Güllü Agop
Agop Vartovyan (Güllü Agop ya da Agop Ağa olarak tanınır; sonradan Müslüman olarak Mehmet Yakup ismini almıştır.) (1840; Beşiktaş, İstanbul - 1902, İstanbul), Osmanlı dönemi tiyatro oyuncusu ve yönetmeni ve Türk tiyatrosunun kurucularındandır.
Güllü Agop | |
---|---|
Doğum |
1840 İstanbul |
Ölüm |
1902 İstanbul |
Diğer isim(ler)i | Agop Vartovyan |
Etkin yıllar | 1861-1882 |
Oyunculuğundan ziyade kurduğu ve yönettiği tiyatro toplulukları ile başarı kazanan bir sanatçıdır. İstanbul’da ilk kez Müslüman oyuncuların sahne aldığı bir tiyatro grubu oluşturmuş; Türkçe oyun oynama imtiyaz almıştır. Kurduğu tiyatro topluluğu, Darülbedayi'nin ve İstanbul Şehir Tiyatroları'nın kurulmasına gidecek sürecin temel taşı kabul edilir.
Yaşamı
1840 yılında Beşiktaş, İstanbul’da dünyaya geldi. Ermeni İlkokulu’nda öğrenim gördükten sonra sıvacılık, nakkaşlık gibi işlerde çalıştı.
1861-1862 yılları arasında, Balıkhanede memurken Beyoğlu’ndaki Şark Tiyatrosu'nda sahneye çıktı. Çeşitli oyunlarda Mardiros Mınakyan, Tomas Fasulyeciyan gibi dönemin ünlü oyuncuları ile birlikte oyunlar oynadı. Yabancı dilde oyun oynama tekeli, Naum Tiyatrosu’nu işleten Naum Efend’deydi. Şark Tiyatrosu’nda Ermeni sanatçılar Hugo, Dumas, Schlller ve Molière’den Türkçe çevirileriyle oyunlar sahnelemiştir.[1][2]
Bir süre İzmir'de genç Ermenilerin oluşturduğu amatör bir grubun yönetmenliğini üstlenen Vartovyan, İstanbul'a döndükten sonra Sırabiyan Hekimyan ile bazı oyunlar oynadı.[2] Hekimyan’ın işlerinin bozulmasıyla birkaç ikinci derece oyuncuyla Asya Kumpanyası adlı topluluğu kurdu ve Gedikpaşa’daki sirki, tiyatroya çevirerek bu ekiple Ermenice oyunlar sahneledi.
Geceleri aktörlük yapan sanatçının, gündüzleri sıvacılık yaptığı ve Beylerbeyi Sarayı’nın inşaatında çalıştığı; sarayın küçük balkonlarının oymalarını tutturmayı başarınca ödül olarak Sultan Abdülaziz’den 500 altın alan Agop’un bu para ile Gedikpaşa Tiyatrosu’nu tamir ettirdiği söylenir. [3] Bu sahnede daha önce Razi adlı bir İtalyan, “Osmanlı Tiyatrosu” adıyla oyunlar sahnelemişti. Güllü Agop’un topluluğu da “Osmanlı Tiyatrosu” (Tiyatro-i Osmani) adıyla anılmaya başladı.
Vartovyan, tiyatroyu Osmanlı hükûmetinin koruması altına almak ve bu sanatı Türk seyircisine de sevdirerek kazancını arttırmak istiyordu. Eski bir aktör olan Garabet Papazyan’ın tavsiyesi üzerine Ermenice “Sezar Borciya” piyesini Türkçeye çevirtti. Eseri, 16 Nisan 1868’de sergilendi ve başarılı oldu. Gedikpaşa’daki Türkçe oyunlar seyirciden ilgi görünce kumpanya aynı yıl Üsküdar’a geçti ve Aziziye Tiyatrosu’nda birkaç gösteri düzenledi. Orada da büyük başarı kazanınca Kadıköy ve Beyoğlu’nda hazırladığı çeşitli gösterileri halka sundu. Türk seyircisi tiyatroya büyük bir ilgi gösterdi. 1869 yılında ilk olarak Fuzuli’nin ‘Leyla ile Mecnun’undan düzenlenmiş beş perdelik oyunu sergilendi.
Siranuş, Teresa Çuhacıyan ve Annik Çuhacıyan, Mari Nıvart, Tomas Fasulyacıyan, Mardiros Mınakyan ve Bedros Magakyan gibi oyuncularla hem Türkçe hem de İstanbul Ermeni cemaatine hitap eden tiyatro faaliyetleri sürdürdü. Bengliyan ve Karakaşyan kız kardeşler ekibe katıldılar.[4] Türkçeyi tam olarak konuşmakta güçlük çeken Ermeni oyunculara diksiyon dersleri verildi, pek çok ünlü batılı eser Türkçeye tercüme edildi.
Ulusal bir tiyatro kurmak isteyen Sadrazam Ali Paşa'nın desteğiyle Güllü Agop, 1870 yılında saraydan, on yıl boyunca İstanbul'da Türkçe oyun oynayacak tek tiyatro olma imtiyazını aldı. Böylece Osmanlı Sarayı ile ilk resmî tiyatro anlaşması da yapılmış oldu. Vartovayan’ın edindiği imtiyazda, 6 ay içinde İstanbul ve Üsküdar'da, 3 yıl içinde de Galata, Tophane ve Beyoğlu'nda birer tiyatro binası kuracağı ve gelir gidere bakılmadan her yıl Üsküdar'da en az 30, Galata ve İstanbul'da 50 oyun oynanması şart koşulmuştu. Yoksullar yararına yapılması zorunlu olan gösterimler tiyatro zevkini halka yayma amaç ve çabasının açık bir göstergesiydi. Müslüman kadınların da tiyatroya gelebilmeleri için özel bölmeler oluşturulmuştu. Osmanlı Tiyatrosu bu özellikleriyle, sonradan Darülbedayi'nin ve İstanbul Şehir Tiyatroları'nın kurulmasına gidecek sürecin temeltaşı oldu.
Namık Kemal, Ebüzziya Tevfik, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami gibi önemli yazarların kaleme aldığı Türkçe eserler sahnelendi. Türkçe oyun sayısını o kadar arttırdı ki bir sezonda sadece birkaç Ermenice oyuna yer verilebiliyordu. Vartovyan Fransa’dan bir eğitmen de getirterek operet üzerine de çalışmalara başladı. Beyazıt Tiyatrosu’nda yerli operetler sahneleniyordu. Vartovyan, Avrupa operetlerini sahnelemeyi tercih etti.
Güllü Agop, 1880 yılında 10 yıllık imtiyazın sona ermesiyle etkinliği azalan Gedikpaşa Tiyatrosu'ndan ayrıldı. Bir süre Mınakyan ile birlikte Şehzadebaşı'ndaki başka bir tiyatroda çalışmaya başladı. 1882 yılında II. Abdülhamid'in emriyle Mızıka-yı Hümayun'a alındı. Bu arada kendi isteğiyle Müslüman olarak Güllü Yakup Efendi adını aldı. Hayatının sonuna kadar sarayda yaşayan Güllü Agop'un kabri Beşiktaş'ta Yahya Efendi Mezarlığı'nda bulunmaktadır.
Etkileri
Tiyatrosunda sergiledigi çeviri oyunların yanı sıra Ebüzziya Tevfik, Direktör Ali Bey, Recaizade Ekrem, Namık Kemal, Ahmed Mithat Efendi, Şinasi gibi döneminin önde gelen yazarlarına ısmarladığı ya da onlardan oynadığı oyunlarla Türk tiyatro dilinin gelişmesine büyük katkıda bulunmuştur. Teodor Kasap'ın ve Ahmed Vefik Paşa'nın Moliere uyarlamalarını da geniş kitlelere tanıttı. Müslüman oyuncuların da topluluğuna katılması için çaba gösterdi. Ünlü oyunculardan Ahmed Fehim, Ahmed Necip, Muhterem Efendi, Mehmed Vamık gibi ilk Türk tiyatro oyuncuları onun yanında yetişti. Kel Hamit, Kavuklu Hamdi, İsmail Hakkı, Küçük İsmail gibi ünlü tuluatçılar da gene Gedikpaşa Tiyatrosu'nda yetişmiş sanatçılar arasındadır.
Güllü Agop'un tiyatro sahnelerine taşıdığı çok sayıda oyundan bazıları şunlardır: Leyla ile Mecnun (1869), Zor Nikahı (1869), Tosun Ağa (1870), Ayyar Hamza (1871), Vatan yahut Silistre (1873), Pinti Hamid (1873), Baba Himmet (1874), Direktörün Hali (1875). Bunlardan Vatan yahut Silistre adlı oyunun oynanması üzerine Osmanlı Tiyatrosu’yla ilişkide olan yazarların sürgüne gönderilmesi ve Güllü Agop’un da kısa bir süre tutuklanması gibi hadiselere rağmen faaliyetler devam etti. Hatta Vatan yahut Silistre olayının ardından Kıbrıs ’a sürülen Namık Kemal'in sürgünde yazdığı oyunların Güllü Agop tarafından daha sonraları yazar ismi verilmeden defalarca oynatıldı.
Güllü Agop, Cumhuriyet döneminin en ünlü keman virtüözlerinden Necip Yakup Aşkın'ın babası, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi rektörü Yücel Aşkın'ın dedesidir. Rektör Yücel Aşkın'ın 2005 yılı içinde karşılaştığı adli soruşturmalar sürecinde, AKP Aksaray milletvekili Ramazan Toprak ve bir kısım sağ basın tarafından dedesinin kökenine ilişkin olarak yapılan atıflarla bir kez daha gündeme gelmiştir.
Kaynakça
- Dursun K., Tarık (23 Kasım 1986). "Güllü Agop'un Oyun Tekeli" (PDF). Milliyet gazetesi. 26 Kasım 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2015.
- Elif Zaim, Güllü Agop, Heybe Gençlik dergisi, Sayı 7, Yıl 2015
- "Dünkü Sahne Sanatkarlarımız" (PDF). 26 Kasım 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2015.
- Şarasan (20 Aralık 2007). "Türkiye Ermenileri Sahnesi ve Çalışanları". Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu web sitesi. 26 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2015.
Dış bağlantılar
- Osmanlı Tiyatrosu (Metin And) (Ankara, Dost Kitabevi Yayınları, 1999)