Üzeyir Garih cinayeti
Üzeyir Garih cinayeti, 25 Ağustos 2001'de iş adamı Üzeyir Garih'in Yener Yermez adında bir kişi tarafından öldürülmesi olayıdır.
1929 İstanbul doğumlu Alarko Holding'in kurucularından Yahudi asıllı Türk iş adamı Üzeyir Garih, 1951'de İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Carrier'in Türkiye şubesinde çalışmaya başlamış, 1954 yılında İshak Alaton'un teklifiyle Alarko Kolektif şirketinin eş ortağı olmuştur. Garih, o tarihten ölümüne kadar Alarko Şirketler Topluluğu'nda İshak Alaton'la birlikte başkanlık görevini aralıksız sürdürmüştür.
Cinayet
Üzeyir Garih 25 Ağustos 2001 sabahı sahibi olduğu Alarko Holding'e gidip Bulgaristan Başbakan Yardımcısı Nikolay Vassilev ile görüştü. Koruması ve şoförü izinli olan Garih, saat 12.50'de holdingden çıktı, 14.00'te Eyüp Sultan'a gitti.[1] Türkiye'nin Cumhuriyet dönemindeki ilk Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ın mezarının da bulunduğu Hüseyin Şeyh Türbesi yanına geldikleri sırada Garih 10 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Bir süre sonra Garih'in cesedi mezarlık görevlileri tarafından bulundu. Fevzi Çakmak Mezarlığı'ndaki görevliler tarafından polise yapılan ihbar üzerine [2][3] İstanbul Emniyet Müdürvekili Hasan Özdemir ve birimler mezarlığa gitti. Mareşal Fevzi Çakmak'ın mezarının yanında Garih'in bıçaklanarak öldürülmüş cesedini buldu. Kimlik ve kredi kartlarından ölen kişinin Üzeyir Garih olduğu anlaşıldığında ise cenaze olaydan iki saat sonra Adli Tıp Kurumu morgu'na götürüldü.[4]
Fuat N.
Bazı görgü tanıkları cinayetin faili olarak çevresinde Deli Fuat olarak tanınan 14 yaşındaki Fuat N.'yi gösterdi. Garih'ten sadaka aldığını belirten 8 yaşındaki Yeşim adında bir kız çocuğu, polise Fuat N.'yi Garih'in yanında gördüğünü ve bir süre konuştuklarını anlatmıştı. Üstelik F.N.'nin aynı gün bıçak bilettiği tespit edilmişti. Bunun üzerine Fuat N. polis tarafından gözaltına aldı. Faili yakaladığından emin olan polis bazı gazetecilere F.N.'nin sorguda cinayeti nasıl ve neden işlediğini anlattığına dair sonradan yanlış olduğu anlaşılan bazı ifadeler sızdırdı. Medyaya bilgi veren polisler Fuat N.'nin ifadesinde sık sık mezarlığa gelen Garih'ten para aldığını ve bu şekilde birbirlerini tanıdığını söylediğini belirterek, "O gün de para istedim vermeyince de önce sırtından sonra da diğer yerlerinden bıçakladım. Cüzdanındaki paraları da alıp kaçtım" dediğini ve uçucu madde bağımlısı olduğunu söyledi.
Ancak, gözaltanına alındığı ilk günün geç saatlerine kadar Fuat N., kendisini sorgulayan polisleri, Garih cinayetini işlemediğine ikna etti. Evinde yapılan incelemelerde herhangi bir bulguya rastlanmayan Fuat N. serbest bırakıldı. Fuat N. serbest kaldıktan sonra şu açıklamayı yaptı: "Otoparkın oradayken Tuğba adındaki bir kız, bana ve Yeşim adındaki arkadaşıma Üzeyir Garih'i göstererek, 'Her cumartesi buraya geliyor ve para dağıtıyor' dedi. Bunun üzerine Yeşim'le yanına gittik, bize 200'er bin lira para verdi. Ondan sonrasını bilmiyorum. Ben mezarlığa girmedim. Çünkü mezarlıkta başka çocuklar vardı, onun için oraya giremezdim" Fuat N., Garih'in yanından ayrıldıktan sonra, Eyüpsultan'daki bir kokoreççinin bileyletmek üzere kendisine bir bıçak ve para verdiğini söyledi. Bu işi hallettikten sonra evine döndüğünü, Televizyon seyrederken birinin öldürüldüğü haberini duyduğunu anlatan Fuat N., daha sonra lastikçilik yapan Tuncay adlı bir kişinin yanına gittiğini belirtti ve: "Bir süre sonra babamla birlikte polisler oraya geldi. Polisler babama, benim cep telefonu çaldığımı söylemişler. Alıp götürdüler beni. Sordukları soruların yanıtlarını bilmediğimi söyleyince beni çıplak halde klimalı soğuk bir odaya attılar. Yarım saat beklettiler. Üzerimde şortum kalıncaya kadar soydular, hayalarımı sıktılar ve cinayeti anlatmamı istediler. Orada hem çok üşüdüm, hem de korktum. 'Bu işi sen yaptın, doğruyu söyle, kafanı kopartırız' dediler. Onlara 'Valla ben yapmadım' dedim."dedi.[5]
Yener Yermez
Cinayetin failinin Fuat N. olmadığı anlaşılınca İstanbul polisi olayın ikinci günü soruşturmaya yeniden başladı. Garih'in kayıp cep telefonu ve cinayet aleti bıçağın bulunması için 200 polis mezarlığa sevk edildi.[6] Üzeyir Garih'in çalınan cep telefonunun sinyallerini takip eden polis, konuşmanın Hasdal Kışlası'ndan yapıldığını tespit etti. Alınan özel izinle kışlada büyük bir arama yapan İstanbul polisi, Garih'e ait cep telefonunu bir askerin üzerinde buldu. Üzerinden Garih'in telefonu çıkan asker cep telefonunu aynı kışladaki arkadaşı Yener Yermez'den aldığını söyledi. Ancak Yener Yermez'in firarda olduğu anlaşıldı. Hırsızlıktan sabıkası olan ve geçmişte cinayetten hüküm giyen katil zanlısı Yermez, Şartlı Tahliye Yasası'ndan 23 Aralık 2000 tarihinde tutuklu bulunduğu Kayseri Cezaevi'nden tahliye edildikten sonra askere alınmıştı.
Emniyet tarafından bütün yurtta aranan 1975 doğumlu[7] katil zanlısı cinayetten 10 gün sonra memleketi Kayseri'ye giderken yakalandı.[8] Yermez'in yolcu olarak bulunduğu Ankara'dan 4 Eylül 2001 günü saat 06.00'da hareket eden şehirlerarası otobüs, saat 11.00 sıralarında Kayseri'ye 12 kilometre uzaklıktaki bir noktada durduruldu. Yermez'i daha önce hırsızlıktan yakaladığı için iyi tanıyan, bu nedenle arama yapan ekipte görev alan Hırsızlık Büro Amirliği'nde çalışan komiser Hasan Kahraman, kimlik kontrolü için otobüse girdiğinde, orta sıralarda cam kenarında oturan ve yakalanmamak için top sakal bırakıp, gözlük takan Yermez'i tanıdı. Otobüsten indirilen Yermez Kayseri emniyetine götürüldü.[9]
Yermez emniyetteki ifadesinde, Garih cinayetini başından sonuna kadar anlattı. Yermez işlediği cinayeti şöyle itiraf etti:[10]
"Adını o zaman bilmediğim ve sonradan Garih olduğunu öğrendiğim iyi giyimli kişiden, mezarlıkta para istedim. Zira cebimde 2 milyon lira vardı. O da para vermedi ve bana 'Koskoca adamsın, para istemeye utanmıyor musun? Aslan gibi delikanlısın, git çalış' dedi. Çok öfkelendim. Gidip, bir yerden bıçak satın alıp geldim. Üzeyir Garih orada duruyordu. İlk bıçak darbesini vurdum. Yaralanan Garih, cüzdanını çıkarıp bana parayı verdi. Sonra saydım 200 milyon liraydı. Ancak bir defa bıçaklamıştım, kanı görünce, bıçaklamaya devam ettim. Sonra cep telefonunu aldım. İmdat isteyerek bağırdığını görünce, çok sayıda bıçak darbesi daha vurup kaçtım. Sokaklarda gezip, geceleri çöplüklerde yattım."
Yargılama
Yener Yermez hakkında Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde idam istemiyle dava açıldı. Daha sonra, dava sürecinde idam cezasının kaldırılması nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi ve bir yıl süren yargılama sonucu Yermez, müebbet hapis ile cezalandırıldı ve sonucunda hapse gönderildi.[11]
Ergenekon iddiası
Garih cinayeti 2008 yılındaki Ergenekon operasyonu ile birlikte tekrar gündeme geldi. Cinayetin Ergenekon ile ilgisi olduğu yönünde birçok iddia ortaya atılırken 2009 Ocak ayında Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı Zekeriya Öz, Yener Yermez'in ifadesini almıştır.
Ergenekon davası sırasında Üzeyir Garih cinayetinin de gündeme gelmesi üzerine, Üzeyir Garih'in yakın bir çalışma arkadaşı, cinayet günü Üzeyir Garih'in torunun da asker kıyafeti giyen kişilerce kaçırıldığını ve eğer herhangi bir açıklama yaparlarsa çocuğun da öldürüleceğini söyleyerek kendilerini tehdit ettiklerini açıkladı.[12]
Zanlı Yener Yermez de cinayeti, bazı 'güçler' tarafından tehdit edildiği için işlemek zorunda kaldığını iddia etti. Yermez'in avukatı Mustafa Yalçınkaya, müvekkilinin olayı kimlerin kendisinin üstüne yüklediğini açıklayamadığını, cinayetin birden fazla faille işlendiğini ve olayda ikinci bir kesici alet bulunduğunun Adli Tıp Kurumu tarafından açıklandığını iddia etti.
Ayrıca, Ergenekon davası sanığı Ümit Sayın'dan ele geçirilen belgeler arasında Üzeyir Garih'in olay günü üzerinde bulunan gömleğindeki bıçak darbelerini gösteren bir şema bulundu.[13]
Yener Yermez'in Garih cinayetinden yaklaşık beş ay önce gazeteci Tuncay Güney ile beraber otomobil kaçakçılığı suçlamasıyla gözaltına alınan teğmen Murat Oğuz'un Hasdal Kışlası'nda çaycılığını yaptığı ortaya çıkmış, Yermez'in Ergenekon sanıklarında albay Fikri Karadağ'ın emrinde çalıştığı ve Ümraniye'de ele geçirilen bombaların sahibi Oktay Yıldırım ile aynı kışlada askerlik yaptığı anlaşılmıştır.[14]
Kaynakça
- "Katil balici". Zaman. 26 Ağustos 2001. 15 Mart 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2009.
- "Üzeyir Garih öldürüldü". Hürriyet. 25 Ağustos 2001. 13 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2009.
- Şık, Ahmet (26 Ağustos 2001). "Katilini tanıyordu". Radikal. 6 Mayıs 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2009.
- "Tam bir fiyasko". Radikal. 28 Ağustos 2001. 25 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2009.
- Yaşar, Hatice (28 Ağustos 2001). "Yeni bir mağdur!". Radikal. 25 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2009.
- "Cinayeti teknik çözecek". Zaman. 28 Ağustos 2001. 29 Eylül 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2009.
- "Hürriyet.com.tr-5 Eylül 2001". 30 Temmuz 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Nisan 2011.
- "Yener Yermez yakalandı". Radikal. 4 Eylül 2001. 25 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2009.
- "Para için öldürdüm". Zaman. 5 Eylül 2001. 5 Şubat 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2009.
- "Nihayet yakalandı". Radikal. 5 Eylül 2001. 28 Kasım 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2009.
- "Yener Yermez'e müebbet hapis". Radikal. 8 Kasım 2002. 14 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2009.
- Alus, Esra (18 Aralık 2008). "Garih'in ailesi 'susturuldu' iddiası". Milliyet. 6 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Temmuz 2009.
- "Üzeyir Garih cinayeti iddianamede". Samanyolu Haber. 25 Ağustos 2008. 9 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2009.
- Oktay, Ali (18 Aralık 2008). "Hasdal belgesi". Yeni Şafak. 13 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Temmuz 2009.