Anıt ağaç
Anıt ağaçların bilimsel tanımı "Yaş, çap ve boy itibarıyla kendi türünün alışılmış ölçüleri üzerinde boyutlara sahip olan, yöre folklorunda, kültür ve tarihinde özel yeri bulunan, geçmiş ile günümüz, günümüz ile gelecek arasında iletişim sağlayabilecek uzunlukta doğal ömre sahip olan ağaçlar, anıt ağaçlardır." biçiminde yapılmaktadır (ASAN 1992). Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, bir ağacı anıt yapan özelliklerin başında fiziksel boyutlar gelmektedir. Özellikle çap ve boy gibi doğrudan göze hitap eden fiziksel özellikler bu konuda en etkin belirleyicidir. Ancak, izleyenlerde takdir ve hayranlık duygusu uyandırmak suretiyle birey ve toplum psikolojisini etkilese de bu iki ölçüt, yani çap ve boy, bir ağacı anıtlaştırmak için yeterli değildir. Çünkü anıt ağaçların kuşaklar arasında bağ kurabilecek uzunlukta doğal ömre sahip olması da zorunludur. Salt bu zorunluluk nedeniyledir ki kavak, söğüt, kızılağaç gibi ağaçlar ne denli hacimli ve görkemli olursa olsunlar anıt sayılamazlar (ASAN 2007).
Diğer taraftan, çalı ve bodur ağaç formunda olan (kermes meşesi, şimşir, sandal vb.) ve ne kadar yaşarsa yaşasın, çap ve boy gibi görsel ölçütler yönünden doyurucu olmayan, yöre kültürü ve tarihi açısından herhangi bir anlam taşımayan yaşlı ağaçlar da, bilimsel açıdan ne denli önemli olursa olsun anıt ağaç sayılmazlar. Çünkü albenisini artıran renkli çiçekleri yoksa veya ilginç bir yaprak oluşumuna sahip değilse, kendisini izleyen sıradan insanlar için betonlaşan çevrede yeşili ve doğayı anımsatan canlı bir varlık olma dışında hiçbir anlam ifade etmezler.
Hiç kuşku yok ki, anıtsal nitelik taşımasalar da, yerleşim alanlarının içinde ve hemen bitişiğindeki yeşil doku üzerinde bulunan, doğal peyzajı bütünleyerek görsel kalitesini yükselten, tek veya sıra ve gruplar halindeki ağaçlar da özellikle büyük şehirler ve metropoller için hayati önem taşımaktadır. Toplum sağlığı ve çevre etiği yönünden, bu ağaçların da koruma altına alınmasının gereği tartışmasızdır. Ancak, üstün kamu yararının ortaya çıkması halinde bunların taşınması, bunun mümkün olamaması halinde ise kesilerek kendilerinden vazgeçilmesi mümkündür. Koruma statülerinde görülen bu farklılık nedeniyle, sadece varlıklarını garanti altına alabilmek amacıyla, böyle ağaçları anıt ağaç statüsü içine sokmanın teknik ve bilimsel açıdan yanlış olacağı ortadadır. Sözgelimi, kent ulaşım sisteminde yeni bir düzenleme ya da okul, hastane veya kamu yönetimi için gerekli bir bina kompleksinin inşasına olanak vermek amacıyla bu ağaçların, koruma değeri daha düşük olan ayrı bir statü altında düşünülmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak; anıt ağaç, sahip olduğu özelliklerden ötürü her türlü önlem alınarak mutlak surette korunması ve doğal miras olarak gelecek nesillere bırakılması zorunlu olan ağaçtır. Kamu yararı açısından en yüksek değere sahip olan bu ağaçlar, amacı ne olursa olsun her türlü çevre düzenlemesinde "Muhafazası Mutlak Zorunlu" olan nesneler niteliğindedir. Hiçbir gerekçe ile kesilmeleri ya da bir başka yere taşınmaları mümkün değildir. Bu noktada gözetilmesi gereken en önemli ölçüt, "Üstün Kamu Yararı"dır. Bu nedenle, korunması mutlak zorunlu olan "anıt ağaç̧" ile korunmasında fayda görülen "Korunmaya Değer Ağaç" kavramlarını birbirine karıştırmamak gerekmektedir.
Anıt ağaç kriterleri
Yukarıda yapılan bilimsel tanımdan da anlaşılacağı üzere ağaçlara anıtsal nitelik kazandıran özelliklerin başında fiziksel boyutlar ve görsel ayrıcalıklar gelir.
Ancak, fiziksel boyutlar yönünden olağanüstü sayılmasa da, yöre kültüründe olumlu veya olumsuz, gerçek veya hayal ürünü, mistik veya folklorik bir öyküye sahip olmak, ya da yöresel veya ulusal tarihte kimi olaylar ile özdeş hale gelmek ve onlara tanıklık etmek de ağaçlara anıtsal nitelik kazandırmaktadır.
Bugün cami, mescit ve türbe avlularında karşılaşılan devasa çınarlar, serviler ve ıhlamurlar, hep bu mistik kültürün bizlere armağan ettiği birer doğal mirastır (ASAN ve UZUN 1994).
Anıt ağaç olabilecek türler
- Menengiç (Pistacia terebintus)
- Phoenix canariensis
- Sapsız meşe (Quercus petraea)
- Adi çitlembik (Celtis australis)
- Adi ceviz (Juglans regia)
- Lübnan sediri (Cedrus libanı)
- Pırnal meşe (Quercus ilex)
- Andız (Arcetros drupacea)
- Doğu çınarı (Platanus orientalis)
- Kokulu ardıç (Juniperus foetidissima)
- Kırmızı okaliptüs (Eucalyptus camalduensis)
- Zeytin (Olea europaea)
Türkiye'de bulunan anıt ağaçlar
- Eskişehir, İnönü'deki Oklubalı Ardıçları
- Kütahya, Domaniç'teki Mızıkçam,
- Bursa’daki Alufeli çınar,
- Hatay, Bedirge’deki Yavuz Selim Meşesi,
- İstanbul, Sultanahmet’deki Şecer-i Vak vak çınarı
- Antalya, İbradı’nın Kestaneleri,
- İstanbul, Gülhane’deki Taşlıçınar,
- İzmir, Beyköy, Beydağındaki Mengerli çınarı
- Bolu, Güvemköydeki Uşaklı çam
- Bursa, Orhan Camii avlusundaki “Eskicibaba çınarı
- Aydın, Selatin Köyünün tepesindeki zeytin ağacı
- Eskişehir, Hamamyolu Caddesinde bulunan Doğu çınarı
- İzmir, Salihli Bozdağ Subatan Yaylasında bulunan Doğu çınarı
- Zonguldak'un Alaplı ilçesinde bulunan Gümeli Porsuğu
Türkiye'deki anıt ağaçlar fotoğraf galerisi
- Eskişehir'de Hamam Yolu Caddesi üzerindeki 1814 dikim tarihli tarihi doğu çınarının tabelası
Kaynakça
- Anıt ağaçlar
- İstanbul'un Doğal Mirası Anıt Ağaçlar - Avrupa
- İstanbul'un Doğal Mirası Anıt Ağaçlar - Anadolu
- ASAN, Ü. Prof. Dr. (İstanbul'un Doğal Mirası Anıt Ağaçlar, 2 Cilt, İBB, İstanbul 2014)