Kuril Adaları
Kuril Adaları (Rusça: Кури́льские острова́,Kuril'skie ostrova, Japonca: 千島列島 ('Çişima Retto'))Rusya'ya bağlı, 1300 kilometre boyunca uzanan, Büyük Okyanusu ile Ohotsk Denizi'ni birbirinden ayıran 56 adadan oluşur. Volkanik hareketler sonucu oluşmuş adalarda sık sık depremler olmaktadır. Adacıklarda bulunan yaklaşık 100 volkandan 35'i günümüzde hâlâ aktiftir.
Adalarda yaşayan yaklaşık 30,000 insanın hangi milletten olduğuna dair tek bir isim söylemek imkânsızdır. Adada, Ruslar, Ukraynalılar, Belaruslular, Koreliler ve hattâ Tatarlar bile yaşar. Bunların yanında diğer milletlerden birçok kişi vardır. Fakat adalarda yaşayan insanların hemen hemen yarısına yakını, bölgenin kötü yönetiminden dolayı yoksulluk sınırının altında hayatlarını sürdürmektedir. En önemli geçim kaynakları balıkçılıktır.
Kuzeyden güneye en önemli adalar
- Şumşu
- Atlasov Adası
- Paramuşir
- Antsiferova
- Makanruşi
- Onekotan
- Kharimkotan
- Ekarma
- Çirinkotan
- Şiaşkotan
- Raikoke
- Matua
- Rasşua
- Uşişir
- Ketoy
- Simuşir
- Broutona
- Çirpoy
- Çirpoy
- Urup
- Iturup
- Kunaşir
1855 yılında ele geçirdiği Kuril Adalarını II. Dünya Savaşı sonunda Sovyetler Birliği’ne kaptıran Japonya, aslında hiçbir doğal zenginliği bulunmayan bu adalar üzerinde hala ısrarcı davranmaktadır. Üstelik bu adalarda 35’i hala etkin olmak üzere 100 volkan bulunmaktadır. Ayrıca yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre ise şu ilginç sonuca varılmıştır ki, bu adalarda yaşayan çoğunluğu Rusların oluşturduğu halk kitlesi, Japon egemenliğine girmeye rıza gösteriyor. Ayrıca, ada sakinleri II. Dünya Savaşı’ndan sonra hiçbir zaman düzelme yoluna girmeyen kötü hayat standartlarının, hala düzeleceğine dair umut taşımaktadırlar.
Bilindiği gibi, II. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte savaşa girmek istemeyen Rusya ve Japonya 1941 yılında bir tarafsızlık anlaşması imzalamışlardır fakat, 1945 yılında savaşın bitmesinden hemen sonra, ABD’nin önce Hiroşima’ya, daha sonra Nagasaki’ye üst üste iki atom bombası atması üzerine Ruslar, tarafsızlık antlaşmasını bozarak Japonya’ya karşı savaş açmışlardır. Yenileceğini anlayan Japonya, Potsdam Bildirgesi’ni imzalayarak müttefik kuvvetlere teslim olmuştur. Bundan sonra Japonya’nın bütün toprakları müttefik kuvvetler tarafından ele geçirilmiştir. Müttefik kuvvetler Japonya’nın ABD’nin sömürgesine girmesini, Tayvan’ın Çin sömürgesine girmesine ve Sakhalin ile Kuril Adaları’nın ise Sovyet Kuvvetleri tarafından sömürülmesine karar vermişlerdir.Bundan cesaret alan Sovyet Kuvvetleri, en büyükleri, Habomai, Shikoton, Etorofu ve Kunashır olarak bilinen, genel ismiyle Kuriller olan takım adaları işgal etmiştir.
Yukarıda sayılan hadiselerin gelişmesinden günümüze kadar geçen süre zarfında çözülemeyen bu sorun, II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden beri Japonya ve Rusya arasında bir barış mutabakatına varılmasını engellemektedir.
Bir takım Rus medyası ve Rusya’daki bazı çevrelerde ortaya atılan bir takım iddialara göre, eski Sovyet Devlet Başkanlarından Boris Yeltsin, Vladimir Putin’i başa getirirken, kendisinden aldığı bir takım garantiler arasında, Kuril Adalarının 2005 yılına kadar satılması ve bu satıştan Yeltsin’in ailesinin komisyon alma isteği bulunmaktadır.
2000 yılında üç günlük bir Japonya ziyareti yapan Putin, Sakhalin Adası’nda kaldığı dönemde, Japonya’da bir takım bölgesel sorunlardan söz etmiş ve “Hükümetten, adaların Japonya’ya verileceğine dair bir söz duydunuz mu?” Biz sadece görüşmeler yapıyoruz şeklinde bir beyanat vermiştir.
Eski Rusya Devlet Başkanlarından Yeltsin’in 1997’de imzaladığı bir antlaşmaya göre, adaların Japonya’ya iadesinden çok satışından söz edilmektedir. Yeltsin, 1996-1997 yıllarında, dönemin başbakanı Hosimoto’nun yaptığı Moskova ziyareti esnasında, kendisinden adaların satışı karşılığında 30 milyar dolar istediği bilinmektedir. Daha sonra Moskova yönetimi, bu istenen fiyatın , Japonlar tarafından çok yüksek bulunmasından yakınmıştır.
Japon televizyonu Asahi ile yaptığı söyleşide, eski başbakanlardan İosiro Mori ise, 2004 Mart ayında Putin ile yaptığı görüşmelerde, Kuril Adaları’nın Japonya’ya iadesi konusunda kısmen anlaştıklarını beyan etmiştir. Kuril Adaları konusundaki bölgesel çekişmenin, siyasi ve ekonomik olmak üzere iki nedeni olduğu düşünülebilir. Karşılıklı yapılan beyanatlardan ve çelişkili konuşmalardan da anlaşıldığı gibi bu konu uzun bir zaman daha iki ülke arasında bir problem teşkil etmeye devam edecektir. Her iki tarafın da uzlaşmaya yanaşmaz tutumları nedeniyle, II. Dünya Savaşı’ndan beri süregelen ve bir barış mutabakatının imzalanmasına engel teşkil eden Kuril Adaları sorunu, Japonya-Rusya ilişkilerini yıpratmaya devam etmektedir. Gerçi, II. Dünya Savaşı’ndan sonra, 1956 yılında Sovyetler’in adalardan iki tanesini Japonya’ya verme girişimleri başlatıldıysa da, bu girişim ABD’nin baskısı nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu baskının nedeni Japonya’nın Rusya ile yakınlaşmasını engellemektir. Bu tutumun günümüzde de devam ediyor olması işi daha da kötüye götürmektedir. Bir de Çin’in giderek büyüyen siyasi ve ekonomik isteklerinin hem Rusya, hem de Japonya açısından bir tehdit oluşturduğu söylenebilir. Bu bakımdan, “İzvestiya” gazetesinin de ifade ettiği gibi, Çin’in bu isteklerine karşı Japonya’yı kazanmak için küçük adaları feda etmek iyinin kötüsü olacaktır. Ancak durum yine de karmaşık yapısını korumaktadır.