Ammianus Marcellinus
Ammianus Marcellinus, Antakya doğumlu Romalı tarihçi. 322-400 yılları arasında yaşamış olan Marcellinus imparator Iulianus ile birlikte Pers seferine katılmıştır. 31 kitaptan oluşan bir Roma tarihi (Res Gestae) yazan Marcellinus'un eserinden 353-378 yılları arasındaki olayları anlattığı 14-31. kitaplar günümüze kalmıştır.
Hayatı
325-330 yılları arasında Antioch'da (Antakya) doğmuştur. Yaşamı hakkında çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Eldeki bilgilerin hemen hepsi kendi eserinden bildiklerimizden ibarettir. Doğduğu şehir olan Antakya Roma İmparatorluğunun en önemli şehirlerinden biriydi. Yazarın burada uzun bir süre yaşadığını biliyoruz. Büyük ihtimalle varlıklı bir aileye mensuptu ve açıkça iyi eğitim gördüğü anlaşılmaktadır. En azından Rumca ve Latince edebiyat dallarında oldukça sağlam bilgi birikimine sahip olduğu anlaşılmaktadır. Ammianus genç yaşlarda orduda muhafız (protector domesticus) subayı olarak görev aldı. Görevi gereği ordu komutanı (magister militum) Ursicinus’a kişisel olarak eşlik etmek ve onu korumaktı. Tahminlere göre Ursicinus, Ammianus’un hem hamisi (Patronus) hem de destekleyicisiydi. 354 yılında Ammianus amirine Antakya’ya kadar eşlik etti, ki o sırada şehirde Constantius Gallus ve eşi Constantina hüküm sürmekteydi. 355 yılında Köln’deki “Gasıp Silvanus’un ortadan kaldırılması harekatına katıldı. Ammianus 357 yılına kadar Ursicinus’un maiyetinde, o dönemde bir “Caesar” olarak Constantius’un bir akrabası olan Julian’ın yönettiği –Ammianus ileride tarih eserinde bu şahısı bir kahraman olarak tasvir etmiştir-, Galya’da kaldı. Daha sonra Ammianus Ursicinus ile beraber imparatorluğun doğusuna yöneldi ve burada Pers İmparatoru II. Şapur’a karşı savaşa katıldı. Bu savaşlar sırasında üstünlük kuran Persler 359 yılında Roma’nın doğu bölgelerini içine alan geniş çaplı bir işgal harekâtı yürütmekte iken, bir Roma müstahkemi olan Amida’nın Persler tarafından ele geçirilmesi sırasında hayatta kalabilen çok az sayıda insandan birisi olmak, Ammianus için çok sert bir tecrübe olmuştu. Şehirde kalan herkesi kıyımdan geçiren Persler’in elinden güçlükle kaçabilmişti. Amida’nın kuşatılması ve şehrin düşüşünü ayrıntılı ve canlı biçimde eserinde anlatır, ki bu olay Roma tarihine dair klasik eserlerden sayılan hiçbir eserde bulunmaz. 360'ta Ursicinus görevinden alındı ancak Ammianus orduda hizmet etmeye devam etti. Julian’ın 363 yılındaki felaketle sonuçlanan Pers seferine katıldı. 363 yılında ordudan ayrıldı ve Yunanistan, Trakya ve Mısır’a seyahat etti. 380 yılında Roma’ya gitti. Aynı şehirde daha sonra tarihi eseri olan (icraatlar) Res Gestae’yi kaleme aldı. Eserinin tam adı bilinmemektedir. Ammianus’un eserinin kendi zamanında tanınıyor olma ihtimali vardır. Antioch’lu tanınmış retorik ustası Libanios ile Ammianus arasında yazılan bir mektupta eserin son derece sevildiği yazılmaktadır. Mektupta Ammianus’un eserini 390'lı yıllarda Roma’da ders olarak anlattığı ve büyük bir ilgi ve dikkatle takip edildiğinden bahsetmektedir. Yine Ammianus’un daha sonra senatoya alındığı tahminleri bulunmakla ne senato konusunda ne de senatörlerle ilişkisi kesin olarak bilinememektedir. Aynı şekilde Yazarın ölüm yılında tam olarak bilinemiyor, ancak yapılan araştırmalar 395-400 yılları arasında bir tarihte ölmüş olabileceğini ortaya koymuştur.
Eserleri
Res Gestae 31 kitaptır Latince olarak kaleme alınmıştır. Bir Roma tarihi olarak yazılan eser Tacitus’un eserinin devamı niteliğindedir. İmparator Nerva’nın ölümünden İmparator Valens’in öldüğü zamana (Hadrianapolis Savaşı) kadar meydana gelen olayları anlatır. Eserin tamamı elimizde bulunmamaktadır, yalnızca 353 yılından sonraki olayları konu alan 18 eser günümüze ulaşabilmiştir. Eserini Tacitus, Heradotos, Srabon, Xenophon, Josephus ve Karrhai'li Magnus gibi antik çağın önemli yazarlarının eserlerinden, resmi belgelerden ve kendi gözlemlerinden yararlanarak kaleme almıştır. Eserinde hayranı olduğu Tacitus’un eserine erişmeye çalışmış ve Herodotos’un oldukça fazlaca etkisinde kalmıştır. Eserin bir diğer önemi de Türk tarihi açısından son derece önemli bilgilere yer vermesidir. Hunların Avrupa önlerinde ilk kez görülmelerinden, Hunların Alanları hakimiyetleri altına alarak Don Nehri üzerinden Avrupa içlerine ulaşmasına, Gotları mağlup etmelerine, kültürlerine adetlerine ve sosyal yaşamlarına dair birçok enteresan bilgi ihtiva etmektedir. Gerçi bu bilgilerin birçoğunda yazarın taraflı görüşüne şahit olsak da bu bilgileri ihtiva ediyor olması bile eseri başlı başına değerli kılmaktadır.