Tanrı'nın oğlu
Tanrı'nın oğlu, (bir) tanrının oğlu ya da göğün oğlu sıfatı, târihte pek çok hükümdârın kendisine yakıştırdığı bir unvandır.[1] Jül Sezar, ölümünden sonra MÖ 42'de Roma Senatosu tarafından tanrı ilân edilmişti. Sezar'ın evlâtlığı ve Roma İmparatoru olacak olan Augustus, Sezar'ın evlâtlığı olmasından dolayı kendisi için divi filius (ilahın oğlu) unvânını kullanmaya başladı. Roma İmparatoru Vespasian tanrı ilân edildiği için, oğlu Domitian da daha sonra kendisi için "ilahın oğlu" unvanını kullandı. Devâm eden asırlarda birçok Roma hükümdârı tanrı ilân edildi. Mitolojide de bir tanrının oğlu olmakla nitelenen pek çok karakter vardır. Herakles, Zeus'un oğlu; Horus, Osiris'in oğludur.
Tanrı'nın oğlu tâbiri Tanah'ta ve Yeni Ahit'te de Allah ile arasında özel bir münâsebet olan kişiler için kullanılmış bir tâbirdir. Tanah'ta, melekler, dindar ve âdil insanlar, Şit'in soyundan gelenler ve İsrail hükümdarları hakkında "Tanrı'nın çocukları" tâbiri kullanılmaktadır.[2] Yeni Ahit'te, Âdem[3] ve birçok kez İsa Mesih için[2] "Tanrı'nın oğlu" unvânı kullanılmaktadır. İsa Mesih'e tâbî olanlar için ise "Tanrı'nın Oğulları" tâbiri kullanılmaktadır.
Yeni Ahit'te pek çok kez İsa'ya Tanrı'nın oğlu vasfı izâfe edilir.[2] Yeni Ahit'te iki yerde, gökten gelen bir sesle İsa'nın Tanrı'nın oğlu olduğunun bildirildiği, bunun dışında bizzat kendisi tarafından ve bâzen de başkaları tarafından Tanrı'nın oğlu olarak vasfedildiği rivâyet edilmektedir.[4][5][6] İsa hakkında kullanıldığında Tanrı'nın oğlu tâbiri ile onun Mesihliğine, Tanrı tarafından seçilmiş kral olduğu inancına atıf yapılmaktadır.[7] Meryem oğlu İsa'ya Hristiyanlıkta atfedilen "Tanrı'nın oğlu" tâbirinin onun Mesih oluşundan başka bir anlama gelip gelmediği akademik çevrelerde üzerinde ortak bir kanaate varılamamış ve tartışılmaya devam edilen konulardandır.
"Tanrı'nın oğlu" kavramı, Hristiyan ilâhiyatında teslisin ikinci kişisi için kullanılan "Oğul Tanrı" kavramı ile karıştırılmamalıdır (Yun. Θεός ὁ υἱός) Teslis akîdesi, Meryem oğlu İsa'yı Oğul Tanrı olarak tanımaktadır, bu akîdede Oğul Tanrı'nın Baba Tanrı ve Kutsal Ruh ile özde aynı olup kişi olarak ayrı olduğuna inanılır. Teslis akîdesini kabûl etmeyen Hristiyanlar, İsa için -Yeni Ahit'te mevcut olan- Tanrı'nın oğlu tâbirini kabûl ederler, fakat -Yeni Ahit'te mevcut olmayan- Oğul Tanrı tâbirini kabûl etmezler.
Hükümdarlar ve unvanları
Târih boyunca III. Amenhotep'ten[8], Çin'deki Batı Çu hânedânına (MÖ 1046-771), Roma hükümdârı Augustus'tan, Japon imparatorlarına kadar birçok hükümdar bir tanrının soyundan geldiklerini îmâ eden unvanlar kullandılar.[1][9][10][11]
Bu geleneklerin başında Eski Mısır'daki firavunlar geleneği gösterilebilir. Bir Mısır firavunu, Mısır'da tapınılan tanrılardan birisinin soyundan geliyor olarak anlatılırdı.[12] Eski Mısır'ın ilk dört hânedânı boyunca firavunlar, tanrının oğlu olarak değil, tanrının kendisi olarak kabûl ediliyordu. Buradan yola çıkarak, ilk dört hânedânın doğrudan teokrasi rejimiyle yönetildiği çıkarımı yapılmaktadır.[13] Daha sonraki hânedanlarda da firavunun kendisini bir tanrının oğlu olarak kabûl etmenin yanı sıra, aynı zamanda tanrı olarak gördüğü bilinmektedir. Örneğin III. Amenhotep'in kullandığı unvanlardan birisi "Ra'nın oğlu"dur, o aynı zamanda kendisi için "tanrılar kralı" demeye kadar varmıştır.[8] Amarna Dönemi'nin sonlarında hükümdarlık yapan Akhenaton, firavunun rolünü, tanrının kendisi olmaktan, tanrı ile birlikte ülkeyi yöneten eşkrallığa indirdi. Bu yeni anlayışta, Tanrı ve firavun ülkeyi baba-oğul olarak birlikte yönetiyorlardı. Akhenaton, ayrıca, kendisinden önceki hükümdarlıklarda çok güçlü hâle gelen Amun râhipliği gibi bir din adamı topluluğunun fiilî iktidârı ele geçirmesini önlemek için, kendisini Tanrı'nın din adamı olarak tanımladı. Daha sonra Eski Mısır'ın İsrailoğullarının teokratik rejimine en benzer olduğu dönem, Herihor'un Teb Amun başrahibi olduğu dönemdedir. Herihor, kendisini bir tanrısal varlık olarak değil, sâdece bir başrâhip ve kral olarak kabûl ediyordu.[13]
Hükümdarların bir tanrının oğlu olarak kabûl edilmesi uzak doğu coğrafyasında da görülmektedir. Göğün oğlu (天子 Telâffuz: [tien tı], 天 "gök/tanrı" + 子 "çocuk") unvânı ilk kez Batı Çu Hânedânı'nda (MÖ 1046-771) kullanıldı. Şücin (詩經) şiirler kitabında geçen bu kavram, Çûlardaki göğün oğlu inancını göstermektedir. Buna göre göğün oğlu -ve dolayısıyla temsilcisi- olan Çin imparatoru, elindeki göksel meşruiyete dayanarak bütün dünyânın refahını sağlamakla sorumludur.[9][10] Tien (veyâ Ten) hem "gök" hem de "tanrı" anlamına geldiği için Tientı unvânı, "Tanrı'nın oğlu" şeklinde de tercüme edilebilir.[14] 7. asırdan beri Japon imparatorları da "göğün oğlu" (天子, Telâffuz: [ten şi]) unvânını kullanmaktadır.[15] Orta Asya kavimlerinde da yaygın bir "göğün/tanrının oğlu" unvanı kullanılmaktaydı. Örneğin, MÖ 3. asır civârında Hun hükümdarları -"gök", "çocuk" ve "engin tecellî" anlamlarını içeren- şanyü (單于) unvânını kullanıyordu (MS 5. asırda bu unvânın yerine "kağan" unvânı kullanılmaya başlandı). Cengiz Han, Çiu Çuci'ye yazdığı bir mektupta, Mete'yi şanyü unvânıyla anmaktadır.[16] Bu sözleri, onun zamânında (hük. 1206-1227) da şanyü unvânının Orta Asya kavimleri içinde unutulmadığını göstermektedir.
İsrailoğullarının kralları da "Rabbin oğlu" olarak görülüyordu.[17] İsrailoğullarının teokrasi rejiminde kral, Tanrı'nın yeryüzündeki vekîli olarak görülüyordu. İsrailoğulları krallarının Tanrı ile olan münâsebeti, Eski Mısır firavunlarının kendilerine izâfe ettiği münâsebetten daha zayıf bir münâsebetti. Firavunlardan farklı olarak, İsrailoğulları hükümdarları nâdiren başrâhiplik görevine geçerdi ve edilen duâlarda hükümdar duânın muhatabı olmazdı. Hükümdarla bir alâkası olan duâlarda da direkt olarak Tanrı'ya hitâb edilirdi.[18] Yahudi filozof Filon, Yahudi krallarını tanrı gibi göstermenin zıddı bir yolu tâkip ederek, Tanrı'yı en üstün kral olarak teşbih etmektedir.[19]:342
Tanah'ta geçtiğine göre Şam'da hüküm süren birkaç kralın adı "Hadad'ın oğlu" idi (Ben-Hadad). Bar-Rakib tarafından babası II. Panammuwa adına dikilen kitâbe, tanrının oğlu dinî anlayışını imâ eden bir bakış açısını göstermektedir. II. Panammuwa'nın oğlu ve Samal kralı olan bir hükümdarın, kendisi için "Rakib'in oğlu" (Bar-Rakib) unvânını seçtiği anlaşılmaktadır.[20] Rakib-El, Fenikece ve Aramice kitâbelerde adına rastlanan bir ilâhtır.[21] II. Panammuwa, Şam'da bulunduğu bir esnâda beklenmedik bir şekilde öldü.[22] Oğlu Bar-Rakib, Şam'ın yerlisi değildi ve Samal hükümdârıydı. Bar-Rakib'den başka herhangi bir Samal yöneticisinin de benzer bir dinî anlayışa sâhip olup olmadığına dâir bir bilgi mevcut değildir.
Yunan mitolojisinde, Heraklesin, Zeus'un oğlu olduğuna inanılırdı. Bunun dışında Eski Yunanlarda, tanrıların ölümlü kadınlarla ilişkiye girmesi sonucu tevellüd ettiğine inanılan pek çok tanrı çocuğu kurgusu vardır. Bir rivâyete göre, Büyük İskender'in annesi Olimpias, İskender'in Amun-Zeus'un oğlu olduğunu iddia etmişti.[23]
Jül Sezar, suikaste uğramasının ardından birkaç sene sonra MÖ 42'de Roma Senatosu tarafından "ilâhî Jül" (divus Iulius) unvânıyla ilâh ilân edildi. Evlatlık oğlu -ileride imparator Augustus olarak anılacak olan- Octavian, divi Iuli filius (ilâhî Jül'ün oğlu) ya da kısaca divi filius (ilâhın oğlu) unvânıyla anılmaya başlandı.[24] Augustus, daha önce Roma devletinde hiç görülmemiş bir iş olarak, divi filius unvânını İkinci Üçlü döneminde siyâsî gücünü artırmak ve bütün rakiplerini alt etmek için kullandı.[24][25]
Jül Sezar hakkında kullanılan, “tanrı gibi” mânâsına gelen divus’tu, “tanrı” anlamında kullanılan kelime deus değildi. Augustus da bu yüzden kendisi hakkında dei filius değil, divi filius unvanını kullandı.[26] O vakitler, tanrı kelimesi ile tanrı gibi (divus) kelimesi arasındaki fark avam nazarında pek farkında olunan bir mesele değildi. Augustus bu belirsizliği siyasi çıkarları için kullanmış olabilir.[26] Augustus’un etrafındakiler bu iki kelime arasındaki anlam farklılığının bilincinde olarak, şu mânâya kâil olmuşlardı: İmparatora yapılan ibadet, o sırada imparator olan şahsa değil, imparatorluk makamına yapılmış sayılır.[27] Bununla birlikte, bu anlam inceliği Roma şehrinin ötesinde ortadan kalkmış haldeydi, bu yüzden Augustus’un şahsına tanrı olarak tapılıyordu.[28] Bu sebepten, Augustus hakkında yazıtlarda ve sikkelerde kullanılmış olan DF (divi filius) kısaltmasının ne zaman ne anlamda kullanıldığı belirsizdir.[26][28] Augustus, divi filius unvanını, kendisini daha güçlü göstermek için bir araç kullanmayı sürdürdü. Hattâ, ömrünün yaşlılık döneminde yapılan suretlerinde bile hiç yaşlanmamış birisi gibi tasvir ediliyordu. Az sayıda insanın imparatoru bizzat gördüğü düşünüldüğünde, bu tasvirlerin belli bir amaca hizmet ettiği anlaşılmaktadır.[29]
Daha sonra Tiberius (MS 14-37’de imparator) divus Augustus’un oğlu olarak ve Hadrianus da divus Trajan ’ın oğlu olarak kabul edildi.[24] MS 1. yüzyılın sonlarında hüküm süren Domitian (MS 81-96’da imparator) ise dominus et deus (efendi ve tanrı) unvanıyla anılmıştır.[30]
Roma İmparatorluğu haricinde, 2. Asırda hüküm süren Kuşan kralı I. Kanişka’nın devaputra (Tanrı’nın oğlu) unvanını kullandığı bilinmektedir.[31]
Yahudilik
Her ne kadar "Tanrı'nın oğulları", "Tanrı'nın oğlu" ve "Rabbin oğlu" gibi tabirler Yahudi dinî metinlerinde geçiyor olsa da, hiçbir zaman bu tabirler Tanrı ile doğrudan bir soybağını kastetmemektedir.[32][33] İki yerde, Yahudi kralları mecazi olarak "tanrı" diye anılmaktadır.[34] Kral, yüce kral Tanrı'ya benzetilmektedir.[19]:150 Bu tabirler sık sık, Yahudi halkının kendilerini tabir etmek için kullandıkları "Tanrınız Rabbin çocukları" ifadesindeki gibi, genel anlamdadır.[32] Rabbiler tarafından kullanıldığında, ibare, Yahudi mesihini kastetmek için değil, İsrailoğulları ve genel olarak insan ırkını kastetmek için kullanılmaktadır.[32] Yahudilikte, "mesih" unvanının daha geniş bir kullanımı söz konusudur ve çeşitli insanların veya nesnelerin unvanı olarak kullanılabilmektedir. Dolayısıyla, Yahudi eskatolojisine göre ahir zamanda ortaya çıkacak olan mesih ile bir ilgisi olmayabilmektedir.
Kaynakça
- Friedrich Muller; Introduction to the Science of Religion; 2004; s. 136; ISBN 1-4179-7401-X
- Catholic Encyclopedia 10 Ekim 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.; bkz. "Son of God 7 Nisan 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi."; Erişim Târihi: 23 Şubat 2016
- Luka, 3:38, "...Enoş oğlu, Şit oğlu, Âdem oğlu, Allah oğlu idi"
- Yuhanna, 20:17, "İsa ona dedi: Bana dokunma; çünkü ben daha Baba'nın yanına çıkmadım; fakat kardeşlerime git, ve onlara söyle: Benim Babamın ve sizin Babanızın, benim Allahımın ve sizin Allahınızın yanına çıkıyorum."
- Luka, 2:49, "Onlara dedi: Neden beni aradınız? Bilmiyor mu idiniz ki, benim için Babamın evinde bulunmak gerektir?"
- Matta, 10:32, "Kim beni insanlar önünde ikrar ederse, ben de onu göklerde olan Babamın önünde ikrar ederim."
- Merriam-Webster's Collegiate Dictionary (10th ed.); bkz. "son of God" 2001; "
1. often capitalized S : a superhuman or divine being (as an angel)
2. capitalized S : Messiah
3. a person established in the love of God by divine promise" - Urkunden des ægyptischen Altertums IV, 1665-1666
- Michael Dillon; China: A Cultural and Historical Dictionary (1998); s. 293; ISBN 0-7007-0439-6
- Patricia Ebrey, Anne Walthall, James Palais; East Asia: A Cultural, Social, and Political History (2008); s. 16; ISBN 0-547-00534-2
- Hisho Saito; A History of Japan (2010); s. ? ISBN 0-415-58538-4
- Collins & Collins 2008, s. 36
- Jan Assman; The Mind of Egypt: History and Meaning in the Time of the Pharaohs (2003); Harvard University Press; s. 300-301; Erişim Târihi: 23 Şubat 2016
- Bertrand Russell; The Problem of China (2007); s. 23; ISBN 1-60520-020-4
- Rethinking Japan: Social Sciences, Ideology and Thought II; editörler: Adriana Boscaro, Franco Gatti, Massimo Raveri; Japan Library Limited; s. 300; ISBN 0-904404-79-X
- Li Çi Çan; The Travels of Ch'ang Ch'un to the West, 1220-1223 30 Nisan 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.; Translation: E. Bretschneider (1888);
"...Bana öyle geliyor ki şanyümüzün çok eski devrinden beri bu kadar büyük bir imparatorluk görülmedi..." - Roukema 2010, s. 150
- Collins & Collins 2008, s. 36-38
- Jonathan Bardill; Constantine, Divine Emperor of the Christian Golden Age (2011); Cambrdige University Press; Erişim Târihi: 23 Şubat 2016
- Collins & Collins 2008, s. 26-27
- Dictionary of Deities and Demons in the Bible (1999); editörler: K. van der Toorn, Bob Becking, Pieter Willem van der Horst; Wm. B. Eerdmans Publishing; s. 686; Erişim Târihi: 24 Şubat 2016
- K. Lawson Younger Jr.; "Panammuwa and Bar-Rakib: two structural analyses 4 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi."; Sheffield Üniversitesi; Erişim Târihi: 16 Mart 2014
- Paul Cartledge; Alexander the Great: Hunting for a New Past?; History Today 4 Temmuz 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 54:7 (2004); Erişim Târihi: 24 Şubat 2014
- Helen Rhee; Early Christian Literature (2005); s. 159-161; ISBN 0-415-35488-9
- Pat Southern; Augustus (1998); s. 60; ISBN 0-415-16631-4
- Calvin J. Roetzel; The Word That Shaped the New Testament; 2002; ISBN 0-664-22415-6; s. 73
- Janet Huskinson; Experiencing Rome: Culture, Identity and Power in the Roman Empire; 1999; ISBN 978-0-415-21284-7; s 81
- A Companion to Roman Religion; ed. Jörg Rüpke; 2007; ISBN 1-4051-2943-3; s. 80
- Fred S. Kleiner; Gardner's Art Through the Ages: The Western Perspective; 2008; ISBN 0-495-57355-8; s. 175
- Brian W. Jones; The Emperor Domitian; 1992; ISBN 0-415-04229-1; s. 108
- Charles Higham; Encyclopedia of Ancient Asian Civilizations; 2004; ISBN 978-0-8160-4640-9; s. 352
- Maxine Grossman, Adele Berlin; The Oxford Dictionary of the Jewish Religion; 14 Mart 2011; s. 698; ISBN 0199730040
- Amy-Jill Levine, Marc Z. Brettler; The Jewish Annotated New Testament; 15 Kasım 2011; s. 544; ISBN 0195297709
- Riemer Roukema; Jesus, Gnosis and Dogma; 2010; T&T Clark International; s. 150
Bibliyografya
- Collins, Adela Yarbro; Collins, John Joseph (2008). King and Messiah as Son of God: Divine, Human, and Angelic Messianic Figures in Biblical and Related Literature. Wm. B. Eerdmans Publishing.
- Roukema, Riemer (2010). Jesus, Gnosis and Dogma. T&T Clark International.
|başlık=
dış bağlantı (yardım)