Dulag

Dulag ya da tam adıyla Durchgangslager (Türkçe: Geçiş kampı), Nazi Almanyası'nın İkinci Cenevre Sözleşmeleri kapsamındaki savaş esirlerinin kısa süreli konaklamaları amacıyla inşa edilen kamplardır. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı döneminde kullanıldı. İlk başlarda sabit tesisler olarak değil, savaş esirlerinin bir yerden bir yere nakillerine hizmet eden doğaçlama savaş kamplarıydı. Daha sonra esirlerin parmak izi alınmaya başlandı ve Stalag ve Oflaglara bölündü.

Pruszków'de yer alan Dulag 121.

II. Dünya Savaşı sırasında, doğaçlama "konaklama" ya da geçici "depolara" amacıyla hızlı bir şekilde kurulan Dulaglar çoğu zaman en ilkel hijyen koşullarını bile karşılamadılar. Nazilerin sağladığı çok az miktarda gıda nedeniyle getirilen çok sayıda mahpusun neden olduğu aşırı kalabalıklaşmanın sonucu olarak, Sovyetler Birliği'ne karşı savaşın ilk yılında Dulaglardaki esir Sovyet askerleri arasında çok yüksek bir ölüm oranına sahipti. Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlar kapsamında pek çok kişi bu kamplarda öldürüldü.

Hakkında

Wehrmacht'ın Barbarossa Harekâtı kapsamında Sovyetler Birliği'nin işgali için hazırladığı planlarda, harekâtın ilk 6-8 haftasında 1 ila 2 milyon arasında esirin Nazilerin eline geçeceği varsayıldı.[1]. Ön cephedeki Naziler için çalışmaya gönderilmemiş her esirin, önce Nazi birimleri tarafından kontrolü ele geçirilen bir bölgeye, ardından cephenin arka kısımlarına, ve son olarak da Nazi ordu birimlerinin geri planında kurulan Dulag adı verilen geçiş kamplarına gönderileceği öngörüldü. Bu aşamalarda esirlerin geleceği için sorumluluk Kara Kuvvetleri Komutanlığı olan OKH'ye, ya da daha kesin bir ifadeyle Wagner ve personelinin takdirine bağlı kalacaktı. Daha sonra OKW, esirleri Sovyetler Birliği'nin batı sınırına yakın olan Genel Hükûmet idaresindeki Doğu Prusya'daki kamplara nakledilmesi emrini verdi. Ardından daha batıda bulunan kamplara, oradan da Nazi Almanyası'nda yer alan Dulag, Stalag ve Oflag adındaki esir kamplarına gönderildi. Tüm bu prosedür Nazi ulaşım sistemi için bir yük yaratmayacak şekilde tasarlanmıştı ve asıl görev ön cephedeki askerlere tedarik ulaştırmak olarak planlanmıştı.[2][3]

Sovyetler Birliği'nin kuzeyindeki çatışmalar sırasında esir düşenlere Nazi askerleri eşlik ederken (Haziran 1941).

Savaşın başlangıcında, bu prosedür tamamen bozuldu. Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı en başından beri başlattığı politika her şeyi ihmal etme ve problemleri dikkate almama üzerine kuruldu.[2][4] Savaş esiri kampları tüm Nazi makamlarının öncelik listesinin sonundaydı. Doğu Prusya ve Genel Hükûmet'teki yerel askeri makamlar, beklenen esirler için geçici kamplar düzenlediklerini kabul etmelerine rağmen, bu eylemler en iyi ihtimalle esirlerin geleceklerine dair ilgisizliğini yansıtıyordu. Kamplarda hüküm süren sağlık ve yaşam şartları geçici ve oldukça yetersizdi. Hatta birçoğu askeri kışlalara konut yapmak amacıyla yıkıldı.[5]. Birçok savaş esiri kampı genellikle odun ve dikenli tellerle çevrilmiş bir alana kuruldu.[4][6] Bu durum, esirlerin kendi kamplarını sıfırdan kendileri inşa etmek zorunda kalmalarına neden oldu.[7] Daha da kötüsü Hitler, Sovyet savaş esirlerinin Altreich olarak ifade edilen Nazi Almanyası'nın savaş öncesi sınırları içinde tutulmasını yasakladı, çünkü burada komünist propaganda uygulayacaklarından korkuyordu. Sonuç olarak Sovyet savaş esirleri Polonya ve Sovyetler Birliği'nin savaş ve işgal nedeniyle yıkılan bölgelerine yerleştirildi. Buralarda esirlere yeterli yiyecek ve uygun yaşam koşulları sağlamak çok zor bir durumdu ve zaten Naziler bu koşulları kasıtlı olarak sağlamadı.[8]

Çıplak toprakta uyumak zorunda bırakılan Sovyet savaş esirleri (Temmuz 1942).

Hemen hemen esir düşen tüm Sovyet askerleri ölüme neden olacak bir durum yoksa bile Nazilerin sağladığı yaşamsal gereksinimlerinin, barınma şartlarının, sağlık hizmetlerinin ve çalışma koşullarının uygunsuz olmasına bağlı olarak ölüme mahkûm oldu.[9] Esirler genellikle sonbahar ve kış aylarında açık alanda yağmur, kar gibi mevsimsel olaylara karşı herhangi bir koruma olmadan kalmak zorunda kaldılar.[10] Esirlerin kaldıkları yerler çoğunlukla kendi elleriyle kazdıkları ilkel hendekler veya sığınıklardı. Çoğunlukla iyi ısıtılamayan bacasız bir odada çıplak toprakta ya da çimento zeminlerde kalmak zorunda bırakıldılar. Ön cepheden uzak bölgelerdeki esirler bazen boş endüstriyel tesislerde, hapishanelerde veya kışlalarda tutuluyordu, ancak bu binaların durumu geçici kamplardan daha iyi değildi.[11] Nazilerin kasıtlı olarak esirlerin mevcut barınaklardan yararlanmalarına izin vermediği durumlar da vardı. Örneğin Khorol'daki 160 nolu Dulag kapalı şekilde tuğladan inşa edilmişti, ancak içinde Sovyet askerlerinin kalması yasaklanmıştı. Bu yasağı delip burada kalmak isteyen esirler vurulma tehlikesi altındaydı.[12] Kamplardaki sağlık tesislerinin durumu korkunç boyutlardaydı. Esirlerin kullanacağı su hiç yoktu veya ihtiyacı karşılamayacak kadar azdı, ayrıca sabundan da mahrum edildi. Bunun sonucu olarak esirlerin kalabalık şekilde kaldığı kamplarda alan yetersizliği ile birlikte iç çamaşır ve yatak eksikliğinden dolayı yaygın olarak bitlenme görüldü. Kamp hastanelerinde de insanlık dışı koşullar hüküm sürdü.[8][13] 1941 sonbaharının başlangıcına kadar Naziler, kış mevsimi için savaş esir kampları hazırlamak için hiçbir çaba sarf etmediler. Eylül ayında, Genel Hükûmet bölgesinde kışlık alanların inşaatı başladı, ancak bu alanda yapılan çalışmalar çok yavaştı. Naziler bu amaç için minimum malzeme ve yakıt ayırdı.

Kaynakça

  1. Megargee, Geoffrey P. (2009). Front Wschodni 1941 (Lehçe). Świat Książki. s. 72. ISBN 978-83-247-1230-4.
  2. Megargee, s. 73.
  3. Datner, Szymon (1961). Zbrodnie Wehrmachtu na jeńcach wojennych w II wojnie światowej (Lehçe). Wydawnictwo MON. s. 28.
  4. Snyder, Timothy (2011). Skrwawione ziemie (Lehçe). Świat Książki. s. 198-199. ISBN 978-83-7799-456-6.
  5. Megargee, s. 74-75.
  6. Rees, Laurence (2005). Hitler i Stalin. Wojna stulecia (Lehçe). Prószyński i S-ka. s. 57. ISBN 978-83-7648-364-1.
  7. Megargee, s. 102-103.
  8. Datner, s. 302-303
  9. Megargee, s. 101.
  10. Davies, Norman (2008). Europa walczy. 1939–1945 (Lehçe). Wydawnictwo „Znak”. s. 345 - 346. ISBN 978-83-240-1010-3.
  11. Megargee, s. 139.
  12. Snyder, s. 202
  13. Gdański, Jarosław W. (2005). Zapomniani żołnierze Hitlera (Lehçe). Wydawnictwo De Facto. ISBN 9788389667328.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.