Psikoloji

Psikoloji veya ruh bilimi,[1] davranışı ve zihini inceleyen bilimdir.[2] Bilinçli ve bilinçsiz olayların yanı sıra daha çok duygu ve düşüncenin incelemesini içeren Psikoloji, çok kapsamlı bir bilimsel alandır. Bu alanda uzman olan ve aynı zamanda bilgi araştırması yapanlara psikolog denir. Psikologlar, beyinin ortaya çıkan özelliklerini ve bu ortaya çıkan özelliklerle bağlantılı tüm fenomenleri anlamaya çalışırlar ve bu şekilde daha geniş nöro-bilimsel araştırmacı grubuna katılırlar.[3] Psikoloji bilimi, bir sosyal bilim olmasına rağmen aynı zamanda doğa bilimleri olarak da kategorize edilebilir. Özellikle beyin biyolojisi bilgisini oldukça kullanır ve geliştirir.[4]

Organizmaların hem doğrudan gözlenen davranışları, hem de düşünme, zihinde canlandırma, hatırlama ve hayal etme gibi doğrudan gözlenemeyen karmaşık zihinsel süreçleri psikolojinin inceleme alanına girer.[5] Bir yandan algı, dikkat, duygu, motivasyon, zekâ, kişilik gibi içsel süreçler; bir yandan kişiler arası ilişki süreçleri (örneğin aşk, evlilikte uyum ve çatışma, anne ve çocuk arasında bağlanma gibi), grup-içi (örneğin gruba uyma ve itaat etme) ve gruplar arası ilişki süreçleri (örneğin gruplar arası önyargı ve ayrımcılık, kolektif eylem vb.) psikoloji biliminin çalıştığı konulardır. Psikoloji bilimi dâhilinde hem insanların, hem hayvanların davranışları çalışılabilir. Tüm bu özellikleriyle psikoloji, hem fen ve tıp bilimleri ile hem de sosyal bilimlerle yakından ilişkilidir.

Psikolojinin hedefi, zihinsel süreçleri ve davranışları tanımlamak, neden ve nasıl oluştuklarını açıklamak, ileride nasıl bir değişim-gelişim göstereceklerini öngörmek ve bu süreçleri kontrol etmektir. Bu hedefler doğrultusunda görgül yöntemlerle –örneğin deneysel ya da korelasyonel yöntemler- araştırmalar yürütülür. Psikoloji biliminin ürettiği bilgiler, insan etkinliklerinin değerlendirilmesi ve düzenlenmesi ile ilgili pek çok alanda kullanılır. Örneğin zihinsel hastalıkların teşhis ve tedavisinde; kişilerin okul, aile veya işyerindeki uyum problemlerinin giderilmesinde; sağlık, trafik veya çevre sorunlarıyla ilgili olumsuz tutum ve davranışların terk edilip olumlu tutum ve davranışların kazandırılmasında psikolojiden faydalanılır.

Etimoloji

”Psikoloji“ terimi ilk defa 16. yüzyılda Marko Marulić tarafından[6] Yunanca’da ”ψυχή psiyçē“ ruh ve ”–λογία –logia“ araştırma terimlerinin birleşmesi ile ruh araştırması olarak yaratılmıştır.[7][8][9][10] Türkçe’ye Fransızca psychologie teriminin çevrimi ile girmiştir.[5]

Geçmişi

İlk psikoloji laboratuvarının kurucusu Wilhelm Wundt

Psikolojinin incelediği zihin ve davranış kavramları eski Mısır, İran, Yunan, Çin, Hint uygarlıklarında felsefenin inceleme konusu olmuştur. Ancak 19. yy'da pek çok bilim gibi, psikoloji de felsefeden bağımsızlığını ilan etmiştir.[11] Psikolojinin bir bilim dalı olarak doğmasına, 1876 yılında Almanya’da Leipzig Üniversitesi'nde kurduğu psikoloji laboratuvarı ile Wilhelm Wundt ön ayak olmuştur.[11] Wundt, kendini psikolog olarak tanımlayan ilk kişidir. Psikolojinin pozitif bir bilim olarak ortaya çıkışına ilk önemli katkıları koyan diğer isimler şunlardır: Hermann Ebbinghaus (hafıza üzerinde deneysel çalışmalar yaptı), Ivan Pavlov (psikoloji ile fizyoloji arasında ilk kez ilişki kurdu, öğrenme süreçlerini deneysel olarak inceleyerek klasik şartlanma kavramını getirdi), John B. Watson (davranışçı yaklaşımın ABD’deki temsilcisi oldu).

Deneysel psikolojinin Almanya ve ABD'de gelişmesinin peşi sıra psikolojinin uygulamalı alanları doğmuştur. 19. yy.'ın son yıllarında G. Stanley Hall ve John Dewey psikoloji biliminin ABD'de eğitim alanındaki uygulamalarına öncülük etmiştir. Hugo Münsterberg psikolojinin endüstri, hukuk ve diğer alanlardaki uygulamaları üzerine yazmaya başlamıştır.[12] 1890'larda Lightner Witmer ilk psikoloji kliniğini kurmuştur.[13] Yine aynı yıllarda James McKeen Cattell, ilk zeka testi uygulamalarını başlatmak üzere Francis Galton'un antropometri yöntemini uyarlamıştır.[11] Öte yandan Viyana'da Sigmund Freud, zamanla çok popülerleşecek olan psikanaliz kuramını ve yöntemlerini geliştirmiştir.

20.yy'da psikolojinin soyut ve muğlak bir kavram olan zihni incelemesine bir tepki doğmuştur. Edward B. Titchener tarafından getirilen eleştiriler, John B. Watson'un davranışçılık yaklaşımını geliştirmesine katkıda bulunmuştur. Bu yaklaşım, B.F. Skinner tarafından popüler hale getirilmiştir. Bu yaklaşımda, zihin yerine gözlenebilen ve ölçülebilen davranışın incelenmesi savunulur.

20.yy.'ın sonlarına doğru insan zihnini çalışmak üzere disiplinler arası bir alan olan bilişsel bilimler gelişmiştir. Zihin, tekrar bilimin popüler bir inceleme konusu haline gelmiştir.

Yaklaşımlar

Yapısalcılık yaklaşımı (bilinç psikolojisi ya da strüktüralism)

Bu yaklaşıma göre psikolojinin görevi bilincin ve bilinci oluşturan zihinsel olayların -duyumlar, imajlar, duygular- incelenmesidir. Bu amaçlar doğrultusunda içebakış yöntemi ile bilgi toplanır. İçebakış, deneklere bir uyaran verip onlardan neler hissettiklerini çok detaylı olarak anlatmasını istemeye dayalı bir yöntemdir. Yapısalcılara göre tıpkı su molekülünün atomik bileşenlerine (hidrojen ve oksijen) ayrıştırılması gibi, bilinç de temel bileşenlere ayrıştırılabilir. Acılık-tatlılık, soğukluk-sıcaklık, donukluk-canlılık gibi saf duyumlar bilincin temel bileşenleri olarak kabul edilebilir. Yapısalcılığın iki önemli temsilcisi şunlardır: Wundt ve Titchener. Wundt Almanya'da bir psikoloji laboratuvarı kurmuş, onun öğrencisi olan Tichener ise Wundt'un psikolojiye yaklaşımını ABD'ye taşıyarak Cornell Üniversitesi'nde bir psikoloji laboratuvarı oluşturmuştur. Titchener'dan sonra bu yaklaşım pek fazla yaşamamış olsa da, psikolojinin pozitif bir bilim olarak temellerinin atılmasındaki katkısı açısından bu yaklaşım psikoloji tarihinde önem taşımaktadır.[14]

İşlevselcilik yaklaşımı

20. yüzyılın başlarında ABD'de yapısalcılık yaklaşımı etkisini yitirirken, işlevselcilik yaklaşımı gelişmeye başladı. Yapısalcılığa tepki olarak doğan bu yaklaşıma göre psikolojinin görevi, yalnızca bilincin yapıtaşlarını belirlemek olamaz; asıl görevi bilincin işlevlerini -nasıl çalıştığını ve ne işe yaradığını- incelemek, insan zihninin değişen çevre şartlarına nasıl uyum sağladığıyla ilgilenmektir. İşlevselciliğin bakışından davranış, organizmanın çevresine uyum çabasıdır. İşlevselciler, Charles Darwin’in Evrim Kuramı’ndan etkilenmiş, zihni bedenden ayrıştırılamaz olarak görüp bu ikisi arasındaki ilişkiyi anlamaya odaklanmışlardır. Kuramın başlıca temsilcisi William James'tır. James'a göre bilinç, yapısalcıların iddia ettiği gibi bileşenlerine ayrıştırılabilecek sabit bir yapı değildir; süregiden bir akıştır. Bu yaklaşımın psikolojiye temel katkısı, sadece zihinsel süreçleri değil davranışları da psikolojinin inceleme alanına dahil etmesidir. Ayrıca yapısalcılar içgörü yöntemini uygulamak üzere eğitilemediklerinden hayvanlar, çocuklar ve zihinsel engelliler üzerinde çalışma yapmazlarken işlevselciler bu gruplar üzerinde de çalışmışlardır.[14] Günümüzde ne yapısalcılık ne de işlevselcilik akımları varlığını sürdürmektedir, fakat 20. yy.'ın başlarında işlevselciler ve yapısalcılar arasındaki tartışmalar sayesinde çağdaş psikoloji akımlarının ortaya çıkması mümkün olmuştur.

Davranışçılık yaklaşımı

19. yüzyılın sonlarında doğan bu yaklaşımda psikolojinin konusunun ölçülebilen ve gözlenebilen davranışlar olması gerektiği savunulur. Davranış organizmaların içten ya da dıştan gelen uyarıcılara verdikleri tepkilerdir ve davranışa dair bilgi toplamak için doğa bilimlerinde kullanılan nesnel yöntemlere -deney ve gözleme- başvurmak gerekir. Davranışçılar, organizmaların çeşitli davranışlarının, çevrelerinden gelen ödüllendirme ve cezalandırmalara bağlı olarak nasıl değiştiğini, yeni davranışların nasıl öğrenildiğini veya halihazırdaki davranışlarını nasıl yeni durumlara uyarlandığını inceler. Davranışçılığa göre belirli uyarıcılara maruz kalan her organizma, aynı tepkiyi verir, yani bireysel farklılıkların önemi yoktur. Davranışların nedenlerini, organizmanın içsel özelliklerinde değil, içinde bulunduğu çevredeki uyarıcılarda aramak gerekir. Ayrıca bu yaklaşımda, insan ve hayvan davranışlarının aynı öğrenme yasalarına dayandığı iddia edilir. Dolayısıyla hayvan davranışlarını gözleyerek insanlar için de geçerli olan öğrenme yasalarını anlamak mümkündür. Bu ekolün başlıca temsilcileri şunlardır: Watson, Skinner, Pavlov.

Gestalt yaklaşım

1890'larda Almanya'da doğan bu yaklaşımda, psikolojik deneyimi çözümlemeye çalışan yapısalcılığa karşıt bir biçimde, psikolojik deneyimin bir bütün olduğu ve parçalarına ayrıştırılarak incelenemeyeceği görüşü savunulur. Gestaltçılara göre, en ilkel ve basit olan psikolojik deneyimler dahi karmaşıktır. Bu karmaşıklığa rağmen, algının gerçekleşmesi temel bazı prensiplere uygun olarak gerçekleşir ve psikolojinin hedefi bu temel prensipleri keşfetmektir. Bunun yolu doğal gözlem ve deneydir. Davranışçılardan farkı olarak Gestaltçılar, psikolojide etki-tepki ilişkisine odaklanılmasına karşı çıkmış ve etkinin tepkiye dönüşürken deneyimlenen bilişsel süreçlerin incelenmesini önemsemişlerdir. Gestalt psikolojisinin başlıca temsilcileri şunlardır: Wolfgang Köhler, Max Werthemeir, Kurt Koffka. 1930'larda Almanya'daki Nazi hakimiyeti sırasında Gestaltçıların başlıca temsilcileri ABD'ye göç etmiş, böylelikle bu yaklaşım ABD'de de tanınmıştır. Günümüzde bu yaklaşımındaki temel fikir -zihnin dış uyaranlara doğrudan tepki vermeyip öncelikle onu yorumlayıp anlamlandırdığı fikri- bilişsel psikologların öğrenme, bellek, problem çözme ve hatta psikoterapi hakkındaki fikirlerinde kendini göstermektedir.

Psikanalitik yaklaşım

1890'larda doğan bu yaklaşıma göre psikoloji kişilerin bilinçdışı korkularını, isteklerini ve güdülerini ortaya çıkarmayı hedeflemelidir. Sigmund Freud’un klinik gözlemlerine dayanarak geliştirilen bu yaklaşımda normal insan davranışlarını anlamaya değil, anormal davranışları anlamaya odaklanılmıştır. Bu yaklaşım ruhsal hastalıkların tedavisi, kişilik ve gelişim psikolojisi alanlarında etkili olmuştur. Bu yaklaşımda araştırma yöntemi olarak telkin, terapi, hipnoz, rüya yorumu ve biyografi tercih edilir. Bu yaklaşımda bilinçaltı kavramına çok önem verilir. Freud’un kurucusu olduğu bu yaklaşımı devam ettiren ve yenileyen birkaç önemli isim, Alfred Adler ve Carl Gustav Jung' ve Karen Horney olmuştur. Bu üç isim, Freud'un orijinal kuramına pek çok eleştiri getirerek kendi kişilik kuramlarını oluşturmuşlardır. Freud, günümüzde önemli bir popüler kültür figürüdür. Freud'un kuramındaki pek çok kavram - örneğin bilinçdışı, bastıma, rasyonelleştirme...gibi- gündelik dile yerleşmiştir. Buna karşılık, psikanalitik yaklaşımla yapılan bilimsel çalışmalar kısıtlıdır.

Hümanist (insancıl) yaklaşım

20.yy.'ın ortalarında doğan bu yaklaşımda her bir bireyin kendi geleceğine yön vermede özgür olduğunu, geniş bir kişisel gelişim kapasitesine sahip olduğunu, önemli miktarda içsel değere ve kendini gerçekleştirme potansiyeline sahip olduğuna dikkat çekilir. Davranışçılık ve psikanalizdeki determinist tutuma bir tepki olarak doğmuştur. Hümanistlere göre insanlar, çevresel ve içsel faktörlerin esiri değildirler çünkü hür iradeleri, seçme özgürlükleri ve kendi davranışlarını denetleme güçleri vardır. Başlıca temsilcisi Abraham Maslow'dur.

Bilişsel yaklaşım

1950'lerden itibaren gelişip yaygınlaşan bu yaklaşımda insan tepkilerinin çevredeki uyarıcılar karşısında pasif olduğu görüşüne karşı çıkılır ve insan zihni uyarıcıları algılayan, yorumlayan ve anlamlandıran aktif bir varlık olarak kabul edilir. Bilginin insan zihninde nasıl işlemlendiğinin ve depolandığının incelenmesi hedeflenir. Bu amaç doğrultusunda akıl yürütme, tümevarım ve deney ile veri toplanır. Önemli temsilcilerinden biri Jean Piaget'dir.

Biyolojik yaklaşım (davranışsal nörobilim, psikolojik biyoloji)

Bu yaklaşımda davranışların nedenlerini anlayabilmek için organizmanın biyolojik yapısını anlamak gerektiği savunulur. Kişinin öğrenme süreçlerini, kişiliğini, belleğini, güdülerini, duygularını ve problemlerle başa çıkma tekniklerini etkilemek üzere genlerin, hormonlarının ve sinir sisteminin dış çevre unsurları ile nasıl bir etkileşime girdiği incelenir ve bu incelemelerde deneysel yöntem kullanılır.

Sosyokültürel yaklaşım

Kültürel ve etnik benzerlikler ve farklılıkların kültürün üyelerinin zihinsel süreçleri ve davranışları üzerindeki etkisini inceler.

Psikolojide öncü kadınlar

Karen Horney, öncü kadın psikologlardandır.

Psikoloji biliminin geliştiği yıllarda, pek çok farklı bilimde olduğu gibi, kadınlara yönelik önyargılar kadın bilim insanlarının alana katılımını engellemiştir. Bu durum, psikoloji bilimindeki çeşitli yaklaşımların ünlü temsilcilerinin hep erkekler olmasına yol açmıştır. Ancak karşılaştıkları engellere rağmen psikolojiye öneli katkılar yapan bilim kadınlar vardır.[15]

  • Christine Ladd-Franklin (1847-1930): John Hopkins Üniversitesi'nde psikoloji doktorasını 1880'li yılların ortasında tamamlamış, ancak 40 yıl sonra kadınlara doktora derecesi vermenin uygun olduğuna karar verilerek kendisine doktor unvanı verilmiştir. Renkleri görme ile ilgili çok itibar gören bir evrimsel kuram geliştirmiştir.
  • Margaret Floy Washburn (1871-1939): Psikolojide doktora derecesi alan ilk kadındır. Doktorasını Cornell Üniversitesi'nden almıştır. Hayvan davranışları ile ilgili çalışmaları vardır.
  • Leta Stetter Hollingworth (1886-1939): Çocuk gelişimi ve kadınlarla ilgili konulara odaklanan ilk psikologlardandır. Kadınların adet dönemindeyken yeteneklerinin düştüğüne dair 1900'lerin başında popüler olan görüşü çürütecek veriler toplamıştır.
  • Mary Whiton Calkins (1863-1930): 1905'te Amerikan Psikologlar Derneği'nin ilk kadın başkanı olmuştur. Doktora eğitimini Harvard Üniversitesi'nde tamamlamıştır. William James tarafından en başarılı öğrencilerinden olarak tanıtıldığı halde Harvard Ünviersitesi ona kadın olması sebebiyle doktor unvanını vermeyi reddetmiştir.
  • Karen Horney (1885-1952): Kişiliğin arkasındaki sosyal ve kültürel özelliklere odaklanmıştır.
  • Anna Freud (1895-1982): Sigmund Freud'un kızı olan Anna Freud, anormal davranış tedaisinde önemli katkılar yapmıştır.
  • Mamie Phipps Clark (1917-1983): Çocuğun ten renginin büyürken ırksal farklılıkları algılamasını nasıl etkilediğine yönelik öncü çalışmalar yapmıştır.

Anahtar soruları

Psikolojinin değişik yaklaşım ve dallarının cevap aradığı bir dizi temel soru vardır ve psikolojik yaklaşımlar, bu temel sorulara verdikleri cevaplar açısından farklılaşırlar. Çok farklı alanlarda çok farklı yöntemlerle çalışıyor olsalar da pek çok bilimsel çalışmayı psikoloji çalışması genel başlığı altında toplayan şey, hepsinin şu ya da bu şekilde bu soruları cevaplamaya ilişkin olmalarıdır.

Çevre mi, kalıtım mı?

“Davranışlarımızın ne kadarı kalıtımsal ne kadarı çevre etkisinin sonucudur?” Derin felsefi ve tarihsel kökleri olan bu soruya, psikolojik yaklaşımların cevapları farklı farklıdır. Örneğin biyolojik yaklaşım davranışlarımızın kalıtımsal yönünü ortaya çıkarmada kullanılırken, davranışsal yaklaşım çevre etkisini ortaya koyar. Bu nedenle biyolojik yaklaşımı benimseyen bir gelişim psikoloğu insanların gelişimi ve değişimindeki kalıtımsal etkenleri, davranışsal yaklaşımı benimseyen bir gelişim psikoloğu ise çevresel etkenleri araştıracaktır.

Bilinç mi, bilinçdışı mı?

Davranışlarımızın ne kadarı bilinç süreçlerinin, ne kadarı bilinçdışı süreçlerin sonucunda oluşur? Bu, psikolojideki en büyük tartışma konularından birisidir. Psikodinamik yaklaşımı benimseyen bir klinik psikolog anormal davranışların sebebini bilinçdışı güçlerde ararken, bilişsel yaklaşımı benimseyen bir klinik psikolog anormal davranışlara sebep olarak hatalı düşünme süreçlerini gösterir. Hangi yaklaşımın tercih edildiği, anormal davranışın teşhisi ve tedavisinde önemli farklılıklara yol açar.

Gözlenebilir davranışlar mı, içsel zihinsel süreçler mi?

Psikoloji yalnızca dışarıdan gözlenebilen davranışları mı incelemelidir, yoksa gözle görülemeyen düşünce süreçleri de psikolojinin çalışma alanına girmeli midir? Davranışsal psikologların bu soruya yanıtı, gözlenebilen davranışları çalışmanın insanı anlamak için yeterli olacağı şeklindedir. Bilişsel psikologlar ise bir insanın zihninde olup bitenleri anlamadıkça, bir çevresel etkene tepki veren kişinin bu etkeni algılamasıyla ona tepki vermesi arasında ne gibi içsel süreçler yaşadığını bilmedikçe kişiyi anlamış olamayacağımızı iddia ederler.

Özgür irade mi, belirlemecilik mi?

“Kişilerin davranışlarının ne kadarı kendi tercihlerinin sonucudur, ne kadarı kendi tercihlerinin dışındaki etmenlerce belirlenmiştir?” Felsefecilerin çok uzun zamandır tartışageldiği bu konu psikolojinin de temel sorularından biridir. “Belirlemecilik” ile ifade edilen; rastlantıyı, iradeyi ve özgür seçimi reddetmek, evrendeki her olayın kendinden önce gelen koşullarca belirlendiğini, her şeyin bir neden-sonuç ilişkisinin parçası olduğunu savunmaktır. “Anormal davranışlar sergileyen birisi ne ölçüde davranışlarından sorumlu tutulabilir? Böyle bir kişi tedavi görmeyi reddederse tedavi alması için zorlanmalı mıdır?” gibi sorulara verilecek yanıtlar özgür irade-belirlemecilik tartışmasına bağlıdır.

Bireysel farklılıklar mı, evrensel ilkeler mi?

“Bir kişinin özelliklerinin, davranışlarının ne kadarı yalnızca kendisine hastır, ne kadarı başka insanlarla paylaştığı ortak özelliklerdir? Hepimizin birer insan olduğu, aynı biyolojik soyun birer örneği olduğu gerçeği davranışlarımızı ve deneyimlerimizi ne ölçüde birbirine benzer kılar? Yani biz insanlar ne ölçüde birbirimize benziyoruz, ne ölçüde birbirimizden farklıyız?” Biyolojik ve davranışçı yaklaşımları benimseyenler insanları birbirine benzer kılan evrensel ilkeleri ortaya çıkarmakla, varoluşçu yaklaşımı savunanlar ise bireysel farklılıklarımızı ortaya çıkarmakla ilgilenirler.

Temel alt alanları

Deneysel psikoloji

Daha çok laboratuvar deney metodu kullanılarak temel davranışsal süreçlerin incelendiği bilim dalıdır. Deneysel psikoloji içindeki önemli alt dallardan biri, bilginin işlenmesi, belleğimizde depolanması, depodan geri çağrılması ve problem çözme durumlarına uygulanması gibi bilgi işleme sürecini çalışan bilişsel psikolojidir. Öğrenme, duyum, algı, performans, motivasyon, bellek, dil, düşünme, iletişim ve problem çözme, yeme, okuma gibi davranışların altında yatan fizyolojik süreçlerin araştırılmasıyla ilgilenen alt alan ise fizyolojik psikolojidir. Deneysel psikologlar, hayvan davranışlarını da inceler ve insan davranışlarıyla ilişkilendirirler.

Sosyal psikoloji

Her bir bireyin duygu, düşünce ve davranışlarının diğerlerinden nasıl etkilendiğini; kişinin davranışlarının kendi kişisel özellikleri ve toplumsal özelliklerin ortak etkisi ile nasıl şekillendiğini inceleyen bilim dalıdır. Düşünce, duygu ve davranışları kişiler arası, grup-içi ve gruplar arası düzeyde inceler.

Kişilik psikolojisi

Kişiliğin ne olduğunu, nasıl ortaya çıktığını ve gelişimini inceleyen bilim dalıdır.

Gelişim psikolojisi

İnsanın doğum öncesinden başlayarak ölümüne kadar yaşa bağlı davranış değişikliklerinin incelendiği bilim daldır. Gelişim psikologları, insan hayatını çeşitli dönemlere (doğum öncesi, bebeklik, çocukluk, ergenlik, orta yaş ve yaşlılık) ayırarak her dönemin kendine özgü özelliklerini ortaya koymaya çalışır.[16]

Nöropsikoloji

Biyolojik sistemler ile zihnin işlevi ve davranış arasındaki ilişkiyi inceleyen bilim dalıdır. Nöropsikologlar, beynin biyokimyasal mekanizmalarını, beyin yapılarının fonksiyonlarını, kimyasal ve fiziksel değişikliklerin davranışlara ve duygulara etkisini araştırırlar. Merkezi sinir sistemi bozukluklarının teşhis ve tedavisi ile ilgilenirler.

Psikometrik psikoloji

Psikolojik bilginin elde edilmesi ve uygulanması sırasında kullanılacak teknik ve yöntemleri geliştiren bilim dalıdır. Psikometrik psikologlar; zeka, kişilik, yetenek ve tutunlarla ilgili testler geliştirirler. Bu testler, klinik danışmanlık, iş yaşamı, endüstri ve okul gibi alanlarda kullanılır. Ayrıca araştırma desenleri, veri analizi ve verinin yorumlanması konularında da faaliyet gösterirler.

Uygulama alanları

Çevre psikolojisi

Fiziksel çevre ile insan davranışlarının etkileşimini inceler. Hem çevrenin psikolojik etkilerini hem de insan etkinliklerinin sosyal ve fiziksel çevre üzerine etkilerini çalışır.[17]

Trafik psikolojisi

Bu bilimin çalışma alanına psikoloji ilkelerinin trafik ve yol güvenliği alanına uygulanması, sürücü yeteneklerinin psikoteknik değerlendirilmesi, sürücülük tarzları ve trafikte risk alma davranışı, sürücü eğitimi ve rehabilitasyonu, ergonomi, trafik güvenliği için bilinçlendirme, trafik yasalarını yapan ve uygulayanlara danışmanlık, trafikle ilgili davranış tutum yetenek ve becerileri ölçme araçları geliştirme gibi konular girmektedir.

Sağlık psikolojisi

Bu alanda çalışanlar; insanların hastalıklarla nasıl baş edebildiği, fiziksel acıyı nasıl en etkili bir biçimde denetleyebilecekleri, neden bazı insanların tıbbi önerilere uymadıkları, insanların sağlıkla ilgili kötü alışkanlıklarının nasıl değiştirilebileceği, sigara bırakma, kilo verme, stresi kontrol altına alma gibi konularda etkili programların ve sağlık kampanyalarının nasıl düzenlenebileceği, hasta ve hekim arasında iyi ilişki kurmanın nasıl mümkün olabileceği ve sağlık personelinin çalışma ortamındaki psikolojik sorunlarının giderilmesi gibi konularda psikoloji biliminin sunduğu bilgi ve yöntemlerden hareketle çalışmalar yapar.

Klinik psikoloji

Uyum, sakatlık ve rahatsızlık ile ilgili problemleri anlamak, tahmin etmek ve azaltmak için bilimi, teoriyi ve uygulamayı bütünleştirir. Uyum, ayarlama ve kişisel gelişimi destekler. Bir klinik psikolog, farklı kültürler ve sosyoekonomik düzeylerde bir kişinin hayatı boyunca insan performansının entelektüel, duygusal, biyolojik, psikolojik, sosyal ve davranışsal yönlerine odaklanır.

Danışmanlık Psikolojisi

Bireyin kendi yaşamının değişik yönleriyle ilgili kararlar vermesine yardımcı olabilecek bilgi ve yetenekleri bireyde geliştirmeyi amaçlar. Gündelik yaşamda normal konuların konuşulduğu, uyum sorunları, karar vermede zorluk yaşayan bireylere yönelik yardım hizmetidir. Mesleki, akademik sorunları olan kişilere danışmanlık yapılır. Burada kişinin ilgileri, yetenekleri, yönelimleri ve kişilik özellikleri göz önünde bulundurulur. Bireylerin kişiler arası ilişkilerinin işlevselliğini arttırmayı hedefler. Uyum problemi yaşayan veya karar verme zorluğu ile karşı karşıya olan bireylere ihtiyaç duyduğu psikolojik desteği sağlar. Hafif duygusal, kişisel sorunlar ile uğraşır.

Adli psikoloji

Bu alanda çalışanlar mahkemelerde uzmanlıkları ile hakime yardımcı olurlar; "Suçlu suçu işlerken akli dengesi yerinde miydi?” ve “Yargıda adil karar verilmesini etkileyen psikolojik etmenler nelerdir?” gibi sorulara psikoloji biliminin ilke ve yöntemleri dahilinde cevap ararlar. Islahevi, hapishane ve adli tıp enstitülerinde ve hukuk kurumlarında görev alırlar.

Endüstri/Örgüt psikolojisi

İnsanların zihinsel süreçlerini ve davranışlarını iş yaşamı bağlamında inceleyen bilim dalıdır. Psikoloji biliminin kuramsal yaklaşımların ve bilgi birikiminin iş yaşamında iyileştirmeler yapmak üzere kullanılmasını hedefler. I/Ö psikologları uygun işe uygun eleman yerleştirilmesi, iş yerlerindeki çalışma koşullarının iyileştirilmesi, çalışma motivasyonunun yükseltilmesi, iş yaşamındaki otomasyonun çalışanlar üzerinde etkisi, insan-makine ilişkisi gibi konularda çalışmalar yapar.

Eğitim psikolojisi

Bu alanda çalışanlar başarılı eğitim teknikleri geliştirme, öğrenci-öğretmen ilişkisinin kalitesini arttırma, öğrenci değerlendirme sistemlerine adil, eğitici ve motive edici bir biçim verme alanlarında çalışmalar yapar.

Spor psikolojisi

Bu alanda çalışanlar, spor ortamındaki davranışları inceler; sporcuların odaklanma, motivasyon, duygu durumu gibi psikolojik özelliklerinin denetlenerek spor performanslarının artırılması için ve de spor takımlarında liderlik, beraberlik, çatışma ve rekabet gibi süreçlerin denetlenerek takımın uyumluluğunun ve performansının artırılması için çalışmalar yapar.[18]

Kavramsal Psikoloji

Diğer adıyla bilişsel psikoloji; problem çözme, bellek, öğrenme ve dil gibi içsel zihinsel süreçleri inceler. Nörobilim, felsefe ve dilbilim ile yakından ilgilidir. Bilişsel psikologlar, insanların bilgiyi nasıl edindiğini, işlediğini ve depolandığını inceler. Pratik uygulamaları, hafızanın nasıl geliştirileceğini, karar vermenin doğruluğunu artırmayı veya öğrenmeyi desteklemek için eğitim programlarının nasıl kurulacağını içerir.

Gelişim Psikolojisi

Bir insanın genellikle insani gelişme olarak adlandırılan yaşam süresi boyunca yaşadığı sistematik psikolojik değişikliklerin bilimsel çalışmasıdır. Faktörler arasında motor becerileri, problem çözme, ahlaki anlayış, edinen dil, duygular, kişilik, benlik kavramı ve kimlik oluşumu yer alır. Ayrıca deneyimle öğrenmeye karşı doğuştan gelen zihinsel yapılara ya da bir kişinin özelliklerinin çevresel faktörlerle nasıl etkileşime girdiğine ve bunun gelişimi nasıl etkilediğine bakar. Gelişim psikolojisi, dilbilim gibi alanlarla örtüşmektedir.

Araştırma yöntemleri

Psikolojide pek çok farklı araştırma yöntemi kullanılır. Bu yöntemler, öncelikle niteliksel ve niceliksel olarak ikiye ayrılır. Psikolojinin hem temel hem de uygulamalı alanlarında bu her iki türde de araştırma yöntemi kullanılmaktadır. Psikolojideki nicel çalışmaların bir kısmı deneysel veya yarı-deneyseldir, bir kısmı ise ilişkisel ve betimleyicidir. Veri toplamak için gözlem, deney, anket, vak'a çalışması, görüşme gibi pek çok farklı teknik kullanılır, bu tekniklerle elde edilen sayısal veriler istatistiksel analizlerden geçirilerek araştırma hipotezleri test edilir. Niteliksel psikoloji araştırmalarında ise görece az sayıda katılımcıdan, yapılandırılmamış ölçüm araçlarıyla bol miktarda veri toplanır. Veriler sayısal değildir, dolayısıyla istatistiksel olmayan yöntemlerle incelenirler ve araştırmadaki amaç hipotez test etmek değildir. Niteliksel araştırmalarda başlıca veri toplama yöntemleri katılımcı gözlem, odak grubu ve görüşmedir.

Kaynakça

  1. "Arşivlenmiş kopya". Türk Dil Kurumu. 5 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2020.
  2. Fernald LD (2008). Psychology: Six perspectives 8 Haziran 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (pp.12–15). Thousand Oaks, CA: Sage Publications.
  3. Hockenbury & Hockenbury. Psychology. Worth Publishers, 2010.
  4. Cacioppo, John (Eylül 2007). "Psychology is a Hub Science". Aps Observer. 20 (8). 29 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2020. psychology is a hub discipline — that is, a discipline in which scientific research is cited by scientists in many other fields. For instance, medicine draws from psychology most heavily through neurology and psychiatry, whereas the social sciences draw directly from most of the specialties within psychology. Association for Psychological Science Observer (September 2007)
  5. Zimbardo, P.G.; Gerrig, R. J. (2013). Psikoloji ve yaşam. NobelYayınları. ISBN 9786051332260.
  6. "Classics in the History of Psychology – Marko Marulic – The Author of the Term "Psychology"". Psychclassics.yorku.ca. 20 Ocak 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Aralık 2011.
  7. (Steven Blankaart, p. 13) as quoted in "psychology n." A Dictionary of Psychology. Edited by Andrew M. Colman. Oxford University Press 2009. Oxford Reference Online. Oxford University Press. oxfordreference.com 15 Eylül 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  8. Derek Russell Davis (DRD), "psychology", in Richard L. Gregory (ed.), The Oxford Companion to the Mind, second edition; Oxford University Press, 1987/2004; 978-0-19-866224-2 (pp. 763–764).
  9. Watson, John B. (1913). "Psychology as the Behaviorist Views It" (PDF). Psychological Review. 20 (2): 158-177. doi:10.1037/h0074428. hdl:21.11116/0000-0001-9182-7. 8 Ocak 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2020.
  10. "Arşivlenmiş kopya". 14 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2020.
  11. Schultz, D. P.; Schultz, S. E. (2016). Modern Psikoloji Tarihi. Kaknüs Yayınları. ISBN 9789756963852.
  12. Blatter, Jeremy. "Screening the Psychological Laboratory: HugoM¨unsterberg, Psychotechnics, and the Cinema,1892–1916". Science in Context, Cilt:28, Sayı:1, Yıl:2015. 12 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Haziran 2018.
  13. Mcreynolds, P. (1987). Lightner Witmer: Little-known founder of clinical psychology. American Psychological Assocation, 42(9), 849-858.Retrieved from PsycINFO Database.
  14. Wooed, E. G.; Boyd, D.; Wood, Samuel E. (2011). The World of Psychology (7th edition). Boston, ABD: Pearson. ISBN 9780205768424.
  15. Şenol Durak, E.; Kocatepe, U.; Durak, M. (2015). Aklımın aklı: Psikoloji. Nobel.
  16. Santrock, J.W. (2012). Yaşam boyu gelişim. Nobel Yayıncılık. ISBN 9786051331522.
  17. Berg, E. V. D.; Groot, J. I. M. D.; Steg, L. (2016). Çevre Psikolojisi. Nobel Yayınları. ISBN 9786053202110.
  18. Costas, T.; Karageorghis, I.; Terry, P. C. (2015). Spor Psikolojisi. Nobel Yayıncılık. ISBN 9786053200659.
This article is issued from Wikipedia. The text is licensed under Creative Commons - Attribution - Sharealike. Additional terms may apply for the media files.