Gudea silindirleri
Gudea silindirleri, MÖ 2125 yılına ait bir çift terakota silindirdir. Ninurta Tapınağı'nın İnşası adında bir Sümer efsanesi hakkındadır ve çivi yazısı ile yazılmıştır. Silindir, Lagaş'ın kralı Gudea tarafından oluşturulmuş ve 1877 yılında Telloh (antik Girsu), Irak'taki kazı sırasında keşfedilmiştir. Günümüzdeyse Fransa'nın başkenti Paris'teki Louvre Müzesi'nde sergilenmektedir. Bunlar şimdiye kadar keşfedilen en büyük çivi yazısı silindirleridir ve Sümer dilinde yazılmış en uzun bilinen metni içerir.
Derleme
Keşif
Silindirler, 1877'de yapılan ilk kazılarda, Sümerlerin "kutsal şehri"nin antik kalıntıları olan Telloh'taki E-ninnu tapınak kompleksi altındaki bir su yolunda Ernest de Sarzec tarafından keşfedilmiştir. Agaren olarak bilinen bir binanın yanında bulunmuş ve burada, Lagaş'ın İkinci Hanedanlığı döneminde Gudea tarafından tapınağın yapımını anlatan bir yazıt içeren bir sütun direği bulunmuştur. Agaren, sütunun üstünde bir yargı yeri veya merhamet koltuğu olarak tanımlanmış ve silindirlerin ya orada ya da Eninnu'da başka bir yerde tutulduğu düşünülmektedir. Girsu neslinin yok edilmesi sırasında drenaja düştükleri tahmin edilmektedir. 1878’de silindirler Paris, Fransa'ya gönderildi ve günümüzde Louvre Müzesi, Yakın Doğu eserleri bölümü, Richelieu, zemin kat, oda 2, MNB 1511 ve MNB 1512 erişim numaralarında sergilenmektedir.
Tarifi
İki silindir A ve B olarak etiketlendi, A, 61 cm yüksekliğinde, 32 cm çapında ve B ise 33 cm çapında 56 cm yüksekliğindedir. Silindirler, montaj için merkezde deliklerle oyulmuştur. Esasen silindirin deliklerini dolduran kil tıpalar mevcuttu ve silindirin kendisi bilinmeyen bir tür alçı ile doldurulmuştu. Silindirlerin kil kabukları yaklaşık 2,5 ila 3 cm kalınlığındadır. Her iki silindir de çatlamış ve restorasyona ihtiyaç duymuştur; Louvre, B silindirin bir kısmını restore etmek için kullanabilecek 12 silindir fragmanına sahiptir. A silindiri otuz sütun iken B silindiri yirmi dört sütundur. Bu sütunlar, vaka başına bir ila altı satır içeren sütun başına on altı ila otuz beş vakaya bölünmüştür. Çivi yazısı, silindirlerin yatay konumda okunması anlamına gelmektedir ve bu, Akad İmparatorluğu veIII. Ur hanedanı arasında kullanılan tipik bir formdur. Belirli işaretlerin şekillerinde alfabe farklılığı, silindirlerin farklı yazmanlar tarafından yazıldığını ortaya koymaktadır.