Silahlara Veda
Silahlara Veda, Amerikalı yazar Ernest Hemingway'in en önemli romanlarından biridir. Silahlara Veda'da savaşın ortasında iki genç insan hem kendi sevgi dolu dünyalarında, hem de savaşın her şeyi yerle bir eden acımasız dünyasında yaşarlar. Hemingway, romanda olağanüstü gözlemleri ve yazım tekniğiyle başarının doruğuna ulaşır, ününe ün katar. Başka savaş romanları da yazan Hemingway, yazarken yalnız savaşı anlatmakla kalmaz, kendi dünya görüşü doğrultusunda savaşın insan yaşamına olan tüm olumsuz etkilerini de vurgular.
| |
Yazar | Ernest Hemingway |
---|---|
Tür | Roman |
Yayım | 1929 (İlk Baskı) |
Yayımcı | Charles Scribner's Sons |
Karakterler
Ana karakterler
- Frederic Henry: Romanın asıl kahramanıdır. Birinci Dünya Savaşı sırasında İtalyan ordusu bünyesinde savaşan Amerikalı bir teğmendir. Görevi kendisine ve emri altındaki erlere tahsis edilen ambulanslarla cepheden savaş hattı gerisindeki hastanelere yaralıların taşınmasıdır. Sevgilisi Catherine Berkley ile tanışmadan önce hayatı günü gününe yaşayan, cephede sadece kendisine verilen görevi eksiksiz yerine getirmeye çalışan, cephe dışında ise arkadaşı Rinaldi ile eğlence hayatının içinde olan bir tiptir. Catherine’yle tanıştıktan sonra ise hayatı tamamen değişir. Artık gelecek kaygısı taşır, özellikle çevresindeki insanlara karşı daha duyarlı olmaya başlar. Savaş konusundaki fikirleri değişmeye başlar. Biraz daha hümanist olur ve de duygularıyla hareket etmeye başlar. Bir savaş kahramanın sahip olduğu kararlılık, cesaret, fiziksel dayanıklılık gibi niteliklere de sahip olan Frederic, zamanla kendisini ve sevgilisini düşünmeye başlayan bencil bir tiptir.
- Catherine Barkley: Romanda Frederic Henry’nin sevgilisi olan Catherine, savaş hattının gerisinde bulunan hastanelerin birinde görev yapmakta olan bir İngiliz hemşiredir ve de ölen nişanlısının ardından yas tutmaktadır. Frederic Henry ile tanıştıktan sonra ona tutku derecesinde aşık olan Catherine, aşkı için hemen her şeyi göze alabilecek durumdadır. Örneğin sevgilisi yüzünden çoğu zaman en yakın arkadaşı olan Helen Ferguson ile sık sık tartışır. İstediği tek şey sevgilisiyle beraber mutlu bir yaşam sürmektir. Olağanüstü güzelliğinin yanı sıra doğruluk, samimiyet, duygusallık ve de yardımseverlik onun karakterinde bulunan tipik özelliklerdir.
Yan karakterler
- Rinaldi: Frederic Henry’nin oda arkadaşı olan Rinaldi aynı zamanda onun en yakın arkadaşıdır. Savaşta yaralıların tedavisiyle ilgilenen bir doktordur. Henry’le “yavru”, “bebek” gibi lakaplarla çağıran Rinaldi, cephe dışındaki zamanının kadınlarla beraber eğlenerek geçirir. O da Henry’nin Catherine ile tanışmadan önceleri olduğu gibi, hayatı günlük yaşayan, diğer arkadaşlarıyla şakalaşmayı seven, süregelen savaşa rağmen asla gelecek kaygısı taşımayan delidolu birisidir.
- Helen Ferguson: Catherine’nin en yakın arkadaşı olan Helen, Catherine gibi cephe gerisindeki askeri hastanelerde görev yapan İskoçyalı bir hemşiredir. Arkadaşı Catherine’yi çok seven Helen, başlangıçta onun Henry ile buluşmalarına yardımcı olur fakat daha sonraları ikisi arasındaki bağ güçlenmeye başlayınca ona zarar vereceği korkusuyla Frederic’e hep kuşkuyla yaklaşır. O da Catherine gibi iyi niyetli, dürüst, hastalara karşı yardımsever bir kızdır.
- Papaz: Nazik, çevresindeki insanlara sevgi ve saygıyla yaklaşan bu genç adam, ordudaki askerlere dini konularda destek olmakla görevlidir. Her ne kadar, onun gibi rütbeli askerlerin dini kişiliğini hedef alan şakalarına maruz kalsa da onlara karşı anlayışla davranmıştır. Henry ile olan sohbetlerinde savaşın gerekliliği ve gerekçeleri, kahramanlık gibi konuları tartışır.
- Hemşire Gage: Frederic’in cephede yaralandıktan sonra tedavi gördüğü Amerikan hastanesinde onun bakımından sorumlu olan hemşiredir. Daha sonra Frederic ile arkadaş olmuştur.
- Van Campen: Aynı Amerikan hastanesindeki hemşirelerin yöneticisidir. Frederic’e tedavi olduğu sürece bir türlü ısınamamış, ona karşı daima soğuk davranmıştır.
- Doktor Valentini: Frederic’i dizinden ameliyat eden doktordur. Onun kendisine olan güveni Henry’i etkilemiştir.
- Ettore Moretti: Frederic gibi Amerikalı olan Ettore, savaş sırasında gösterdiği kahramanlıklarla ve de aldığı madalyalarla sürekli övünen bir tiptir. Frederic’in savaştan kaçtığı zamanlarda gösterdiği tutumun tam aksi bir tutum sergiler.
- Gino: Frederic’le savaş yüzünde çoğu yıkılmış bir köyde tanışmıştır. O ise vatan toprağının kutsallığına inanır ve de ne pahasına olursa olsun korunması gerektiğini belirtir.
- Ralph Simmons: Opera öğrencisi olan Ralph, Frederic’in savaştan kaçtıktan sonra yanına gittiği ilk kişidir. Frederic’e sivil kıyafetleri vererek onun tanınmadan dolaşmasını sağlamıştır.
- Emilio: Bir otelin barında barmenlik yapan Emilio, Henry’nin tekrar Catherine ile beraber olmasını sağlamış, onlara İsviçre’ye kaçmalarında yardım etmiştir.
Özet
Roman, birinci tekil kişi tarafından anlatılmakta olup beş ana bölümden oluşuyor ve bu beş ana bölüm kendi içinde daha küçük bölümlere ayrılıyor.
Birinci bölüm
Roman, Teğmen Frederic Henry tarafından olayların geçtiği yerin ve zamanın tasviriyle başlıyor. Birinci Dünya Savaşı yıllarıdır. O yılların birinde yaz sonuna doğru İtalyanlar, savaştıkları Avusturyalılar’a karşı çok büyük zaferler elde etmişlerdir. Avusturyalılar, İtalyan orduları karşısında sürekli çekilmekte, İtalyanlar ise Avusturyalılar’ın terk ettikleri yerleri ele geçirerek, Avusturyalılar’ı takip etmektedirler. Bu zaferlerin ardından, Teğmen Frederic Henry’nin bağlı bulunduğu birlik çarpışmanın yapıldığı hattan daha geride nispeten güzel bir kent olan Gorizia’ya döner. Bu Teğmen için iyi bir fırsattır. Artık cephede geçirdiği zorlu günlerin stresini atabilecek, bu küçük ama güzel kentte gezip tozabilecek, gönlünce eğlenebilecektir.
Frederic, Gorizia’ya vardığı zaman genelde vaktinin çoğunu gündüzleri arkadaşı Rinaldi ile birlikte eğlenerek akşamları ise subayevlerinde diğer subaylarla sohbet ederek geçirir. Yine böyle bir gecede Yüzbaşı, Binbaşı ve de Papaz’la birlikte sohbet eder. Bu sohbette kar yapmağa başladığı dolayısıyla da o yıl için savaşın genel itibarıyla bittiği konuşulur. Frederic daha sonra kaldığı odaya döner. Burada arkadaşı Rinaldi kendisine bu kentte çok güzel kızlar olduğunu ve o gün Catherine Barkley ve arkadaşı Helen Ferguson’la tanıştığını ve isterse onu da tanıştırabileceğini söyler. Frederic, ertesi sabah yine emrindeki askerlerle yaralıları ambulanslarla Gorizia’daki hastaneye taşır. O akşam kaldığı subayevine geldiğinde, Rinaldi’nin Catherina Barkley’lerle buluşmaya giderken görür. Rinaldi zorla onu da yanında götürür. O akşam Catherina Barkley’le tanışan Frederic ona karşı bazı duygular hissetmeye başlar. Fakat başlangıçta hissettiği duygular gönül eğlendirdiği diğer kızlara karşı hissettiği duygulardan pek de farklı değildir. Buna rağmen Catherine, çok kısa bir süre önce kaybettiği bir nişanlısı olmasına rağmen Frederic’i çok sever ve bir anda ona bağlanır. Daha sonraki buluşmalarında Frederic’in Catherine’ye karşı olan hisleri değişmeye başlar. Ona tutkuyla aşık olur. Ona olan aşkı, karakterinde değişikliklere yol açar. Artık düşündüğü tek şey Catherine ve onunla ileride yaşamak istediği hayattır. Savaşa karşı bakış açısında değişiklikler olmaya başlar. Hatta bir defasında bundan Papaz'a da bahseder. Ona göre savaş, bir çeşit oyundur ve de askerler bu oyunun oyuncularıdır; fakat kendileri pek istemese bile sırf üstleri öyle istiyor diye savaşmaktadırlar. Papaz onun bu görüşlerine saygı duyar ve aralarındaki bu kısa sohbet savaşın öyle pek kısa sürede bitmeyeceği şeklinde bir kanıya varmalarıyla biter.
Ertesi sabah Frederic, emri altındaki dört erle birlikte ambulanslarla yaralıları taşımak için cepheye giderler. Kış yaklaştığı için çatışmalar azalmıştır fakat İtalyanlar son bir saldırı yapmayı planlıyorlardır. Bu çatışmalardan olduğu sırada Frederic ve emrindeki dört askerin sığındıkları sığınma evine bir havan topu düşer. İçinde bulundukları sığınma evi yıkılır ve de Frederic dizinden ağır bir yara alır. Kendine geldiğinde emri altında bulunan erlerin akıbetini merak eder. Onu bulan kurtarma ekipleri onu sedyeyle daha güvenli olan ana karargaha taşırken, o emri altındaki askerlere ne olduğu hakkında soru sormayı sürdürür. Aslında cephede savaşırken yaralanmamasına rağmen, kendinden önce sorumlu olduğu askerleriyle ilgilenmesi onun daha sonra gümüş madalya ile şereflendirilmesini sağlayacaktır. Kısa bir süre buradaki sahra hastanesinde kalan Frederic daha sonra kendisine daha iyi bakılacağı gerekçesiyle Milano’daki bir sahra hastanesine gönderilir. Birinci bölüm onun Milano’ya gelmesinin ardından biter.
İkinci bölüm
Burada bir Amerikan Hastanesine kaldırılan Frederic’le, Hemşire Gage ilgilenir. Bu sırada hastanenin başhemsiresi Van Campen ile tanışır. Fakat Frederic ona bir türlü ısınamaz. Onu tetkik eden doktorlar dizinin ameliyat edilmesi gerektiğini fakat ameliyat içinse en az altı ay dizindeki yaraların iyileşmesini bekleyeceklerini söyler. Altı ay bu hastanede kalmak Frederic’in asla kabul edemeyeceği bir şeydir. Bunun üzerine başka doktor arar ve nihayet Doktor Valentini onun ameliyatını hemen gerçekleştirebileceğini söyler. O da bunu kabul eder. İki buçuk saat süren ameliyat başarılı geçmiştir. Fakat yine de Frederic’in hastanede gözlem altında tutulması gerekmektedir. Bu sırada cephede savaşa ara velince Catherine ve Helen kendilerine Gorizia’da ihtiyaç duyulmadığı gerekçesiyle aynı hastaneye tayin edilir. Dolayısıyla da Frederic ve Catherine birlikte vakit geçirmeye başlar. Birbirleriyle birçok şey paylaşırlar. Artık ikisi resmen olmasa bile karı-koca gibidirler. Kaldı ki bu sırada Catherine hamile kalır. Fakat ikisi de doğru bulmamalarına rağmen evlenmeyi düşünmezler. Sonuçta birbirlerine karşı sonsuz güven duymaktadırlar. Zamanla dizindeki yara iyileşmeye başlayan Frederic, hastanede kaldığı sürece Ettore Moretti, Ralph Simmons gibi başka insanlarla tanışır. Nihayet yaz sonuna doğru bütün yaraları iyileşen Frederic’e tekrar orduya dönmesi için yazı gönderilir.
Üçüncü bölüm
Frederic çok sevdiği sevgilisi Catherine’den ayrılmak zorunda kalsa da Eylül ayında tekrar Gorizia’ya döner. Geri döndüğünde, yazın İtalyanlar’ın Avusturyalılar karşısında gerilediğini öğrenir. Avusturyalılar kaybettikleri toprakları geri almaktadır. Nitekim, ani bir taarruzla Gorizia’nın içlerine kadar ilerler. Bu durum karşısında İtalyan ordusu geri çekilmeye başlar. Frederic’in bu geri çekilmedeki görevi, emri altındaki üç askerle birlikte çeşitli malzemelerle dolu olan dört ambulansı daha geride bulunan Udine’ye götürmekti. Fakat geri dönüş yolu bütün bir ordu geri döndüğü için konvoylarla doluydu. Onlar da Frederic’in emriyle Udine’ye daha çabuk varmak için diğer yollardan gitmeye karar verdiler. Fakat o gün çok şiddetli yağmur yağmaktadır. Dolayısıyla arabaları çamura saplanır. Onlar da arabaları terk edip Udine’ye yürüyerek gitmeye başlarlar. Fakat bu sırada erlerden biri olan Aymo, İtalyan Ardçıları tarafından düşman olduğu gerekçesiyle vurulur. Bu sırada düşman askerleri iyice onlara yaklaşmışlardır. Geceyi buldukları boş bir evde geçirirler. Frederic’in emrindeki erlerden biri olan Bonello, burada kalırlarsa düşmanlara yakalanacakları gerekçesiyle onları terk eder. Ertesi sabah Frederic, iki erle birlikte Udine’ye doğru yürümeye devam ederler. Bu sırada başka bir İtalyan taburu olan Carabinieriler’le karşılaşırlar. Fakat Carabinieriler geri çekilmeyi başarısızlık olarak görüyorlardır. Bu başarısızlıktan sorumlu tuttukları subayları kurşunlayarak idam ediyorlardır. Frederic, tutsak altında tutulduğu yerin yanı başındaki bir nehre atlayarak onların elinden kurtulur. Daha sonra karaya çıkan Frederic, Milano’ya giden bir yük trenine gizlice biner.
Dördüncü bölüm
Trenden Milano’ya yakın bir istasyonda atlar. Daha sonra sevgilisi Catherine’yi bulabilmek için Milano’ya gider. Fakat üstünde askeri bir üniforma vardır ve de bu durumda kaldığı sürece savaştan kaçtığı anlaşılacak dolayısıyla da cezalandırılabilecektir. Ancak Amerikan Hastanesi’nde kaldığı sürede tanıştığı Ralph Simmons sayesinde sivil kıyafetler bulur. Yine de tehlike geçmez çünkü subayların sivil kıyafetlerle dolaşması yasaktır. Kendisini tanıyan birisi tarafından kolaylıkla ihbar edilebilir durumdadır. Bu kötü durumdan kurtulmanın tek yolu İsviçre’ye varmaktır. Nihayet Emilio sayesinde Catherine’yi bulur ve yine Emilio sayesinde bir tekneyle gölü geçerek İsviçre’ye varırlar.
Beşinci bölüm
Frederic, kendilerini yakalayan gümrük muhafızlarına İsviçre’ye turizm için geldiklerini, kayığı ise spor yapmayı sevdikleri için kullandıklarını söyler. Sonuçta paraları ve de pasaportları vardır. Bu durum onların İsviçre’den geçici vize almalarını sağlar. Frederic ve Catherine bebekleri doğana kadar İsviçre’de kalmaya karar verirler. Bu sürede de İsviçre’nin şirin bir dağ köyünde kalırlar. Catherine’nin doğumu yaklaşınca, Lozan’a giderler. Şehrin büyük hastanelerinin yanında bir otelde kalmaya başlarlar. Nihayet bir gün, saat sabahın üçüne doğru Catherine doğum sancılarıyla uyanır. Derhal hastaneye giderler. Fakat Catherine’nin doğumu hiç de öyle kolay bir doğum olacak gibi değildir. Ancak o gece doğum olayı gerçekleşir. Fakat bebek ölü doğmuştur. Nitekim doğumdan bir gün sonra ani bir kanama geçiren Catherine, hemen doktorlar tarafından ameliyata alınır. Fakat bu ameliyatı kaldıramayan Catherine, hayata gözlerini yumar. Bütün bu olan bitenden sonra Frederic son bir kez Catherine’nin odasına girer. Odadaki hemşireleri dışarı çıkarır. Daha sonra olanları yazar şöyle anlatıyor:
“…Onları dışarı çıkardıktan sonra kapıyı kapadım. Işığı söndürünce bir yararı olmadığını anladım. Bir heykele elveda demek gibi bir şeydi bu. Cansız bedeni öylece yatıyordu. Az sonra dışarı çıktım, hastaneden ayrılıp,yağmur altında otele kadar yürüdüm