Cenneti Beklerken
Cenneti Beklerken, yönetmenliğini Derviş Zaim'in yaptığı 107 dakikalık Türk-Macar ortak yapımı sinema filmi. 2005 yılında çekilen film Türkiye'de Aralık 2006'da gösterime girdi.
Cenneti Beklerken | |
---|---|
Cenneti Beklerken - Kavganın ve aşkın imparatorluğunda, gerçeğin büyülü masalı... | |
Yönetmen | Derviş Zaim |
Senarist | Derviş Zaim |
Oyuncular | Serhat Tutumluer, Melisa Sözen, Mesut Akusta, Nihat İleri |
Müzik | Derviş Zaim, Rahman Altın |
Kurgu | Ulaş Cihan Şimşek |
Stüdyo | Marathon, Hermes, Sarmaşık |
Türü | Dram |
Yapım yılı | 2005, Türkiye/ Macaristan |
Çıkış tarih(ler)i | 15 Aralık 2006 (Türkiye) |
Süre | 107 dakika |
Dil | Türkçe |
Diğer adları |
Waiting for Heaven (festival ismi,uluslararası ismi) |
Başrollerini Serhat Tutumluer ile Melisa Sözen'in paylaştığı film, minyatür sanatını hem bir yan tema olarak kullanması, hem çekimlerde bu sanattan yararlanılmasıyla dikkat çekti.
Hikâye
On yedinci yüzyılda, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'da yaşayan minyatür ustası Eflatun (Serhat Tutumluer), ustalarının kendisine öğrettiklerine karşı gelerek, eşinin ve oğlunun ölümü sonrasında, Batılı tarzda portrelerini çizer. Bu tarz portrelerin İslam dinine aykırı olduğunu düşündüğü için içinde çelişkili duygular kabaran Eflatun, bir gün zorla bir Osmanlı vezirinin konağına götürülür. Vezir, Eflatun'dan, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı ayaklanan Danyal (Nihat İleri) adlı sözde bir şehzadenin, idamından önce Batılı tarzda portresini yapmasını ister.
Çırağı rehin alınan Eflatun, bu emir karşısında vezirin bir grup silahlı adamıyla birlikte Anadolu bozkırlarına doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Yolda rastladığı köle kızı Leyla'yı (Melisa Sözen) acıyarak yanına alan Eflatun, taht kavgasının ortasında bir yandan var olma mücadelesi verirken diğer yandan da bu güzel köle kız ile gizliden gizliye bir aşk yaşamaya başlar. Verdikleri kayıplara rağmen şehzade Danyal'ın hapsedildiği kaleye vardıklarında grubu büyük bir sürpriz beklemektedir.
Kavganın ve aşkın imparatorluğunda hayatta kalma savaşı veren Eflatun ve Leyla, hayalle gerçeğin harmanlandığı bu büyülü masalda kendi cennetlerini yaratırlar.
Oyuncular
- Eflatun - Serhat Tutumluer
- Leyla - Melisa Sözen
- Osman - Mesut Akusta
- Şehzade Danyal - Nihat İleri
- Şehzade Yakup - Mehmet Ali Nuroğlu
- Dilsiz Mustafa - Numan Acar
- 1. İsyancı - Rıza Sönmez
- Gazal - Bülent İnal
- Kervansaraydaki çoban - Altan Erkekli
- Eflatun 'un Oğlu - Halil İbrahim Aras
- Vezir - Ahmet Mümtaz Taylan
- Dizdar - Halil Kumova
- Kadı - Derviş Zaim
Filmden alıntılar
- Cihana hem adalet, hem güzellik lâzımdır. (Vezir, emirkulu Osman'a)
- Nakkaşlık, hayali dondurup resmetmektir. Eğer dönmezsem beni nakşet. (Eflatun, çırağı Gazala)
- Nakkaş gördüğünü değil zihnindekini nakşeder. (Eflatun, emirkulu Osmana)
- Halklara her zaman fetih gerekmez. Onların rüyaya da ihtiyacı vardır. Ben de rüyamı anlatmaya gidiyorum. (Şehzade Danyal, kendi isyan ordusuna)
- Ben rüyamın peşinden gidiyorum. Şayet başarısız olursam, hikâyemi nakşet ki bunca çaba boşa gitti sanılmasın. (Şehzade Danyal, Eflatun'a)
- Resim hem yapanın, hem bakanındır. (Eflatun, Kervansaray'daki çoban'a)
- Resim yapman karşılığında hayatını kurtardın. Sen mi onlarınsın, onlar mı senin? (Vezir, Eflatun'a)
- Sen, baktığım tek suretsin... Gitme! (Leyla, Eflatuna)
Ödüller
- 14. Altın Koza Film Festivali, "Jüri Özel Ödülü" Derviş Zaim
- 14. Altın Koza Film Festivali, "En İyi Müzik" Ödülü Rahman Altın
- 14. Altın Koza Film Festivali, "En İyi Kurgu" Ödülü Ulaş Cihan Şimşek
- 14. Altın Koza Film Festivali, "En İyi Sanat Yönetmeni" Ödülü Elif Tasçıoğlu, Serdar Yılmaz
- 18. Ankara Uluslararası Film Festivali, "En İyi Müzik" Rahman Altın
- 18. Ankara Uluslararası Film Festivali, "En İyi Sanat Yönetmeni" Elif Tasçıoğlu, Serdar Yılmaz
- 43. Altın Portakal Film Festivali, "En İyi Özel Efekt" Uğur Erbaş
- 28. Siyad Türk Sineması Ödülleri, "En İyi Müzik" Rahman Altın
Filmdeki hatalar
- Eflatun ve vezirin silahlı adamları Anadolu'da yol alırlarken, Kapadokya yöresinde isyancıların silahlı saldırısına uğrarlar. Vezirin adamlarının taşıdıkları uzun namlulu çakmaklı tüfeklerin, yakın çekimlerde de görüldüğü gibi (Filmin 16. dakikası) dipçik, kabza, namlu yapısı ve taşıma kayışına bakıldığında açıkça 19. yüzyılda yapılmış modeller oldukları anlaşılıyor. Oysa film 17. yüzyılda geçmektedir. Bak:"Askeri Müze Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi Ateşli Silahlar Kataloğu , Aysel Çötelioğlu.Askeri Müze Yayınları.ISBN 975-409-139-0" Ayrıca bk.Askeri müze'nin sitesi
- Eflatun karakteri vezirin konağına ikinci kez gittiğinde içeri girerken arkada Ayasofya Camii var, konaktan çıkarken aynı açıda boş bir arazi görüyoruz.