Alâeddin Bey
Alâeddin Paşa maddesi bu maddenin bir parçası olabilir.
Alâeddin Bey | |
---|---|
Osmanlı sadrazamı | |
Hüküm süresi | 1320-1331 |
Önce gelen | Yok |
Sonra gelen | Mahmudoğlu Nizamüddin Ahmed Paşa |
Hanedan | Osmanlı Hanedanı |
Babası | Osman Bey |
Annesi | Râbi'a Bala Hâtun |
Doğum | ? |
Ölüm | Kesin bilinmiyor. |
Defin | Bursa |
Dini | İslam |
Alâeddin Bey (Alâeddin Paşa, Alâeddin Ali Paşa, Erden Ali Bey[1][2]), Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin oğullarından birisidir.
Osmanlı kroniklerine göre Osman Gazi'nin ölümünden sonra Orhan Gazi ile birlikte Şehzade Alâeddin'in ismi beylik için konuşulmuş; iki kardeş arasında yapılan görüşme sonunda Şehzade Alâeddin, kendi isteğiyle beylikten feragat etmiştir. Tarihî kaynaklarda alçakgönüllü kişiliği öne çıkarılır.
Bursa'daki tekkesinde derviş hayatı yaşamayı tercih eden Alâeddin Bey'in daha sonra Orhan Bey'in isteği ile bazı bürokratik görevler aldığı ve bazı seferlere katıldığı düşünülür. Kimi kaynaklara göre Alâeddin Bey, vezirlik sisteminin kurulmasına rol oynamış bir kişidir ve Osmanlı'nın ilk veziridir; ayrıca "paşa" ünvanını kullanan ilk hanedan mensubudur.
Kaç yaşında ve hangi nedenle öldüğü kesin olarak bilinmez, hayatının son yıllarını Bursa'da Kükürtlü'de bulunan tekkesinde geçirmiş ve öldüğünde Osman Gazi'nin türbesine defnedilmiştir.
Yaşamı
Osman Gazi'nin oğullarından birisi olan Alâeddin Bey'in hayatına dair Osmanlı Devleti'nin kuruluşuna ilişkin kaynaklarda çok az bilgi mevcuttur. Hatta bu bilgilerin azlığı nedeniyle Osman Gazi'nin Alâeddin adında bir oğlu olmayıp bunun kronik yazarlarının uydurması olduğu da ileri sürülmüş ancak tarihçiler arasında bu görüş kabul görmemiştir.[1]
Araştırmacı Hüseyin Hüsameddin Yaşar'ın Alâeddin Bey hakkındaki makalesinde doğum tarihi, kaynak gösterilmeksizin, 678 (1279-1289) olarak belirtilmiştir.[1] Annesinin kim olduğu tarihçilerin anlaşmazlığa düştükleri bir konudur. Kimi kaynaklara göre annesi Şeyh Edebali'nın kızı Bala Hatun'dur. Bazı tarihçiler ise Orhan Bey ile aynı anneden doğduğunu, annesinin Malhun Hatun olduğunu ileri sürer. Osman Gazi'nin en büyük oğlu olup olmadığı da tartışmalı bir konudur. Kimi kaynaklara göre Şehzade Alâeddin, kimine göre Şehzade Orhan en büyük oğul idi.
Alâeddin Bey'in çocukluk ve gençlik yıllarına değin bilinenler azdır. Diğer şehzadeler gibi iyi bir eğitim aldığı bilinir. Kimi kroniklere göre dedesi Şeyh Edebali ve annesi Bala Hatun ile birlikte Bilecik'te vakit geçirmiş ve şehrin korunması ile görevlendirilmişti.[1]
Paşa unvanı
Şehzade Alâeddin Bey, Osmanlı tarihinde "Paşa" unvanını kullanan ilk hanedan üyesiydi. Erken Osmanlı bürokrasisinde genellikle vezirler tarafından kullanılan bu unvan geç Selçuklu ve erken Osmanlı döneminde ulema ve şeyhler tarafından kullanılmaktaydı.[1] Osmanlı vezir ve sadrazamları biyografilerini veren Osmanzâde Ahmed Tâib Hadika'tü'l-vüzera adli biyografi eserinde Alaaddin Paşa'nın "paşa" sanı şöyle açıklanmaktadır:[3]
Türkler arasında büyük oğla paşa denildiğinden ordu içinde de bu sanla anıl(mıştır).
Tahttan feragati
Araştırmacı Hüseyin Hüsameddin Bey'e göre babası öldüğünde Şehzade Alâeddin 20 yaşında idi. İlk Osmanlı tarihçileri (Aşıkpaşazade, Oruç Bey, Nesri, İbn-i Kemal) ve geleneksel kabul edilen anlatıma göre Beylik ileri gelenleri ve Osman Bey'in çocukları bir toplantı yapmışlar; bu toplantıda Şehzade Orhan, kardeşi Şehzade Alâeddin'in Bey olmasını önermiş ama Alâeddin bunu kabul etmeyip devlet ileri gelenlerinin uygun gördüğü gibi Beylik tahtına küçük kardeşi Orhan'ı münasip gördüğünü ifade etmiş ve böylece Orhan tahta geçmiştir.[4]
Tahta Şehzade Orhan'n geçişi ile ilgili farklı görüşler de öne sürülmüştür. Ahiler'in Orhan'ı desteklemesi üzerine Alâeddin Bey'in sessiz kaldığı ve iki kardeşin arasında taht meselesi nedeniyle soğukluk yaşanmış olduğu görüşünü benimseyen tarihçiler vardır. Geç tarihli bazı Arap tarihçilere göre Osman Gazi'nin oğlu Alâeddinin asıl adı Erden Ali idi, babasının ölümünden sonra kısa süre de olsa beylik yapmıştı; bu bilgilere dayanarak onun Osmanlı Devleti'nin ikinci padişahı olduğunu yazan tarihçiler olmuştur.[1] Bizanslı tarihçi Laonikos Halkokondiles kaynak göstermeden, babası ölünce oğlu Orhan'ın Uludağ'a çekildiğini ve sonra yanına asker toplayarak kardeşlerini alt ettiğini bildirir.
Vezirliği
Alâeddin Bey, tahttan feragat edip bir süre Bursa'nın batısında bulunan Fodra köyündeki (bugünkü Alaaddinbey Mahallesi) tekkede dervişlik yapmayı tercih etmiş olsa da Orhan Bey'in daveti üzerine vezirlik görevini kabul etmiştir. Orhan Gazi fetihlerle meşgulken Osmanlı Devleti'nin ilk veziri olarak idari yapılanma ile uğraştı. İki kardeş arasındaki yakınlık, bazı tarihçiler tarafından Musa ve Harun peygamberler arasındaki ilişkiye benzetilmiştir.[1]
Ancak Alâeddin Bey'in vezirliği konusu da hakkındaki tartışmalı konulardan birisidir. Kimi tarihçiler onun Orhan Gazi'nin veziri olup orduda düzenlemeler yaptığı fikrini reddetmiştir. Örneğin İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı tarihi yazarlarının bu konuda yanıldığını; ilk Osmanlı veziri Alâeddin Paşa'nın, Alâeddin Bey'den farklı bir kişi olduğu görüşünü ileri sürmüştür.[5] Bazı kaynaklar ilk vezirin ismini "Alaaddin Paşa bin Hacı Kemaleddin" ve "Hacıkemalettinoğlu Alaaddin Paşa" şeklinde verirler ve buna göre ilk vezir Osman Bey'in oğlu değil "Hacı Kemalettin" adlı bir kişinin oğludur.[6]
Ordu komutanlığı
Alâeddin Bey, ordu komutanı olarak bazı seferlere de katılmıştı. Vakfiyesindeki "emîr- kebir mücahid" ifadesi, onun ordu komutanlığı yaptığını gösterir. Bazı tarihçiler onun Maltepe Savaşı'na katıldığını ve savaşın kazanılmasında rolü olduğunu yazarlar ancak bu konuda kesin bilgi yoktur.[1]
Osmanlı askerlerinin diğer beylik askerlerinden ayrılması için beyaz başlık giymeleri uygulamasının Alâeddin Bey tarafından getirildiği, onun tavsiyesiyle Orhan Bey'in Bilecik'te ak börk ürettirdiği düşünülür. Çandarlı Kara Halil Paşa ile birlikte ilk defa daimî yaya ve müsellem birliklerinin kurulmasına ön ayak olmuştur. Ordunun diğer birliklerinin de teşkilâtlandırılması, divan teşkilâtının kurulması, divanda burma sarık giyilmesi ve para bastırılması Alâeddin Bey'e atfedilir, ancak kesin değildir.[5]
Tekke yaşamı ve ölümü
Alâeddin Bey, bir süre vezirlik ve ordu komutanlığından sonra tekke yaşamına döndü. Kükürtlü'deki tekkesinde yaşadı. Hayırseverliği ile tanındı. Kaç yaşında ve hangi nedenle öldüğü kesin olarak bilinmez. 1333 yılında Bursa'da öldüğü düşünülür. Bazı kaynaklar bir savaşta şehit düştüğünü de bildirirler.[7] 1333 yılında Biga Kalesinde hayatını kaybettiği de söylenmektedir.[7] Oğlu Hızır Bey aracılığıyla soyu devam etmiştir.
Eserleri
Bursa'da Hisar içinde bir mescid yaptırmıştır; bu mescid Bursa'da yapılan ilk cami olarak bilinmektedir.[8] Kükürtlü'de Kaplıca Kapısı'ndan içeride bir tekke yaptırmış olduğu bilinir ancak Kaplıca Kapısı'ndaki yapının nerede olduğu ve ne zaman yıkıldığı bilinmemektedir.
Kaynakça
- Haşim, Şahin (Eylül-Ekim-Kasım 2020). "Dervişliği Saltanata Tercih Eden Bir Şehzade: Osman Gazi'nin Oğlu Alâeddin Bey" (PDF). Bursa Günlüğü, 10. ss. 52-55.
- Özcan, Abdülkadir. "Alâeddin Bey". Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi 2 cilt, 1989. 29 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ekim 2020.
- Osmanzade Ahmed Taib (Hicri 1207), Hadikatü'l-vüzera, İstanbul C.5 s.6 (Osmanlıca)
- Sakaoğlu, Necdet (1999), Bu Mülkün Sultanları;, İstanbul:Oğlak Yayınları ISBN 975-329-2996 s.33
- Özcan, Abdülkadir. "Alâeddin Bey". Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi 2.cilt, 1989. 29 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ekim 2020.
- Yüce, Yaşar ve Prof. Ali Sevim, (1991) "Türkiye tarihi C. II", İstanbul: AKDTYKTTK Yayınları, s. 310
- Sakaoğlu, Necdet, "Alaaddin Paşa", (1999) Yaşamlarıyla ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi C.1 s.188 İstanbul:Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş. ISBN 975-0800710
- "Aladdin Paşa Cami - Bursa". Türkiye Kültür Portalı. 5 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ekim 2020.