Tabnit Lahdi
Tabnit Lahdi Sayda kralı Tabnit'e (Grekçe: Τέννης, Fenike dili: Tabnit) ait olan lahit. Osman Hamdi Bey tarafından 1877 yılında Sayda'daki kral mezarlarında bulunmuştur. Sayda lahitlerinin en eskisi olup MÖ 6 ya da 7. yüzyıla aittir. Mısır Firavunlarının kullandığı andropoit (insan biçimli) bir lahit olup diorit’den yapılmıştır.[1][2] İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir.
Tarihçe
Gövdedeki hiyeroglif kitabesinden lahdin ilk sahibinin Penephtah isimli bir Mısırlı generale ait olduğu anlaşılmaktadır.[1][2] Lahdin üzerinde Mısır yazısı ile yazılmış beddua söyledir: «Her kim ola ki, benim lahdimi açar, Allah onun cezasını, belâsını versin.»[3] Bunun altında da lahdin ikinci sahibi Tabnit’in Fenike lisansında kitabesi bulunmaktadır. Kitabede “Ben Astarte rahibi ve Saydalılar kralı Tabnit bu lahit içine gömülüyorum. Ey benim mezarımı bulan kimse her kim olursan ol benim lahitimi açma ve benim huzurumu bozma. Çünkü yanımda ne gümüş, ne altın ne de define vardır. Bu lahit’de yalnızca yatmaktayım. Bana mezar olan bu lahiti açma, bu türlü hareket Astarte’ye karşı büyük bir hakarettir. Eğer benim tebbihimi tutmaz, aksine mezar odamı açar ve benim huzurumu kaçıracak olursan, yaşayan insanlar arasında ve güneş altında nesilden ve neshepten mahrum kal ve ölüler arasında yatacak yer bulma” denilen ilginç bir beddua okunmaktadır.[2]
Bir lahdin iki kişiye birden nasıl ait olabileceği üzerine çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bunlardan birine göre Mısırlıların topraklarına günün birinde Kral Tabnit sahip olur ama çok geçmeden ölür. Bir Kralı herhangi bir yere gömemiyeceklerinden içinde bir Mısırlının yattığı bu lahdi boşaltırlar. Krallarını mumyalıyarak içine koyarlar. Fakat bir önceki bedduadan da korkarlar. Bu sefer lahdin tek boş yeri olan ayak ucuna Finike lisanıyla aynı bedduayı tekrar yazarlar.[3]
Osmanlı imparatorluğunun Müzeler Müdürü Osman Hamdi Bey Başkanlığındaki Türk Arkeoloji Heyeti Kral Tabniti yerinden oynatır. Lahdi mezardan çıkarır, İstanbul'a getirip Müzeye koyar. Kralın iskeletini içinden alır, onu cam bir muhafaza içinde sergiler. Yaptıkları bu işten dolayı Türk Heyetinden hiç kimse bir bedduaya uğramaz. Hepsi de ecelleri ile ölürler.[3]
2007 yılında mumyanın kafatasından bir azıdişi, kaburgadan ve sol femür üzerinden küçük birer parça deri örneği alınıp DNA incelemesi yapmak için ABD'ye götürüldü. Amaç kralın yaşadığı dönemdeki hastalıkları, yaşı, hangi millete ait özellikler taşıdığı ve neden öldüğü gibi bilgiler elde etmekti. Ancak bu çalışmadan bir sonuç çıkmadı.[4]
Özellikleri
Lahdin kapağı sıkı bir kefen içine sarılmış geniş bir mumya şeklinde olup başı çok iri ve omuzları arasına gömülmüş şekildedir. Yüzü tamamen Mısır tipindedir. Omuzları ve göğsü geniş bir gerdanlıkla örtülüdür.[2]
Kral Tabnit'e ait mumya müzedeki diğer 4 mumyadan farklı özellikler taşıyor. Onun üzerinde mumya bezi yok. Başında hâlâ saçları var. İç organları kurumuş da olsa hâlâ vücudunda duruyor. Derisi vücudunun alt ve yan kesimleri ile kafatasında hâlâ mevcut. Korkutucu bir görüntüsü olan mumya cam bir fanus içinde sergileniyor.[4]
Kaynakça
- http://www.osmanhamdibey.gov.tr/belge/1-89375/osman-hamdi-bey-ve-arkeoloji.html 17 Mart 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 2 Mayıs 2012'de erişildi
- http://www.myturkiye.com/turkce/turkiye_istanbul_arkeoloji_muzesi_3.html 17 Kasım 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. ,2 Mayıs 2012'de erişildi
- Mimarlar Odası Dergisi 8 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., İstanbul arkeoloji müzesi III, Arkeolog. Mehmet t. TUNAY, (30 Nisan 2012'de erişildi)
- http://www.milliyet.com.tr/2007/08/20/yasam/yas02.html 14 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 2 Mayıs 2012'de erişildi