Kozmopolitanizm
Kozmopolitanizm, bireyin insanlık adı verilen büyük komüniteye aitliğini savunan, yerel nitelikteki bağlılığın yerini evrensel bağlılığın aldığı, evrensel düşüncelerin benimsendiği, tüm dünyanın ülke ya da vatan olarak görüldüğü; genellikle bu görüşlerle ilgili etiksel, sosyolojik ve siyasi felsefelerin tanımlanmasında kullanılan bir kavramdır. Bu fikirleri benimseyen kişi kozmopolit veya kozmopolitan diye adlandırılır.[1]
Kozmopolitanizm birliği ve çeşitliliği içerir. Etik ve kültürel bir tutum olarak kozmopolitanizm insanlığın birliğini, farklılıkların hoş görülmesini, tüm insanların aynı ahlak topluluğunun parçası olduğunu, bireysel kimliğin oluşumuna farklı kültürlerin kaynaklık etmesini ve insanların birlikte yaşama eğilimini kapsar. Ayrıca kozmopolitanizm dünya toplumunu hedefler; dünya toplumu riskler, yaşama imkânları ve toplumsal ilişkiler ağı sayesinde bütünleşmiş, ortaklaşmış insanlığı ifade etmektedir.
“Dünya toplumu” ve “kozmopolitanizm” kavramları günümüzde kadarki süreçte yeni anlamlar kazanarak, dünya ölçeğinde tek bir siyasal yönetimin varlığınının dışında; kamusal alanın, toplumsal ilişkilerin dünya ölçeğinde genişlemesini ve farklı yaşam biçimlerinin, farklı düzeylerdeki kimliklerin iç içe geçişini gösterir olmuştur.
Etimoloji
Eski Yunanca’da “evren” ya da “dünya” anlamına gelen kosmos ile “yurttaş” anlamındaki polites’ten türetilmiş terim: “dünya yurttaşlığı” veya "evren yurttaşlığı" anlamlarına gelir.
Tarihi
Erken Dönem
Kozmopolitanizm kavramını çağrıştıran ilk örneklerden birisi meşhur Sinoplu filozof Diyojen’e aittir. Diyojen kısıtlayıcı nitelikteki yerel örf, adet ve uygulamalara sıkı sıkıya bağlı kalmayı reddederdi ve “ben bir dünya vatandaşıyım” derdi. Bu söz modern çağ filozoflarının kozmopolit dünya görüşleri için bir dayanak olmuştur. Kozmolojilerinde Sokrat öncesi doğa felsefesine başvuran, Platon’un aşkın tümel öğretisini reddeden stoacılar, dünya yurttaşı olmayı, insanlık adı verilen büyük komüniteye ait olmayı belirli bir kentte bağlanmaya tercih etmişlerdi. Diyojen’in negatif özellik içeren kozmopolitanlığının aksine stoacılara göre bir kişinin dünya vatandaşı olması için yerel aidiyetlerden vazgeçmesi gerekmezdi. Çünkü bunlar yaşama büyük zenginlik katardı. Stoacılar bir kişinin bu tür bağlılıklarından kaçınamayacağına da inanıyorlardı. Bunun yerine insanoğlunu iç içe daireler şeklinde sardığını tasavvur ettikleri ve insanın kendi benliği, ailesi, akrabaları, komşuları, hemşerileri, ülkesinin insanları ve nihayet bütün bunları çevreleyen insanlık ailesinden oluşan bağlılık çemberlerinin yerini değiştirilmesini, yani en dıştaki insanlık ailesini en içteki çember kadar yakınımız kılınmasını düşünüyorlardı.[2] Antik çağın bu gezgin entelektüelleri insanlığa bağlılığı savunarak erken bir evrenselciliği vurgular. Stoacı felsefenin odağında ‘polis’in yasalarıyla bağlı yurttaşlar yerine doğal hukukun eşitlik düzeni içinde yaşayan evrensel insan topluluğu vardı. Douzinas’ın da vurguladığı üzere, stoacılar doğal hukuku savunan ilk ütopyacı düşünürlerdi.[3] Onlar doğayı eşitliğin ve özgürlüğün yatağı olarak görüyorlardı. Toplumsal hayata örnek oluşturabilecek bir doğa anlayışına sahiptiler. Böylelikle, daha sonra da devletin keyfiliğine karşı bir güvence olarak savunulacak doğal haklar anlayışının temelini attılar. Doğal hukukta var olan özgürlük ideali ve insan onuru devrimci hareketlere, politik isyanlara güç verdi, direnişlere ve sivil itaatsizliğe temel oluşturdu.[4]
Stoacı felsefenin temel metni, okulun kurucusu kabul edilen ve M.Ö. 3. yüzyılda Atina’da dersler vermiş olan Kıbrıslı Zenon’un Cumhuriyet’idir. Zenon günümüze ancak belirli bölümleri kalmış olan metinde ‘polis’in kurum ve yasalarını adalet, eşitlik kardeşlik idealleri adına eleştirir ve bunlara karşı alternatifler sunar. Kurumları eleştirmekle kalmaz, bunlardan pek çoğunun kaldırılmasını önerir. Erdemli insanlardan oluşan bir toplumda bunlara ihtiyaç olmayacağını belirtir. Adil ve erdemli davranışın yasalarla tanımlanamayacağını, yasalarının dayatmasıyla erdemli yurttaş olunamayacağını ileri vurgular. Zenon’nun Cumhuriyet’i klasik antikitenin en özgürlükçü ütopyasıdır ve bu bakımdan Platon’unki ile tam bir karşıtlık oluşturur.
Modern Kozmopolitanizm
Modern kozmopolitanizmi dünya barışını savunan, bunu yaparken de bir ölçüde antik çağ kozmopolitanizminden yola çıkarak insanlığın birliğini vurgulayan, devletlerin yapay ayrılıklar yarattığını ileri süren Rotterdamlı Erasmus ile başlar. Ama hemen ardından modern kozmopolitanizm düşüncesinin Kant’ın Fransız Devrimi öncesi ve sonrasını kapsayan on iki yıllık dönem içinde yazdıklarıyla geliştiğini eklemek gerekir.[5]
Kant devletlerin aralarındaki ilişkide uluslararası hukuk kuralları ile bağlı olmalarını, karşılıklı hak ve sorumlulukları olan hukuk özneleri haline gelmelerini savundu ve daimi barış anlayışını bu düşünce üzerinde temellendirdi. Devletler, daimi barış adına gönüllü bir birlik meydana getirmeliydiler. Asıl önemlisi Kant’ın ulusal ve uluslararası hukukun ötesinde üçüncü bir hukuk düzeni, bireyi ‘dünya vatandaşı’ olarak kabullenen yeni bir kamusal hukuk önermesiydi.
Kantçı düşünceye göre insanoğlu sadece kendinde nihayet bulur, insanoğlu sadece insan olduğu için bir değere sahiptir. Bu niteliği onu evrensel bir toplumun doğal üyesi yapar. kozmopolitanizmin günümüzdeki en önemli savunucularından biri olan ve insan haklarını insanın onurunu koruyan haklar olarak tanımlayan Nussbaum ve Sen, kalkınma ve refah sorununu özgürlükler sorunu olarak düşünüyor; adalet ve eşitliği refah politikalarının merkezine yerleştiriyorlar. Savundukları insan yeterlilikleri tezi kalkınma sorununa alternatif bir yaklaşımı ifade ediyor. İnsan haklarını öne çıkartıyor; gelişmeyi hakların ve özgürlüklerin genişlemesi ve gerçekleşmesi temelinde kavrıyor. Yaşam hakkı, bedensel bütünlük, düşünme yeteneğinin ve pratik aklın kullanılması, başka türlerin hayatına ve çevreye ihtimam gösterme... İnsan yeterlilikleri kavramı bunları kapsıyor. İnsanların diledikleri yaşamı seçme haklarını birinci derecede önemsiyor.
21. yüzyıl düşünürlerinden Kwame Appiah, kozmopolit kuramın iki temel ilkeye dayandığını söyler: bilginin yanılmaz olmadığına ilişkin yanılabilirlik doktrini ve çoğulculuk. Yanılabilirlik, yanılıyor olabileceğinizi ve bunun farkına varamayabileceğinizi kabullenmektir bir nevi. Çoğulculuk ise hayatın pek çok alanında karşılaşılan sorunlara birden çok doğru cevap bulunabileceğini kabul etmektir.[6]
Jacque Fresco tarafından oluşturulan Venüs Projesi , hızla büyüyen uluslararası bir eğitim kuruluşu. İnsanları ayıran tüm yapay sınırları aşan, kozmopolit fikirleri yaymayı amaçlıyor. Venüs projesi yoksulluğun, kıtlığın, toplumdaki her türlü yozlaşmanın, suçun, ve savaşların nedeninin, günümüz dünyasının toplumun yararına olan teknolojik gelişmeleri bilinçli bir şekilde yavaşlatan kar bazlı ekonomik sistem olduğu düşüncesiyle kuruldu. Jacque Fresqo, kar bazlı ekonomik sistem tarafından teknolojinin gelişiminde kasıtlı olarak yaratılan yavaşlamanın, "karlılık"tan kurtarıldığında daha fazla insan için daha çok kaynak bolluğu ve buna bağlı olarak daha fazla ürün sağlayacağı ve kıtlık, yoksulluk ve açlığı ortadan kaldıracağı teorisini geliştirdi. Bu yeni keşfedilmiş kaynak bolluğu, insanların bencillik, yozlaşma ve açgözlülüğe olan eğilimini azaltacak ve birbirlerine güvenme eğilimini aşılayacaktır.[7][8] Fresco'ya göre, parasal ekonomik sistem ve onun sonucunda ortaya çıkan emek ve rekabet gibi süreçlerin insanları gerçek potansiyellerini ortaya koymaktan alıkoyarak toplumu geriletmektedir. Fresco, insanların daha uzun, sağlıklı ve daha anlamlı bir hayat yaşamalarının artık mümkün olduğuna inanarak bahsettiği düşüncelerin toplumdaki insanların büyük çoğunluğu için en üst düzey fayda sağlayacak fikirler olduğunu ifade etti.[9]
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- "Cosmopolitan". Dictionary.com. 2 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2012.
- Gökhan Gencay, Kozmopolitanizm, insani değerlere bağlı bir dünya amaçlar, birgün gazetesi.
- Douzinas, s. 155
- Ernst Bloch, Umut İlkesi, c.1, çev. T. Bora, İletişim Yayınları, 2007, s, 65059
- Douzinas, s.160
- Hobbit ve Felsefe; Gregory Bassham, Eric Bronson, William Irwin
- "Arşivlenmiş kopya". 13 Aralık 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Şubat 2013.
- "Arşivlenmiş kopya". 22 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Şubat 2013.
- http://www.meta-magazine.com/index.php?id=22 21 Nisan 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Meta Magazine's interview with Jacque Fresco