Yuşâ Tepesi
Yuşâ Tepesi İstanbul'un Anadolu Kavağında Beykoz ilçesinde bulunan tepedir. Kuzeyinde Yoros kalesi bulunur. Zirvesi denizden 201 m yüksekliktedir. Bu zirve, Yuşâ Türbesi ve Camii'nin bulunduğu mekândır.
Yuşâ peygamber
Türbede gömülü olan zatın Yuşâ (m. ö. 1082-972) olduğunu inanılmaktadır. Yuşâ Peygamber bir rivayate göre Musa Peygamber ile birlikte Mecmeul-Bayreyn’e (Boğaziçi) gelmiş ve vefat ederek bu tepeye gömülmüştür. Çeşitli tefsirlerde Yuşâ'nın Musa'nın vefatından sonra peygamber olarak görevlendirildiği, Hristiyanların ve Yahudilerin ona Yeşu dedikleri nakledilir.
Tarih
Burası tarihin ilk dönemlerinden itibaren kutsal bir yer olarak kabul edilmiş ve çeşitli uygarlıklar burada kendi dinlerinin mabet ve tapınaklarını inşa etmişler. İlkçağlarda burada Zeus tapınağının bulunduğu ve Bizans döneminde bu tapınağın Hagios Michael adında bir kiliseye çevrilmiş. Depremde, belki de bu yapıları 1509 yılında yıkılmış.
Osmanlı döneminde bu tepeye, Sadrazam 28. Çelebizade Mehmet Sait Paşa tarafından 1755 tarihinde bir mescit yaptırıldı. Aynı zamanda burada bulunan ve halk arasında Yuşa Peygamber’e ait olduğu düşünülen mezarın etrafına kâgir bir duvar çektirmiş ve türbenin bakımını yapmak için görevliler tayin ettirmiş. Tarih boyunca ziyaretçileriyle bütünleşen ve hep insanların ilgi odağı olmayı sürdüren bu tepede, III. Selim (1789-1807) döneminin bazı yıllarında, izdihamdan dolayı ‘fitneye mahal olmasın’ düşüncesiyle mevlit okunması bile yasaklanmıştır.
Yuşâ Camii bir yangın geçirmiş ve Sultan Abdülaziz döneminde, 1863 senesinde aslına uygun olarak yenilenmiştir. Dahiliye Nezaretinin 1885-86 tarihli istatistik cetvelinde "Yuşâ Aleyhisselam Dergahı" olarak zikrolunan bu alana Yuşâ Tepesi adı verilmiştir.
İsrailoğulları'nı göçebelikten kurtaran ve Arz-Kenan'a yerleştiren Yuşa'nın bir türbesi de Gaziantep'te bulunuyor. Gaziantep'te Boyacı mahallesinde Boyacı Camii'nden Kavaflar Çarşısı'na doğru uzanan sokakta Pirsefa denilen mevkiide bulunan iki türbeden birinin Yuşa Peygamber'e, diğerinin de sahabe olduğuna inanılan Pirsefa'ya ait olduğu kabul edilir.
Şimdiki durum
1990'lardan sonra Beykoz Müftülüğünün öncülüğünde başlayan ve 2000'lerde de devam eden çalışmalarla, görevli lojmanları, kültür evi, kütüphane, yemekhane, şadırvan gibi sosyal ve kültürel amaçlı müştemilat inşa olunmuş, camii ve çevresi önemli ölçüde tadil edilerek ihya ve imar edilmiştir.