İstihare
İstihare, iyi bir niyetle, niyet edilen veya girişilecek bir işin hayırlı olup olmadığını anlamaya, önemli bir kararı uygulamadan önce ilahi makamlara danışmaya yönelik amaçlarla uyarıcı rüya görmeyi duayla talep etmedir. Kimine göre gelecekten bilgi edinme olarak bilinse de gelecekten bilgi alınmaz ve bilinmeyen şeyler öğrenilemez.
Bu bilgi edinme yöntemi İslamiyet’e özgü değildir, antik çağdan beri kullanıldığı bilinmektedir. İstihare metodu eski Yunanca'da enkoimesis, Latince’de incubatio adını almıştır.
Yöntemin uygulanması kısaca şöyledir:
- Uyumadan önce, bilgi veya uyarıya ilişkin yardım talep edilen konu saptanır ya da hiçbir konu belirlenmeden kendiliğinden bir uyarıcı rüya görülmesi talebinde bulunulur. Talebe cevabın geleceği kesin değildir, cevap gelmeyebilir veya cevap gelir, fakat kişi rüyasını hatırlayamaz ya da yanlış yorumlayabilir.
- Görülen rüya, tam manasıyla uyanmadan evvelki, göz kapaklarının henüz kapalı olduğu safhada hatırlanmaya çalışılır. Hatırlamaya çalışma sırasında tam uyanmamak için, göz kapakları açılmamalıdır.
- Rüya tüm ayrıntılarıyla hatırlandıktan sonra hemen kalkılır ve rüya yazıyla kaydedilmeye çalışılır.
- Daha sonra rüyanın gerçekten sahih (uyarıcı) bir rüya mı olduğu yoksa sıradan bir rüya mı olduğu anlaşılmaya çalışılır. Sıradan rüyalar manevi veya maddi sorunlarımızla ilgili rüyalardır; örneğin aşık olunan kişinin kaybıyla çekilen acı çekilmesi, ticari bir teşebbüsün büyük zararla neticelenmesi, onur kırıcı bir hadise yaşanması, değerli bir şeyin kaybedilmesi gibi insanın ruhunda heyecan doğuran hallerden kaynaklanan manevi faktörlerin ya da diş ağrısı, mide rahatsızlığı, açlık, romatizma gibi bedensel hallerden kaynaklanan maddi faktörlerin söz konusu olduğu rüyalardır. Sahih (uyarıcı) rüyalar ise uyarıcı, bilgilendirici, geleceği bildirici rüyalardır.
- Rüyanın sahih rüya olup olmadığını anlamada ölçütler şunlardır:
- Sıradan rüyalarda hiçbir maksat yoktur. Gelişigüzel, karmakarışık ya da ipsiz sapsız şeylerdir. Uyarıcı rüyalar ise bir maksada yöneliktir, maksatlı bir düzenlenme mevzubahistir.
- Sıradan rüyalar rüyanın cereyan ettiği andaki vücudun fizyolojik-patolojik haliyle (mesela ruhu sıkan veya sevinç veren bir sebeple) yakından ilgilidir. Uyarıcı rüyalarda bu durum mevzubahis değildir, insanın olağan halde bilmediği imge ve bilgiler içerirler.
- Sıradan rüyalar tam uyuma veya uyanma esnasında oluşurlar. Uyarıcı rüyalar ise bir maksat ve plan dahilinde meydana geldiklerinden, bu maksadın yerine gelmesi için uykunun en uygun safhasında oluşurlar, yani uykunun her safhasında oluşabilirler.
- Sıradan rüyalar beyindeki alelade ve maksatsız tesirlerin gayet yüzeysel, gelip geçici izlerine bağlı olduklarından açık seçik değildirler, karmakarışıktır, çabuk unutulur ve ruhta hiçbir derin etki bırakmazlar. Uyarıcı (sahih) rüyalar ise kaydedildikleri gibi, ruhta öyle sürekli ve derin izler bırakırlar ki, bazen aylarca ve yıllarca unutulamazlar. Bu son (dördüncü) fark, rüyanın sahih mi sıradan mı olduğunu anlamada en önemli ölçüttür.
- Rüyanın sahih rüya olduğunun belirlenmesinden sonra, sıra rüyanın hangi meseleyle ilgili olduğunun belirlenmesine ve rüyanın yorumlanmasına gelir.
Sümerlerde
Sümer’de Tanrılar istediklerini yapar, insanlara ne istediklerini bildirmez, ancak insanlar onlara, kendilerinden istenileni sorarak öğrenebilirdi. Bu, kurban edilen hayvanların karaciğerlerindeki işaretlere göre (Büyük İskender’in her savaş öncesi rahiplerine kuzu ciğeri falı baktırması gibi) anlaşılır idi. Bu işaretlerin ne anlama geldiğine rahipler karar verirdi. Rüya ile de Tanrı istediğini bildirir; Tanrının yapılacak bir işi uygun görüp görmediğini anlamak isteyen; mabede gider, kurban keser, dua eder ve uykuya yatar. Gördüğü rüyanın olumlu veya olumsuz olduğunu da ancak rahip yorumlar.[1]
İslamiyette istihare
İstihare, İslam dininde "hayırlı olanı istemek" için başvurulan bir çare olarak adlandırılır.
İslam peygamberi Muhammed, fal türü çeşitli yöntemlerden insanları vazgeçirmek için istihareyi önermiştir ve bu konuda şöyle demiştir:
"Biriniz bir iş yapmaya niyetlenince farzın dışında iki rek'at namaz kılsın ve şöyle desin:
Ey Allah'ım, ilmine güvenerek senden hakkımda hayırlısını istiyorum, gücüme güç katmanı istiyorum. Sınırsız lutfundan bana ihsan etmeni istiyorum, gücüme güç katmanı istiyorum. Ben bilmiyorum, ama sen bilyorsun, ben güç yetiremem ama sen güç yetirirsin. Ey Allahım! Yapmayı düşündüğüm bu iş, benim dinim, dünyam ve geleceğim açısından hayırlı olacaksa, bu işi benim hakkımda takdir buyur, onu bana kolaylaştır, uğurlu ve bereketli eyle. Yok eğer benim, dünyam ve geleceğim için kötü ise, onu benden, beni ondan uzaklaştır. Ve hayırlı olan her ne ise sen onu takdir et ve beni hoşnut ve mutlu eyle!"[2]
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- "Arşivlenmiş kopya". 11 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2017.
- "Biriz.biz". 23 Şubat 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2008.