Selçuk Parsadan
Selçuk Parsadan (1952, İstanbul - 25 Temmuz 2006, İstanbul), dönemin başbakanı Tansu Çiller ve cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de aralarında bulunduğu birçok kişiyi, büründüğü sahte kimliklerle dolandıran Türk dolandırıcı. Omurilik kanseri nedeniyle öldü.
Soyu ve ailesi
93 Harbi'nde Kafkasya’dan göç eden Çerkes kökenli bir aileden gelen Parsadan’ın dedesi Beyoğlu Polis Müdürü, babası Kadıköy Emniyet merkez memuruydu. 1953 yılında polislikten ayrılan baba Sabahattin Parsadan, dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in sevdiği kimselerdendi ve sonradan Menderes’in gönüllü yakın korumalığını üstlendi. Selçuk Parsadan'a göre babası "Başbakan’ın aşk hayatını organize ediyor, sevgilileri ile buluşmalar ayarlıyor ve masraflarını örtülü ödenekten karşılıyordu. Emniyetten ayrıldıktan sonra Türk Basın Ajansı adına bir gazete çıkartan Baba Parsadan, Başbakanla yakınlığı sayesinde çok sayıda abone bulabiliyor, düzenlediği sahte baloların davetiyelerini satıyordu"[1]
Dolandırıcılık faaliyetleri
Selçuk Parsadan 1972 yılında askerliğini İzmir’de havacı olarak yaptı, terhis olduktan sonra da amcasının yardımıyla Etibank’a girdi. 2 ay sonra istifa eden Parsadan bir yandan Galatasaray Spor Kulübü’nde basketbol oynamaktaydı. Ancak geçirdiği verem hastalığı nedeniyle form kaybına uğradı ve takımdan kesildi. 12 Eylül sonrasında Selçuk Parsadan Halkçı Parti’ye üye oldu. Bir süre sonra Halkçı Parti Beyoğlu İlçe Başkanı oldu. Sinema ve sahne sanatçıları ile ilişki kuran Parsadan bu dönemde bazı sanatçıların menajerliğini de üstlendi. 1984 yılında babasının Türk Basın Ajansı’nın başına geçen Selçuk Parsadan, 1993 yılında Ajansı Ankara’ya taşındı ve küçük çaplı dolandırıcılık işlerine başladı. Sinema sanatçısı Perihan Savaş’ın adını kullanarak, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i, Gaziantep Belediye Başkanı Celal Doğan’ı, dönemin Başbakanı Tansu Çiller’i, Adnan Polat’ı, dolandıran Parsadan, en büyük vurgununu örtülü ödenekten aldığı para ile yaptı.
2 Kasım 1995 günü emekli Orgeneral Necdet Öztorun’un sesini taklit eden Parsadan, Tansu Çiller’i telefonla arayarak, “Kemalistler Derneği” için 5 buçuk milyar lira ister. Para ertesi gün Başbakanlık Örtülü Ödeneği’nden Parsadan’ın hesabına yatırılır. Olayın emniyet tarafından öğrenilmesinin ardından Parsadan 10 Mayıs 1996’da Edremit, Balıkesir’in Altınoluk kasabasına gider ve gizlenir. Bu arada cep telefonu ile canlı olarak bağlandığı televizyon programlarında Çiller için saf bayan tanımlamasını kullanan Parsadan, kendi deyimiyle "hükümet destekli ülkücü mafyanın" peşinde olduğunu bildiği için hayatından endişe ediyordu.
Yakalanması ve yargı süreci
Cep telefonu görüşmelerinden Parsadan’ın Altınoluk’da gizlendiğini tespit eden polis yetkilileri, düzenledikleri bir operasyonla ilçedeki 4000 evi tek tek arayarak 21 Mayıs 1996 günü Parsadan’ı yakalarlar.
Mahkemede basına ve hakimlere yönelik sert davranışları ile davanın sürekli gündemde kalmasını sağlayan ve bu yolla hayatını garanti altına alan Parsadan, 1997 yılında Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Örtülü Ödenek davasından 6 yıl 3 ay, mahkemeye hakaretten 2 yıl ve başka bir dolandırıcılık davasından 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.
Bayrampaşa Cezaevi’nden Afyon Cezaevi’ne nakledilen ve Sabancı Suikastı davasının sanığı, DHKP/C itirafçısı Mustafa Duyar'ın kaldığı koğuşun karşısındaki A-6[2] koğuşunda kalan Parsadan, Mustafa Duyar'a düzenlenen silahlı saldırıda[3] kapı mazgalından "yapmayın, etmeyin" diye seslendiği gerekçesiyle ağzından vurularak ağır yaralandı. Parsadan, Mustafa Duyar’ın Karagümrük Çetesi mensuplarınca öldürüldüğü saldırının asıl hedefinin kendisi olduğunu ileri sürdü.
İnfaz yasasına göre 4 yıl 8 ay 28 gün cezaevinde kalan Parsadan 19 Şubat 2001 tarihinde tahliye edildi.
Ölümü
Yakalandığı omurilik kanseri sebebiyle tedavi gören Parsadan, 25 Temmuz 2006 tarihinde Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde öldü.
Kaynakça
- Tuncay Özkan, Parsadan Hikayesi, s:11
- "'Güvence'de infaz". 28 Ocak 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mayıs 2014.
- Devlet bana Mustafa Duyar'ı öldürttü
- Tuncay Özkan, Parsadan Hikayesi
- Devlet bana Mustafa Duyar'ı öldürttü