Beyin göçü

Beyin göçü, yetiştirilmesi için büyük kaynak gerektiren veya yetiştiği halde ilgisizlik ve olanaksızlık nedeniyle bilim insanı, hekim, mühendis gibi vasıflı insan gücünün daha gelişmiş bir ülkeye göç etmesi. İyi eğitimli, üreten, düşünen, nitelikli çalışanların araştırma veya çalışma hedefiyle yurt dışına gitmesi durumudur[1].

Beyin göçünden bahsedilebilmesi için terk edilen ülke ile göç edilen ülke arasında gelişmişlik ve olanaklar açısından az da olsa bir fark bulunmalıdır. Beyin göçü temelde gelişmiş ülkelere yönelik bir kaynak aktarımı olarak değerlendirilir.

Beyin göçü terimini ilk kez, 1950-60'lı yıllarda İngiltere'den ABD ve Kanada'ya göçü ifade etmek amacıyla 1962 yılında Royal Society tarafından kullanılmıştır[2].

Genel durum

Beyin göçü çoğunlukla fakir ülkelerden zengin ülkelere doğrudur. Güneyden-kuzeye göçe teknoloji ile ilgili öğrenci ve araştırmacılar, kuzeyden-güneye olan göçe daha çok sosyal bilimciler katılır. 2000 yılındaki göçmenlerin %60'ı gelişmekte olan ülkelerden gitmiştir. 1990-2000 arasında OECD ülkelerindeki üniversitelerden mezun olan yabancıların sayısı %63 artmıştır. OECD ülkelerinin tamamı yabancı beyin göçünü kolaylaştırıcı politikalar yürütürler. Bu ülkeler içinde beyin göçünün 2/3'ü Kuzey Amerika'ya yöneliktir. Beyin göçünden birkaç ülke yoğun olarak yararlanır. ABD'nin payı %51'dir. Buna Kanada ve Avustralya eklenirse %70, Fransa, Almanya ve İngiltere eklenirse oran %85'e ulaşmaktadır.[1]

Tarihi

Yetişmiş insan gücü hareketi olarak değerlendirilen beyin göçünün geçmişi çok eski devirlere dayanır. Çeşitli dini, siyasi, bilimsel nedenlere dayanan beyin göçü ilk ve orta çağlarda bulunuyordu. II. Dünya Savaşından önce çok sayıda bilim insanı Hitler'den kaçıp ABD'ye yerleştiler. Bu gelişmelerde Amerika'nın gelişmesinde büyük ölçüde rol oynadı. Albert Einstein da Almanya'dan ABD'ye göç eden bilim insanlarından biridir.

Beyin göçünün tarihinin, bilimin tarihi ile başladığına dair ortak bir görüş bulunmaktadır. MÖ 600-300 yılları arasında beyin göçünün yönü Atina'ya doğruydu. Yolculuğun tehlikeli ve zor olduğu zamanda öğrenci, araştırmacı ve eğitimciler Atina'ya gidiyorlardı. MÖ 300'den sonra bilimin merkezi, beyin göçünün yönü İskenderiye'ye doğrudur. İskenderiye Kütüphanesinin insan gücü ihtiyacı beyin göçü ile sağlanmıştır. Bilimsel çalışma ortamı ve ücretler dünyanın değişik yerlerinden bilim adamlarını buraya toplamıştı[3]

M.S. 500 yılından sonra dünyanın bilim merkezi İran'ın doğusu olmuştur. Cündişapur Üniversitesi dünyanın her yanından özellikle de Hristiyan bilim adamları toplanmıştır. 8. ve 9. yüzyıllar boyunca Emevi ve Abbasiler devrinde Bağdat ve Şam'da bilimin merkezi olmuştur. Kurulan merkezlere önceleri bireysel, teşvikler sonrasında Suriyeli, Yahudi, Hindu ve İranlı araştırmacılar ilgi göstermiştir[3].

Avrupa'da orta çağda Avrupa ülkeleri arasında beyin göçü gerçekleşmiştir. Bu zamanda devletler tarafından beyin göçünü teşvik eden ve yasaklayan kararlar alınmıştır. 8.yy'dan sonra manastır ve kiliselerde yapılan eğitim daha sonra üniversitelerde yapılmaya başlanmıştır. Avrupa'da 1250'de 20 olan üniversite sayısı, 15.yüzyıl sonlarında 80'e ulaşmıştır. Haçlıların 1204'de, Osmanlıların 1453'de İstanbul'u alması ile bilim adamları Avrupa'ya gitmiştir. Bu bilim adamları Padura, Oxford, Heidelberg ve Prag'da bilim merkezlerinin kurulmasına öncülük ettiler. Mili devletlerin kurulması ile 14. ve 15. yüzyıllardan sonra beyin göçü durdurulmaya çalışılmıştır[3].

Sonuçları

Göç gönderen ülkeler açısından beyin göçünün sonuçları üç grupta toplanabilir; işsizlerin iş bulması, işçi havaleleri, işçilerin geri dönüşleri. Göçmenlerin geri dönmeyip gelişmiş ülkelere yerleşmesi, yetişmiş insan kaybı olup, göçün en ağır maliyetidir[1].

Kaynakça

  1. BAKIRTAŞ, Prof. Dr. Tahsin; KANDEMİR, Orhan (2010). "GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER VE BEYİN GÖÇÜ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ". Kastamonu Eğitim Dergisi. 26 Şubat 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Şubat 2019.
  2. ARSLAN, Yrd. Doç. Dr. Neslihan (2017). "Beyin Göçü ve Diaspora Ağları". dergipark.gov.tr. 9 Ağustos 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Şubat 2019.
  3. KURTULUŞ, Yard. Doç. Dr. Berrak (2011). "BEYİN GÖÇÜ: GEÇMİŞTE, GÜNÜMÜZDE VE GELECEKTE". dergipark.gov.tr. 11 Ağustos 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Şubat 2019.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.