Emirgûneoğlu Yusuf Paşa
Emirgûneoğlu Yusuf Paşa, Safevi Devleti ve Osmanlı İmparatorluğunda valilik ve vezirlik yapmış devlet adamı. Doğum adı Tahmaspkulu'dur, Revan'ın Osmanlılarca alınması sonucu Osmanlı hizmetine geçerek Yusuf adını almıştır. Babası Safevilerin Erivan beylerbeyi Emirgûne Han Kaçar'dır. Büyükbabası Gülabi Han Kaçar'dır. Ailesi, Kaçar boyunun Ağcakoyunlu oymağına mensuptur. Büyük ninesi Safevi sultanı olduğundan ona "sultanzade" veya "şehzade" de denilmiştir.
Emirgûneoğlu Yusuf Paşa | |
---|---|
Doğum |
Emirgûneoğlu Tahmaspkulu Han Ağcakoyunlu-Kaçar 28 Ocak 1605 Revan |
Ölüm | 17 Haziran 1641 |
Meslek | Vali,Vezir |
Hayatı
Tahmaspkulu han, Erivan (Revan) şehrinde dünyaya gelmiştir. Gençliğinde mükemmel bir medrese eğitimi aldı. Safevi Devleti hizmetinde önce Sultan, sonra Han unvanıyla bulundu. Babasının 1625 yılındaki vefatının ardından, onun yerine Revan eyaleti beylerbeyi olarak atandı.
Safevilerin hizmetindeyken
1630 yılında Hakkâri Emiri, Safevi Devleti hükümdarı Şah Safi'ye mektup yazıp, Safevi Devleti himayesine geçmek istedi. Safevi ordusu baş komutanı Rüstem Han Türkmen, şahdan Van kalesini ele geçirmeye yönelik emir aldı. Osmanlı Devleti'nin Diyarbakır ve Erzurum beylerbeylerinin Van'a yardıma gitmeleri sonucu Şah Safi, Tahmaspkulu Han'ı, Kelbeli Han ile birlikte Rüstem Han'ın yardımına yolladı.
Bu süre içinde Revan valisi Tahmaspkulu Han, 10 bin kişilik ordu ile Kürt Mahmudi aşiretine karşı saldırıya geçti. Sonra Adilcevaz'a doğru yönelik epey bir ganimet, esir geçirdikten sonra Hoy etrafında geldi. Şah Safi, Nakdi Bey Şamlu'nu Tebriz'e gönderdi ve ona emretti ki, ordusu ile Azerbaycan'a gidip orada yaşanan olaylara nezaret etsin. Nakdi Bey , Azerbaycan'a ulaştığı zaman, Diyarbakır valisi ve Kürt emirlerinin 10 bin kişilik ordusu, Tebriz etrafında talana başladılar. Şehir halkının bir kısmı, mallarını gizleyerek, kendilerini tehlikesiz yerlere göçmeye mecbur kalmışlardır. Böyle bir zamanda Nakdi Bey askerleri ile Tebriz'e gitti. Acıçay kenarında Kızılbaş ordusu işgalcilerin önünü kesti ve orada kanlı bir savaş oldu.
1630'ların başında Osmanlı Devleti'nin Doğu sınırları hakkında durum o kadar iyi değildi. Sınır şehirlerinin valilerinde kaçma eğilimi oldukça artmıştı. 1633 yılında Osmanlı-Safevi ilişkileri çok soğumuştu. Diplomatik ilişkiler sıkıntılıydı. Tam da, bu sırada 1633 yılının Mart ayında Şah Safi, Kazvin'de iken Revan beylerbeyi Tahmaspkulu Han, Aras nehri kenarında isyan eden Kürt aşiretlerine karşı zafer haberi şaha muştulandı. Tahmaspkulu Han, Rüstem Han'la Gürcistan arazisine sefer haberini alan Osmanlı yanlısı Kürt emirleri birleşip üç-dört bin kişilik ordu Revan'ı talan etmeye başladılar. Gürcistan'dan dönen Tahmaspkulu Han, Kura nehri kenarında Revan'a yağma haberini aldıktan sonra, hızlı bir şekilde Aras nehri yönüne hareket etti. Aras nehri kenarında Tahmaspkulu Han'ın askerleri ile Osmanlı yanlısı Kürt aşiretleri arasında sağlam bir çarpışma oldu. Bu savaşta Kürt emirleri Bahaeddin ve Muhammed Bey Mahmudi yaralandı. Şah Safi emriyle Rüstem Han Türkmen 1633 yılında Van kalesi'ni ele geçirdi, Nahçıvan etrafını yağmacılardan temizledi. 1633 yılında Diyarbakır valisi Murtaza Paşa Van kalesine geldi, orada bir sürü asker yerleştirdi. Van çevresinde yaşayan Kürtler de, Osmanlı ordusu ile birleşti. Bununla birlikte bunların sayısı 40-50 bin kişi oldu. Bunları önlemek için, Şah Safi emriyle Revan Beylerbeyi Tahmaspkulu Han'a tabi üç-dört bin kişilik yerel ordu, on bin kişilik gulam birlikleri, eşik ağası Başıuğurlu Han, Rumiya Hakimi Kelbali Han askerleri Van'a doğru bir harekât yaptılar. Bunun sonunda Osmanlı ordusu mağlup bir şekilde Kars tarafına çekildi.
Bu gelişmeler sonrası gelişmelerden rahatsız olan ve atak bir politika izleyen Osmanlı hükümdarı IV. Murad, Revan'a sefer düzenledi. 200 bin kişilik bir orduyla, 26 Temmuz 1635 tarihinde Revan önlerine dayandı ve üç gün sonra top ateşine başladı. On gün süren top atışının sonunda şehri daha fazla savunamayacağını anlayan Revan beylerbeyi Tahmaspkulu Han, kaleyi 8 Ağustos 1635 tarihinde Osmanlı Sultanı IV. Murad'a teslim etti. Bunun üzerine sultan tarafından muhteşem bir merasimle huzura kabul edilen Tahmaspkulu Han, sonraki süreçte sultanın teveccühünü kazandı ve Sünniliği benimsemesinin ardından Yusuf ismini alarak Osmanlı hizmetine geçti.
Osmanlı hizmetine geçişi
Yusuf ismini alıp Osmanlı devleti hizmetine girdikten sonra, vezir rütbesiyle Halep beylerbeyliği'ne görevlendirildi. İki ay sonra dikkat çekici hareketlerinden göze batarak Halep'teki görevinden azledildi ve payitahta çağrıldı. Sultan IV. Murad'ı İzmit'te karşılayan kafilenin içinde bulundu ve bir kadırgayla İstanbul'a geçti. Hemen ardından, kendisine bugün Emirgan olarak anılan Feridun Bey Bahçeleri muhitinde bir köşk, Ahırkapı’da bir saray ve Kâğıthane’de bir çiftlik tahsis edildi. İlerleyen zamanlarda, musikiye ve şiire olan ilgisi, eğlenceye ve sefahat işlerine olan düşkünlüğü sayesinde padişahın yakın adamlarından biri oldu. IV. Murad'ın 1640 yılındaki vefatından bir yıl sonra, 17 Haziran 1641 tarihinde bölücü ve yıkıcı propaganda yaptığı iddiasından dolayı Sultan İbrahim'in emriyle idam edildi. Mezarı İzmit'tedir.
İstanbul-Sarıyer'e bağlı Emirgan semti, adını Emirgüneoğlu Yusuf Paşa'dan almıştır. Bölge, ilk başta paşanın adıyla anılmış, zamanla değişime uğrayarak Emirgan adını almıştır.