Meşşaîlik
Meşşailik ya da Meşşai okulu , İslam felsefesi içinde doğa felsefesinin etkisinden sonra başlayan rasyonalist felsefe eğiliminin sistemli hale gelmesinden oluşan okul anlaşılır. Yunanca peripatetizm (περιπατητικός) teriminin Arapçası olup, İslam Felsefesindeki Aristoculuk'in baskın olduğu felsefi akım olarak bilinir.
Etimoloji
Sözlükte “yürümek” anlamındaki meşy kökünden türemiş olup “çok yürüyen” demek olan meşşâ’ kelimesinden türetilen meşşâî, Aristo doktrinini benimseyen kimseyi ifade eden, Yunanca peripatetikos (περιπατητικός) terimini karşılamak için kullanılmakta, söz konusu doktrine de meşşâiyye (peripatetizm) denilmektedir.[1]
Aristo, Atina’da Lykeion (lise) adıyla kurduğu felsefe okulunda milâttan önce 335-323 yılları arasında bir yandan ders okuturken bir yandan da eserlerini kaleme almıştı. Filozof, öğrencilerine zihin jimnastiğiyle beden jimnastiğini aynı anda yaptırmak amacıyla derslerini okulunun geniş revakları arasında gezinerek veriyordu. Bu sebeple onun felsefesine Yunanca, “gezinmek, yürümek” anlamındaki peripatein masdarından peripatetizm denilmiştir.[1]
İçerik
Aristo'nun Arapçaya çevrilmesi, İslam düşüncesinde hem Meşşailik denilen akımın ortaya çıkmasına hem de atomculuk ve kuşkuculuk dönemlerinin ardından kelam felsefesi denilen Rasyonalist eğilimin oluşmasında rol oynamıştır. Özellikle Organon ve Metafizik yapıtlarının ehl-i sünnet öğretisinin gelişiminde temel bir rol oynamış olduğu söylenebilir. Sokrates öncesi felsefeler ile dinin uyuşmazlığı söz konusu iken, Aristotales felsefesi, uzun bir aradan sonra da olsa medreselerde okutulabilmiş ve sonuç olarak resmî islam felsefesi olarak şekillenmiştir.
Meşşailik elbette yalnızca Aristo'ya dayanmakta değildir, ayrıca genel anlamda meşşailik, Plotinus'un yorumladığı şekliyle Platon'un öğretilerini de içine alır. Burada bir tür Aristotales ile Platon uzlaştırılması ya da sentezi söz konusudur denilebilir. Bu kaynaklardan çıkarımlar gerçekleştiren İslam düşüncesi, ayrıca özel bir düşünsel atmosfer içinde de yer almaktadır söz konusu dönemde; gnostisizm, eski Babil öğretisi ve maniciliği birleştiren bir gelenektir (Hermes) söz konusu olan. Yunan felsefesi bu etkilerle birleştirilince ortaya özgün İslam felsefesi denilen süreç çıkmıştır.
Bu felsefenin kendine özgü güçlüklerinin kaynağı da yine burasıdır. Bu güçlükler Meşşailik okulunu her zaman meşgul etmiştir. Aristo-Platon uzlaştırma girişimi bu güçlüğün ilkidir. Ayrıca, öncesiz evren ya da doğanın başlangıçsızlığı teorisiyle İslamın yaradılış teorisinin uzlaştırılması diğer bir güç sorun olmuştur. Meşşailer ve Kelamcılar bunu farklı yollardan aşmaya çalışırlar. "Sudûr teorisi" denilen bir teoriyle bu sorun giderilmeye çalışılmıştır. Bu arada Mezopotamya'daki senkretizm, İslam filozoflarını etkileyen, zaten tam oturmamış felsefelerinde karışıklık yaratan başka bir etken olmuştur. Belirlenimci bir görüşe sahip olan Meşşailik okulu, buna rağmen astrolojik görüşün etkilerinden de tamamen kurtulamamıştır.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- İslam felsefesi /kaynaklar ve etkileri, Hilmi Ziya Ülken, Cem Yayınevi.
- İslam Felsefesi Tarihi, Henry Corbin, İletişim Yayınları.
- "TDV Ansiklopedisi, cilt 29, Sayfa 393". 19 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Şubat 2017.