Saruman
Ak Saruman (3. Çağ 1000–3019, Orta Dünya’da 2019 yıl boyunca yaşadı) 3. Çağ’da, Orta Dünya’ya Valar’ın Temsilcisi olarak gelen ilk sihirbaz, diğer bir adla Istari’dir (Istari büyücü kelimesinin başka bir karşılığıdır). Ak Divan’ın başıdır. Sindarin’deki adı, “Yetenekli İnsan” manasına gelen, Curunír’dir.
Saruman | |
---|---|
J. R. R. Tolkien'in kurgusal Orta Dünya evreninde karakter Peter Jackson'ın Yüzüklerin Efendisi film üçlemesinde Saruman. | |
Unvanı/Diğer adı | Curumo, Curunír, Renkli, Yüzük Yapıcısı, Ak, Ak El, Bilge, Sharkey |
İsminin anlamı | Hüner adamı |
Irkı | Maia |
Silahı | Uruk-hai ırkı |
Doğum tarihi | Eru (Tanrı) tarafından dünya yaratılmadan önce yaratıldı. |
Ölüm tarihi | Jackson'ın filminde İki Kule bölümünde sırtından bıçaklanarak öldürülse de kitapta, yüzük yok edilip Hobitler evlerine döndükten sonra yardımcısı Grima Solucandil tarafından boğazı kesilerek öldürülmüştür. |
Ülkesi | Isengard |
Bahsedildiği kitap(lar) |
Yüzük Kardeşliği İki Kule Kralın Dönüşü Silmarillion Unfinished Tales |
Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği ve Yüzüklerin Efendisi: İki Kule filmlerinde Saruman'ı Sir Christopher Lee canlandırmıştır.
Tarihçe
Valinor’da, Manwë tarafından bir divan toplandı. Bu muhtemelen, 2. Çağ’ın ortalarında, güç yüzüklerinin yaratımından kısa bir zaman sonraydı. Divan esnasında Orta Dünya’ya beş temsilci gönderilmesine karar verildi. Gönderilecek olanlar, ”güçlü, Sauron’a denk, yine de güçten yoksun ve ete kemiğe bürünmüş” olmalıydı – yani Istari veya Sihirbazlar.
Gönderilenlerden biri, Valinor’da Curumo, Sindarin’de Curunír olarak bilinen Saruman’dı. Kendisi aynı zamanda Aulë’nin oldukça kuvvetli bir Maia’sıydı (tıpkı bir zamanlar Sauron’un da olduğu gibi... Aulë, Eru’nun ırkları yaratmasını bekleyemeden kendi ırkını yaratan Vala’dır. Başka bir deyişle cüceleri yaratan güçtür). Maiar da tıpkı Valar gibi insanın melek formlarıdır, sadece daha düşük versiyonlarıdır. İkisi birlikte (Maiar ve Valar) Ainur’dur (tekili Ainu) ve Arda’nın, yani dünyanın, yaratımından önce vardırlar.
Saruman, Manwë tarafından gönderilecek takımdaki gönüllülerden biriydi ve aynı zamanda Mithrandir’den (Gandalf) sonrakidir. Saruman’ın Gandalf’a karşı olan kıskançlığı burada bile baş göstermişti. Varda (Manwë’nin eşi), Gandalf’ı üçüncü Istari, sihirbaz olarak gösterdiğinde Saruman’ın içinde neden kendisi üçüncü olarak seçilmedi diye bir fırtına kopmuştu. Saruman Radagast’ı kendinden aşağı görmesine rağmen kendisiyle gelmesi için zorlamıştı.
Orta Dünya'ya Gelişi
Birçok öyküye göre, Saruman Mithlond’a (Boz Limanlar), Eriador’un batısına, bir gemiyle yalnız başına vardı. Bu varış yaklaşık 3. Çağ’ın 1000 yılında gerçekleşmiştir ve yalnızca bir Sindarin elfi olan Círdan Saruman’ın kimliğini ve kökenini biliyordu.
Burada iki kısa ama birbirinden biraz farklı hikâye vardır. Bunlardan ilki Curumo’nun (Saruman’ın), Aiwendil’i (Radagast’ı) yanına Yavanna ona yalvardığı için aldığıdır. İkinci hikâyeye göre ise, “Curumo’nun (Saruman) Aiwendil’i (Radagast) yanına, Yavanna’nın eşi Aulë onu buna mecbur ettiği için” yanına aldığını söyler. (Yarım kalmış Öyküler, Bölüm dört, Kısım II: Istari).
Saruman, tıpkı kendisinden önce buraya gelen iki mavi sihirbazın (yani Alatar ve Pallando’nun) yaptığı gibi ilk olarak Orta Dünya’nın doğusuna gitti. 1500 yıl sonra ise Sauron Dol Guldur’de yeninden güçlendiği sırada yönünü batıya çevirdi.
3. Çağ’ın yaklaşık 2463 yılında Ak Divan ilk kez kurulduğunda Saruman divana başçılık yapacak kişi olarak seçildi. O zaman bile Saruman, Sauron’un yeniden güçleneceğini sezmişti ve gücüne karşı içinde büyük bir arzu ve kıskançlık baş gösterdi. Özellikle de Tek Yüzük’e karşı… Tesadüfen bu yıl aynı zamanda Gollum’un Tek Yüzük’ü bulduğu aynı yıldı.
Ak Divan'ın Başına Gelmesi
3. Çağ’ın 2759 yılında Gondor’un o zamanki Vekilharcı olan Beren, Isengard halkasında bulunan Orthanc Kulesini karargâh olarak kullanması için Saruman’ın emrine verdi. Böylece Saruman, Batı’nın hür halklarının savunması için önemli bir nokta olmuş oldu. Orthanc’da, bir Palantír’e, yani 7 kadim görme taşından birine rastladı ancak bu bilgiyi gizli tuttu, özellikle de Ak Divan’dan. Daha sonraki zamanlarda da taşı kullandığını gizleyerek Divan’a ihanet edecekti.
3. Çağ’ın 2850 yılında, Gandalf Dol Guldur’a girdi ve şeytani varlık Sauron’un dönüşünü doğruladı. Saruman’ın tavsiyesiyle Ak Divan, Dol Guldur’a saldırmama kararı aldı. Bu olayla birlikte Gandalf ilk kez, Saruman’ın Tek Yüzük üzerinde bir hâkimiyet arzusu olduğuna dair şüphelendiğini gösterdi.
Saruman’ın Divan’ın Dol Guldur’ saldırmasını engellemesinin arkasındaki gerçek stratejisi, Sauron’un gücünü toplamasına devam etmesine izin vermek ve bu sayede Tek Yüzük’ün kendisini ortaya çıkarmasını sağlamaktı. Bu noktada, Saruman yüzüğü ilk olarak kendinin ele geçirmeye gücünün yeteceğini umuyordu. Kısa süre içinde, Sauron’un yüzüğün bulunabileceği yerler hakkında beklediğinden daha fazla şey bildiğini fark etti ve 3. Çağ’ın 2941 yılında nihayet Sauron’a karşı Dol Guldur’a bir saldırı düzenlenmesine razı oldu. (Bu noktada Sauron, Mordor’a geri çekildi ve 5 Ordular Muharebesi yaşandı.).
Görülen o ki ya bu zamanlarda ya da yüzük-bilimine dair olan çalışmaları başarıya ulaşmadan kısa zaman önce Saruman, Noldor’lu Eregion’un yeteneğinin bir kısmını taklit etmeyi başardı ve kendi güç yüzüğünü yarattı. Muhtemelen bu yüzüğü güçlerini artırmak için kullandı ve sesinin de gücü ile birlikte çok daha büyük bir büyücüye dönüştü. Ancak görünen o ki, Saruman’ın yüzüğü, Tek Yüzük şöyle dursun, Elflerin Üç Yüzüğü kadar bile güçlü değildi.
Sauron Dol Guldur’u terk etti, yeniden ortaya çıktı ve Mordor’da hükümdarlığını başlatarak kendini tamamen açığa çıkardı. Mordor’da, Minas Ithil (ya da sonraki adı ile Minas Morgul)’de ele geçirdiği palantír sayesinde Saruman ile temas kurmayı başardı. Gandalf’a duyduğu aşırı kıskançlık ve gittikçe büyüyen gururu ile kibiri, palantír vasıtası ile Düşman tarafından çarpıtıldı, sonunda Saruman, Sauron’un bir hizmetkârı haline geldi. (Yine de gizliden gizliye Tek Yüzük’ü kendisi için ele geçirmeyi umuyordu.)
Yüzük Savaşı
Yaklaşık olarak bu zamanlarda, Rohan’ı kontrol etme teşebbüsleri adına Saruman, Kral Théoden’in akıl danışmanı olan Solucandil Gríma’nın sadakatini satın aldı. Böylece Gríma, Sauron’un artan güçlerine karşı hiçbir şey yapmama konusunda kralı ikna etmeye ve ona bu yönde tavsiyeler vermeye başladı. Eğer ertesi yıl Gandalf bu olaya el atmayıp, Kral Théoden’e sağ kolunun gerçek yüzünü göstermeseydi ve kralı tekrar eski, sağlıklı haline döndürmeseydi Saruman ve Solucandil’in bu ihaneti Rohan ordusunun gücünü büyük ölçüde zayıflatacaktı.
Gandalf, Tek Yüzük’ün keşfedişini ve yüzüğün yerini kendisine iletinceye kadar Saruman gerçek niyetini açığa vurmadı. Gandalf bu bilgiyi kendisine aktardığında ise Saruman ona, Sauron ile olan anlaşmasını itiraf etti ve Sauron’a katılmadıkları takdirde yitirmeye mahkûm olduklarını dile getirdi. Kendini “Renkli Saruman” olarak ilan etti ve Gandalf kendisine katılmayı reddettiğinde onu Isengard’da hapsetti. Daha sonra Gandalf kaçmayı başardı ve Elrond’un Divanı’nda Saruman ile arasında geçenleri anlattı. Böylece Saruman’ın ihaneti Ak Divan’ın geri kalanı tarafından da bilinir oldu.
Saruman çok geçmeden Cadı-Kral Isengard’a geldiğinde yalan söyleyerek yeni efendisi Sauron’a da ihanet eder. Sauron, birkaç yıl önce yüzüğü bulan Baggins’i ve onun yurdu olan Shire’ı araması için Nazgûl’u göndermişti. Saruman, Shire hakkında hiçbir şey bilmiyormuş gibi davrandı. Ancak daha sonra Nazgûl, onun gönderdiği Shire ajanlarından birini yakaladı. Böylelikle Saruman iki taraf tarafından yakalanmış ve hain olarak damgalanmıştı. Bu andan sonra Saruman Tek Yüzük’ü ele geçirmek için tüm gücünü ve imkânlarını ortaya koymaya başladı.
Saruman zaman yitirmeden Rohan’a saldırı planlarına, Kral’ın oğlu olan Théodred’i öldürme girişimlerine, Shire’dan kaçan Frodo Baggins’i yakalamak için ajanlarını göndermeye ve Frodo ve arkadaşlarının Gondor’a doğru izleyebileceği muhtemel yollara akıncı takımları yollamaya başladı. İronik olarak bu akıncı takımlarından biri Peregrin Took ile Meriadoc Brandybuck’ı yakalayarak ikiliyi tam zamanında, Entleri harekete geçirmeleri için Fangorn Ormanı’na taşıdı. Gandalf, Saruman’ın bu sıralarda yüzük kaybolmadan önce onu taşıyan Isildur’un kalıntılarını da bulduğundan ve onları da yok ettiğinden şüpheleniyordu.
Saruman’ın Shire’a kurduğu şebeke Frodo Baggins’i ele geçirmeyi başaramadı, kısmen de olsa tek başarılı olan akıncıları Éomer tarafından durdurdu, Gandalf Rohanlıları zafere götürdü ve Entler Isengard’ın hakimiyetini ele geçirdi. Tamamen yenildiğinin farkında olan Saruman yaptıkları yüzünden pişmanlık duymayı ve af dilemeyi düşünse de son anda bundan da caydı. Hâlâ kaçabileceğine dair biraz umudu vardı ve bu ufacık umut kırıntısı bile yok etmeye çalıştığı kişilerin ellerinde alay konusu olmaktan çok daha iyi görünüyordu gözüne. Gandalf ve Théoden’i davasına katmak için son bir çaba daha sarf etti ancak başaramadı; asası kırıldı ve Istari arasından kovuldu.
Gandalf’ın esareti sırasında Saruman Orclardan, Doğudöllerinden ve Uruk-hai’larden oluşan ordusunu kurmaya başlamıştı. Ta ki Gandalf ve Entler gelip Isengard’ı yok edinceye dek… Eğer işler daha yavaş gelişmiş olsaydı ya da Gandalf doğru zamanda doğru yerlerde olmasaydı Solucandil, Rohan üzerinde tam bir hakimiyet kurabilir ve böylece Rohan esareti altına girebilir veya yok edilebilirdi.
Saruman planlarında başarılı olamadı çünkü Gandalf’ın kaçışı yüzünden hamlelerini çabucak ve acele ile gerçekleştirmek zorunda kaldı, onları mükemmelleştirmek için yeterli zamanı yoktu. Saruman kendisini halen “düşmemiş” olarak görürken Gandalf’ı kendi yanına çekeceğine gerçekten de inanmıştı ve Gandalf onu reddettiğinde ise kendini ihanete uğramış gibi sezdi. Emyn Arnen’de yüzüğü kendisi için ele geçirmeyi başaramaması planlarını daha da fazla bozdu çünkü artık Mordor tarafından da bir hain olarak görünecekti.
Yüzük Savaşı’nın son kısımlarında saf dışı bırakılan Saruman, sesinin büyüsünün de yardımıyla Entleri kendisini bırakmaları yönünde ikna etti. Ardından ajanı Lotho Torbaköylü-Baggins sayesinde denetimini ele geçirdiği Shire’a gitti. Son günlerini Sharkey takma adı ile burada kurdu bir haydut çetesini yöneterek geçirdi. 3. Çağ’ın 3019 yılında Frodo ve arkadaşları Shire döndü ve buradaki harekatlarına son verdi. Solucandil, Saruman’a ihanet etti ve onu bıçaklayarak öldürdü.
Bir Maia olan Saruman gerçekten ölmedi elbette ancak ruhu şeklini yitirdi. Tıpkı Númenor’un düşüşü sırasında ve Son İttifak’taki yenilgisinden sonra Sauron’un da yitirmiş olduğu gibi… Gövdesini yitirdiğinde ruhu Mandos’a gitmeliydi, tüm Elfler, insanlar ve diğerleri öldüklerinde gidecekleri salonlara… Ama salonlara gidişi engellendi ve belki de (Tek Yüzük’ün yok edilişinin ardından tıpkı Sauron gibi) Orta-Dünya üzerinden güçsüz ve amaçsızca dolaşmaya mahkûm edildi.
Nitelikleri
Saruman kara saçlı, ihtiyar bir adam görünümündeydi. Üçüncü Çağ’ın sonlarında saçının ve sakalının büyük çoğunluğu beyaza dönmüştü. Sahip olduğu tek kara saç dudaklarının ve kulaklarının çevresindekilerdi. Uzun boylu, uzun suratlı ve derin, karanlık gözlere sahip bir adamdı. Ak bir cüppe giyerdi. Daha sonraları cübbesini o yürüdükçe renk değiştiren başka bir tane ile değiştirdi.
Gerçekte o ne bir insan ne de çoğu kişinin şüphelendiği gibi bir Elf değildi. Aksine, ete kemiğe bürünmüş bir Maia idi, bir Istar. Ölümsüz ve oldukça güçlü bir varlıktı ancak bu güçleri ne kadar kullanabileceği sınırlandırılmıştı. En belirgin güçleri sesi ve irfanıydı.
İnsanlar tarafından kendisine verilen isim, Saruman, Rohan lisanındadır. Tolkien’in çalışmalarında İngilizce, Westron diline yani Ortak Lisan’a denk gelirken bu lisanın atası olan Anglosakson İngilizcesi ise Rohan lisanına tekabül etmektedir. (Tıpkı Sayın Erkal’ın Ortak Lisan için modern Türkçeyi, Elf Lisanı için Osmanlıcayı, Rohan Lisanı için ise Orta Asya Türkçesi kullanması gibi…) Tolkien, Anglosakson kökenli olan ve “skill / yetenek” ya da “cunning / kurnaz” manasına gelen serau kelimesini kullanmıştır. Bir dilbilimci olan Tolkien’in, bu adın aynı zamanda gerçek bir tarihi kişi olan ve adının manası “divanının başkanı” manasına gelen Jaruman ile olan benzerliğinin farkında olması da mümkündür. Saruman’ın Westron dilindeki adı ise bilinmemektedir.
Elfler arasındaki adı Curunír, genellikle “Ak” manasına gelen 'Lân' (veya Glân) takısıyla birlikte kullanılırdı. Valinor’daki adı Curumo ise Quenya Lisanı’ndaki orijinal adıdır. Sindarin Lisanı erkeklik belirten –mo takısı olmadığından bu takı Quenya’da olmayan –ndir ile değiştirilmiştir (Curumo – Curunír).
Kişiliği
Aslında Saruman görünüş ve huy olarak Gandalf’a benzemektedir. Ancak Gandalf’ın aksine Saruman kibirlidir. Kendisini Istari arasında en güçlü kişi olarak görürdü ve Boz Radagast’ı açık bir şekilde küçümserdi. Aptal da değildi (her ne kadar Radagast’ın öyle olduğunu düşünse de), Gandalf’ın gücünü fark etmişti ve kısa süre içinde onu dengi olarak görmeye başlamıştı. Daha sonra ise acı içinde, aslında kendisinden bile üstün olduğunu da fark etti. Gandalf’ı kıskanmaya ve Gandalf’ın aleyhine çalıştığına inanmaya başladı. Böylece asıl kendisi Gandalf’a ve Ak Divan’ın geri kalanına karşı çalışmaya başladı.
Büyük bir ihtimalle Saruman, başlangıçta görevine sadıktı ve Sauron’u durdurmak amacı güdüyordu. Ancak gururu ve kibiri (aynı zamanda Boz Gezgin’e duyduğu kıskançlık) onu hizmet ettiği davaya karşı bir haine çevirdi. İhaneti aniden değildi, zamanla yavaş yavaş büyüdü ve sonunda kendisini başka bir yol izleyemeyeceğine dair ikna etti ve artık yaptıklarının geri dönüş olmayacağına inandı. İçine düştüğü bu durumdan en çok Gandalf’ı sorumlu tuttu ve bu hatalı inanışı onu hatalarından kurtulmaktan alıkoydu. Çünkü suçlaması gereken kişi yalnızca kendisiydi ama o buna inanmayı reddediyordu.
Siyasi İlişkileri
İnsan Irkıyla İlişkileri
Tolkien, Saruman için “en çok insanlar arasında dolaştı.” demiştir. Her zaman güç aradı ve Üçüncü Çağ’daki en güçlü krallıklar insanların ellerindeydi.
Orta-Dünya’nın doğusuna yaptığı yolculuklar hakkında hiçbir kayıt bulunmaz. Ancak batıya döndüğünde bir süre Gondor’un bir hizmetkârı olarak çalıştığı bilinir. Bu süre içerisinde dönemin Gondor Vekilharcı olan Beren tarafından kendisine Orthanc’ın anahtarları teslim edildi ve kulenin kolcusu olarak atandı.
İleriki yıllarda Saruman, herhangi bir hüküm (ya da Gondor’dan gelen bir itiraz) olmadan Orthanc kulesinin kendisine ait olduğunu iddia eder. Yine de hâlâ Gondor ve Rohan’a sadıktır. Bu zaman zarfında Minas Tirith arşivlerindeki parşömen ve kitapları uzun uzun incelemiş ve çalışmalar yapmıştır.
İhanete başladığı zamanlarda bile planlarını gerçekleştirebilmek için insanlardan faydalanmıştır. Ne de olsa Saruman hilelerin efendisiydi ve eski garezleri kolaylıkla yeni bir nefrete dönüştürebiliyordu.
Doğudölleri ordusunda kendilerine yer bulmuşlardı ve büyük bir olasılıkla bu adamlardan kimileri Uruk-hai ordusunun yaratılışı sürecinde de yer almıştı. Doğudöllerinin, “Saman kafalar” gelmeden uzun süre önce Rohan düzlüklerinde yaşadığı ve başçıları Freca’nın Miğfer tarafından öldürüldüğü eski öykülerde anlatılanlardır.
Solucandil Gríma, Saruman’ın planlarında hayati bir yere iye idi. Yaşlanan Kral Théoden’in danışmanı olan Gríma gizliden gizliye kralın kuzeni olan Éowyn’i arzulamaktaydı. Ancak Éowyn onu reddetmişti. Solucandil’in mi Saruman’a yanaştığı yoksa tam tersinin mi olduğu kesin değildir. Ancak kesin olan bir şey vardır ki Saruman, Solucandil’i kralı zayıflatması, diğer danışmanlarda hatta kendi tebaasına bile yabancılaştırması için kullanmıştır. Ta ki Grima, Rohan’ın asıl başçısı olana dek…
Elflerle İlişkileri
Saruman bir zamanlar Elfler ile iyi geçinirdi ve Sauron’a karşı birleşmiş bir öbek Elf ve Istari’den oluşan Ak Divan’a başçı olarak seçilmişti.
Bununla birlikte Saruman Üçüncü Elf Güç Yüzüğü olan Narya’nın Gemi yapımcısı Círdan tarafından Gandalf’a verildiğini de biliyordu. Bu Gandalf’a karşı olan kıskançlığını daha da körükledi ve Elflere karşı kin duymaya başladı.
Elfler, Saruman’ın Orta-Dünya’nın batısındaki etkinlikleri sırasında göz ardı edildi. Onların ülkeleri az ve gizliydi ve kimi harika güçler barındırsalar bile bunları Saruman’ın ilginç ya da kullanışlı bulacağı şekilde göz önüne çıkartmak gibi bir alışkanlıkları da yoktu. Aynı zamanda Elfleri bükmek ve manipule etmek diğer ırklara göre daha zordu.
Karargâhı olan Isengard, bir Elf krallığı olan Lothlórien’e çok yakın olmasına rağmen Saruman onlarla yok denecek kadar az temas kurmuştu. İhanetinden sonra ise Galadriel’e asla güvenmediğini ve Gandalf’ın kendisine karşı hazırladığı planlarda ona yardım ettiğinden şüphelendiğini açıkça ifade etmişti.
Özet olarak Saruman, Elferle çok az ilgilenmiş ve onlardan çok az faydalanmıştır.
Diğer Sihirbazlarla İlişkileri
Saruman, Valinor’dan ayrılırken her ne kadar bundan nefret etse de Yavanna’nın isteği üzerine Radagast’ı da yanına eş olarak aldı. Yine de Orta-Dünya’ya ilk olarak ve yalnız başına varmayı başardı. Kısa bir süre sonra diğer iki Mavi Büyücü (Alatar ve Pallando) ile Doğu’ya gitti ve tek başına döndü. Ithryn Luin (Elflerin deyimi ile Mavi Büyücüler) Düşman’ın iradesine karşı Doğu’da pek çok müthiş iş başarmış olabilirler. Yazgıları hakkında bilinen şeyler pek azdır.
Saruman onu sürekli küçümsemesine rağmen Radagast kendisine gayet iyi (ve olaylardan tamamen habersiz) şekilde hizmet etti. Saruman her ne kadar Gandalf’a “Ona biçtiğim rolü oynayacak kadar aklı varmış.” dese de (Gandalf’ı Isengard’a gitmeye ikna ederek) Radagast aslında daha fazlasını yaptı. Saruman’ın (ve de Gandalf’ın) isteği üzerine kuşları Saruman’a ve Gandalf’a haber taşımaları için görevlendirdi. Bu yolla hem Saruman oldukça kıymetli şeyler gördü hem de Gandalf, Orthanc’in tepesindeki esaretinden kurtuldu. Dürüst ve soylu Radagast, Yavanna’nın kendisine verdiği göreve sadık kalmış ve Orta-Dünya’daki kuşları ve hayvanları (örneğin kartalları) kullanarak Sauron’a karşı olan mücadelede oldukça önemli bir rol oynamıştır.
Saruman, her zaman Gandalf’ı kıskandı ve onun kendisinden kimi sırları sakladığına inandı. Aslında bu şüphelerinde tamamen haksız da sayılmazdı zira Gandalf, Bilbo’nun yüzüğü hakkındaki bilgilerini ve şüphelerini kendisinden saklı tutmuştu. Gandalf aynı zamanda Narya’yı da bir sır olarak saklamıştı.
Gandalf da Saruman’ın Tek Yüzük’ü kendisi için ele geçirmek istediğinden şüpheleniyordu. Hatta Ak Divan’ın bir toplantısında bu şüphesini hafiften belli etmişti. Gandalf, piposunun dumanı ile neredeyse dokunulacak kadar somut olan yine de sonunda dağılıp giden dokuz küçük duman halka ve bir tane de büyük halka oluşturmuş ve bununla Saruman’ın Tek’i kendisi için istemesinin sonucunu sembolize etmişti.
Genel olarak Saruman, Gandalf’ı kendisinin tek dengi olarak gördü ve ona korku ile karışık bir saygı duydu (her ne kadar saygısını göstermese de). Her zaman Gandalf’ın yaptıklarını dikkatle izledi. Hatta Shire’a gönderdiği ajanları sayesinde öğrendiği pipo içme alışkanlığını bile ondan kaptı.
Olaylar iyice ortaya çıkmaya başladığında ise Gandalf’ı kendisi için bir müttefik olarak gördü. Muhtemelen bu Saruman için sadece siyasi bir durum değil aynı zamanda duyduğu saygı, yoldaşlık sezgisi ve paylaştıkları yazgı gibi sebepler ifade ediyordu. Bir ihtimalle de Sauron’un tek hizmetkârı pozisyonunda olmaktan korkuyordu.
Şüphesiz Saruman, Gandalf’a göre daha güçlüydü. Narya yüzüğüne sahip olmasına rağmen bile Gandalf onu yenememiş ve Orthanc kulesinde esir olmuştu. Kitapta Saruman’ın güçlerini yitirdiğine ya da Gandalf’ın güçlerinin arttığına dair bir metin bulunmamaktadır. Ancak Gandalf, “Ak Gandalf” olarak döndüğünde Saruman’ı sadece iradesi ile çağırabilmiş, huzurunda zorla tutabilmiş ve tek bir sözü ile asasını kırabilmiştir (tüm bunların Saruman’ın sahip olması gereken güçleri temsil ediyor olması muhtemeldir).
Saruman birkaç kez gururunu bir kıyıya atmaya ve Gandalf’tan yardım istemeye yaklaşmıştır. Buna en yakın olduğu zaman, Yüzük-Hayaletleri’nin (Shire’a olan yolculukları sırasında) Isengard’a uğradıkları ve Gandalf’ın halen kulede esir tutulduğu andır. O an Saruman içinde bulunduğu durumun farkına varmış ve Gandalf’dan özür dilemek için harekete geçmiştir. Ancak bulduğu tek şey esirinin çoktan kaçmış olduğudur.
Orklarla İlişkileri ve Uruk-Hai Irkını Yaratması
Saruman, Ork gücünün büyük çoğunluğunu muhtemelen Puslu Dağlar üzerindeki kabilelerden hatta belki de Moria’dan almıştır.
Isengard’da Ork üretmiş hatta insan-ork karışımı kırmalar üretip Uruk-hai birliklerini oluşturmuştur. Görünüşe göre bu amaçla Orkları insan eti ile beslemiştir.
Uruk-hai ordusu daha ağır, daha güçlü ve güneşe dayanıklı olmak gibi özelliklerinin yanı sıra büyük bir disiplin ve sonsuz bağlılık da göstermektedir. Uruk-hai ve insanlar arasında Ork görünümlü, çeşitli dereceleri olan orta sınıflar da vardır. Bu sınıflar Merry ve Pippin tarafından Saruman’ın normal ordusunun bir parçası olarak belirlenmiştir (ele geçirildikleri zamanı hatırlayarak).
Saruman’ın hizmetkârları onu hem Isengard’da hem de Shire’da “Sharkey” olarak adlandırmıştır. Bu muhtemelen Kara Lisan'da “yaşlı adam” manasına gelen sharku sözünün bir çeşit uyarlamasıdır. Saruman sözün manasından habersizdir (Gandalf ise dili iyi bildiğinden manasını bilir). Belki de bu adın kendi adının Ork dilindeki söylenişi olarak algılamıştır. Bunun manası ise Orkların Saruman’ı gerektiği kadar ciddiye almadıklarıdır.
Entlerle Olan İlişkileri
Saruman, Isengard’a yerleştikten kısa bir süre sonra Entler ile temas kurmuştur. Entlerin en yaşlısı olan Ağaçsakal onu buyur etmiş ve ormana girişini serbest kılmıştır.
Saruman aynı zamanda Entlerin hatırlayabildikleri kadar eski zamanları öğrenebilmek için Ağaçsakal’a danışmıştır. Saruman bu iyiliği karşılıksız bırakmış, sadece dinlemekle yetinmiştir.
Entler, Saruman’ın ihanetini önceden görmüş ve bu konu hakkında oldukça endişelenmişlerdir. Özellikle de Saruman’ın Orcları Fangorn’un kıyısındaki ağaçları ocaklarında kullanmak için (veya bazen hiç sebep bile yokken) kesmeye başladıkları zamanlarda…
Entlerin bazı şeylerin nasıl olması gerektiğine dair bir düzen duyguları olduğu da görülmektedir. İnsan ve Orcların melezleştirilmesi onları bir nebze de olsa alarma geçirmiş, Saruman’ın endişelenmesi gereken düşmanları arasına yenisini katmıştır. Aynı zamanda bu endişeleri Saruman’ın ihanetinin de sebebidir zira Entlere göre Istari, özel sorumluluklara sahip olmalıydı.
Saruman Entleri ve Fangorn’u endişe duymaksızın ve sonuçlarını düşünmeden kullanmıştır. Entlerin yeteneklerini ve harekete geçtiklerinde kazandıkları azimlerini açık bir şekilde yanlış yargılamıştır.
Saruman, bunu kullanışlı bulduğu zamanlarda Entlerin düşünce yapısını anlama yeteneğine açıkça sahiptir. Çünkü Ağaçsakal ile sadece konuşarak kendisini Orthanc’deki esaretinden kurtarmayı başarmıştır - Entler canlıların kafese kapatılmasından hoşlanmazlar.
Hobbitlerle İlişkileri
Gandalf’ın onlara duyduğu özel ilgiyi fark edene kadar Hobbit ırkı ve onların ülkeleri Saruman’ın ilgisini hiç çekmemiştir.
Gandalf’ın işlerine duyduğu gizli ilgi sebebiyle Hobbitlere ve Shire’a giderek daha fazla odaklanmaya başlamıştır. Kısa bir süreliğine oraya gizlice seyahat etmiş ve diyarın haritalarını çıkartmıştır. Gandalf bunun farkındadır fakat o zamanlar bu onu sadece eğlendirmiştir.
Gizlice pipo içmeye başlamıştır. Tütün ihtiyacını karşılamak için Isengard ile Shire arasında bir alış-veriş başlatmış, parasının gücü ve yaratabileceği bozulma ilgisini çekmiştir. Ajanlarının bazıları gizlilikle Shire’a girmiştir, bazılarının varlığı ise Gandalf ve Kolcular tarafından bilinmektedir.
Hobbitlere karşı olan nefreti Gandalf’ın onlara gösterdiği dikkatten ve bu dikkati Saruman’a ya da onun planlarına göstermediğinden kaynaklanıyor olabilir. Hobbitlerin Tek Yüzük’ü Gandalf ile birlikte kendisinden sakladıklarını öğrendiğinde ise nefretinin büyümüş olduğu kesindir.
Bu bilgiyi öğrenmesi ve Yüzük-tayflarının Yüzük Taşıyıcısı’nı bulmak için Shire ile Ayrıkvadi arasında avlanmasının sebep olduğu ani aciliyet, bölgedeki aktivitelerini arttırmasına sebep oldu.
Daha sonra Isengard’daki hükümdarlığının Entlerin ellerinde (ya da dallarında) son bulmasından dolayı ortalığı ayağa kaldıran Peregrin Took ve Meriadoc Brandybuck’ı suçlamış da olabilir.
Sauron’un düşüşünden sonra Saruman Entlerin elinden kurtuldu ve Shire’a giderek burada oluşturduğu haydut şebekesinin başına geçti. Derhal yıkım işlemlerine başladı, hava kirliliği yarattı, cinayetler işletti, yangınlar başlattı ve sebepsiz yere ağaçları kestirdi. Bunu Gandalf’a karşı son bir darbe olarak düşünüyordu. Aynı zamanda evini yerle bir eden Hobbitlerin her şey bittikten sonra huzurlu yuvalarına dönmeleri fikrine katlanamıyordu. Özellikle de Hobbitler kendi evinin yıkımına neden olduktan sonra…
Bu son çabaları da bir Hobbit Ayaklanması ile son buldu ve Frodo Baggins’i öldürmeye çalışmasına rağmen hayatı bağışlandı. O anda Frodo’ya gerçekten de saygı duydu ve bu oldukça kısa ömürlü oldu.
Valar ve Maiar ile olan ilişkileri
Saruman, Manwë buna karşı gelse de Orta –Dünya’ya gitmeye oldukça hevesliydi. Ölümünden sonra Valinor’a dönmesi engellendi. Ayrıca yeniden hayata dönmesine de izin verilmedi ve bir duman haline gelip yok oldu. Saruman gibi Aulë’nin bir Maia’sı olan Sauron onu hem kendisine hayran bıraktı hem de korkuttu. Kibirinin boyutu en üstlerde iken Saruman, Sauron’un yerini yeni bir Karanlık Lord olarak almayı düşündü fakat sonunda kendini çok daha büyük bir ruh ile karışırken buldu.