Taha Hakkârî
Taha Hakkârî (ö. 1853) son devir İslam âlimidir. Oğlu Şeyh Ubeydullah Nehri, devrin önde gelen siyasi figürlerinden biri olmuş; torunu Seyyid Abdülkadir ise siyasete girerek, 1908 âyân meclisi (senato) ve Şûrâ-yı Devlet (Danıştay) başkanlığı yapmıştır.
Hayatı
Osmanlı Devletinin son devirlerinde yaşadı. Abdülkâdir Geylânî’nin torunlarındandır. Böylece soyu Hasan bin Ali’ye kadar uzanır. Molla Ahmed’in oğludur. Lakabı Şihâbeddin (dinin parlak yıldızı) ve İmâdeddin (dinin direği) ve Şeyh-i Büzürk’tür (ulu şeyh). Şemdinli’nin Meleyân köyünde doğdu. Küçük yaşta Kur’an-ı ezberledi. Süleymaniye, Kerkük, Revandiz, Erbil ve Bağdat’taki medreselerde zamanının önde gelen âlimlerinden ders görüp İcâzetnâme (diploma) aldı. Bugün Kuzey Irak’taki Berdesûr’da medrese açtı.
Amcası Abdullah Şemdinî’nin de hocası olan Nakşî şeyhi Hâlid Bağdadî’ye talebe oldu. 1813’te Bağdat’ta onun yanında seksen gün kalarak hilafet aldı. Berdesûr’a döndü. Şemdinli’ye bağlı Nehri’de irşad (islam dinini öğretme ve yayma) ile görevli olan amcası Abdullah ölünce, buraya geldi. Kırk sene irşad meşgul oldu. Sultan Abdülmecid tarafından İstanbul’a davet edildi ise de, özür beyan etti.
Taha Hakkârî 1853’te Nehrî’de vefat etti. Kabri orada, amcası ve kardeşi Salih ile aynı kabristandadır. Kürtçe'den başka, Arapça, Farsça ve Türkçe bilirdi. Meşhur halifeleri, kardeşi Salih, Sıbgatullah Arvasî, Fehim Arvasî, Muhammed Küfrevî ve Molla Taha (Halife Köse) olup, yerine Salih Nehrî’yi bıraktı. Dört oğlundan Ubeydullah, amcası Salih Nehrî’nin halifesi idi. Nehri bugün harabe durumundadır.
İran Şahı Muhammed Ali Kaçar, Taha Hakkârî'yi severdi. Taha Hakkârî, Abdürrahim ismindeki bir talebesini kendisini irşad için gönderdi. Bu sebeple Şah, kendisine Osmanlı sınırına yakın yerlerde iki köyün gelirini verdi. Taha Hakkârî’nin vefatından sonra gelen şah bu köyleri geri alınca, Taha Hakkârî’nin oğlu Ubeydullah, milisleriyle İran sınırını geçerek bu köyleri tekrar zaptetti. Olay milletlerarası bir mesele haline gelince, Ubeydullah devrin padişahı Sultan Hamid tarafından 1882'de Taif’e sürgüne gönderildi ve ertesi yıl Mekke'de vefat etti. Bu konuyu dile getiren "men ki evlad-ı aliyem...." diye başlayan Farsça şiiri ünlüdür.
Ubeydullah’ın oğlu Abdülkadir, 1908’de Hicaz’dan İstanbul’a dönerek Heyet-i Âyân (senato) ve Şûrâ-yı Devlet (Danıştay) başkanı oldu. Daha sonra Kürt Teâli Cemiyeti başkanlığı yaptı. Şeyh Said isyanı vesilesiyle 1926’da oğlu Muhammed ile beraber Diyarbakır'da idam edildi. Taha Hakkârî'nin soyundan gelenler (Geylânîler), II. Dünya Savaşı'ndan sonra Barzanîler ortaya çıkana kadar, Kuzey Irak’taki en nüfuzlu aile idi.
Bibliyografya
- Şemsü's-Şümûs, Hasen Şükri, s. 135
- Mecd-i Tâlid, Haydarizade İbrahim Efendi
- Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye, s. 1181, 88. Baskı, Hakikat Kitabevi, 2003
- İslâm Meşhurları Ansiklopedisi (Abdüllatif Uyan) Cilt: 3, Berekat kitabevi, 1983
- Doğu Anadolu (Kuzey-Güney) Evliyaları 1. Cild, s. 376-404, 1. Baskı, 2004, Türkiye Gazetesi Yayınları