Yersizyurtsuzluk
Yersizyurtsuzluk, kavram olarak postmodernizmle birlikte öne çıkmış ve postmodern felsefe tarafından kuramsal alanda kavramsal statüye kavuşturulmuştur.
En genel kullanımı köksüzlük anlamındadır, ve düşünce tarihindeki temelci, otantik, merkezci düşünce geleneğine karşı bir düşünce tarzının ifadesidir. Yersizyurtsuzluk bu anlamda göçebelik ve göçebe düşünce kavramlarıyla birlikte değerlendirilir. Belirgin olarak Gilles Deleuze ve Fellix Guatari'nin çalışmalarında bu kavramların kullanıldığı ve değerlendirildiği görülür. Onlara göre kapitalizm, yeni bir toplumsal düzenleme yoluyla mevcut yapıyı dağıtmakta, yurtsuzlaştırmaktadır. Kendi varlığını sürdürebilmek içinse yeniden yeryurt sahibi yapmaktadır; bütün kültürler bir yandan köksüzleştirilmekte ve öte yandan kapitalizmin varoluşu için yeniden yerleştirilmektedir.
Ancak yersizyurtsuzluk kavramının bundan öte felsefe-içi anlam katmanları, düşüncenin kendisine dair anlamları vardır. Buna göre düşünmek bir kendini yerinde hissetmemek hali olarak gerçekleşir. Buna göre hiçbir teorinin nihai ve vazgeçilmez olması söz konusu olamaz. Düşüncelere, fikirlere, öğretilere yurt edinmek anlamında bağlanılmamak gerekir. Yersizyurtsuzluk artık bir yer ve yurt sahibi olamamak değil düşünmenin daha en başından itibaren zaten köksüz olması, yersiz ve yurtsuz olaması anlamındadır. Dahası, yersizyurtsuz düşünme yönelimi, belirli bir hakim düşüncenin kapanımına karşı direnir; çünkü o merkezsizdir ve gövdesizdir, belirli bir paradigma tarafından doğrudan kodlanıp merkezlenemez. Kök halinde bulunmakla birlikte hiçbir zaman köksalıp dalanıp budaklanmayı hedeflemez, yatay düzlemde yayılımıyla iktidar konumlarından sakınır.
Yersizyurtsuzluk kavramının Friedrich Nietzsche, Theodor W. Adorno, Heidegger gibi düşünürlerde öncülleri; Foucault, Jacques Derrida, Deleuze ve Guattari gibi düşünürlerde kullanımı ve geliştirilmesi söz konusudur.
Deleuze ve Guattari'nin Kök-sap ve organsız beden kavramları yersizyurtsuz düşüncenin bir önermesidir. Foucault, kendi kuramsal çalışmalarını ve geliştirdiği kavram ve kategorileri bir alet-edevat kutusu (tool-box) olarak tanımladığında yeryizyurtsuz düşüncenin bir örneğini vermektedir. Öte yandan Adorno'nun değişik bağlamlarda da (dil, düşünce) değerlendirilebilecek önermesi, "bugün insanın evindeyken kendini evinde hissetmemesi bir ahlak sorunudur" (Minima Moralia) deyişi, yersizyurtsuzluk fikrinin açılımlarından birini göstermektedir.
Konuyla ilgili yayınlar
- Gilles Deleuze Özel Sayısı, Toplumbilim dergisi, Sayı 5, Kasım 1996