Nominal döviz kuru: Bir ülke parasının başka bir ülke parasıyla bankada, döviz bürosunda değiştirildiği kurudur.
2. Reel döviz kuru: İki ülke parası arasındaki kurun ülkeler arasındaki enflasyon farkına göre yeniden ayarlanmış halidir.
3. Satınalma gücü paritesi: Ülke paralarının birbirine karşı değerinin belirli bir mal ve hizmet sepeti üzerinden satınalma gücü esas alınarak belirlenmiş olan değeridir. Birçok uluslararası karşılaştırma satınalma gücü paritesine göre hesaplanan kur üzerinden yapılır.
Para-Güç İlişkisi
Para ile güç arasında doğrudan ve yakın bir ilişki vardır. Kendi adına para basmak bir ülke için egemenlik göstergesidir. Rezerv para sahibi olmak da o ülke için güç ve prestij işaretidir. Devalüasyon ve Paranın Değer Kaybetmesi/Değersizleşme Ülkeler zaman zaman siyasi gelişmelerin etkisiyle ekonomik istikrar sorunu yaşayabilirler. İhracatı teşvik etmek, döviz gelirlerini artırmak isteyebilirler. Bu tür durumlarda dış dengeyi sağlamaya yardımcı olmak üzere döviz kurunu değiştirmek, yerli paranın değerini yabancı paralar karşısında düşürmek isteyebilirler. Devalüasyon: Para otoritesi tarafından yerli ülke parasının yabancı ülke parası karşısında değerinin düşürülmesidir. Esnek kur sisteminde; arz ve talep koşullarındaki değişmeler sonucu yerli paranın değer kaybetmesi, döviz kurunun yükselmesi devalüasyon olarak değil, değer kaybı olarak isimlendirilir. Revalüasyon: Para otoritesi tarafından yerli ülke parasının yabancı ülke parası karşısında değerinin yükseltilmesidir. Esnek kur sisteminde; arz ve talep koşullarındaki değişmeler sonucunda yerli paranın değer kazanması, döviz kurunun düşmesi, revalüasyon değil, değerlenme olarak isimlendirilir. Devalüasyon ve revalüasyon para otoritesinin kararıdır; oysa paranın değer kaybetmesi veya değerlenmesi arz ve talep koşullarına bağlı olarak piyasanın kararıdır. Nominal döviz kuru yükselince bir ülkenin ihraç ettiği mallar görece ucuzlarken ithal ettiği mallar pahalanır. Normal şartlarda dış fazla veren bir ülkenin parasının değerlenmesi beklenir. Döviz kurlarındaki değişmeler, ülkelerin dış ticaretini, yatırımlarını, yabancı sermaye girişlerini, cari işlemler dengesini doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen önemli bir etmendir. Döviz kurlarındaki değişme dış ülkelere seyahat edecek kişileri de etkiler. Döviz kurlarındaki değişmeler bankacılar, döviz alım-satımı yapanlar ve yatırımcılar açısından turistlere kıyasla çok daha önemlidir. Alış fiyatı ile satış fiyatı arasındaki kâr marjı düşük olsa bile, kurların oynak olduğu, yerli paranın değerinin istikrarlı olmadığı ortamlarda “dolarizasyon” ya da yerli paradan kaçış söz konusu olabilmekte, bu da döviz bürolarından döviz satın alma ve bozdurma talebini artırmaktadır. Döviz kurlarında değişmeye sebep olabilecek faktörler:
➣ Paranın değerlenmesi veya değer kaybetmesi,
➣ Döviz kurunun bilinçli olarak değiştirilmesi (manipülasyon),
➣ Bir paranın değerinin başka bir paraya sabitlenmiş olup olmaması,
➣ Faiz oranlarının değişmesi,
➣ Enflasyon oranında meydana gelen değişmeler,
➣ Spekülasyon(paradan para kazanma girişimi).
1.Paranın Değerlenmesi veya Değer Kaybetmesi
Arz ve talep koşullarında meydana gelen değişmeler bir paraya olan talebi artırabilir veya azaltabilir. Paraya talebin artması o parayı öteki paralar karşısında daha değerli kılar; bu şekilde bir paranın değişim fiyatının artması o paranın değerlenmesi demektir, bu durumda döviz kuru düşer. Tersinden, bir paraya olan talebin azalması ise o parayı yabancı paralar karşısında daha az değerli kılar, değişim değerini düşürür; böylece söz konusu para değer kaybeder, bu durumda döviz kuru yükselir. Değer kazanma ve kaybetme çift yönlü ve eş zamanlı olgulardır.
2.Döviz Kurunun Bilinçli Olarak Değiştirilmesi (Manipülasyon)
Bazen siyasi otoritenin yönlendirmesi veya doğrudan doğruya kendi inisiyatifiyle para otoritesi tarafından döviz piyasasına bilinçli olarak müdahale edilir; piyasadan döviz çekilerek döviz kurunun yükselmesi veya piyasaya döviz sürülerek döviz kurunun düşmesi sağlanabilir. Döviz piyasasına bu şekilde müdahale edilmesinin bir de arzu edilmeyen sonuçları vardır. Eğer ülke teknolojide ve üretim için ihtiyaç duyduğu girdilerde dışa bağımlı ise, döviz kurunun yükselmesi yabancı malları daha pahalı hale getireceğinden teknoloji transferi yavaşlar, üretim için gerekli ham madde, aramalı ve yatırım malları (makine, alet, edevat vs.) ithal edilemez olur. Bu ise bir sonraki adımda yerli üretim ve ihracatı olumsuz etkiler.
3.Bir Paranın Değerinin Başka Bir Paraya Sabitlenmiş Olması
Bazı ülkeler, enflasyonla mücadele, fiyat istikrarı, finansal istikrar ya da ekonomik entegrasyon gibi nedenlerle kendi paralarının değerini sağlam bir paranın değerine sabitleyebilmektedir. Böyle bir durumda referans para ya da çıpa olarak kabul edilen paranın öteki paralar karşısında değeri değiştikçe, yerli paranın değeri de buna bağlı olarak değişmekte, referans para dışında kalan paralar ile yerli para arasındaki döviz kuru da otomatikman değişmektedir.
4.Faiz Oranlarının Değişmesi
Döviz kurlarını değiştiren faktörlerden biri de faiz oranları ve yatırımların getirisidir. Faiz oranları ile döviz kurları arasında bu anlamda aynı yönlü bir ilişkiden söz edilebilir.
5.Enflasyon Oranında Meydana Gelen Değişmeler
Döviz kurları enflasyon farkından etkilenir.
Normal şartlar altında, öteki faktörler sabitken, bir ülkede enflasyon o ülkenin ticaret ortağı olan öteki ülkelerden yüksek ise, o ülkenin parası öteki ülke paraları karşısında enflasyon farkı kadar değer kaybeder. Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin artması demektir. Enflasyonu yüksek olan ülkede fiyatların yükselmesi yerli paranın alım gücünü düşürür, düşen alım gücünün döviz kuruna yansıması döviz kurunun yükselmesi şeklinde olur. 6.Spekülasyon Genel anlamda spekülasyon, çok sağlam temellere dayanmayan argümanlarla olay ve olguların gidişatı, yakın gelecekte neler olacağı vs. konusunda yapılan dedikodu-tahmin karışımı yorum ve değerlendirmelerdir. İktisadi anlamda spekülasyon, bir mal veya hizmeti ucuza alıp pahalıya satarak kâr etme çabası, paradan para kazanma girişimidir. Daha dar anlamda para ve döviz piyasaları bağlamında spekülasyon ise, ilerde fiyatının artacağı beklentisiyle bugün ucuz olduğu düşünülen dövizden alıp, bir süre bekledikten sonra fiyat beklenen seviyeye geldiğinde satma eylemidir. Bir ülkenin hisse senedi ve hazine bonosu gibi faiz getirisi olan veya kâr payı dağıtan kıymetli kâğıtlarına yatırım amacıyla dışarıdan gelen kısa vadeli nakit yabancı sermayeye sıcak para adı verilmektedir. Sıcak para girişleri büyük miktarlarda olduğunda bu paranın yöneldiği piyasalarda fiyat balonları oluşmakta, herhangi bir kriz ihtimali belirdiği zaman sıcak paranın aniden ülkeyi terk etmesi balonların sönmesine, fiyatların aniden düşmesine ve döviz kurlarında ciddi dalgalanmalara yol açmaktadır.
Esas itibarıyla iki döviz kuru sisteminden söz edilebilir: sabit kur sistemi ve esnek kur sistemi. Esnek kur sisteminin teorik olarak tam esnek versiyonu da olmakla birlikte, pratikte daha çok “yönetimli dalgalanma,” “kontrollü esnek kur,” ya da “ayarlanabilir dalgalı kur” adıyla anılan çeşitli versiyonlarına rastlanmaktadır. Günümüzde dünyanın hemen her ülkesinde, belki birkaç istisna dışında, uygulanan kur sistemi budur. Sabit kur sisteminde döviz kurunu para otoritesi (Merkez Bankası) belirler. Döviz kuru herhangi bir nedenle belirlenen seviyenin üstüne çıkma eğilimi gösterdiğinde para otoritesi piyasaya müdahale eder, döviz satarak kuru destekler. Aksine döviz kuru belirlenen seviyenin altına inme eğilimi gösterirse bu kez piyasadan döviz satın alarak kuru belirlenen düzeyde sabit tutar. Döviz rezervinin yeterli olmadığı ülkelerde sabit kur sistemi sürdürülebilir değildir. Esnek kur sisteminde döviz kuru piyasa koşulları, yani döviz arz ve talebi tarafından belirlenir. Mal ve hizmet ihracatı, dış yatırımlardan elde edilen kârların transferi, işçi dövizleri, dış yardımlar ve turizm gelirleri başlıca döviz arzı kaynaklarıdır. Buna karşılık mal ve hizmet ithalatı, yabancıların kendi ülkelerine kâr transferi, yabancı uyruklu işçilerin döviz transferi ve dış turizm harcamaları döviz talebinin başlıca kaynaklarıdır. Esnek kur sisteminde döviz kuru döviz piyasasında günübirlik oluşan döviz arz ve talebi tarafından belirlenir. Dövize aşırı talep varsa döviz kuru yükselir, yabancı paraların değeri artar; aksine piyasada döviz bolluğu varsa bu defa döviz kuru düşer, yabancı paralar değer kaybederken yerli para değer kazanır. Döviz kurunu belirli bir seviyede destekleyen bir Merkez Bankası olmadığından, esnek kur sisteminde belirsizlik ve kur riski daha yüksektir. Uygulamada hükûmetler ve para otoriteleri anlaşılabilir sebeplerle kontrollü esnek kur sistemini tercih etmektedirler. Bu sistemde döviz piyasasına günübirlik müdahale edilmez, döviz kurlarının belirlenmesi piyasaya bırakılmıştır; ancak kurlardaki oynama belirgin bir hal alıp, belirli bir alt veya üst limiti aşınca para otoritesi devreye girmekte, kurun tekrar belirlenen aralığa dönmesi sağlanmaktadır.
BRETTON WOODS SİSTEMİ
Altına ve Dolara Endeksli Sabit Kur Sistemi IMF rezervleri içinde %31’le en büyük paya sahip ülke olan ABD, “parayı veren düdüğü çalar” ilkesi uyarınca IMF politikalarında da belirleyici rol oynamıştır. ABD’nin yönlendirmesiyle sabit kur sistemine dayalı eski altın standardının biraz değiştirilmiş bir şekli, Bretton Woods sistemi adıyla benimsenmiştir. Yeni sistemin özü, uluslararası ödemeler sisteminin altına ve dolara endekslenerek döviz kurlarının sabitlenmesi olarak ifade edilebilir. Bretton Woods sistemi adı verilen yeni sistem esas itibarıyla yine sabit kur sistemine dayalıdır; ancak eskisine kıyasla piyasa güçlerinin etkisine daha açıktır, ama siyasi otoritenin müdahalesinden de tamamen bağımsız değildir. ABD doları 1 ons altın=35$ üzerinden altına sabitlenmiş, öteki bütün ulusal paralar da belirli oranlar üzerinden Dolara sabitlenmiştir. Başka bir deyişle Bretton Woods sisteminde bütün paralar Dolara, Dolar ise altına endekslidir. II. Dünya Savaşı sonrasında ABD, dünyada parasını desteklemek için kullanabileceği en büyük altın stokuna sahip ülke olarak öne çıkmıştı. O dönemde dünyadaki toplam altın rezervinin yaklaşık %40’ı ABD’nin elindeydi. Soğuk Savaş’ın başlamasıyla birlikte ABD, hegemonik güç rolü üstlenmiş, müttefiklerinin güvenliğini (NATO üzerinden) sağlamaya başlamıştır. ABD hegemonik güç olunca ABD Doları da sağlam para, en çok aranan ödeme aracı haline gelmiştir. Dolar aynı zamanda rezerv para olmuştur. Bu durum ise ABD’ye gerektiğinde Doları bir dış politika aracı ve senyoraj (para basarak gelir yaratma) kaynağı olarak kullanma imkânı vermiştir.
BRETTON WOODS SİSTEMİNİN YIKILMASI: ESNEK DÖVİZ KURU SİSTEMİ
Bretton Woods Sistemi II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonra devreye girmiş, bir dönem başarıyla işledikten sonra 1960’lı yılların sonlarına doğru tıkanmaya başlamış, nihayet 1971 yılında da sona ermiştir. Bretton Woods Sisteminin yıkılmasını hazırlayan başlıca sebepler:
• ABD’nin Vietnam savaşının finansmanı ve dahildeki sosyal programlar için cömertçe kamu harcamalarını artırması, parasal genişlemeye gitmesi ve bu suretle dışarıya enflasyon ihraç etmesi
• Marshall yardımları, Dünya Bankası kredileri ve NATO’nun sağladığı güvenlik şemsiyesi sayesinde Batı Avrupa ve Japonya’nın iktisaden hızla toparlanması ve ellerinde fazla miktarda Dolar birikmesi
• ABD’nin elindeki altın rezervlerinin zamanla erimesi ve parasını destekleyemez hale gelmesidir.[1]
Dış bağlantılar
T.C Merkez Bankası29 Aralık 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Kaynakça
- Üniversitesi, Anadolu. ULUSLARARASI POLİTİK EKONOMİ. Murat Yayınları.