Akka Kuşatması (1799)
Akka Kuşatması ya da Akka Müdafaası, bugün İsrail sınırlarında olan Akka şehri dolaylarında yapılmıştır. Fransız Napolyon Bonaparta karşı Cezzar Ahmed Paşa (günümüz Türkçesi ile Kasap Ahmet Paşa) tarafından savunulmuştur.
Akka Kuşatması (1799) | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Fransa'nın Mısır Seferi | |||||||
Napolyon'un Akka Kuşatması'nın sanatsal temsili | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Osmanlı İmparatorluğu Büyük Britanya | Fransa | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Cezzar Ahmed Paşa Horatio Nelson | Napolyon Bonapart | ||||||
Güçler | |||||||
bilinmiyor | 13.000 | ||||||
Kayıplar | |||||||
bilinmiyor | 2500 |
Esasında Akka Kuşatması ikiye ayrılır:
- Mısır Savaşı
- Akka Müdafaası
Osmanlı'nın savaş öncesi durumu
Osmanlı Devleti'nin o günlerde çok sıkıntısı vardı. Dışarıda Avusturya ve Rusya'ya karşı savaşılıyordu. İçerideyse, ekonomik nedenler ve milliyetçilik akımından dolayı çıkan isyanlar bastırılmaya çalışıyordu. Bir de bunun üzerine ekonomik buhran vardı. Askerlerin akçe değeri azaltılmıştı, ve dış harcamalar artmıştı.
Bunları bir nebze azaltabilmek için çalışmalar yapılıyordu. Yakın bir zaman önce Lale Devri yaşanmıştı. Ancak Patrona Halil İsyanı nedeniyle, bu devir sonuçsuz kaldı. Avrupa ülkelerinde elçilikler açılmaya başlandı. Bu yolla, Avrupa'daki gelişmeler yakından takip edilmek istenmiştir. Kağıt ve kumaş fabrikaları açıldı.
Askeri alanda, diğer alanlara nazaran çok daha fazla gelişme yaşandı. "Nizam-ı Cedid" adında yeni bir piyade ordusu kuruldu. Avrupa'dan (özellikle Fransa'dan) subay getirildi. Bu subayların askeri ve teknik bilgileri ışığında orduları yenilemeye çalıştılar. "Mühendishane-i Hümayun" adında yeni bir subay okulu açıldı. Selimiye Kışlası, ve Levent'te de bir kışla açıldı. Avrupa'dan modern silahlar alındı. Tersaneler geliştirildi; yeni gemiler yapımına başlandı ve varolan gemiler onarıma alındı.
Bu kadar gelişmeye rağmen, devletin çöküşü engellenemiyordu.
Savaşın başlaması ve gelişimi
Mısır Savaşı
Napolyon, Mısır'ın alınmasıyla İngilizlerin gücünün azalacağını biliyordu. Çünkü Mısır'ı alırsa, tüm Afrika Kıtası'nı hiç zorlanmadan ele geçirebilecekti. Afrika'yı ele geçirdiği zaman, diğer Avrupalıların sömürgeleriyle olan bağlantısını kesebilecekti. Bu durum, Avrupalılar arasında en fazla İngiltere'ye tersti. Çünkü Uzak Doğu ve Okyanusya onun kontrolü altındaydı. O yüzden, savaş boyunca Osmanlı'nın yanında olacaktı.
Bu planını hayata geçirebilmek için Napolyon,19 Mayıs 1798 tarihinde Tolon Limanı'ndan donanmasıyla birlikte ayrıldı. Saldırı planı çok gizli yapıldı. Kimsenin duymaması istendi. Buna rağmen, saldırı planı Paris'teki Türk elçiliği tarafından duyuldu. Saldırıyı durdurabilmek için her şeyi yapıldı; ama sonuç alamayınca savunma hazırlıklarına başlandı. Kıbrıs ve Girit'teki kuvvetler güçlendirildi.
280 gemili ve 40.000 kişili ordusuyla gelen Napolyon, önce yol üzerindeki Malta Adası'nı ele geçirdi. Sonra yoluna devam etti. Mısır'daki İskenderiye Limanı'na ulaşınca, hiç beklemeden hemen karaya asker çıkarttı. Burada durdurulamayan Fransızlar, İskenderiye Limanı'nı ele geçirdi. Sonra hemen Kahire'ye yöneldi.
Kahire'ye giden Napolyon, yolda yerel yöneticilere "Dünyaya düşman olsam, Osmanlılar'ın dostuyum" deyip, halka tam tersini söyleyerek ikiyüzlülük etmeye başladı. Yol üzerinde direnen Kölemenler, düzenli olmadıklarından Fransız ordusunu püskürtemiyordu. Ordu sürekli ilerliyordu.
Kısa bir süre sonra Kahire'ye varan Napolyon, buradaki kölemenlerin çoğunu teker teker avlayıp, kalanını da etkisiz hale gelince, Mısır'a tamamiyle sorunsuz hükmeder oldu.
Mısır'ın işgal altında olduğunu duyan Cezzar Ahmed Paşa,herhangi bir işgal ihtimaline karşı bulunduğu bölge Sayda'yı kuvvetlendirmeye başladı.
Napolyon'un Mısır'a sorunsuz hükmetmesi kısa sürdü. Saldırı planın açığa çıkmasından sonra, İngilizler bir donanma hazırlayıp, Horatio Nelson amiralliğinde Mısır'a gönderdi. Abukır'da Fransız donanmasını aniden basan İngilizler, donanmanın büyük bölümünü batırdı, kalanın küçük bir kısmı hariç gerisi İngilizler tarafından esir alındı (Nil Savaşı). Bu ani baskın, Fransızlar açısından kuşatmanın yönünü değiştirdi. Böylece Mısır Savaşı bitmiş oldu.
Akka Müdafaası
Abukır'da donanmasının batırılmasından dolayı Napolyon, ana vatanından uzak bir yerde sıkışıp kalmıştı. Elinde küçük bir donanma kalmıştı; ama donanma tüm askerleri taşımaya yetmezdi. Bu yüzden, bulunduğu bölgeye en yakın tersanedeki donanmayı alması gerekliydi. O bölge de Sayda'ydı. Eğer buradaki donanmayı ve tersaneleri alırsa, kuşatmaya devam etmek daha kolay olacaktı. Ama bir sorun vardı. Sayda'da Cezzar Ahmed Paşa komutasındaki Akka Kalesi vardı. O kaleyi almadan Sayda'daki tersaneleri ve donanmayı alamazdı. Dolayısıyla, Mısır'da kalan yerel birlikleri de alarak, 10 Şubat 1799'da Akka Kalesi'ne doğru yola koyuldu. İngiliz donanması da bu kalenin önüne konuşlanmıştı.
20 Şubat'ta Elariş Kalesi'ni ele geçirdi, ve yola devam etti.Yol üstünde ara ara Kölemen'lerin ayaklanmaları oldu ama ordunun ilerlemesini durduramadı. 24 Şubat'ta Gazze'yi, 5 Mart'ta da Yafa'yı ele geçirdi. Burada göz dağı vermek için 4000 müslüman idam edildi. Sonra da Fransız ordusunda veba salgını baş gösterdi. Ama veba salgını atlatıldı. Halkın idam edilmesi, kalan halkın Napolyon'a karşı nefret beslemesine neden oldu. Ayrıca burada, kalan Fransız donanması da İngilizler tarafından yakalandı.
Hareketin 40. gününde, Fransız ordusu Akka'nın önüne vardı. Daha sonra da kaleyi her taraftan taraftan kuşattı. Sonra da aralıksız saldırı başlattı. Napolyon, burada Cezzar Ahmed Paşa'nın çetin bir kumandan olduğunu duymuştu. O yüzden saldırılara başlamasından kısa bir süre sonra, ona iki kere mektup yolladı. İkisinde de vaatlerde bulundu. Ama Cezzar Ahmed Paşa, gelen iki elçiyi de idam ettirince, Napolyon küplere bindi ve saldırıları sertleştirdi. Sert saldırılara rağmen, kaledeki ordu hala direniyordu. Ayrıca, İngiliz donanmasından da topçu ateşi yardımı alınıyordu.
Kale savunulmaya devam edilirken, İstanbul'dan gelen bir yardım yanlışlıkla, Fransızların elindeki Yafa'ya gitmişti. Geminin içindeki casuslar, mürettebatın kafasını karıştırıp, donanmanın Akka'ya değil de Yafa'ya yanaşmasını sağladı.
Napolyon, saldırılarının yanında propagandaya da başladı. Halkı kendi yanına çekip, kesin bir zafer elde etmek istiyordu.
Giderek sertleşen Fransız saldırıları, kuşatmanın başlamasından 1.5 ay sonra sonra sonuç vermişti. Fransızlar kalenin Ali Burcu'nu ele geçirmişti. Ondan sonra, Fransız askerleri şehre sızmaya başladı. Ama aynı günün sonunda, Cezzar Ahmed Paşa'nın o bölgedeki cephaneliği patlatmasıyla, Fransız saldırıları yarıda kaldı ve Ali Burcu'ndan çekilmek zorunda kaldılar. Bu sıralarda Fransızların kaleye sızdığını gören ve kuşatma sırasında topçu ateşiyle Osmanlı birlliklerine destek vermekle görevli birliğin başındaki İngiliz amirali Horatio Nelson, yaptığı topçu ateşini kesti. Ama ertesi gün kalede duran Türk bayrağını görünce, topçu ateşine devam etti.
Kuşatmanın 52. gününde, kaleye Rodos Adası'ndan 3000 kadar Nizam-ı Cedid askeri geldi. Zaten yıpranmış olan Fransız ordusu, bunu duyunca iyice demoralize oldu. Karşısında daha büyük bir ordu vardı. Artık Napolyon'un aklına yapabilecek bir şey gelmiyordu.
Kuşatmanın 64. gününde, Napolyon ani bir geri çekilme kararı aldı. Çünkü bu kaleyi ele geçiremeyeceğini anlamıştı. Uzakdoğuyu sömürgeleştirme planı Akka Kuşatmasının yenilgiye uğramasıyla başarısızlığa uğramıştı. "Eğer Türkler beni Akka önünde durdurmasaydı, bütün doğuyu ele geçirmek işten bile olmayacaktı" sözüyle geri çekildi, ve Sayda ve Mısır'ı Osmanlı'ya bıraktı. Sonra da Paris Barış Senedi Osmanlı ile imzalandı.
Kaynakça
- Osmanlılar Albümü 2. Kitap, Akit