Postanalitik felsefe
Postanalitik felsefe, İngilizce konuşan ülkelerde baskın düşünce ekolü olan analitik felsefeden kopmayı ifade eder. Postanalitik felsefe Richard Rorty, Donald Davidson, Hilary Putnam, W.V.O. Quine ve başta olmak üzere genel olarak çağdaş Amerikan düşüncesinden devşirilmiştir. Terim, Descartes gibi modern filozoflar tarafından verilen 'nesnel gerçek' tanımını terk etmeyi savunan Amerikan pragmatizmiyle yakından ilişkilidir. Postanalitik filozoflar insan düşüncesinin, geleneğin, faydanın ve sosyal ilerlemenin keyfiliğini vurgular.
Postanalitik felsefe kavramı
"Postanalitik felsefe" kavramı sınırları kesin bir biçimde çizilmiş felsefi bir hareket değildir, oldukça muğlaktır. Pek çok postanalitik filozof analitik bir çizgide ve alışıldık biçimde analitik konular üzerine yazar. Richard Rorty "Bana göre analitik felsefenin profesyonel yöntemlerini tutmalı, sadece soyut düşünce yanını bir kenara bırakmalıyız. Analitik felsefeyi bir tarz olarak eleştirmek istemiyorum. Tarzı gayet iyi. Yıllar yılı aşırı derecede profesyonelliğin çok faydalı olduğunu düşünüyorum." diyordu.[1]
Richard Rorty, postanalitik felsefenin amacının analitik felsefeye karşı çıkmak değil, felsefeyi diğer tüm bilgi iddialarının türetilmesi gereken sondan bir önceki bilgi formu yapma umuduna itiraz etmek olduğunu söylüyor.
Rorty, bu şekilde felsefe yapma tarzına, aydınlanma filozoflarının tasarladığı felsefe projesinin artık bekleneni verememesi üzerine bu işi başka kurumlar üstendiği için post-felsefe demeyi yeğliyordu.[2]
Kaynakça
- Eduardo Mendieta, Take Care of Freedom and Truth Will Take Care of Itself, 2005, p. 23
- Christopher J. Voparil, Richard J. Bernstein, The Rorty Reader, John Wiley & Sons, 2010, p. 493.
Konuyla ilgili yayınlar
- John Rajchman & Cornel West, Post-Analytic Philosophy, Columbia University Press, 1985.