Coğrafya

Coğrafya veya jeografi, beşeri (insani) sistemleri ve yeryüzünü araştıran, bunlar arasındaki ilişkiyi neden-sonuç ve dağılış ilkesine bağlı olarak inceleyen ve sorgulayan bir bilim dalıdır. Yer ve insanlar arasındaki ilişkiler coğrafyanın konusunu oluşturur. Coğrafya sözcüğü Yunanca “γεωγραφία” gaia (yer) ve gráphein (yazmak, betimlemek) sözcüklerinden türemiştir. Türkçesi yerçizim sözcüğüdür. Zamanımızdan 2200 yıl önce coğrafya terimini ilk kullanan kişi Eratosthenes (MÖ 276-MÖ 194) olmuştur[1]. Gregg ve Leinhardt (1994), coğrafyayı 4 özellikle karakterize edilen bir disiplin olarak tanımlamaktadırlar:[2]

  • Birincisi, bir yere eşsiz bir karakter kazandıran, yeryüzü üzerindeki özelliklerin dağılımıdır (örneğin dağlar, ırmaklar, denizler vb.).
  • İkincisi, bazı şeylerin oldukları yerlerde ve zamanda neden ve nasıl meydana geldiğini anlamaktır (örneğin yanardağlar gibi).
  • Üçüncüsü, meydana gelen olayların, diğer olaylarla ilgisi ve bağlantısıdır (örneğin yağmur ormanlarının tahribi).
  • Sonuncusu, coğrafyanın haritalar ile bilgilerin ve düşüncelerin iletişimini sağlamasıdır.
Yeryüzü haritası

Bu dört özellik birbiri ile çok çeşitli yollardan etkileşim içindedir. Bunlardan ilk üçü coğrafyanın dayanak ilkeleridir. Sonuncusu ise coğrafî araştırmalar sonucu elde edilen bilgilerin söylenişidir.

Coğrafyanın bu değişik yönleri arasındaki etkileşim, onu tanımlama amaçlı olarak kesin çizgilerle bölünmesini zorlaştırır. Coğrafi beceriler, yerler, fizikî, beşerî ve çevre coğrafyası biçiminde bir bölümleme, bunlardan bir veya iki alanın coğrafya eğitiminin çeşitli basamaklarında yer alması; öğrencinin çeşitli alanlar arasındaki ilişkiyi anlamasının engellenmesi şeklinde bir sonuç doğurabilir[2].

Coğrafya, bazı yeteneklerin gelişimini ve kavramların anlaşılmasını içerir. Bu kavram ve yetenekler ise fizikî çevre (ortam), beşerî çevre ve bunlar arasındaki ilişki ile ilgilidir. Coğrafya bir sosyal bilimler dalıdır.

Coğrafyanın dalları

Coğrafya, bazı farklılıklar olsa da genellikle aşağıdaki alanlara ayrılarak incelenir[3][4].

Coğrafi bilgi

Coğrafi Bilgi, bir coğrafi varlık hakkındaki bilgidir. Yersel bilgi türüdür. Bu bağlamda Yer mekânsal bilgi olarak da adlandırılır. Coğrafi Bilgi, birbirleriyle bağlantılı üç ayrı bilgiden oluşur[5]:

  1. Coğrafi Konum Bilgisi: Konumsal Bilgi türüdür. Bu bağlamda Yer konumsal Bilgi olarak da adlandırılır. Coğrafi varlığın yeryuvarına ilişkin belli bir datum (referans sistemi) ve projeksiyon (izdüşüm) düzenindeki konum (koordinat) bilgisidir.
  2. Öznitelik Bilgisi: Coğrafi varlığa ilişkin öznitelik ile öznitelik değeri bilgisidir.
  3. Topolojik Bilgi: Matematik (Sayıbilim) biliminin bir alt dalı olan Topoloji bilimi esasları çerçevesinde; bir coğrafi varlığın, diğer coğrafi varlıklara göre komşuluk ilişkileri (sağında, solunda, başında, sonunda, vb.) hakkındaki bilgidir.

Araştırma dalları

Fiziki coğrafya ve Beşeri coğrafyadır. Fiziki coğrafya yeryüzünün fiziksel özellikleri (yer, su, hava ve canlılar) ile ilgilenirken beşeri coğrafya bu fiziksel özelliklere göre şekillenmiş insan yaşayışı, ekonomisi gibi toplumsal konularla ilgilenmektedir.

Fiziki coğrafyanın başlıca bölümleri

Biyocoğrafyaİklimbilim & MeteorolojiKıyı coğrafyasıKuvaterner bilimi
JeodeziYüzey bilimiGlasiyolojiSu bilimi & Hidrografi
Manzara ekolojisiOkyanus bilimiPedolojiPaleocoğrafya

Beşeri coğrafyanın başlıca bölümleri:

Kültürel coğrafyaYerleşme coğrafyasıEkonomik coğrafyaSağlık coğrafyası
Tarihi coğrafyaSiyasi coğrafyaNüfus CoğrafyasıŞehir coğrafyası
Sosyal coğrafyaUlaşım coğrafyasıTurizm coğrafyası

Coğrafyanın beş temel unsuru

Modern coğrafya mekâna bağlı tüm olayları kendi metot ve teknikleriyle araştırmaktadır. Coğrafyanın beş temel unsuru[6][7]; Konum, Mekan (yer), Hareket, Bölge ile Beşeri ve Fiziki ortam ilişkisi, coğrafyayı diğer bilimlerden farklılaştırır.

  • Konum: Her olay ve varlık yeryüzünde tanımlanabilir bir konuma sahiptir. Coğrafya bir olay ve varlığın neden orada yer aldığını, mekanla ilişkisini, insan hayatı üzerindeki etkisini konuma bağlı olarak inceler. Konum; Matematik konum ve Özel konum olarak iki türlü ifade edilir. Matematik konum, enlem ve boylama göre belirlenirken, özel konum bilinen yerler göre, doğal beşeri ve ekonomik özellikleriyle tanımlanır.
  • Yer (Mekân): Dünyanın her yerinin farklı fiziki, beşeri ve ekonomik özellikleri vardır. Mekânın fiziki ve beşeri özelliklerinin ortaya konması, bu unsurlar arasında etkileşimin anlaşılmasını sağlar. Böylelikle insanların mekandan nasıl etkilendiği, mekâna bağımlılık miktarı, mekândan bağımsızlaşma yöntemlerine ulaşılmış olur. Mekânın tüm coğrafi özellikleriyle tanınması, ondan ortama zarar vermeden, en iyi şekilde faydalanılmasını temin eder.
  • Bölge: Coğrafyada benzer doğal, beşeri ve ekonomik özellikleri olan alanlara bölge denilmektedir. Bölge iki kısımda incelenir; Beşeri-kültürel bölge ve Fiziki bölgeler. Fiziki bölgeler; yeryüzü şekilleri, iklim, doğal bitki topluluğu ve toprak özelliklerine göre oluşturulur. Beşeri-kültürel bölgeler; ekonomi, maden kaynakları, sanayi, yönetim yapısı, tarım, din, dil özelliklerine göre oluşturulur. Fiziki bölgeler uzun sürelerde değişmezken, beşeri bölgeler daha kısa sürelerde değişebilmektedir. Coğrafya, bölgelerin zamanla nasıl değiştiğini ve değişimin sebeplerini araştırır. Coğrafya yeryüzünü değişik özelliklerine göre bölgelere ayırır, bölgelerin birbirine benzer ve farklı yanlarını inceler. Zamanla oluşan değişim ile insan ve faaliyetlerine etkisini inceler.
  • Hareket: Yerkürede canlı, cansız tüm varlıklar için bir hareketlilik söz konusudur. İnsanlar, sular, okyanus akıntıları, bulutlar, akarsular, kıtalar, volkanlar, depremler, dağ oluşumları, bitki ve hayvanlar hızları birbirinden farklı da olsa bir hareket halindedir. Coğrafya fiziki (doğal) ve beşeri tüm hareketleri incelemeye çalışır. Beşeri hareketlilik; İnsan, eşya ve bilginin hareketi olmak üzere üç kısımda incelenir. İnsan ve eşya ulaşım araçlarıyla taşınır. Bilginin taşınması olan haberleşme; önceleri güvercin, at arabası, telgraf, telefon, faks, televizyon ile yapılırken yakın zamanlarda bilgisayar ve uydular da kullanılmaya başlanmıştır. Tüm bahsedilen hareket türleri farklılıklardan kaynaklanmaktadır. Akarsuyun akışı eğim farkı, rüzgâr basınç farkı, hayvan ve bitki göçleri iklim, mevsim farklılıkları, ,insan göçü ekonomik farklılık gibi nedenlere dayanmaktadır. Coğrafya bu hareketin oluşturduğu ağı ilkeleri olan neden-sonuç, ilgi ve dağılış ilkeleri doğrultusunda inceler. Tüm bu araştırmalar sonucunda; insanların yeryüzüne düzensiz dağılışının nedenleri, farklı bölgelere neden ve nasıl ulaştıkları, ürün ve bilgiyi farklı mekanlara nasıl gönderdikleri gibi bilgilere ulaşılır.
  • Beşeri ve Fiziki Ortam İlişkisi: Fiziki ortam insanın tüm faaliyetleriyle bağlı olduğu doğal çevreyi ifade eder. Coğrafya; insanı, faaliyetlerini ve doğal çevre ile ilişkilerini inceleyerek insanın doğal ortama uyumunu araştırır. İnsan faaliyetleriyle doğal ve beşeri çevrede oluşan olumlu ve olumsuz sonuçları inceler. Sadece insanın doğaya değil, doğal çevreninde insan ve faaliyetlerine etkileri incelenir. Araştırmalar sonucunda insan, faaliyetleriyle doğaya nasıl davranması gerektiğini öğrenir, gelecekte zararına olacak faaliyetlerden uzak durur.

Coğrafyada temel paradigmalar

Bilim tarihcisi ve filozof olan Thomas Samuel Kuhn Coğrafyayı da etkileyen görüşler ileri sürmüştür. Kuhn; bilimsel görüşler arasında karşıtlık artınca bir güç mücadelesinin ortaya çıkacağını ileri sürer. Aynı bilim içinde yarış halinde olan yaklaşım/düşümce/bakış açılarına paradigma adını verir. Coğrafyayı belirli zaman aralıklarında etkileyen temel paradigmalar şu şekilde sıralanabilir[8][9].

Başlangıçtan 1950'ye kadar geçen süre:

  • Çevresel determinizm: 1950'li yıllara kadar fizikte Newton, biyolojide Darwin'in görüşlerinin ağırlıkta olduğu zamanlarda etkili olmuştur. Çevre şartlarının, insanın ve toplulukların bulundukları durumun temel nedeni olduğunu kabul eder. Doğal koşullar ve iklimin insan sosyolojisi, psikolojisi ve kültürel durumu üzerinde etkili olduğu kabul edilir. Geri kalmış toplumların durumunun, doğal çevrelerinin olağan bir sonucu olduğu varsayılır. Böylece bu toplumların sömürgeleştirilmesinin yolu açılmış, Coğrafya bilgisi sömürü ve işgalin nedeni olarak görülmüştür. 20. yüzyılda terk edilmiş bir yaklaşımdır.
  • Pasibilizm ve Bölgeselcilik: Fiziki çevrenin insanı belli ölçüde sınırladığını fakat insanın var olanlar arasında imkânlar dahilinde seçme yapabileceğini savunan yaklaşımdır. Dilimize Mümküncülük, imkancılık şeklinde çevrilir. Çevre ile ilişkilerinde, determinizmdeki pasif insanı yerine, daha aktif, seçim yapabilen insanı tanımlar. Pasibilizm tüm yeryüzünün bütün halinde araştırılmasının zor olacağını, onun yerine küçük bölgelere ayrılarak incelenmesini savunur.

Vidal de la Balache'a göre; mekân doğal ve beşeri özeliklerine göre birbirinden farklı bölgelere ayrılabilir, böylece dünyanın fiziki, beşeri ve ekonomik etkenlerce nasıl biçimlendirildiği anlaşılabilir. Bu devirde doğal olarak var olmayan bölgelerin sınırlarının nasıl belirleneceği üzerinde durulmuştur. Bölgeler arası alansal farklılığın belirlenmesi temel amaç haline gelmiştir. Yerel farklılıklarla bu yoğunlukta çalışma, teoriyi geri plana atmış, coğrafyanın bilimselliği tartışılır hale gelmiştir. Bu yaklaşım 1950'lerden sonra ortaya çıkan nicel anlayışla terk edilmiştir.

1950-1960 Nicel Dönüşüm:

  • Pozitivizm: Auguste Comte tarafından geliştirilen, bilimsel bilgiden, dinsel ve metafizik bilgileri ayırma çabasıdır. Bu yaklaşımda coğrafyacılar, bilimsel yöntemlerle toplumların beşeri ve mekânsal örgütlenmeleriyle ilgili bilimsel bilgi üretirler. Pozitivizm coğrafyaya 1950-60'lı yıllarda girmiş, Nicel devrim olarak tanımlanıp, Mekansal bilim şeklinde Yeni Coğrafya dönemini başlatmıştır.
  • Eleştirel Rasyonalizm: Karl Popper'in pozitivizme yaptığı itiraz ile gündeme gelmiştir. Popper; pozitivizmin hipotezleri doğrulamaya çalıştığını, bilim insanının görevinin hipotezi yanlışlamaya uğraşmak olduğunu söyler. Tüm zamanlar için bir hipotezin doğruluğunun kanıtlanmasının imkânsız olduğunu iddia eder. Bu görüşler fiziki coğrafyacılar arasında pozitivizmin ağırlığından dolayı tutulmasa da, beşeri coğrafyacılar arasında ilgi görmüştür.

1960-70 İnsan Merkezli Beşeri Coğrafya

  • Davranışçılık ve Hümanizm: Davranışçı coğrafya, Pozitivizmde insan unsurunun eksik olmasına tepki olarak gelişmiştir. Psikolojiden esinlenerek insanın çevresiyle ilişkisini anlamaya çalışmışlardır. Her insanın çevresini algılama şeklinin aynı olmayıp, kendine özgü olduğunu keşfettiler. Böylece algı ve zihin coğrafyaya girmiş oldu. Zihin haritaları, veri elde etmek için anket ve algı testleri geliştirildi. Hümanist coğrafyacılar da toplum olarak gerçekliğin yapılandırma şeklini anlamaya çalışmışlardır.

1970-80'li Yıllar

  • Yapısalcılık: İnsanın düşünce ile hareketlerinin aslından bir sonuç olduğunu, hareketlerin altında yatan mantığı anlamaya çalışırlar. Yapısalcılar ana/temel yapıyı ararken insan ve tarihi gözden kaçırırlar. Hümanizme getirdiği eleştirilerden dolayı anti-hümanist olarak kabul edilirler. Coğrafyaya etkileri sınırlı olmakla birlikte, Marksist ve Feminist coğrafyacılar gibi radikal coğrafyacılar tarafından kullanılmıştır.
  • Marksizm: Marksist anlayışla mekânsal ilişkileri incelemeye çalışırlar. Ekonomik yapının mekansal ve sosyal hayatı belirlediği kabul edilir. İnsanın çevreyle ilişkisi yaşamın tüm alanlarıyla bağlantılı olduğu, bunun da hayatı bütüncül kavrayan Marksizm ile anlaşılabileceği iddia edilir.

1980 Sonrası ve Yeni Kültürel Coğrafya

  • Feminizm: Feminist coğrafyacılar; toplumdaki cinsiyet eşitsizliğine sebep olan yapıları bulmak ve kadınların daha görünür olduğu bir coğrafya oluşturmak amacındadırlar. Batıda üretilen bilimsel bilginin cinsiyete dayandığını ve erkek hakimiyetini sağlamayı ve devam ettirmeyi hedeflediğini savunurlar. Bu yapının kadını ötekileştirip, merkezin dışında roller verdiğini kabul ederler.
  • Realizm: Pozitivizmi terk eden coğrafyacılar 1980'li yıllarda Realizmi keşfettiler. Olgunun varlığının insan tanımlamalarından bağımsız olduğu kabulüne dayanır. Roy Bhaskar beşeri coğrafya için eleştirel realizmi, fiziki coğrafya için bilimsel realizmi önermiştir. İnsanlar arasındaki bireysel, ideolojik, kavramsal farklar gerçeğin tamamına ulaşmalarını engeller, herkes gerçeğin görebildiği kısmını kavrar.
  • Post-Yapısalcılık: İnsanı ve faaliyetlerinin tümünü anlatmaya çalışan teorilere karşı çıkmıştır. Toplumsal hayat yeknesak/tekdüze değildir, lekeler, kırılmalar, çatlaklar, düzensizlik ve çelişkiler barındırır. Bu nedenlerle kapsayıcı teorilerle hayatı açıklamak yerine daha küçük ölçekli teorileri savunurlar. Teorilere geçici, değişken, tamama ermemiş, ve eleştirilecek gözle bakarlar.
  • Postmodernizm: Modernizme karşı çıkar, modernizmin sona erdiğini yeni bir toplumsal yapının oluştuğunu ileri sürer. Modernizmin cehalet yok edilip, bilimsel bilgi yayılırsa insanların tüm sorunlarının çözüleceği fikrine karşı gelir. Genel teorilerle açıklanabilecek evrensel gerçek yoktur. Kültürel coğrafyayı etkilemiş ve çalışmalarda kullanılmıştır.

Coğrafyanın tarihsel gelişimi

Coğrafya biliminin ortaya çıkışı ve çağlara göre tarihsel gelişimi şu şekilde gerçekleşmiştir[9]:

Eski Çağ

1689 tarihli, oldukça seyrek bulunur bir yeryüzü haritası.

Diğer bütün bilimler gibi coğrafya'da gereklilik sebebiyle ortaya çıkmıştır. Eski çağlarda Mısır uygarlığında verimli toprakların nerede olduğu ve nasıl kullanılacağı gibi konular ayrıca her yıl gerçekleşen sellerin sonuçlarını bulmak ve zararlarını en aza indirmek için coğrafyayı kullanmışlardır. Dönemin göçebe toplulukları ise su kaynaklarını, yerleşecekleri yerleri ve yolları bulabilmek için kolay haritalar yapmışlardır.

Batlamyus'nin haritası

Eski Yunanlar ise verimli alanların kıtlığından dolayı denizcilikle ilgilenmiş ve bu alanda coğrafyayı geliştirmişlerdir. Miletoslu Hekataios'un İÖ 500'de yazdığı kitabın ilk coğrafya yapıtı olduğu varsayılır. Ayrıca Batlamyus'un Coğrafya kitabında harita yapım yöntemlerinden bahsetmiş ve bu alanda coğrafyaya büyük katkıda bulunmuştur. Eratosthenes, Surlu Marinus ve Batlamyus da bugün kullandığımız paraleller ve meridyenlerden oluşan düzenin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır.

Abraham Ortelius'un yeryüzü atlası

Eratosthenes yazdığı notları Geographica [10] adlı eserinde toplamış eseriyle daha sonra coğrafya bilminin adı olarak kullanılmaya başlanmıştır[7]. Bugünkü modern coğrafyanın kurulmasında antik çağda yaşayan Herodotos (MÖ 484-426), Tales (MÖ 636-546), Aristo (MÖ 384-322), Eratosthenes (MÖ 276-194), Hipparkos (MÖ 180-127), Strabon (MÖ 58-MS 21) ve Batlamyus (MÖ 90-168) gibi bilim adamlarının emekleri vardır[7].

Herodotos, Avrupa'dan Hindistan'a kadar uzanan alanı gezmiş, bu alanların tarihi, coğrafi niteliklerini dokuz ciltlik Herodot Tarihi kitabında toplamıştır. Matematikçi olan Tales dünyanın şekliyle ilgili çalışmalar yapmıştır. Aristo iklimle ilgili sınıflandırmalar yapmıştır. Eratosthenes Bölgesel coğrafya alanında çalışmış, dünyanın çevresini gerçeğe çok yakın hesap etmiştir. Amasyalı Strabon'un gezdiği yerlerle ilgili bilgi verdiği 17 ciltlik Geographika (Coğrafya) kitabının önemli kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. Kitapta Ekonomik coğrafya, Matematik Coğrafya, Fiziki coğrafya ve Jeopolitik konuları da işlenmiştir. Matematik coğrafyanın kurucusu sayılan Batlamyus, Geographica Hyphegesis kitabında gezegenler ile o günün koşullarında bilinen dünya ile ilgili bilgiler ve haritalar yer alır[7].

Karakteristik olarak yayılmacı olan Roma İmparatorluğu döneminde coğrafya daha çok askeri amaçlar için kullanıldı ve geliştirildi. Coğrafi şartların savaş üzerindeki etkileri bağlamında yer ve hava incelemelerinde bulundular ayrıca haritacılıkta askeri alanda geliştirildi.

Orta Çağ

Orta çağda Avrupa'da olumsuz koşullardan dolayı Coğrafya yerinde saymış, ilerleme İslam aleminde gerçekleşmiştir. İslam dünyasında İbn Havkal'ın 10. yüzyılda yazdığı el-Mesalik ve'l-Memalik (Yollar ve Ülkeler), 9. yüzyılda Belhî'nin yazdığı Suverü-l-Ekâlim (İklim Türleri), 10. yüzyılda El-Mesûdî'nin yazdığı el-Müru-çü'z-Zeheb (Altın Çayırlar) ve 14. yüzyılda İbn Battuta'nın yazdığı Tuhfetü'n-Nuzzarfi Garaibi'l-Emsar adlı yapıtlar öne çıkmaktadır. Birûni, dünyanın çevresini, yarıçapını, büyüklüğünü ve 1° meridyenin uzunluğunu hesaplayarak matematik coğrafya alanında katkılarda bulunmuştur. İbn-i HaldunKitap el-İbar adlı sekiz ciltlik eserinde; Beşeri coğrafyanın Jeopolitik ve Siyasi coğrafya ile ilgili konulardan bahsetmiştir. Ayrıca İslam dünyası tarafından geliştirilen 360 dereceli düzen haritacılıkta hâlâ kullanılmaktadır.

Yeniçağ

Pusulanın Avrupa'ya geçmesi sonucunda uzak diyarlara yolculuklar başladı ve yeryüzü hakkında daha geniş bilgiler edinildi. Daha çok yeni ticaret yolları bulmak, keşfedilmemiş bölgelerdeki kaynaklara ulaşmak temel hedefti. Kristof Kolomb, Vasco da Gama, , Bartolomeu Dias, Amerigo Vespucci, John Cabot ve Macellan keşifleriyle haritalar zenginleşti. Kuzey ve güney Amerika, Okyanusya adaları, Avustralya, kuzey ve güney kutbu keşifleri tamamlanmıştır. Dünyanın yuvarlak olduğu, çevresi dolaşılarak uygulamalı olarak ispat edilmiştir. Anversli Abraham Ortelius 1570'te ilk yeryüzü atlasını yaptı.

Osmanlı devletinde Pîrî Reis; Kitab-ı Bahriye, Kâtip Çelebi; Cihannuma ve Evliya Çelebi; Seyahatnamesi ile coğrafyaya katkıda bulunan Türklerdir[7].

Yakın Çağ

1700'lü yıllardan sonra coğrafya yöntem ve biçim olarak daha bilimselleşti. Teleskop ve kronometrenin (süreölçer) bulunuşuyla coğrafi bilgilerin güvenilirliği ve hesapların kolaylığı sağlandı. Coğrafi keşiflerden sonra geziler daha bilimsel hale geldi. James Cook ve Labradorun çabalarıyla Labrador soğuk su akıntısı keşfedildi.

1800'lü yıllarda ise coğrafya, doğabilimci Alexander von Humboldt ile tarihçi Carl Ritter tarafından akademide ders olarak verilmeye başlandı. Humboldt'un Cosmos (Evren), Ritter'in de Die Erdkunde (Coğrafya) adlı yapıtlarında coğrafya bilgisini düzenli biçimde işleyerek modern coğrafyanın dayanaklarını attılar. Humboldt Akıntısın keşfeden A. v. Humboldt eserlerinde yer şekilleri-iklim-bitki örtüsü arasında bağlantı olduğunu ifade etmiştir. James Cook'un 1772-75 yıllarında çevresinde dolandığı buzul alanının Antarktika olduğu ancak 1840'ta anlaşıldı. A. von Humboldt Fiziki coğrafyanın C. Ritter ise Beşeri coğrafyanın kurucusu olarak kabul edilir. Immanuel Kant coğrafyayı; fiziki, matematik, siyasi, ekonomik ve uygulamalı coğrafya olmak üzere beş dala ayırmıştır.

19. yüzyılın sonu 20. yüzyılın başlarında coğrafya iktidarlar tarafından sömürgenin aracı haline getirilmiştir. 20 yüzyılda sanayi ve teknoloji ile birlikte insan doğaya daha kalıcı ve zararlı etkilerde bulunmaya başlamıştır. Elektriğin icadıyla elle kullanılan aletler otomatik hale gelmiştir. 1960'lı yıllarda Uzaktan algılama ve CBS sistemlerinin gelişti. CBS coğrafi verilerin bilgisayara yüklenmesi, hızlı analiz ve sentezler yapılarak sorunlara doğru ve hızlı çözümler üretilmesini sağlamıştır. Coğrafyadan ayrı bir bilim olarak kabul edilmeye başlanan CBS; ekonomik, siyasi, çevre, kültürel, sosyal konularında farklı bilim dallarınca kullanılmaktadır. Uzaktan algılama, uçaklar, radarlar ve uydular aracılığı ile alınan verilerin bilgisayara aktarılıp CBS'ye yardımıyla değerlendirilmesini ifade eder.

Coğrafi yer şekilleri

Coğrafi olaylar

Deprem, Sel, Lav, Fay hattı, Çığ, Toprak kayması, Tsunami, Yanardağ, Kaynaç, Erozyon, Yanardağ set gölü, Magma, Magmatik kayaçlar, Tortul kayaçlar

Yerleşim birimleri

Mahalle, Köy, Kasaba, Belde, Bucak, Semt, İlçe, İl, Ülke

İnsanoğlu tarafından yapılan coğrafya değişiklikleri

Tepe, Set, Baraj, Bent gölü, Kurutulmuş arazi, Sulama, Tarla, Çayır, Tünel, Bent, Köprü, Su kemeri, Yol, Tünel, Tarım

Siyasi

Koridor, Anklav, Eksklav, Göç

Sınıflandırılması gereken terimler

Kaynakça

  1. Erastothenes (2010). Eratosthenes' "Geography". Princeton University Press. ISBN 978-0-691-14267-8.
  2. "Coğrafya Nedir?". tck.org.tr. 22 Aralık 2006. 17 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ekim 2014.
  3. ALTAN, Selahattin. "Coğrafyanın Dalları" (PDF). türkiye Turizm Coğrafyası Ders Notları. smyo.karabuk.edu.tr. 5 Ocak 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2014.
  4. DOĞANAY, Prof. Dr. Hayati. "Yerleşme coğrafyası". Genel Beşeri Ve Ekonomik Coğrafya. 24 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2014.
  5. "Bölüm 2: Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Veri Yapısını Anlamak" (PDF). ogm.gov.tr. 17 Ekim 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ekim 2014.
  6. DÖKER,Dr. Mehmet Fatih. "Coğrafya Bilgi Sistemleri" (PDF). Coğrafya Projelerinde Tekneloji Kullanımı. 18 Ekim 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Ekim 2014.
  7. ÜÇIŞIK, Dr.Süheyla; DEMİRCİ, Ali. "2.COĞRAFYA BİLİMİNİN TARİHİ GELİŞİMİ" (PDF). 21. yüzyılda Çağdaş Coğrafya Bilimi ve Temel Unsurları. .marmaracografya.com. 13 Aralık 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ekim 2014.
  8. ÖZTÜRK, Mustafa; KARABAĞ, Servet. "Coğrafyada Temel Paradigmalar". Coğrafyada Paradigmalar. erciyes.edu.tr. Erişim tarihi: 16 Ekim 2014.
  9. ÖZGEN, Yrd.Doç.Dr. Nurettin (2012). "Coğrafyanın Tarihsel Gelişimi" (PDF). Bilim olarak Coğrafya ve Evrimsel Paradigmaları. 18 Ekim 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ekim 2014.
  10. Dicks, D.R. "Eratosthenes," in Complete Dictionary of Scientific Biography. New York: Charles Scribner's Sons, 1971.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.