Homo habilis
Homo habilis (Latince yetenekli insan), soyu tükenmiş hominid türlerinden biridir. Günümüzden yaklaşık 2.5 ila 1.8 milyon yıl önce Pleistosen'nin başlangıcında yaşamıştır.
Homo habilis | ||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Korunma durumu | ||||||||||||||||||||||||||||||||
Bilimsel sınıflandırma | ||||||||||||||||||||||||||||||||
| ||||||||||||||||||||||||||||||||
Leakey, 1964 | ||||||||||||||||||||||||||||||||
H. habilis genellikle homo cinsinin ilk örneği kabul edilir. Homo türüne dahil canlılar arasında muhtemelen insana en az benzeyenidir. Kısa boylu, uzun kolludur. Ancak yüzü fazla çıkıntı yapmaz, yani modern insana benzer şekilde basıklaşmaya başlamıştır. Australopithecinenin soyundan geldiğine inanılır. İnsansı maymunlara benzeyen ve h. habilisden daha iri olan homo rudolfensisin ise yakın atalarından olduğu düşünülmektedir.
H. habilisin beyni modern insanın beyninin yarısından biraz küçüktür. Buna rağmen fosil kalıntılarının yanında çoğunlukla taş aletlere rastlanır. Daha uzun boylu ve beyni daha gelişmiş olan homo ergasterin de atası olduğu düşünülmektedir. Homo ergaster modern insana oldukça benzeyen homo erectusun atasıdır. Homo habilisin modern insanın doğrudan atası olduğu mevzuu hala tartışmalıdır.
Homo habilisten 100 - 200 bin yıl önce australopithecus garhi de taştan aletler yapmıştır (yaklaşık günümüzden 2.6 milyon yıl önce). Homo habilis taştan aletler ve silahlar yapmış olduğu halde avcılıkta torunları kadar usta olduğu söylenemez. Daha çok leş yiyici olduğu, silahları savunmada ve et sıyırmada kullandığı düşünülmektedir. Kendini savunabiliyor olması, daha tehlikeli ortamlarda diğer primatlara oranla hayatta kalmasına daha fazla imkân vermiştir.
Homo habilis buluntuları
H. habilis, Tanzanya’da Olduvai Boğazında bulunan fosilleriyle tanınır. Bu fosillerin bulunduğu yerler I. Yatak ve II. Yatak olarak adlandırılır. Türe bu ad, 1964 yılında verilmiştir. Bu fosillerin bulunduğu I. Yatak’ta ayrıca Australopithecus boisei kalıntıları, yontulmuş taş aletler ve dericilikte kullanılan bir alet bulunmuştur. II. Yatak olarak adlandırılan kazı alanında Homo erectus kalıntıları da ortaya çıkarılmıştır.
Burada bulunan ve Homo habilis olarak adlandırılan birey sayısı yedidir. Homo habilis’in insan evrimindeki yeri kesinlik kazanmamıştır. Bir görüşe göre Homo habilis, Australopithecus africanus türünden çok az farklılık gösterir. Bu arada homo habilis ile Homo erectus’un ayrı evrim çizgisi izlediğini savlayan bilimadamları da vardır.
H. habilis'e ait olduğu belirlenmiş olan bazı önemli fosil örnekleri aşağıda, belirlenmiş yaşlarına göre en yaşlı olandan başlayarak sıralanmıştır.
- KNM ER 1813: 1973'te Kenya'nın Koobi Fora bölgesinde keşfedilmiş ve 1,9 milyon yaşında olduğu belirlenmiş olan, görece tam bir H. habilis kafatasıdır. Beyin kapasitesinin 510 mL olduğu saptanmıştır ki, keşfedilmiş başka bazı erken H. habilis örnek ve formlarınınki gibi etkileyici değildir.
- OH 24: Ekim 1968'de Tanzanya'nın Olduvai Kanyonu'nda Jonathan Leakey tarafından keşfedilmiş ve 1,8 milyon yaşında olduğu belirlenmiş olan, "Twiggy" takma adıyla anılan, biçimi belli ölçüde bozulmuş bir H. habilis kafatasıdır. Beyin hacminin 600 mL'den biraz daha az olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, yüzünün öne çıkıklığının, daha ilkel olan australopitekin üyelerine göre daha az olduğu da saptanmıştır.
- OH 7: 4 Kasım 1960'ta Tanzanya'nın Olduvai Kanyonu'nda Jonathan Leakey tarafından keşfedilmiş ve 1,75 milyon yaşında olduğu belirlenmiş olan, dişleri tam bir H. habilis alt çenesidir. Araştırmacılar, dişlerin küçüklüğüne dayanarak, çenenin sahibi olan bireyin 363 mL gibi bir beyin hacmine sahip olduğunu öngörmektedirler.
- KNM ER 1805: Kenya'nın Koobi Fora bölgesinde keşfedilmiş ve 1,74 milyon yaşında olduğu belirlenmiş olan, erişkin bir Homo habilis kafatasının üç parçasını içeren bir örnektir. Bir H. habilis'e ait olduğu belirlenmeden önce, kafatasının genel şekline ve çenenin öne çıkıklığındaki (prognatizmdeki) azlığa dayanarak, bu örneğin bir Homo erectus'a ait olduğu öne sürülmüştür.