Ali Tantâvi
Şeyh Ali el-Tantavi (12 Haziran 1909 - 18 Haziran 1999) Suriyeli alim, fakih, edebiyatçı ve kadı. Görüşleri Selefilik ekolüne yakın olan Tantâvi,[1] 1960'lardan itibaren Suudi Arabistan'a yerleşti ve memleketine dönmemeye karar vererek burada çeşitli görevlerde bulundu, radyo programları yaptı. "İslam'a Hizmet" dalında Uluslararası Kral Faysal Ödülü'ne 1990 yılında layık görüldü.
Hayatının İlk Dönemleri
Şeyh Ali Tantavi 12 Haziran 1909 tarihinde Şam'da doğdu. Kendisi ilmi yönden tanınan bir aileye mensuptur. Hatta babası Şeyh Mustafa Tantavi Şam'da sayılı alimlerin arasında yer almakla beraber önemli bir fetva mercisiydi. Annesinin ailesi de Şam'da ilim ehli olarak anılan insanlardandı ve aile fertlerinin çoğu sayılı alimler arasında yer alıyordu.
Ali Tantâvi geleneksel medrese eğitimi ile modern eğitimi birleştiren kimselerin ilkleri arasında yer alıyordu. Bu eğitim merkezlerinde son merhaleye kadar öğrenimini devam ettirmiş ve eğitimini tamamlamıştır. Kendisi 16 yaşındayken babasının vefat etmesiyle beraber bir anne ve beş kardeşten oluşan bu ailesinin geçimini sağlama görevi kardeşlerinin en büyüğü olduğundan dolayı kendi omuzlarına yüklenmişti. Dolayısıyla eğitimini bir kenara bırakıp ticarete yönelmeyi düşündü, ancak Allah'ın yardımıyla bu fikrinden vazgeçti ve eğitim hayatını tamamlamaya karar verdi.
Okul Hayatı
Ali Tantâvi küçüklüğünde birkaç okul değiştirmiş ve farklı yerlerde eğitimine devam etmiştir. Önce Ticaret Medresesi'nde okumuş sonra İkinci Sultan Medresesi'ne devam etmiş ve daha sonra Göçmen Örnekleri Medresesi'nde okumuştur. Bu ilkokullardan sonra Şam'da lise eğitiminin tam olarak verildiği tek lise olan Anber Mektebi'ne devam etmiş ve 1928'de aynı liseden diplomasını almıştır.
Daha sonra Mısır'a gitmiş ve yüksek öğrenimini burada tamamlamaya karar vermiştir. Kendisi aynı zamanda Şam Bölgesinden üniversite eğitimi için Mısır'a giden ilk öğrencidir. Ancak Mısır'daki eğitiminin ilk senesini tamamlamadan Şam'a geri dönmüş ve Şam Üniversitesi'nde Hukuk okumuştur. 1933 yılında da aynı üniversiteden mezun olmuştur. Mısır'dayken bir ziyaretinde üniversitede popüler olan ve mücadele azmi ile dolu öğrenci komisyonlarını görmüş ve bunun bir benzerini Şam'a döndüğü zaman "Suriye Öğrencileri Yüksek Komisyonu" ismiyle şekillendirmiştir. Daha sonra bu komisyona başkan olarak seçilmiş ve üç sene boyunca bu görevini devam ettirmiştir. Bu komisyon, geniş bir öğrenci kitlesini Fransa'nın Şam Bölgesi'ni işgaline karşı ulusal bir direniş içinde yönlendirmekteydi. Komisyon, gösteriler ve boykotlar eşliğinde çalışmalarını devam ettiriyordu ve özellikle 1931 yılındaki hileli seçimlerin iptali konusunda önemli bir rol oynadı.
Medyadaki Hayatı
Ali Tantâvi ilk makalesini 1926 "Muktebes" isimli gazete yayınladı ve o zaman 17 yaşındaydı. Bu makalesinden sonra medyadan kopmadı ve hayatının çoğu döneminde yazılarını yayınlamaya devam etti. Dayısının çıkarmış olduğu "Feth" ve "Zehra" gazetelerine yazısını gönderdi ve bunların çalışmalarına katıldı. Mısır'dan döndükten sonra "Arap Genci" isimli gazetede meşhur edebiyatçı Maruf Arnavuti ile beraber çalıştı. Daha sonra "Eyyâm" isimli gazetede müdür olarak görevine devam etti.
O zamanlar farklı gazetelerde yazmaya devam ediyordu. 1933 yılında "Risale" isimli meşhur dergiyle olan anlaşmasından sonra 1953 yılına kadar bu dergideki önemli yazarlardan birisi olarak yer aldı. Buna ek olarak "Müslümanlar", "Eyyam" ve "Nasr" isimli dergilerde yıllarca yazmaya devam etti. Daha sonra "Hac" ve "Medine" isimli dergilerin yayınlandığı merkez olan Mekke'ye taşınmaya karar verdi ve son olarak yaklaşık beş sene boyunca "Orta Doğu" isimli dergide hatıralarını yayınladı.
Eğitimdeki Hayatı
Ali Tantâvi henüz 17 yaşında bir lise öğrencisiyken bazı okullarda ders vermeye başladı. 1930 yılında Arap Dili ve Edebiyatı ile alakalı vermiş olduğu derslerin bir kısmı küçük bir kitapçık şeklinde yayınlanmıştır.
Müdür olarak çalıştığı "Eyyam" dergisi zamanın yönetimi tarafından kapatılınca 1931 yılında bir ilkokulda öğretmen olarak çalışmaya başladı ve 1935 yılına kadar ilkokulda ders vermeye devam etti. O zamanlar Fransa'nın sömürge faaliyetlerine ve hükümetteki yardımcılarına karşı direnişte aktif olarak rol aldığı için hayatında bir takım problemler oldu. Bir şehirden başka bir şehre, bir köyden başka bir köye taşınma mecburiyetinde kaldı.
1936 yılında Bağdat'ta bir lisede öğretmen olarak çalışmak için Irak'a gitti. Sonra Batı usulü ders veren bir lisede ve Şeri İlimler Fakültesi'nde dersler verdi. Her ne kadar hep bir yere tayini ve nakli çıksa da yerinde durmamaya kararlıydı ve Şam'da devam ettirdiği çalışmalarını Irak'a da taşıdı. O dönemde yaşadıkları hiç unutamayacağı hatıralar bıraktı kendisine ve Bağdat'ı o kadar çok sevdi ki Bağdat ile alakalı hatıralarını ve gözlemlerini bir kitapta topladı.
ِAli Tantâvi 1939 yılına kadar Irak'ta ders vermeye devam etti, sadece 1937 senesinde bir yıl boyunca Beyrut'a yerleşmesinin dışında Irak'tan ayrılmadı. Sonra Şam'a geri döndü ve o zamanlar bir lise olan Anber Mektebi'nde yardımcı öğretmen olarak çalışmaya devam etti. Ancak kendisini zor durumda bırakacak da olsa İslami faaliyetlerini hiç durdurmadı ve yine Deyr el-Zur'e nakli istendi. 1940 yılına kadar burada öğretmen olarak görevine devam etti. Aslında hakka olan bağlılığından kaynaklanan mücadelesini burada sürdürmeseydi işine devam edebilecekti. O dönemde Paris Almanların eline düşmüştü ve bu kargaşalar Şam Bölgesine de ulaşmıştı. Ali Tantâvi de Cuma günü insanlara epey tesir eden coşkulu bir hutbe okumuş ve şöyle demişti: "Fransızlardan korkmayın! Onların kalpleri boşluktan ve zaferleri ise sadece bir iddiadan ibarettir! Onların ateşi yakmaz ve kurşunları öldürmez. Onlarda bir hayır olsa bile Almanların ayakkabıları onların başkentini çiğneyip geçmiştir." Bu ifadelerin cezası ise eğitimden men edilmesi ve aldığı icazetin geçersiz sayılması olmuştu.
Kadılıkta
Bu olay Ali Tantâvi'nin eğitimi bırakıp hakimliğe geçmesine sebep oldu. Çeyrek asır geçirmek için yöneldiği bu alandaki yirmi beş yılı hayatının en verimli zamanları oldu. Bir köy okulunda öğretmen olarak çalıştığı hayatının zor zamanlarından sonra Nebek'de (Doğu Lübnan'da bulunan Şam ve Humus arasında bir kasabada) ve Şam'ın bir köyünde hakim olarak görevine devam etti. Daha sonra Şam'a taşındı ve orada başarılı bir hakim olarak çalıştı. 1943 yılından 1953 yılına kadar on yıl boyunca bu makamda hayatını devam ettirdi. Bu dönemin ardından önce Şam'da sonra da Kahire'de Yargıtay'a müsteşar olarak atandı.
1953 yılına dek Suriye'de aile hukuku Osmanlı döneminden kalma Aile Hakları Kanunu ile düzenlenmekteydi. Tantâvi, bu tarihlerde değişen sosyal koşulları dikkate alarak tahyir prensibine dayalı bir aile hukuku incelemesi kaleme aldı. İncelemenin yayımlanması, Suriye hükûmetinin şahsi hukuk üzerine komisyon oluşturmasını sağladı. Komisyonun 1953 yılında oluşturduğu Şahsi Hâller Kanunu ("Kanun el-Ahval eş-Şahsiyye"), Mısır'daki yasalar, Osmanlı yasası ve Tantâvi'nin incelemesini temel almaktaydı.[2] Bu dönemde ulema eşrafına karşı Selefi yoruma yakın pozisyonları savundu. Bunlar arasında 1956 yılında Emevî Camii'nde okunan ilahilerin radyoda yayınlanmasının durdurulmasını, ilahilerin hem fıkha ters düştüğü hem de "saçmalık"tan ibaret olduklarını ifade ederek savunması yer aldı.[1]
1947 yılında Yargıtay Mahkemesi üyesi Nihat el-Kasım ile beraber Mısır'a gönderildi ve bir sene boyunca orada kaldı. Bu dönemde yeni kanun tasarıları ile alakalı dersler vermek için görevlendirildi.
Bu kanunlardaki başarısı Ali Tantâvi'nin Şam'da Vakıflar Meclisinin ve İslami İlimler öğretilen liselerin başkanlığına getirilmesini sağladı. Kendisi on sene boyunca Şam kadılığını yaparken bu görevlerini de ifa etmiş oldu. Dolayısıyla vakıflar ile alakalı kanunların değişiminde ve liselerdeki usullerin yenilenmesinde önemli bir rol oynadı. 1960 senesinde okullardaki eğitim yöntemlerinin ve üsluplarının sorumluluğuyla görevlendirildi ve Mısır'a gidip Ezher'de eğitimle alakalı liderlerle bu meseleler üzerine toplandı.
Ziyaretleri ve Konferanslar
Görüldüğü üzere Ali Tantâvi 20. yüzyılın en aktif öğretmenlerinden ve gazetecilerinden biri olduğu gibi aynı zamanda önemli konuşmacılardan da biriydi. Katıldığı pek çok konferansı Şam'da bazı üniversitelerde dersler şeklinde sunulmuştur. Avrupa'da Müslüman Öğrenciler Birliği tarafından iki defa yıllık konferanslara davet edilmiştir. Ancak verdiği en önemli konferanslarından birisi 1953 yılında Filistin meselesi ile alakalı uzun bir yolculuğun başlangıcı olan Kudüs'teki "İslami Halk Konferansı" olmuştur. Daha sonra Pakistan, Malezya ve Endonezya üzerinden bu konferanslarını sürdürmüş ve bu ziyaretlerindeki bazı hatıralarından "Endonezya'da" isimli kitabında bahsetmiştir.
Bu ziyaretleri kendisinin ilk uzun yolculukları değildi ve daha sonra bu konferanslarına devam edecekti. 1935 yılında kara üzerinden Hac yolunu keşfetmek için Şam'dan Mekke'ye gitmiş ve tehlikelerle çevrili bu yolu tercih etmişti. Bu ziyareti ile alakalı tafsilatlı bilgiler "Harem-i Şerif'in İşaretleri" isimli kitabında mevcuttur.
Suudi Arabistan'da
1963 yılında Ali Tantâvi bir enstitüde hoca olarak çalışmak için Riyad'a gitti.[3] Aynı senenin sonunda böbreğinde oluşan taştan dolayı ameliyat olmak için Şam'a geri döndü. Bir sonraki sene memleketine dönmemeye de karar vermişti ve ders vermek için Mekke'ye taşınma kararı aldı.
Böylece Ali Tantâvi otuz beş senesini geçireceği Mekke'ye (Cidde'ye) taşınmış oldu. Yirmi bir yıl boyunca (1964'ten 1985'e kadar) Ecyad isimli beldede ikamet etti, sonra Mekke'ye yakın olan El-Aziziye isimli bölgeye taşındı ve orada da yedi yıl hayatını sürdürdü. Son olarak da Cidde'ye taşındı ve 1999 yılındaki ölümüne kadar orada kaldı.[3]
Ali Tantâvi hayatının bu yeni merhalesine Mekke'de bir eğitim fakültesinde ders vererek başladı.[3] Daha sonra İslami bilinci yaymak ve İslam'a davette daha aktif rol almak için fakülteyi terk etti. Üniversiteleri, enstitüleri, okulları ülke boyunca gezdi, konferanslar verdi. İnsanların fetva sormalarından sonra Harem-i Şerif'te fetva vermek için vaktini ayırmaya başladı. Bazen her gün evinde saatlerce fetvalarla ilgilendiği zamanlar oldu. Daha sonra radyoda "Meseleler ve Sorunlar" ve televizyonda da "Nur ve Hidayet" isimli programlarını yapmaya başladı. Bu iki program Suudi Arabistan'da en uzun süreli radyo ve televizyon programları olmuştu.
Özellikle seneler boyunca milyonlarca dinleyici ve seyirci çekmeye devam eden radyo ve televizyon programları yaşları, düşünceleri ve uyrukları farklı olan geniş bir yelpazedeki kitleye ulaşıyordu. Ali Tantâvi 1930'lu yıllarda da radyoda konuşmalar yapmıştı. 1937 yılında Bağdat'ta, 1942 yılında Şam'da uzun süreli radyo programları yaptı. Son olarak da Suudi Arabistan'da 25 yıl boyunca aralıksız radyo programına devam etti.[3]
1990 yılında, Hurşit Ahmed ile birlikte "İslam'a Hizmet" dalında Uluslararası Kral Faysal Ödülü'ne layık görüldü.[3]
Yaşlılığı ve Vefatı
Ali Tantâvi seksen yaşına gelince radyo ve televizyon programlarını bırakmayı tercih etti. Bundan önce beş yıl boyunca hatıralarını her Perşembe günü gazetede yayınlıyordu. Sonra hatıralarını yazmayı da durdurdu. O zamanlar yazdığı hatıraları yaklaşık 250 bölüme yaklaşmıştı.
Daha sonra kendisini ziyarete gelen yakınlarının dışında insanlardan biraz soyutlandı ve evine çekildi. Evi artık kendisini ve dünyasını gözünden geçirdiği bir meclisi oldu. Arapça, fıkıh, tarih ve edebiyat ile alakalı meselelerin konuşulduğu ilmi ve edebi bir toplantı merkezi oldu aynı zamanda. Allah'ın kendisine ikramı sayesinde hayatının son gününe kadar zihni parlaklığını ve hatıralarını unutmadan koruyabildi. Öyle ki, pek çok kişinin yapabildiğinden daha iyi bir şekilde meseleleri ve hükümleri tartışıp hataları düzeltebiliyordu. Bir kelimenin anlamı veya özelliği ile alakalı ihtilafa düşünce Ali Tantâvi anlamı şu şekildedir diye açıklama yapar ve sonra sözlüğe bakılınca kendisinin dediğinin doğru olduğu görülürdü.
Ömrünün sonlarında kalp rahatsızlığından dolayı defalarca hastaneye yatırıldı. Aralıklı kalp krizleri zamanla artmaya başladı. Hayatının son günlerinde evinden hastaneye kaldırılmasının sayısı iyice artmıştı. 18 Haziran 1999 Cuma günü yatsıdan sonra vefat etti. Ertesi gün Cidde'deki Mekke-i Mükerreme mezarlığına defnedildi.
Şam'dan Ayrılışı
Ali Tantâvi 8 Mart 1963'te Suriye'deki Baas darbesinin hayatını iyice zorlaştırmasından sonra Şam'dan ayrılıp Suudi Arabistan'a göç etti. Birkaç defa ziyaret için Şam bölgesine döndü ancak 1979'dan sonra ülkeye girişine müsaade edilmedi. Şam'a olan özlemi ile ilgili duygularını kaleme aldığı eserleri olmuştur.
Eserleri
Ali Tantâvi hatıratını sekiz cilt olarak yayımlamıştır. Gazetelerde ve dergilerde makaleler de ele almıştır.[3] Eserlerinden bazıları şunlardır.
- Ebu Bekir-i Sıddık (1935)
- Ömer'in Haberleri (1959)
- Tarihin İşaretleri (1-7) (1960)
- Bağdat: Tanıklıklar ve Hatıralar (1960)
- İslam Dininin Genel Tanımı (1970)
- Emevi Camii Şam (1960)
- Tarihten Hikâyeler (1-7) (1960)
- Şam: Güzelliğinden Fotoğraflar ve Mücadelesinden İbretler
- Ali Tantâvi'nin Hatıraları (8 Cilt) (1985-1989)
- Tarihten Adamlar (1958)
- Fotoğraflar ve Akla Gelenler
- İbn-i Cevzi İçin Tehlikeli Avcılık (Soruşturma ve Yorum) (1960)
- Ali Tantâvi'nin Fetvaları (1985)
- İslami Dönemler (1960)
- Fikir ve Araştırmalar (1960)
- Endonezya'da (1960)
- Islah Yolunda (1959)
- Tarihten Hikâyeler (1957)
- Hayattan Hikâyeler (1959)
- İnsanlarla (1960)
- Sözlerdeki Makaleler (1959)
- Kendinden Konuşmalar (1960)
- Harem-i Şerif'ten Esintiler (1960)
- Zaferin Şerefine (1960)
Ali Tantâvi'nin torunu da dedesi ile alakalı iki kitap kaleme almış ve kendisi ile olan hatıraları okuyucuların istifadesine sunmuştur.
Kaynakça
- Pierret, Thomas (2013). Religion and State in Syria: The Sunni Ulama from Coup to Revolution. Cambridge University Press. s. 105.
- Islamic Family Law in A Changing World: A Global Resource Book. Zed Books. 2002. s. 138.
- "Shaikh Ali Al-Tantawi". Kral Faysal Ödülü. 19 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mayıs 2019.
Dış bağlantılar
- Scholar of renown Sheikh Ali Al-Tantawi20 Nisan 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Arab News