Malatya Hadisesi
Malatya Hadisesi, Vatan gazetesinin sahibi ve başyazarı Ahmet Emin Yalman’a karşı 22 Kasım 1952’de Malatya’da düzenlenen suikast girişimi.
Malatya Hadisesi | |
---|---|
Tarih | 22 Kasım 1952 |
Saat | 23.30[1] |
Konum | Malatya, Türkiye |
Diğer adı | Malatya suikastı |
Yaralı | Ahmet Emin Yalman |
Suçlama |
Kasten adam öldürmeye teşebbüs, laikliğe aykırı cemiyet kurma ve faaliyette bulunma, Adam öldürmeye teşvik etme |
Mahkeme kararı | Tetikçi Üzmez yirmi, 8 sanık on ikişer yıl, öteki 3 sanık beşer yıl hapis. |
Olayda Başbakan Adnan Menderes ile Malatya’ya gitmiş olan Ahmet Yalman, Malatya Postanesi önünde yirmi yaşında lise son sınıf öğrencisi bir genç olan Hüseyin Üzmez tarafından tabanca ile vurularak yaralandı. “Allah’ın düşmanı” olduğu gerekçesiyle Yalman’ı vuran Üzmez yakalandı; on yıl hapis yattı.
Bu olaydan sonra suikast ile doğrudan ilgili görülen sanıklara karşı değil, dinî ve milliyetçi çevrelerdeki kişi ve kuruluşlara karşı da sert tedbirler alındı.[2] 1952 sonlarında başlayıp 1953 yılında devam eden tutuklama, soruşturma ve davalar süreci yaşandı.[3] İslam Demokrat Partisi Genel Başkanı Cevat Rıfat Atilhan, Büyük Doğu gazetesinin sahibi Necip Fazıl Kısakürek ve Milliyetçiler Derneği mensuplarından Osman Yüksel Serdengeçti tutuklananlar arasında idi. Bu üç ünlü sanık laikliğe aykırı yayınlar yaptıkları ve Ahmet Emin Yalman’a karşı suç işlenmesini teşvik ettikleri gerekçesi ile suçlandı.
Malatya davası 18 Temmuz 1954’te sona ermiş ve bu süreçte Said-i Nursi hakkında dini siyasete alet etmekten dava açılmış; Milliyetçiler Derneği mahkeme kararıyla kapatılmış; Millet Partisi hakkında, Sulh Mahkemesi’nde kapatma davası açılmıştı.
Arka plan
Milliyetçiler Derneği’nin yayın organı olan Büyük Doğu gazetesi, 1952’de Vatan gazetesi başyazarı Ahmet Emin Yalman aleyhine yazı ve haberler yayımlamaktaydı.[4] Mayıs 1952 tarihinde Büyük Doğu gazetesinde “Müseccel Ahmet Emin Yalman” başlığı adı altında yayınlanan yazıda Yalman’ın Hindistan’daki bir gazetede Keşmir sorunu nedeniyle Pakistan’ı kötülemek için yazı yazdığı, Hindistan’dan para aldığı öne sürülmüş; 5 Haziran 1952 tarihli “Yeni Fuhuş” başlıklı ve “Vatan adına işletilen avrat pazarı” alt-başlıklı yazıda Vatan gazetesi tarafından düzenlenen güzellik yarışmasına katılan genç kızların Amerikan film şirketlerine pazarlandıkları iddia edilmiş ve bu konuda devam eden yazılarda Yalman’ın Türk kadınını Amerikalı Yahudilere teklif ettiği iddia edilmişti. Ayrıca Demokrat Parti Meclis Grup Başkanı Refik Şevket İnce’nin grup başkanlığından istifası ile ilgili olarak Vatan’da yer alan haberler nedeniyle Büyük Doğu gazetesi Yalman’ı politika bezirgânlığı ile suçlamış; Abdurrahman Şeref Laç’ın kaleme aldığı yazıda Yalman, kırk beş yıllık vatan ve millet düşmanı olmakla itham edilmişti.[4]
Güzellik yarışması üzerinden Yalman’ı hedef alan yayınlar Haziran ve Temmuz aylarında da devam etti. 2 Ağustos 1952 tarihinde Abdurrahman Şeref Laç’ın kaleme aldığı “Adil ve tarafsız savcı vazife başına” başlıklı yazıda vatan satıcısı olarak itham edilen Yalman’ın Türk millî menfaatlerine zarar veren yazılar yazdığı ileri sürüldü. Laç, 3 Ağutos’ta “Yalman bu vatanı ateşe vermek istiyor” başlıklı yazıda Yalman’ı Türkiye’nin iç ve dış emniyetini, itibarını sarsmakla ve halkın maneviyatını yıpratmakla itham etti. Gazetenin başyazarı Necip Fazıl Kısakürek ise “Başbakan yardımcısına verilen cevap” adlı makalesinde Yalman‟ı vatan ve millet düşmanı olarak itham etti. Gazetenin yazılarına son verdiği 19 Eylül 1952 tarihinde bir süredir devam eden ve çeşitli ithamlar içeren görüş ve yazılar “Vatan satıcısı davası” başlığı altında özetlendi. Büyük Doğu’nun bu yayınların, Yalman’ı bazı grupların hedefi haline getirdiği düşünülür.[4]
Olay
Vatan gazetesinin yurt ilavelerini hazırlamak için Güneydoğu illerine bir gezi düzenleyen Ahmet Emin Yalman ve Kemal Aydar, Demokrat Parti Malatya İl Kongresi için şehre gelen Başbakan Adnan Menderes şerefine 22 Kasım 1952’de Malatya Belediyesi tarafından verilen yemeğe katılmıştı. Aldığı notları gazetesine bildirmek için Malatya Postanesi’ne giden Yalman postaneden ayrıldığı sırada silahlı saldırıya uğrayarak yaralandı. Hastaneye kaldırılan Yalman’ın hayati tehlikesi olmadığı anlaşıldı.[4]
Faillerin yakalanması
Olay yerinde bulunan bisikletin sahibi Şerif Dursun şüpheli olarak tespit edildi ve kendisinin 25 Kasım günü teslim olmasıyla, 26 Kasım Çarşamba günü Malatya’da 11, Elazığ’da 14 kişi nezaret altına alındı.[1] Olayın faili Hüseyin Üzmez 26 Kasım 1952’de Malatya ve Elazığ arasında bir köyde yakalandı.[1] Üzmez, ilk sorgusunda Yalman’ı, dini akidesini zedeleyici yazılar neşrettiği için öldürmeye karar verdiğini ve bu suçu işlediğini ifade etti. Gözaltına alınanlar Büyük Doğu Cemiyeti’ne üye olup Yalman’ı öldüremedikleri için üzgün olduklarını dile getirdiler[4] Abdulvahap Arı, Musa Çağıl Diltemiz, Hüseyin Yabancı, Fevzi Özer, İlhan Civelek, Avni Özmansur, Mustafa Özmansur, Hafız Abdülkadir Akçiçek, İbrahim Kara, Fehmi Albayrak ve Şerif Dursun tutuklandı.
Üzmez, sorgusunda Yalman’ı öldürmek istemediğini, sadece yaralamak istediğini, aksi halde tek kurşunla bu işi yapabileceğini iddia etti; hatta Yalman’ın öldürülmesini engellemek nedeniyle bu işi üzerine aldığını öne sürdü. Üzmez, 29 Kasım 1952’de Yalman ile yüzleştirilmek üzere hastaneye götürüldü ve Yalman bu görüşmeyi başyazısında nakletti. Bu yüzleşme sırasında eyleme mecbur bırakıldığını, olayı gerçekleştirmemiş olması halinde kendisini vuracaklarını ileri sürdü.[4]
Soruşturma devam ederken üsteğmen Muhittin Şanlıoğlu ve Osman Dursun tutuklandı; hakkında gıyabi tutuklama kararı verilen Mahmut Şentürk teslim oldu.[4]
Soruşturmanın genişlemesi
Suikast ile ilgili soruşturma sırasında Büyük Doğu Cemiyeti’nin tüm üyeleri hakkında tahkikata başlandığı; Said-i Nursi’nin de olayla ilgisinin olduğu iddiaları ortaya atıldı. Gizli irtica grubunun bu işi tezgâhladığı ve Malatya dışında İstanbul, Ankara, Elazığ, Bursa ve Maraş’ta kolları olduğu ileri sürüldü.[4] Olayla ilgisi basın açıklaması yapan Milliyetçiler Derneği Malatya’daki suikast girişimi ile ilgili bağlantısı olduğu ileri sürülen Büyük Doğu Cemiyeti ile ne şeklen ne de ruhen bir ilişkisinin olmadığını bildirdi.[4]
Necip Fazıl Kısakürek 1 Aralık 1952 tarihinde İstiklal gazetesine yaptığı açıklamada suikastın düzenlenme nedeni ile ilgili olasılıkları sıraladı. Ona göre olay, Vatan gazetesinin tirajını arttırmak için kendi gerçekleştirdiği bir tertip olabilirdi. Ayrıca Başbakan Adnan Menderes’i zorda bırakmak için masonların ve kozmopolitlerin tertibi olabileceği gibi bu amaç doğrultusunda CHP'nin bir tertibi de olabilirdi. Düşük bir ihtimal ise “din ve imana karşı tasallutlardan münfail (etkilenen) birkaç Müslüman’ın kafa kafaya vererek yaptığı hareket” olması idi[5] Bu tepkiler üzerine Necip Fazıl Kısakürek hakkındaki soruşturma hızlandırıldı; laiklik karşıtı ve din esaslarına dayalı devlet kurma fikrini savunan yazıları nedeniyle daha önce verilen ancak infazına başlanmamış 9 aylık mahkûmiyet kararı infaz edildi. Kadıköy Savcılığ’na teslim olan Kısakürek oradan Toptaş Cezaevi’ne gönderildi. Malatya Cumhuriyet Savcısı, Necip Fazıl Kısakürek’in Büyük Doğu gazetesindeki yayınları, yaptığı konuşmalar ile Büyük Doğu Cemiyeti başkanı olması nedeniyle sanıklar üzerinde yapmış olduğu etki ve bu etkinin suikast girişimi olayındaki tesirinin araştırıldığını açıkladı.[4]
Soruşturma sürecinde Atatürk ilke ve inkılapları aleyhinde söylemleri olan Demokrat Parti Samsun Milletvekili Hasan Fehmi Ustaoğlu 9 Aralık’ta Demokrat Parti’den ihraç edildiği gibi; Türk Milliyetçiler Derneği’nin kapatılmasını (22 Ocak 1953) takiben derneğin yöneticileri arasında olan Demokrat Parti Isparta Milletvekilleri Sait Bilgiç ve Tahsin Tola partiden ihraç edildi.[6] 27 Aralık’ta Said-i Nursî hakkında, Samsun’daki Büyük Cihad gazetesinden yayımlanan bir yazısı nedeniyle dini siyasete alet etmekten dava açıldı. Samsun’daki Büyük Cihad gazetesine baskın düzenlendi; gazete sahibi ve yazı işleri müdürü Hüseyin Yücel ile Risale-i Nur talebesi Mustafa Sungur gözaltına alındı; 1953’te mahkeme dava konusu yazıda mahkûmiyeti gerektirecek bir kasıt görmediğinden, Said Nursî’nin beraatına karar verdi. Mustafa Sungur’la gazetenin yazı işleri müdürü Hüseyin Yücel ise hapis cezasına çarptırıldı. Kapatılan Türk Miliyetçiler Derneği ile ilişkileri olan Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri 6 Nisan 1953’te bakanlıktan istifa etti.[4]
Dava
36 sanıklı Malatya davasının duruşması 1953’ün ağustos ayında başladı. İstanbul Birinci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava 17 Temmuz 1954’te sonuçlandı. Haklarında kasten adam öldürmeye teşebbüs, laikliğe aykırı cemiyet kurma ve faaliyette bulunma, ayrıca Necip Fazıl Kısakürek, Cevat Rıfat Atilhan ve Osman Yüksel hakkında adam öldürmeye teşvik etme suçlarından dolayı Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddelerince hapis cezaları istendi.
Üzmez, Malatya’daki sorgusu sırasında verdiği ifadenin baskı altında aldığını ileri sürerek reddetti; Olayla ilgili hiç kimse ile temasta olmadığını ve olayın planlı bir biçimde gelişmediğini ifade etti. Üzmez’den sonra söz alan diğer sanıklarda haklarındaki iddiaları reddetmişler ve olayın planlı ve örgütlü bir eylem olmadığını ifade ettiler.
17 Temmuz 1954 tarihinde yargılama sona erdi; sanıklardan Hüseyin Üzmez, Şerif Dursun, İbrahim Civelek, Hüseyin Yabacı, Mehmet Şentürk, Musa Çağıl, Abdulvahap Arın, Avni Özmansur ve Fevzi Özer hakkında adam öldürmeye teşebbüs, yardım ve teşvik etmekten dolayı idam kararı verildi. Fakat hafifletici nedenler dolayısıyla idam kararı hapis cezasına çevrildi. Üzmez’e yirmi yıl hapis cezası verilirken diğer sanıklara on iki yıl hapis cezası verildi. Üzmez, 10 yıl hapis yattıktan sonra serbest kaldı
Diğer sanıklardan üçü sanık beşer yıl hapis cezası aldı. Necip Fazıl Kısakürek, Cevat Rıfat Atilhan, Mehmet Yıldız Keşoğlu ve Muhittin Şamlıoğlu’nun öldürmeye teşebbüs ettikleri kanaatine varılmadığı için beraatlarına karar verildi.[4]
Kaynakça
- Tekin Şener, Demokrat Parti Dönemi Din Politikaları (1946-1954), Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Kütahya, 2006
- Öymen, Altan (17 Ekim 2010). "60 Yıl Önce 60 Yıl Sonra". 22 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2015.
- Gürsoy, İdris (7 Ocak 2015). "Hep Aynı Senaryo Shakespeare'i Mezarından Çıkarmaya Az Kaldı". 17 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2015.
- Ali Şağan, Demokrat Parti Döneminde İktidar-Sivil Toplum Kuruluşları İlişkileri, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Doktora Tezi , İstanbul 2013]
- Öymen, Altan (6 Kasım 2008). "Suikast, Vatan gazetesinin kendi başyazarına karşı kendi ?tertibi mi?..'". 22 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2015.
- "Demokrat Parti Kronolojisi". 17 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2015.