Aktör Ağ Teorisi
Aktör Ağ Teorisi (Fail-ağ kuramı), literatürde İngilizce Actor Network Theory olarak da geçmektedir ve bazı kaynaklarda İngilizce ifadenin kısaltılmışı olan ANT olarak anılmaktadır. Türkçe Aktör Ağ Teorisi ifadesinin kısaltması olarak ifade edilebilir.[1] AAT, nesneleri de sosyal yapının birer parçası olarak kabul eden bir sosyal teori ve araştırma yöntemidir. Her ne kadar insan dışı varlıkların da sosyal yapının birer parçası olduğunu ortaya koyması özelliği ile ön plana çıkmış olsa da, AAT'nin daha önceki teorilere getirmiş olduğu eleştirel bakış açısı da literatürde yer bulmaktadır. AAT, Bilgi Teknoloji ve Toplum (BTT) alanında yapılan çalışmalar sırasında gün yüzüne çıkmış ve bu alanda yoğun olarak kullanılmıştır. AAT'nin çıkışında önemli rolü olan Michel Callon ve Bruno Latour, BTT alanında çalışan araştırmacılardır. Ayrıca sosyoloji alanında çalışan John Law'ın da AAT'nin çıkışı ve gelişmesinde önemli rolü olmuştur. Daha teknik anlamda, maddeler arası semiyotik bir teori olduğu söylenebilir. Yani maddeler arası bir ilişkinin yanında semiyotik (kavramlar arası) bir ilişki de tanımlanmaktadır. AAT kendi modeli içerisinde bütün ilişkileri hem maddesel hem de kavramsal düzeyde ele almaktadır.
AAT için sosyal yapıcı bir yaklaşım sınıflandırması kullanılabilir. Doğruları ve yanlışları tanımlayan temelci yaklaşımların aksine sosyal yapıyı inşa eden varlıkların birleşimi ve iletişimi gibi ilişkiler üzerinde durmaktadır. Yine de kendisine özgü maddesel-semiyotik yapısı itibarıyla diğer BTT ve sosyal ağ teorilerinden ayrılmaktadır.
Teorinin çıkışı
AAT ilk olarak Michel Callon tarafından École nationale supérieure des mines de Paris'e bağlı olan Centre de Sociologie de l'Innovation (CSI) Merkezinde geliştirilmiştir (Türkçe sosyal yenilikler (innovasyon) merkezi olarak çevirilebilir). 1984 yılındaki kitabında John Law ve Peter Lodge AAT'nin ilk örneklerinden sayılabilecek olan ve sosyal yapı içerisindeki cansız varlıklar ile aktörler arasındaki ilişkileri anlatan bilginin (knowledge) gelişmesi ve yapısallığı ile ilgili (Science for Social Scientists; London: Macmillan Press LTD) isimli bir çalışma ortaya koymuşlardır. Çalışma aynı zamanda BTT çalışmaları açısından yenilik süreci ve bilgi üretimi kavramlarının anlaşılması için önemli bir adım oluşturmaktadır.
AAT için literatüre giren ve en çok kabul gören tanımlardan birisi 1987 yılında Latour tarafından Bilimdeki Eylem (Science in Action) isimli eserinde yapılmıştır.[2]
1990'dan itibaren BTT çalışmalarında AAT'nin önemi giderek artmıştır. Çoğu araştırmacı tarafından organizasyonel analizler, enformasyon, sağlık çalışmaları, coğrafya, sosyoloji, antropoloji ve ekonomi alanlarında kullanılmıştır.
2008 yılı itibarıyla AAT oldukça geniş ve kapsampı bir kullanım alanına sahip olup, maddesel-semiyotik çalışamaların gerektirdiği çoğu heterojen ortama uygulanabilmektedir.
Maddesel-semiyotik yöntem
AAT her ne kadar isminin açılımında teori kelimesi barındırsa da, analizlerinde neden ve nasıl sorularına cevap aramaz.[3] Bunun yerine AAT modellemiş olduğu ağ üzerindeki ilişkilere yoğunlaşır. Latour'un da belirttiği gibi [4] Açıklamalar tanımdan çıkarılmaz, tanımlar, geliştirilen şeylerin bizzatihi kendileridir. Yine Latour'un farklı bir ifadesiyle AAT, bir method veya bir el kitabı değil herhangi bir şeyin teorisidir [3]
Güncel çalışmalarda, maddesel-semiyotik diğer yaklaşımlarla AAT'nin karşılaştırıldığı görülebilir. Örneğin ethnometodoloji (günlük yaşantılardan çıkarak insanların sosyal yapıları nasıl algıladığını çalışan sosyoloji alanı) alanında, günlük eylemlerin, alışkanlık ve tekrar eden davranışların nasıl kendilerini yeniledikleri ve sürdürdüklerini açıklamak için oldukça başarılı modeller öne sürebilmektedir. Latour tarafından karşı çıkılmasına rağmen[5], AAT ile sembolik-etkileşim (symbolik interactionist) yaklaşım arasında karşılaştırma yapan çalışmalar da bulunmaktadır[6].
AAT her ne kadar bilim teknoloji ve toplum çalışmaları ve bilim sosylojisi alanlarında kullanılan bir teori olsa da, sosyloji alanında da oldukça önemli etkileri olmuştur. AAT yapısı itibarıyla deneysel özellikte olup sosyal araştırmalara ışık tututan bir araçtır. AAT kimlik ve kişisellik üzerine kurulu, taşıma sistemleri ve duygu ve bağımlılık konularında kunllanılmıştır.[7] Ayrıca politik ve tarihsel sosyoloji alanlarında da kullanılmaktadır.[8]
Aktör Ağı
Terimin isminden de anlaşılabileceği üzere aktör-ağı, ATT'nin üzerine kurulu olduğu çekirdek kavramdır. Bu terimdeki ağ kavramı özellikle çok fazla çağrışım yaptığı için Latour tarafından problemli olarak görülmektedir.[3][4][9]
Bu çekincelerine rağmen Latour [9] yine de ağ kelimesinin en uygun kelime olduğunu söylemektedir. Bunun sebebini kendi çalışmasında aşağıdaki şekilde anlatmaktadır:
- Ön bilgiye dayalı bir ilişkisi yoktur; toplumun en üstünde ve en altında olduğu söylenen aksiyolojik söylentilerle bağlantısı da yoktur; makro- ve micro- ön takıları alan bütün ön kabulleri reddeder ve 'a' veya 'b' öğesini değiştiren bütün öğeleri dışlar
Bu anlamıyla ağ kelimesinin kullanımı Delueze ve Guattari'nin çalışmalarındaki anlamına oldukça yakındır. Latour hatta bu anlamıyla ele alındığında, bir et parçası olarak dilin ATT'yi hareket eden-kökten gelen varlık bilim olarak tanımlamakta bir beis görmez. Bu tanım ATT'yi Latour'un nasıl kullandığı ile ilgili hareket eden varlıklar (ki ingilizce olarak bu varlıklara actant ismi verilmektedir ve gerçekte hareket etsin veya etmesin, ATT içerisinde insan dışı bütün öğeler için bu terim kullanılmaktadır) kökten-gelim (kök salım veya ingilizce ismi ile rhizome) ve varlık bilimsel (ontolojik) yaklaşımı hakkında fikir vermektedir.
Aktör Ağ Teorisi (ATT) maddesel-semiyotik ağların nasıl bir araya gelerek bir bütün halinde çalıştıklarını açıklamaya çalışır. Diğer bir deyişle bir aktör topluluğu maddesel ve semiyotik düzeyde anlamlı bir varlık ortaya koymak için bir araya gelmektedir. Hatta farklı bir bakış açısı ile, bu aktör topluluğu farklı öğeleri bir ağ içerisinde bir araya getiren ve birbirine yapışık bir bütün olarak davranmasını sağlayan açık stratejiler içermektedir. Ağlar, var olan durumunu korumak ve yeni durumlara geçmek için sürekli yapma ve yeniden yapma hallerini gösterir.[3]
Bunun daha açık anlamı, ağların süreki olarak varlığı korumak için bir uğraş içerisinde olması gerektiği, aksi halde ağın çözüleceğidir. Burada yapılan bir kabul ise, ilişkiler ağının özsel olarak tutarlı (yapışık) olması gerekmediğidir, aslında ağın içerisinde çatışmalar olabilmektedir. Sosyal ilişkiler, bu kabulde, sürekli olarak tekrarlanan sonlu süreçler olarak görülmektedir.
ATT için en önemli terimlerden birisi de actant kavramıdır. İngilizceden doğrudan çevrildiğinde, ingilizcedeki eylem, faaliyet anlamına gelen act kelimesinden türetilmiş ve hareket eden/eylemde olan/faaliyette bulunan anlamı taşımakla birlikte ATT için insan dışı öğeleri ifade etmektedir. Fail kelimesinin yanı sıra, bu kelimeyi Türkçede farklı anlamlara gelmekle birlikte en iyi karşılayan kelimelerden birisi de eylemci kelimesidir. ATT için eylemcilerin ne olduklarının hiçbir önemi yoktur. Örneğin hayvan, cansız varlıklar, veya teknolojilerin her birisi birer eylemci olabilir. Buradaki kritik nokta ağ içerisinde bir eylemi olan ve varlık gösterebilen öğe olmasıdır.
Mantıksal olarak aktörler ele alındığında, bir aktör daha küçük aktörlerin toplamı olarak da görülebilir. Örneğin bir arabanın kendisini meydana getiren motor, kaporta, silecek gibi alt aktörlerden oluşması gibi her aktör de farklı alt aktörlerin birleşimi olarak düşünülebilir. Burada aktör ağ teorisinin (ATT) kazandırdığı bir bakış açısı da aktörler arası soyutlama özelliğidir. Yani, örneğin bir sürücü araba kullanırken, kullandığı arabanın alt bileşenlerinin çoğundan habersizdir. ATT ise sürücü ile araba arasındaki iletişimi modellerken basit iki öğe arasındaki bir ilişkiden bahsetmekte ancak bu öğelerin alt öğelerine inmemekte ve çok sayıdaki alt sistemi sadece bir araba öğesi olarak sistemde temsil edebilmektedir. Bu anlamıyla ATT'nin soyutlama yapma özelliğinin de farkında olmak gerekir.
Bir ATT kırıldığı zaman detaylılık (punctualisation) etkisi ismi verilen bir etkiden bahsedilebilir. Bu etki sistemin diğer öğeleri ile olan soyutlama etkisinin kırılması olarak da görülebilir. Örneğin bir arabanın motorunun bozulması durumunda, arabayı kullanan ve arabayı kendisini taşıyan bir araç olarak gören sürücünün, aslında arabanın alt öğeleri olan karmaşık bir sistem olduğunun farkına varmasını sağlar. Bu anlamda soyutlama yaklaşımı nesne yönelimli programlama'da kullanılan soyutlama ile çok yakındır.
Latour Pandora'nın Ümidi olarak çevrilebilecek Pandora's Hope isimli kitabında, ağdaki bu özellikten bahsetmektdir. Buna göre pandoranın kutusu açıldığında bütün öğelerinin açılması ve bütün kara kutu özelliği taşıyan ve soyutlanmış öğeler için bu açılmanın diğer öğeler tarafından fark edilmesi veya etkilenmesi olarak görülmelidir.
İnsan ve diğer aktörler
ATT, insan ve insan olmayan üyelere eşit yaklaşması ile bilinir. ATT, ağ içerisindeki bütün varlıkları aynı düzeyde ifade eder. Bu özelliğine genelleştirilmiş simetrisi (generalized symmetry) ismi verilmektedir. Bu kavramı, her varlığın ağ içerisindeki taşıdığı ilişkiye göre değerlendirilmesi gerektiği şeklinde yorumlamak yerinde olacaktır, yani herhangi bir öğe için kendi özüne göre bir tanım yapmak ve ön kabullerde bulunmak yerine, ağ içerisindeki ilişkide olduğu varlıklar ve bu varlıklarla olan ilişkilerinin üzerinde durmak şeklinde anlaşılabilir.
Aracılar ve arabulucular
ATT tarafından kullanılan iki önemli terim olan aracılar (intermediaries) ve arabulucular (mediators) teorinin anlaşılması ve uygulanabilmesi için oldukça önemli bir role sahiptir. Aracılar, genelde ilişkilere etkisi olmayan ama ilişkinin ortamda yayılmasına yardım eden dolayısıyla çoğu zaman ATT açısından göz ardı edilebilen varlıklardır. Arabulucular ise yine farklı varlıkların iletişimine / etkileşimine aracılık eden ancak bu aracılık sırasında iletişim ve etkileşime etki eden, değiştiren, yükselten veya azaltan varlıklardır. Bu açıdan arabulucuların incelenmeye değer olduğu söylenebilir. ATT açısından bakıldığında sosyoloji çalışmalarının çok sayıda aracıya yoğunlaştığı ve bunun gereksiz olduğu söylenebilir.
Örneğin bir sosyolog, zengin ve yüksek toplum kesimleri için ipek ve fakir ve düşük toplum kesimleri için naylonu bir aracı olarak ele alabilir. Bu şekilde ele alınan bir modellemede, gerçekteki ipek-naylon ilişkisinin hiçbir anlamı yoktur. Hatta bu sınıf farkını ifade eden çok sayıda farklı örnekler de bulunabilir. Örneğin ipek/naylon eşleştirmesi yerine uçak/otobüs kullanımı gibi bir eşleştirme de kullanılabilir. Yani ipek/naylon eşleştirmesi bu farkı anlatmak için gerekli ve vaz geçilmez bir özellik sergilememektedir ve göz ardı edilebilir. Ancak birer arabulucu olarak ele alındıklarında ve ipek ve naylon üretimi, sanayide kullanımı, pazarlanması gibi bu kavramların kendi ortamlarına inilen bir çalışmada bu varlıkların birer anlamı olmakta, kullanıcılarının düşünce yapısını anlatmak için kullanılması anlamlı hale gelmektedir.
Eleştiriler
ATT ile ilgili yapılan en yaygın eleştirilerden birisi, ATT'nin insanları hayvanlardan veya diğer eşyalardan ayırmayan özelliğine yöneliktir.[10]
Özellikle Aktivite Teorisi olarak literatürde yer bulan yaklaşımın getirmiş olduğu bu ayırt edememe özelliğine ATT cephesinden aşağıdaki çevaplar verilmektedir.
- insan olmayan varlıklara, insanlarla benzer özelliklerin atfedilmesi kasten yapılmamaktadır.
- insan ajanların (varlıkların) algılanış biçimi ön yargılı bir kasıt içermemektedir.
- Yukarıdaki iki madde ışığında, gerek insan gerekse insan olmayan varlıkların (özneler ve nesneler olarak da düşünülebilir) heterojen bir karışımı üzerinde çalışılmaktadır.
ATT bu açıdan bakıldığında ahlak kaygısı gütmeyen bir çalışmadır iddiası ile ATT'yi eleştirenler de olmuştur. Wiebe Bijker bu eleştiriyi ATT'nin bir gereklilik olmadığı şeklinde yanıtlar. Ahlaki ve politik konumlamalar mümkündür ama öncelikle birisinin toplumdaki öğeler arasında bir ağ tanımlaması gerekir. Bu toplumsal konumlamalar daha sonra Shapiro tarafından da ekoloji tarihi açısından çalışılmıştır.[11]
Kaynakça
- Şadi Evren ŞEKER. "Aktör Ağ Teorisi (Actor Network Theory)". MISSozluk. 26 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Eylül 2014.
- Latour, B. (1987). Science in Action: How to Follow Scientists and Engineers Through Society. Milton Keynes: Open University Press.
- Latour, B., 2005. Reassembling the Social: An Introduction to Actor-Network-Theory. Oxford: Oxford UP.
- Latour, B. (1999). Technology Is Society Made Durable. In Law, J., ed., Sociology of Monsters.
- Blok, A, & Elgaard Jensen, T. (2011). Bruno Latour: Hybrid thoughts in a hybrid world. Suffolk: Routledge.
- Fernback, J., 2007. “Beyond the Diluted Community Concept: A Symbolic Interactionist Perspective on Online Social Relations.” New Media & Society, 9(1), pp.49-69.
- Örn. bu çalışmalara bakılabilir: Gomart, Emilie, and Hennion, Antoin (1999) “A Sociology of Attachment: Music Amateurs, Drug Users.” In: J. Law and J. Hassard (eds.) Actor Network Theory and After. Oxford: Blackwell, 220–247; Valderrama Pineda, Andres, and Jorgensen, Ulrik (2008) “Urban Transport Systems in Bogota and Copenhagen: An Approach from STS.” Built Environment 34(2),200–217.
- Örn. Carroll, Patrick (2012) “Water and Technoscientific State Formation in California.” Social Studies of Science 42(2), 313–321; Shamir, Ronen (2013) Current Flow: The Electrification of Palestine. Stanford: Stanford University Press
- Latour, B. "On Actor Network Theory: A Few Clarifications”
- Winner, L. (1993). Upon Opening the Black Box and Finding It Empty : Social Constructivism and the Philosophy of Technology Science, Technology, & Human Values (Vol. 18, pp. 362-378).
- Shapiro, S. (1997). Caught in a web: The implications of ecology for radical symmetry in STS. Social Epistemology, 11(1), 97-110. doi: 10.1080/02691729708578832