Silahdar Fındıklılı Mehmed Ağa
Silahdar Fındıklılı Mehmed Ağa (7 Ara 1658-y., 1726-1727), IV. Mehmed, II. Süleyman, II. Ahmed ve II. Mustafa'ya hizmet vermiş Osmanlı tarihçisi.
Erken yaşamı
Silahdar Fındıklılı Mehmed Ağa, 7 Aralık 1658'de Galata'nın Fındıklı ilçesinde doğdu[1], küçük yaşta saraya giren Mehmed Ağa, o dönemde Baş Musahib Şahin Ağa'nın himayesinde büyütüldü. 9 Şubat 1674'te Hasbahçe bahçıvanları arasına ve ardından mahremiyet odasına dahil edildi[2]. Kısa sürede daha yüksek mevkilere yükseldi, IV . Mehmed'in emrinde görev yaptı.
Savaşlar
Mehmed Ağa, 1683 yılında II. Viyana Kuşatmasına bizzat katılmış ve oradaki sıkıntıları dile getirmiştir[3]. 1688'de, yeniçerilerin IV. Mehmed'i görevden alınmasına ve isyanına tanık olan Mehmed Ağa, yeni padişah II. Süleyman döneminde hizmetine devam etti. Yaptığı işten dolayı padişahın yanında bulunmuş ve olayları büyük bir özen ve ayrıntıyla kaydetmiştir.
Çalışmalar
Yukarıda kısaca belirtildiği gibi Silahdar Mehmed Ağa, Katib Çelebi'ye olan hayranlığından dolayı Fezlekesinin bıraktığı yerden eserini yazmaya devam etti[4] .
Zeyl-i Fezleke
Zeyl-i Fezleke'nin tespit edilen yedi nüshası vardır. Bunlardan üçü İstanbul'daki çeşitli kütüphanelerde, biri Manisa Genel Kütüphanesinde ve biri Viyana'da bulunmaktadır. Ayrıca Ahmet Refik Bey'in Türk Tarih Kurumu'nda bir eserin yayımlanmasında kullandığı Halis Efendi nüshasının nerede olduğu bilinmemektedir. Çalışmasının ikinci cildine Nusretname adı verildi. Bunlar birlikte, yaşamı boyunca ve öncesinde meydana gelen olayları kaydetti. Hem İstanbul'teki olayları (şehrin çoğunu tahrip eden 1660 yangını gibi) hem de Kara Mustafa Paşa'nın seferleri ve II. Viyana Kuşatması sırasındaki deneyimlerini kitapta genişçe yer alır.
Yukarıda kaynaklar bölümünde bahsettiğimiz gibi, Silahdar daha önce yazdığı kaynaklara atıfta bulunarak çalışmasını yazarken bir önceki aktarımı da nakletmiştir. Ancak bu çalışmalarda yer alan bilgileri olduğu gibi aktarmamış, kaynakları birbiriyle karşılaştırmış ve diğer kaynaklardan gelen eksiklikleri tamamlamıştır. Dolayısıyla Zeyl-i Fezlekenin bu kaynakların herhangi birinden daha detaylı bilgiler içerdiği rahatlıkla söylenebilir.
Olaylara bizzat şahit olmasına rağmen zaman zaman başka kaynakları kullanmaktan çekinmedi ve yaşadığı dönemi kendi gözlemleriyle çok detaylı bir şekilde yazdı.
Nusretnâme
Nusretname'nin birinci bölümünde II. Mustafa'nın Avusturya seferleri, Zenta Felaketi, Karlofça Antlaşması, Edirne Vakfı ve donanmanın eylemleri yer almaktadır. İkinci bölümde 1704-1721 arasındaki olayları ele alıyor. Bunlardan en önemlileri Baltacı Mehmed Paşa'nın Rus seferi, Purut Antlaşması ve Kırım'daki Hanlık mücadeleleridir. Kitabın bu bölümünde sarayda çalışmadığı için Mehmed Ağa burada daha çok duyduklarını değerlendirdi.
Silahdar Mehmed Ağa, her iki eserinde de olayları yıldan yıla kronolojik sırayla yazmıştır. Nitekim bazı durumlarda gerekli gördüğü durumlarda miladi tarihlerin verilmesi tarih tespitine verilen önemin bir göstergesidir.
Ölümü
Silahdar Findklılı Mehmed Ağa muhtemelen 1726-27 yılları arasında öldü. Kaynakların ölüm tarihi ve mezar yeri hakkında verdiği bilgiler farklıdır. Yetmiş yaşında hayatını kaybeden Mehmed Ağa, Taksim Ayazpaşa Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Mirası
Hayat bölümünde değindiği "Muharrir-i vekāyi'-i hakīr müverrih Mehmed kemterleri" [5] eseriyle tarihçi yönünü vurgulayan Mehmed Ağa, önemli olduğu için devlet ve saltanat haberlerini çok yakından takip etmiştir. Sarayda yaptığı hizmetler ve memuriyet hayatı boyunca birçok olay içeride bulunmuştur. 1703'ten sonra saray hizmetinden uzak olduğu için çoğunlukla duyduklarını yazarak yazılmıştır[6].
Aynı döneme ait tarihi eserlerle karşılaştırıldığında Zeyl-i Fezleke'deki olayların diğerlerinden daha detaylı olduğu ve diğer tarihlerde bulunmayan birçok konunun Mehmed Ağa'nın eserlerinde bulunduğu görülmektedir. Ayrıca Silahdar Mehmed Ağa'nın saray bürokrasisinden gelen ve padişahın yanında olaylara katılan biri olması nedeniyle hem saraydaki gelişmeleri kapsamlı bir şekilde ele alınmış hem de padişahın özel dünyasına dair pek çok detay vermiştir.
Önemli bir kaynak olmasına rağmen hem Zeyl-i Fezleke hem de Nusretnâme uzun süre tarihçilerin ilgisini çekmemiştir. Bunda Nusretname, Mustafa'ya sunamadığı aynı dönem olaylarını veren Râşid Târihi'nin ilk yıllarda büyük rolü olduğu söylenebilir. Vak'anüvis Râşid Mehmed, Örfî Mahmud Ağa, Ahmed Câvid ve Ahmed Resmî Efendi gibi tarihçiler, Silahdar Mehmed Ağa'nın eserini kaynak olarak kullandılar. Râşid, Nusretname'den özellikle 1695 ile 1703 yılları arasındaki olaylardan yararlanmasına rağmen kaynağının adını vermedi.
Kaynak
- Türkal 2013, s. 28.
- Türkal 2013, s. 29.
- Türkal 2013, s. 30.
- Türkal 2013, s. 34.
- Topal 2001, s. 45.
- Türkal 2013, s. 45.