Çala
Çala, Tacikçe "ne o ne bu" anlamına gelip, 18. yüzyılın sonlarında zorla İslam'a geçirilen Buhara Yahudileri için kullanılan bir terimdir. Çala Yahudileri, dışarıya doğru Müslüman olarak görünürken Yahudi geleneklerini gizlice devam ettirdiler. Bu kripto Yahudiler (gizli Yahudiler) bir arada yaşayıp Yahudi muhitlerine komşuydular ve kendi aralarında evliliklerini sürdürdüler. 19. yüzyılda Çala cemaatleri Semerkand, Hive, Hokand, Margilan ve Şahrisabz'da ortaya çıktılar. Çala Yahudilerinin yerel Müslümanlarla evlenip Yahudi geleneklerinden uzaklaşmaları iki ila üç nesil sürdü.
Çalaların Yahudiliğe geri dönmeleri Rusya'nın Orta Asya'yı 1867'de fethetmesiyle başladı. Hokand Hanlığı Rus Türkistanı idaresinde birleştirildi, Buhara ve Hive hanlıkları özerk kalmaya ve İslam'dan çıkanlara ölüm cezası uygulamaya devam etti. Sonuç olarak birçok Çala Yahudisi Rus kontrolündeki topraklara yasadışı yollarla göç etti. Rus kanunlarına göre bu göçmenlerin geri gönderilmeleri ve ölüm cezasıyla yüzleşmeleri gerekmekteydi fakat bu kanunun uygulanması sürekli olarak ertelendi. Böylece, Çalalar vatandaş olmamalarına rağmen Rus Türkistanında kalıcı oldular. Bazı Çala Yahudileri imparatorluğa faydalı olabileceklerini göstermek için esnaf loncalarına katıldılar.
Sovyet hakimiyetinin Buhara'ya 1920'de yerleşmesinden sonra dini ayrım ortadan kalktı fakat etnik ayrım hâlâ kullanılmaya devam etti. Bu sebeple Çala Yahudileri pasaportlarında "Yahudi"den ziyade yerel Özbek ve Tacikler ile bir tutuldular. Buhara, komşu şehirlere kıyasla İslam kanunlarını daha uzun süre yürürlükte tuttuğu için çoğu Çalalar Yahudilerle bir tutulmamaktaydı.
2000'de yazar Mansur Surosh, Çalaların deneyimlerini aktaran Chala ("The Outcasts") (Türkçe: Çala ("Dışlanmışlar")) isimli bir roman yazdı.[1]