Miyosen
Miyosen, Senozoyik çağın neojen dönemine dahil olan ve jeolojik zamanda 23.03 ile 5.3 milyon yıl önce arasında yer alan bir jeolojik devirdir. Bilimsel literatürde bu devir 3 parça altında incelenir. Bunlar: Erken Miyosen, Orta Miyosen ve Geç Miyosen'dir. Aynı zamanda Miyosen devri, Aquitanian, Burdigalian, Langhian, Serravallian, Tortonian ve Messinian gibi 6 alt zamana ayrılır. Miyosen devrinin öncesinde oligosen devri varken; akabinde pliyosen devri gelmektedir.[1] İlk olarak 19. yy'ın başında Paris havzası etrafında yapılan stratigrafik incelemeler sırasında Charles Lyell tarafından bulunmuş ve tanımlanmış bir zaman dilimidir.[2]
Paleoekoloji
Miyosen devri farklı kıtalarda çok önemli çökel (sediman) örnekleri sunmaktadır, özellikle Kuzey Amerika, Güney Amerika, Güney Avrupa, Moğolistan, Pakistan gibi farklı bölgelerde karasal ve denizel çökeller ile temsil edilirler. Özellikle memeli gruplarının paleobiyolojisinin net şekilde takip edildiği ve incelenebildiği stratigrafik kayıtlar konusunda zengin bir devirdir. Atların evriminin yanı sıra; köpekler, sırtlanlar, ayılar, kılıç dişli kaplan ailesi üyelerinin ilk ortaya çıkışının olduğu miyosen devri filler için de önemlidir. Fillerin Afrika içerisinde izole kaldığı önceki devirlere nazaran Avrasya'ya yayıldığı ve evrimleştiği bilinmektedir. Diğer yandan, Güney Amerika'da Santa Cruz formasyonunda oldukça ilginç ve eşsiz memeli örnekleri bulunmaktadır. Bunların arasında; keseli memeliler, armadillo, tembel hayvanlar ve toxodon gibi memeliler bulunur. Miyosen devrinin sonu çok önemli bir dönüm noktası oluşturur zira modern memeliler ve kuşların gelişip yaygınlaştığı bir jeolojik zamanı yansıtır.[1] Miyosen devrinin ekolojik olarak en ciddi dönüşümü bitkisel alanda yer alan habitat dönüşümüdür. Bu devirde yoğun ve sık ormanların yerini görece daha kuru ağaçlık alanlarla beraber asıl olarak otlaklar almıştır, dönemin karakteristik bitki örtüsü çayırlardır ve fauna değişiminin de mihenk taşı olmuşlardır. Günümüz modern bitkilerinin yüzde 95 oranında temsil edildiği geç miyosen devri için botanik alanda polenler ve sporlar üzerine çalışmalara odaklanılmıştır. Bitki örtüsündeki bu değişimlerin temelindeyse kıtaların hareketi ve buna karşılık değişen iklim özellikleri gösterilmektedir. Yapılan çalışmalar ışığında miyosen ortasında önce küresel bir ısınma yaşanırken, ardından küresel bir soğuma gelmiş ve geniş otlakların egemenliğinin önü açılmıştır. Denizel ortamlar da bitkisel değişiklere maruz kalmıştır, belli bölgelerde esmer yosun toplulukları hakim olmuş ve bölgenin ekolojisi yeniden düzenlenmiştir. [2]
Paleotektonik ve paleoiklim
Kıtaların konumlarının değişmesi ve küresel sıcaklık değişiklikleri sonucu iklim kalıpları bir hayli farklılaşmıştır. Kuzey Amerika kıtasında iki önemli dağ sırası olan Sierra Nevada ve Cascade sıradağları meydana gelmiş ve iç kesimler daha da kuraklaşma yoluna girmişlerdir. Fauna değişimine ön ayak olan kara köprüleri da bu devirde oluşmuştur, özellikle berin boğazı üstünde oluşan kara köprüsüyle beraber Panama da bu dönemde orta ve Güney Amerika'yı bağlayacak şekilde tektonik bir işlem sonucu oluşmuştur. Güney Amerika'da And Dağlarının oluşumu da bu döneme denk gelir ve bu oluşum da yağmur perdesi etkisiyle kıtanın güneydoğusunda daha kurak bir alan yaratmıştır. Avrasya'nın çok büyük bölümü kuraklaşma etkisine girmiştir ve otlaklar ciddi bir artış göstermiştir. [2]
Avrasya bu dönemde önemli tektonik süreçlerden geçmiştir, Tetis denizi orta miyosen'de doğu ve batı olarak ayrılmıştır ve bu bariyer batı Avrupa'nın flora ve fauna değişiminden izole olmasına neden olmuştur. Afrika ile yer yer kara köprüleri üzerinden ekolojik göç yaşanmıştır. Afrika da ciddi bir tektonik etkiye maruz kalmış olup bu süreç Doğu Afrika riftleşmesi ve Afrika-Arap-Avrasya levhası yakınlaşması ile sonuçlanmıştır. Geniş çaplı bu riftleşme Doğu Afrika ve Batı Afrika arasında iklimsel bir farklılaşmayla sonuçlanmıştır, yağmur perdesi etkisiyle Doğu Afrika kurak, Batı Afrika görece nemli bir iklime sahip olmuştur. Tetis denizinin Afrika ve Avrasya levhalarının yakınlaşması sonucu ikiye ayrılması da bölgenin ekolojisini dönüştürmüştür, zira atmosferin önemli bir nem kaynağı okyanusun kesilmesiyle kaybedilmiş ve tektonik etkiyle oluşan doğal kara köprüsü Avrasya ve Afrika arası flora ve fauna değişimine önayak olmuş. Antarktika bugünkü konumuna ilerleyerek izole halde geldi ve bu birtakım kutup çevresi akıntıların oluşmasına neden olarak atmosferik ve okyanus akıntı şekillerini değiştirdi. Bu kutup çevresi akıntıları genel akıntı karışımlarını azaltarak ısı alışverisini kesintiye uğratmış ve kutup çevresinde kalıcı buz tepelerinin oluşumuna zemin hazırlamıştır. Sonuç olarak küresel soğuma ve mevsimsellik etkilerini de desteklenmiştir. [2]
Kaynakça
- The Editors of Encyclopaedia Britannica, The Editors of Encyclopaedia Britannica. "Miocene Epoch". Encyclopædia Britannica. Encyclopædia Britannica, inc. 21 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ağustos 2020.
- Polly, David; ve diğerleri. "The Miocene Epoch". https://ucmp.berkeley.edu/. University of Berkeley. 22 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ağustos 2020.
|website=
dış bağlantı (yardım)