Kısas

Kısas ilkesi temelde bir şahsın işlediği suça eş değer şekilde cezalandırılması esasına dayanır. Yani bir kişi bir başkasının gözünü çıkardıysa gözü çıkartılır, dişini kırdıysa dişi çıkartılır, kolunu kopardı ise kolu kopartılır, öldüren öldürülür.

Kısas aşirete dayalı toplum düzeninde misilleme olarak anlaşılıp toplumsal denklik üzerinden yürütülen bir uygulamadır. Öldürülen kişinin kadın, erkek, köle-hür insan, seçkin ya da sıradan olması göz önüne alınarak katilin aşiretinden öldürülene denk birisi öldürülür. Örneğin köleye karşılık ancak bir köle, kadına karşılık bir kadın öldürülebilir, Müslüman ancak bir Müslüman'a diyet olarak öldürülebilirdi.[1]

Tarihi

Kısas en eski cezalandırma yöntemlerinden birisidir. İlk uygulamalar Hammurabi kanunlarına dayandırılır. Hammurabi kanunlarına göre bir insan başkasının gözünü çıkarsaydı onun da gözü çıkarılırdı, kemiğini kırsaydı onun kemiği, dişini kırsaydı dişi kırılırdı. Ayrıca bir insan bir beyin/ünlü kişinin kızını öldürdüğü zaman onun kızı da öldürülürdü.[2]

İslam'da

Kuran'da kısas

Şeriat cezalarında kısas cezası Kur'anın Şûrâ sûresinin 40. ayetine dayandırılır; Farklı biçimlerde tercüme edilen[3] ayetin diyanet vakfına göre anlamı şöyledir:

"Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah’a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez."

''Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır. Hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık köle, dişiye karşılık dişi. Kim kardeşi tarafından herhangi bir şekilde affa uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak gerekir.'' (2/178)

"Akıl sahipleri için kısasta hayat vardır. Kendinizi korumanız umuduyla". (2:179)

''...Hürmetler ve yasaklar karşılıklıdır. O halde, azgınlık edip size saldırana, size saldırdığı şekilde saldırın...'' (2/194)

''O Kitap'ta onlar üzerine şöyle yazmıştık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş. Yaralamalar karşılığında da kısas...'' (5/45)

''Eğer ceza verecekseniz, size yapılanın misliyle cezalandırın. Eğer sabrederseniz, elbette bu, sabredenler için daha hayırlıdır.'' (16/126)

Şeriat yasalarında kısas

Kısas cana can, göze göz, dişe diş, hüre hür, köleye köle, kadına kadın gibi doğrudan suçu işleyen tarafın işlenen suçun aynısı bir karşı eylem ile cezalandırılması anlamına gelmektedir.[4]

"Müminler! Öldürülen insanlar konusunda size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, esire karşı esir, kadına karşı bir kadın. Kim, öldürülenin kardeşi tarafından bir bedel karşılığı bağışlanırsa, örfe uysun ve bedeli güzelce ödesin".(Bakara 2/178)

Uygulama buna göre yapılır. Ancak ayette geçen "kadına kadın" ifadesinin neshedilmesi ve ayette geçmediği halde Müslüman birisinin Müslüman olmayan bir kişiyi öldürdüğünde kısas uygulanıp uygulanmayacağı konuları tartışmalıdır.[5][6] Şeriat yasalarına göre köle bir insan hür bir insanı öldürdüğünde kısas yapılır, ancak hür bir insan bir köleyi öldürdüğünde kısas yapılamaz.[7] Abdülaziz Bayındır'a göre ilgili ayet ile Tevrat hükümlerinden dişe diş, göze göz, kulağa kulak, buruna burun ve yaralamalarda misliyle karşılık verme gibi kısas hükümleri kaldırılmıştır.[8]

Hanefîler’e göre bir köleyi öldüren hür kimse de kısas cezasıyla öldürülür. Diğer mezhepler, hürlerin köleler karşısında kısas edilmeyeceği görüşündedir. Yaralamalarda Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelîler’e göre hür kişi köle mukabilinde kısas olunmaz.[9]

Anayasal eşitlik ve kısas

1982 Anayasası'nın “Kanun Önünde Eşitlik” başlığını taşıyan 10’uncu maddesi şöyle demektedir: Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar”.

Kısas ile cezalandırma yöntemi bir eşitlik ilkesi gibi görünse de uygulamada tam bir eşitlik sağlanmaz. Örneğin failin hür bir insan olması durumunda bir köle ile hür insan arasında kısas uygulanmaz.

Kısasın eşitlik ilkesi olarak değerlendirilebilmesi için cezanın eş değer olarak uygulanmasının yanında suçlu şahıslar arasında fark gözetilmemesi gerekmektedir. Eşitlik ilkesi ya da kuralı, bütün hukuk sistemlerinin temelini oluşturan en belirgin hukuk kuralıdır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Arif tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve Dinler
  2. http://www.agnostik.org/kuranda-ara.php?sure=42&ayet=40%5Bölü/kırık+bağlantı%5D
  3. "Arşivlenmiş kopya". 20 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Haziran 2012.
  4. "Arşivlenmiş kopya". 27 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Şubat 2017.
  5. "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 15 Aralık 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Şubat 2017.
  6. "Arşivlenmiş kopya". 27 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Şubat 2017.
  7. "Arşivlenmiş kopya". 23 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Temmuz 2020.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.