Ali Şükrü
Ali Şükrü Bey (1884; Beşikdüzü, Trabzon - 27 Mart 1923, Ankara), Türk asker, gazeteci ve siyasetçi.
Ali Şükrü Bey | |
---|---|
Türkiye Büyük Millet Meclisi 1. dönem milletvekili | |
Görev süresi 23 Nisan 1920 - 15 Nisan 1923 | |
Seçim Bölgesi | 1920 – Trabzon |
Osmanlı Meclis-i Mebûsan 6. dönem milletvekili | |
Görev süresi 12 Ocak 1920 - 18 Mart 1920 | |
Seçim Bölgesi | 1920 – Trabzon |
Donanma Cemiyeti 2. Başkanı | |
Görev süresi 1909-1920 | |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 1884 Beşikdüzü, Trabzon, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 27 Mart 1923 (38-39 yaşlarında) Ankara, Türkiye |
Vatandaşlığı | Osmanlı İmparatorluğu, Türkiye |
Partisi | İkinci Grup |
Bitirdiği okul | Deniz Harp Okulu |
Mesleği | Asker, gazeteci, siyasetçi |
Dini | Sünni İslam |
Askerî hizmeti | |
Bağlılığı | Osmanlı İmparatorluğu |
Hizmet yılları | 1904-1920 |
Rütbesi | Yüzbaşı |
Osmanlı Meclis-i Mebûsan 6. dönem milletvekili ve TBMM 1. dönem Trabzon milletvekili olarak yer aldı; 1. TBMM'de Mustafa Kemal Paşa'ya karşı en sert muhalefeti ortaya koyan milletvekili olarak tanındı.[1] 1923'te bir suikast sonucu öldürüldü. Öldürülmesi, Türkiye'nin ilk siyasi suikastlarından biri olarak bilinir.[1]
Hayatı
Ali Şükrü Bey, Trabzonlu olup 1884 yılında Beşikdüzü'ne bağlı Denizli köyünde doğmuştur. Babası mütekaid Bahriye kolağası (önyüzbaşı veya kıdemli yüzbaşı) Hacı Hafız Ahmet Kaptan'dır. Aileleri mahallen "Reisoğulları" namıyla meşhurdur.[2]
Heybeliada'da bulunan Bahriye Mektebi'nde öğrenim gördü. Okulu 1904 yılından tamamladı ve bahriye erkan-ı harp subayı oldu. 1909 yılında kurulan Donanma-yı Osmanî Muavenet-i Milliye Cemiyeti'nin kurucularından birisi oldu ve bir süre ikinci başkanlık görevini üstlendi.[3] Cemiyetin Osmanlı donanması için almak istediği nakliye gemilerini almak üzere Liverpool'a gönderildiğinde eğitimini tamamladı ve çok iyi düzeyde İngilizce öğrendi.[2] İngiltere'de bulunduğu dönemde Türkiye aleyhine yapılan propagandalara karşı çalıştı; Liverpool Times gazetesinde çeşitli makaleleri yayımlandı.[2]
Siyasete atılması
Yüzbaşı rütbesinde iken askerlikten istifa edip siyasete atılmaya karar verdi. İttihat ve Terakki aleyhtarı görüşlere sahipti. 1920'de Osmanlı Meclis-i Mebûsan'ında Trabzon mebusu seçildi. İstanbul'un işgalinden sonra Meclis-i Mebusan'ın kendini feshetmesi üzerine Ankara'ya giderek ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Trabzon milletvekili olarak girdi.
TBMM vekilliği
Ali Şükrü Bey, TBMM'ye girişinden hemen sonra, halkın Millî Mücadele'ye inandırılması ve düşman propagandalarının etkisiz hale getirilmesi amacıyla meclis tarafından oluşturulan İrşad Encümeni'ne katıldı ve bu encümenin bir üyesi olarak civar illeri gezdi.[2]
Muhafazakâr bir yapıda olan Ali Şükrü Bey mecliste, Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğindeki Birinci Grup'a muhalif milletvekillerinin toplandığı İkinci Grup'un liderlerinden biri oldu. 28 Nisan 1920’de içki yasağı konusunda meclise yasa teklifi verdi ve yasalaşması için büyük çaba sarf etti.[4]
İkinci grubun görüşlerini açıklamak ve yaymak üzere Mustafa Kemal Paşa'nın Hâkimiyet-i Milliye gazetesine karşı Tan gazetesini yayımlamaya başladı.[3][5] 68 sayı çıkabilen gazetenin hemen hemen tüm başyazılarını Ali Şükrü Bey yazdı.[6] Lozan görüşmelerinden sonra yapılan meclis oturumlarında; İsmet Paşa'nın hariciyeci olmadığı için Lozan'da acemice işler yaptığını ve TBMM'nin kendisine verdiği yetki sınırlarının dışına çıkarak müzakereleri sürdürdüğünü savundu. Lozan'da devam eden müzakerelerin durumu hakkında TBMM'ye açıklanan resmi bilgiler ile dış kaynaklı haberler arasında çelişkileri dile getirdi.[5]
27 Mart 1923 günü ortadan kaybolmuş, iki gün sonra kardeşi Şevket (Doruker) Bey tarafından hükûmete bildirilmiş, üç gün sonra da cesedi bulunmuştur. Hükûmet, olayın failinin Gazi Milis Yarbay Topal Osman Ağa olduğuna hükmetmiş ve Ağa'yı tutuklamak üzere hareket geçmiştir. Nihayetinde Osman Ağa, yaralı bir şekilde tevkif edilmiş bir halde iken Meclis'in idam kararı sebebiyle Ulus Meydanı'nda başı olmadan ayaklarından asılmıştır. Ali Şükrü Bey'in cenazesi Hacı Bayram Camii'nde cenaze namazının ardından Trabzon'a gönderilmiş ve Boztepe'de defnedilmiştir.
Suikast
Ali Şükrü cinayeti, Türkiye'nin ilk siyasi suikastlarından biri olarak bilinmektedir.[1]
Ali Şükrü Bey, 27 Mart'ta ortadan kaybolmuş; 3 gün sonra kardeşi aranması için Bakanlar Kurulu'na başvurmuştu.[5] Ali Şükrü Bey'in cesedi, Ankara'nın Mühye köyü civarında bulundu; boğularak öldürüldüğü anlaşıldı. Meclise katillerin meclis kapısı önünde asılarak teşhiri için yasa teklifi verildi.
Cinayeti araştırmak üzere kurulan komisyon, Ali Şükrü Bey'i Topal Osman'ın Ankara'da, Papazınbağı'ndaki evinde öldürdüğünü tespit etti. Teslim olmayı kabul etmeyen Topal Osman, 1 Nisan'ı 2 Nisan'a bağlayan gece Muhafız Taburu jandarmaları ile kendi adamları arasında yaşanan çatışmada yaralı olarak ele geçirildi ve başı kesilerek defnedildi. Ali Şükrü'nün katillerinin meclis önünde asılması teklifi yasalaşmış olduğu için için Topal Osman'ın başsız cesedi sonradan mezardan çıkarılmış ve ayağından darağacına asılmıştır.
Hayat ve Hatıratım'da Ali Şükrü Bey Cinayeti
“Osman Ağa Ankara’da imiş. Sokakta rastgeldim. Yüksekte Çiftegazi Mektebi yanında oturuyor. Karacaoğlan caddesinde rastgeldim. Nereye gittiğimi sordu. ‘Meclis’e’ dedim. ‘Ben istasyona gidiyorum, beraber gidelim.’ dedi. ‘Peki’ dedim. İstasyona kadar beraber yürüdük ve konuştuk. Beni severdi, itimadı vardı. Ben de onu severdim. Meclis’in önünden geçerken dedi ki:
‘Yahu, Meclis’de bir çok vatan haini meb’us varmış, bunlar memleketi satıyorlarmış. Niye bana haber vermiyorsun? Meclis’i basıp hepsini keseceğim. Başka çare yok. Bu kadar emek, bu kadar kan. Memleketi kurtardık. Derken şimdi bunlar çıktı.’
Baktım, kemali safiyetle, sükunetle ve ciddiyetle söylüyor. Ben ise işin dehşetinden tüylerim ürperdi. Düşün, Meclis basılmış, ikinci grup doğranmış, arada diğer meb’uslardan da gitmiş. Her yer kan ve cenaze içinde, inleyen, bağıran, imdat isteyen, can çekişme hırıltıları… Ne kanlı sahne, ne facia… Cihana, Avrupa’ya karşı da ne çirkin… Tarih her gün bunun dehşetinden titreyecek… Bu adam da bunu yapar mı yapar. Müthiş bir hunhardır. Yapar da gözünü bile kırpmaz. Nitekim bana da adi bir şey söylüyor, bir portakal keser gibi söylüyor.
Dedim ki: ‘Bu hainleri sana kim haber verdi?’
Dedi: ‘Orasını sorma!’
‘Hayır, illa söyle!’ dedim ve zorlandım.
Dedi: ‘Gazi söyledi.’
İş anlaşıldı: Mustafa Kemal ikinci gruptan bîzâr, çaresi de kalmamış. Topal Osman’a bunları katliam ettirecek. O, mevkide kalması için, hatta bütün Milletin canına kıyar. Eşsiz bir canavardır. Merhamet, ve vicdan öyle şeyler bilmez. Demek bu işi kurmuş, işin de Osman’dan başka münasıb ehli yoktur. Osman da vatanperverdir, hem de cahil. Zavallının vatan hislerini ele almış, onu iyice doldurmuş, kandırmış.
Dedim ki: ‘Ağa, ben seni çok severim. Sen de bunu bilirsin. Bana itimadın var mı, beni sever misin?’
Dedi: ‘Vardır, seni çok severim. Sen tam vatanperversin. Venizelos’u bile döğdün.’
Dedim: ‘Peki! Beni dinle! Sana babaca nasihatim var. Sen cahilsin. İşlerin içyüzünü anlamazsın. Bu lakırdılar aramızda kalacak amma, yemin et!’ Yemin etti. Devam ettim: ‘Meclis’te hain yoktur. Onlar hükumetin yolsuzluğu aleyhindeler. Biraz azgınlar, amma, iş böyledir. Sakın bu işi yapma! Bu çok fena, çok kanlı bir iştir. Sonra sana lanet okurlar. Yazık, bu Millete bu kadar hizmet ettin, bunları mahvetme. Bu işi sakın yapma! Millet Meclisini basmak pek ağır bir şeydir. Hem de sen bunu kanınla ödersin.’
Dedi: ‘Ne diyorsun?’
Dedim: ‘Böyledir. Bana söz ver! Yapmayacağına yemin et!’
‘Yapmam. İyi ki söyledin.’ deyip yemin etti.
Bu adam cahildi, hunhardı, fakat iyi insandı, pek vatanperverdi. Anlatınca anladı. Ben de böyle dehşetli bir faciayı izale ettim diye sevindim. Artık bitti dedim. Hatta o esnada istasyonun rıhtımında beraber bir aşağı bir yukarı volta vuruyorduk. Şakalaştım. Gülüştük. O gün de istasyon pek kalabalıktı. Bir istikbal mı vardı, neydi bilmem… Bir tesadüf, bakın ne yapıyor. Çok iş tesadüfe bağlıdır. Bu tesadüfler milletin bile talihlerini değiştirirler.
İki üç gün geçti, bir gün Ali Şükrü’nün meydanda olmadığını söylediler. Kardeşi iki gün beklemiş, bakmış yok, hükumete söylemiş, Rauf’a (Orbay) söylemiş. Hükumet arıyormuş. Bakıyoruz, Rauf’ta bir fevkaladelik var. Hey’et-i vekilede soruyorum, soruyorlar, kimseye hiçbir şey söylemiyor. Herkes merakta. Ali Şükrü ne oldu? Yine bunu Rauf’a Hey’eti Vekile resmen soruyor. Hiçbir şey demiyor. (…) İki gün evvel Ali Şükrü akşam üzeri Karacaoğlan caddesinden hükumete giden yolda cami karşısındaki kahvede imiş. Topal’ın adamlarından ismini unuttuğum bilmem ne kaptan denilen adam gelmiş. Ali Şükrü’ye ‘Ağa seni istiyor.’ demiş. Aynı memleketli olduklarından birbirilerini tanırlarmış. Kalkmış beraber gitmişler. Ağanın evine girmişler. Demek, iş geldi, Ağa’ya dayandı. Benim de derhal Ağa ile görüştüğümüz aklıma geldi. Kendi kendime dedim: “Mutlaka ağa Meclis’i basmayınca Mustafa Kemal onu Ali Şükrü’yü öldürmeğe ikna etti."[7]
Kaynakça
- Hür, Ayşe (31 Ocak 2006). "Çağımızın Bir (Başka) Kahramanı: Topal Osman". Birikim. 14 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Temmuz 2010.
- "Damar Arıkoğlu, Ali Şükrü Bey Cinayeti, Genç Doku Aylık Kültür ve Gençlik Dergisi, Erişim tarihi: 18.05.2012". 18 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mayıs 2012.
- "Derin hesaplaşmaların ilk kurbanı". 27 Mart 2008. 11 Ocak 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Temmuz 2010.
- "Onur Karahanoğulları, Birinci Meclisin İçki Yasağı (Men-i Müskirat Kanunu), Ankara, 2007" (PDF). 22 Mart 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mayıs 2012.
- Özgürel, Avni (13 Temmuz 2003). "Ali Şükrü ve Topal Osman". Radikal. 30 Eylül 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Temmuz 2010.
- "Ahmet Belada, Şehid-i Muhterem Ali Şükrü Bey, İlk Adım Gazetesi, Erişim tarihi: 18.05.2012". 8 Kasım 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mayıs 2012.
- Rıza Nur, Hayatım ve Hatıratım, s. 1172, 1173, 1174, 1175.
Ek okuma
- Hacıfettahoğlu, İsmail (2003). "Ali Şükrü Bey Emperyalizme Karşı Bir Hürriyet Kahramanı", Atlas Yayıncılık
- Mısıroğlu, Kadir (1996). "Ali Şükrü Bey", Sebil Yayınları
- Alkan, Necmettin (2017). Ali Şükrü Bey. Mücadeleyle Geçen Bir Ömür, Kronik Kitap.
- Alkan, Necmettin (2018). Ali Şükrü Bey'in Makaleleri Medeniyet, Tarih ve Siyaset, Trabzon Büyükşehir Belediyesi Yayınları.