Alman-İngiliz deniz rekabeti
Alman-İngiliz deniz rekabeti, Büyük Britanya ve Almanya arasında on dokuzuncu yüzyılın son on yıldan Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı 1914 yılına kadar Silahlanma yarışının denizdeki versiyonudur. Silahlanma yarışı, onlarca yıldır kötüleşen ikili bir ilişkiye dayanmasına rağmen, 1897'de Alman Amiral Alfred von Tirpitz'in İngiltere'yi diplomatik tavizler vermeye zorlayacak Fleet in being oluşturma planıyla başladı; Tirpitz, Alman İmparatorluk Donanması'nın Kraliyet Donanması'nı yenmesini beklemiyordu.
I. Dünya Savaşı'na götüren olaylar | ||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
II. Wilhelm'in desteğiyle Tirpitz, artan sayıda büyük su üstü gemileri inşa etmek için bir dizi yasa çıkarmaya başladı. 1906'da HMS Dreadnought'un inşası, Tirpitz'i deniz inşaatı oranını daha da artırmaya yöneltti. Bazı İngiliz gözlemciler Alman deniz kuvvetlerinin genişlemesinden rahatsız olurken, Almanya'nın 1908 tarihli deniz tasarısına kadar alarm durumuna geçilmemişti. İngiliz kamuoyu ve siyasi muhalefet, Liberal hükûmetten Alman meydan okumasını karşılamasını talep etti ve bu da 1910'da ek dretnotların finanse edilmesine ve silâhlanma yarışının kızışmasına neden oldu.
Avrupa'nın en büyük kara ordusunu ve ikinci en büyük donanmasını kurmak, Almanya'nın maliyesine muazzam bir zarar verdi. 1909 yılında Alman Şansölyesi Theobald von Bethmann Hollweg, maliyedeki baskıyı hafifletmek ve Fransa ile rekabete odaklanmak için Britanya ile bir detant politikası yürüttü. Almanya, Hollweg yönetiminde ve özellikle 1912'den itibaren, silahlanma yarışında plan değişikliğine gidildi ve denizaltılarla ticaret gemilerine saldırılara esas alan deniz stratejisine odaklandı. Silahlanma yarışı sırasında inşa edilen su üstü gemiler sadece sonuçsuz Jutland Savaşı'nda kullanıldı. İnşa edilen su üstü gemiler İngiliz deniz üstünlüğünü hiçbir zaman ciddi bir şekilde tehdit etmedi ancak Alman deniz doktrininin odak noktası olan ticaret gemilere baskın stratejisi, savaş boyunca İngiliz ticaret gemiciliğini ve ithalatını sürekli olarak tehlikeye atacaktı.
Arka plan
İngiltere, dünyanın en büyük donanmasına sahipti ve politikası, Kraliyet Donanmasının en azından iki güç standardı olarak bilinen sonraki iki büyük donanma kadar olmasını sağlamaktı.[1] Britanya ekonomisi, sömürgelerinden gelecek hammaddeye ve üretilen ürünleri ihraç etmesine bağlıydı. 1900'e gelindiğinde, Britanya nüfusunun tükettiği kalorilerin % 58'i denizaşırı ülkelerden geliyordu, bu da denizlerde serbest dolaşımın garanti edilememesinin gıda kıtlığına neden olacağı anlamına geliyordu. Alman donanması meydan okumasından önce bile, İngiliz siyasi ve askeri liderleri, Kraliyet Donanması İngilizlerin hareket özgürlüğünü garanti edemezse, felaketle sonuçlanması muhtemelen olan ekonomik, sosyal ve siyasi sonuçlar hakkında düşündüler. Britanya'nın kendini savunma yeteneği hakkındaki endişeler, işgal literatürünün odak noktası haline geldi. 1871'de başlayan tartışmalar, I.Dünya Savaşı'nda popülerliğini korudu ve kamuoyu üzerinde oldukça etkili oldu.
Birleşik Almanya'nın ilk Şansölyesi Otto von Bismarck, Almanya'nın dış ilişkilerine ustaca liderlik etmişti. Onun döneminde Almanya herhangi bir ittifaka sıkıca bağlı değildi. 1890'da Otto von Bismarck'ın ardından Almanya'nın dış politikası, Avusturya-Macaristan ve İtalya ile kurulan Üçlü İttifak ile daha derin bir bağlılığa doğru adım attı. Otto von Bismarck'tan sonra Alman dışişlerinde etkin olan Friedrich von Holstein, yeni Şansölye Leo von Caprivi'yi Rusya İmparatorluğu ile Reasürans Antlaşması'nı yenilememeye ikna etti. Bismarck, Reasürans Anlaşması'nı Rusya'yı Fransa ile ittifaktan korumak için tasarlamıştı; Rusya'nın muazzam borçlarını finanse edebilecek müttefik arayışı, birkaç yıl sonra Rus-Fransız İttifakı ile sonuçlandı. Holstein, Reasürans Antlaşması'nın iptalinin hem Rusya hem de Fransa ile rekabet eden Britanya ile daha yakın bir ilişkiyle sonuçlanacağını ummuştu, ancak bu gerçekleşmemişti. 1890'dan 1897'ye kadar Almanya, İngiliz yanlısı ve Rus yanlısı politikalar arasında gidip geldi.
1890 yılında, Amerikalı deniz tarihçisi Alfred Thayer Mahan tarafından yayınlanan Deniz Gücünün Tarihe Etkisi, denizlerin jeostratejik önemini belirten çok önemli bir eserdi. Mahan, güçlü ulusların gelişmesine ve iradelerini daha zayıf uluslara empoze etmesine olanak tanıyan belirleyici faktörün deniz gücü olduğunu ve deniz üstünlüğüne ulaşmanın doğru yolunun filolar arasında büyük ölçekli savaş olduğunu savundu. Mahan'ın argümanları Alman ve İngiliz donanma doktirinlerinde üzerinde muazzam bir etkisi vardı.
Mahan'ın fikirlerini destekleyen Amiral Ludwig Borckenhagen tarafından Almanca'ya çevrilen kitabın bir kopyası her Alman donanmalarına yerleştirildi. II. Wilhelm, 1894'te kitabı okuduktan hemen sonra Mahan'ın fikirlerini benimsedi ve bunları uygulamak için Reichstag finansmanı istedi.
Alman Amiral Alfred von Tirpitz, 1897'den sonra Britanya'yı taviz vermeye zorlamak için "Fleet in being" yaratma stratejisinin ana mimarıydı. Reichstag, Wilhelm'in 1895'te talep ettiği otuz altı kruvazörden dördünü finanse etti ve sonraki iki yıl boyunca hiçbirini karşılamadı. Reddedilmekten bıkan Wilhelm, Alfred von Tirpitz'i 1897'de Alman İmparatorluk Donanma Dairesi'nin Uzak Doğu'daki görevinden geri çağırdı. Tirpitz, İngiliz karşıtı milliyetçi Heinrich von Treitschke'nin ve Alfred Thayer Mahan'ın donanmanın önceliği üzerine fikirlerinin takipçisiydi. 1894'te, "Filonun Doğal Amacı Stratejik Saldırıdır" başlıklı ünlü bir yazı yazdı, ticaret gemilerine baskınları ve kıyı savunması fikirlerini reddetti ve Almanya'nın dünyadaki yerini sağlamak için saldırı deniz savaşına hazırlanması gerektiğini savundu.
Haziran 1897'de Wilhelm ile ilk görüşmesinde Tirpitz, Almanya'nın bir Avrupa gücü olarak yerini garantilemek için İngiltere ile yüzleşmesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca yıllarca izleyeceği bir stratejinin ana hatlarını çizdi: Alman donanması Britanya'yı Fransız ve Rus ittifakından uzak tutacak kadar Fleet in being inşa edecekti. Tirpitz, İngiliz donanmasının ticaret rotalarını korumak için dünyanın dört bir yanına dağılmasından istifade edeceğini umuyordu ve İngiltere ile gerçekleşecek savaşın Helgoland ile Thames Nehri arasında olacağını hesaplamıştı. Tirpitz ve 1897'den 1900'e kadar Dışişleri Bakanı ve ardından 1909'a kadar Şansölye olan Bernhard von Bülow, Almanya'nın Fleet in being oluşturması durumda İngiltere'nin Almanya ile müzakere etmek zorunda kalacağını hesapladı. Amaç güç gösterisinde bulunup İngiltere'yi eski Muhteşem yalnızlık politikasını tekrardan benimsemesini sağlamaktı.
Alman Filo Yasaları (1898–1912)
II. Wilhelm'in genişletilmiş Alman donanmasına duyduğu coşku ve Tirpitz'in stratejik vizyonuna uygun olarak; 1898, 1900, 1906, 1908 ve 1912 yıllarında ilan edilen yasalarla, Alman Açık Deniz Filosunu büyük ölçüde genişletti. Almanların amacı, İngiliz donanmasının üçte ikisi büyüklüğünde bir filo inşa etmekti.
Birinci Denizcilik Yasası, Wilhelm, Tirpitz ve Bülow liderliğindeki kapsamlı bir lobi ve halkla ilişkiler kampanyasından sonra Mart 1898'de kabul edildi. Yasa, önümüzdeki yedi yıl içinde on bir savaş gemisinin inşasını finanse etti. Almanya'nın donanması mevcut en büyük iki donanmadan daha büyük olmayacağından ve "iki güç standardı" altında herhangi bir yeni önlemi tetiklemeyeceğinden, İngiltere'nin Birinci Deniz Yasası hakkında çok az endişesi vardı. Ancak, Kasım 1898'de Tirpitz, Eylül 1899'da Kaiser'e sunduğu kırk beş savaş gemisi ve zırhlı kruvazörü içerecek şekilde filoyu ikiye katlama planı üzerinde çalışmaya başladı. II. Boer Savaşı ve Güney Afrika açıklarında bir Alman buharlı geminin İngiliz tarafından ele geçirilmesi Alman halkını Britanya'ya karşı öfkelendirdi; Reichstag, Haziran 1900'de İkinci Donanma Yasasını kabul etti.
HMS Dreadnought
Almanya'da İkinci Deniz Yasası'nın kabulü, İngiliz politika yapıcılar arasında endişeleri artırdı. 1902'de Donanma Kurmay Başkanı Selborne, Kabine üyelerine, Alman donanmasının İngiltere ile savaşmak amacıyla inşa edildiğini söyledi. Amiral John Fisher 1904 yılında Donanma Kurmay Başkanı olarak atandı ve Britanya'nın donanma kuvvetlerinin çoğunu ana adalara yaklaştırarak Kraliyet Donanmasını büyük ölçüde yeniden düzenledi. Ayrıca, özellikle Mayıs 1905 Tsushima Muharebesi'nin ardından deniz savaşının geleceğini değiştirecek yeni bir süper savaş gemisi tasarlamak için bir komite kurdu. HMS Dreadnought Şubat 1906'da, onaylandıktan sadece 14 ay sonra inşa edildi. Savaş gemileri üzerine referans kitabı olarak kabul edilen Jane'in Savaş Gemileri, HMS Dretnot'un iki veya üç normal savaş gemisine eşdeğer olduğunu belirttir.
1905'in başında Britanya'daki Alman donanma ataşesi Tirpitz'e İngilizlerin yeni bir savaş gemisi sınıfı planladığını bildirdi. Tirpitz danışmanlarına danıştı ve sonbaharda, Almanya'nın İngiliz donanma inşa planına uyacağını ilan etti. Yeni ek deniz tasarısını Reichstag'a sundu ve yılda iki dretnot ve bir zırhlı kruvazör inşa etmek için İkinci Deniz Yasası'na göre harcamalarda % 35'lik bir artış öngörüyordu. Yasa, artan hükumet bütçe dengesi ve Reichstag'ın vergileri artırmaya direnişi nedeniyle siyasi yelpazenin dört bir yanından şiddetli bir muhalefetle karşılaştı. Ancak Birinci Fas Bunalımı'ndan sonra Nisan 1906'da sonuçlanan Algeciras Konferansı, İngiltere ve Fransa'ya karşı Alman milliyetçi duygularını alevlendirdi ve üçüncü deniz yasası Mayıs 1906'da kolayca kabul edildi.
Wilhelm ve Tirpitz başta olmak üzere diğer Alman liderleri, İngilizlerin Almanya'yı kuşatmak için Fransa ve Rusya ile ittifak kurduğunu düşünüyorlardı. Tirpitz, eğer Almanya İngilizlerin inşa ettiği pahalı dretnotları ve zırhlı kruvazörleri takip etmekten çekinmezse İngilizler, hata yaptıklarını anlayacağını düşünüyordu. Alman liderler, 1807 Kopenhag Muharebesi'nde olduğu gibi filolarını devre dışı bırakmaya yönelik ani bir İngiliz saldırısı konusunda gittikçe gerginleşiyorlardı. Aralık 1904'te, Rus-Japon Savaşı sırasında Japonya'nın müttefiki Britanya'nın Almanya'ya saldıracağı düşüncesiyle Wilhelm ve diğer üst düzey yetkililer Berlin'de bulunan Almanya'nın İngiltere büyükelçisini çağırıp ondan Britanya'nın bir savaş başlatma niyetinde olmadığına dair güvence verilmesi istendiği söylentileri yayıldı. Korkular arttıkça, daha yüksek savunma harcamalarına direnen ve barışçıl dış ilişkileri teşvik eden solcu Sosyal Demokrat Parti'ye yönelik sağcı eleştiriler de dahil olmak üzere milliyetçi duygular yükseldi.
1905'ten itibaren Amiral John Fisher, merkezi bir İngiliz stratejisi haline gelecek olan Alman kıyılarını kuşatma için savaş planları geliştirdi ve 1914'te uygulandı. 1906'da Fisher, Almanya'nın "tek olası düşman" olduğunu ve Kraliyet Donanmasının, Almanya'nın donanmasından birkaç saat içinde Almanya'nın donanmasından iki katı kuvvetle Alman kıyılarını tutması gerektiğini ilan etti. Eyre Crowe, 1 Ocak 1907'de Dışişleri Bakanı Edward Gray'e politika haline gelecek olan bir mektup yazdı. Crowe, Almanya'nın Avrupa'da hegemonya girişimleri olarak gördüğü şeye karşı güçlü bir direniş çağrısı yaptı.
Dördüncü Yasa (1908)
1900'den 1909'a kadar Almanya Başbakanı olan Bernhard von Bülow, başlangıçta Tirpitz'in planını destekledi, ancak planın Alman maliyesi üzerindeki baskıdan nedeniyle plandan giderek daha fazla şüphe duymaya başladı. Mart 1908'de Tirpitz, Reichstag tarafından kabul edilen dördüncü bir deniz yasası yeni zırhlıların oranını dört yıl için yılda üçten dörde çıkardı. Tam uygulansaydı, Almanya 1914'te 21 dretnota sahip olacaktı.
Almanya'nın donanma büyütme programı pahalıya patlamıştı. Almanya'nın ulusal borcu 1900 ile 1908 arasında iki katına çıktı ve ulusal bütçenin çoğu orduya gitti. Bülow, Almanya'nın Avrupa'nın hem en büyük kara ordusunu hem de ikinci en büyük donanmasını karşılayamayacağı sonucuna vardı. Londra'daki Alman büyükelçisi Paul Metternich, donanmadaki büyümenin İngiltere'yi Almanya'dan uzaklaştırdığını bildirmesine rağmen, Tirpitz politikasına devam etti. Tirpitz, İngiltere'nin Alman donanması takviyesi tarafından alarma geçmeyeceğini varsaymaya devam etti ve Kaiser Wilhelm'e güvence verdi. Sürekli genişleyen bir bütçe açığı ile karşı karşıya olan ancak Kaiser'in güveninden yoksun olan ve Reichstag muhalefeti karşısında vergileri yükseltemeyen Bülow, Temmuz 1909'da istifa etti.
İngiltere'nin tepkisi
Almanya'nın 1908 deniz tasarısına kadar, genel olarak Britanya, yığınağı büyük ölçüde göz ardı etmişti, ancak ordudaki ve hükûmetteki bazı kişiler zaten potansiyel tehdidin son derece farkındaydı. Aralık 1907'de, Amirallik aslında savaş gemisi yapım oranını ertesi yıl bir dretnot ve bir zırhlı kruvazöre düşürmeyi önermişti; bu, Mayıs 1908'de Başbakan Asquith'in liderliğindeki Liberal hükûmetin sosyal programlara yönelik harcamaları artırma ve genel hükûmet harcamalarını azaltma öncelikleriyle uyumluydu. Ancak, 1908 yasa tasarısını takip eden yaz aylarında hükûmette alarm seviyesi yükseldi.
Ağustos 1908'de VII. Edward, Kronberg'de yeğeni Wilhelm'i ziyaret etti. Wilhelm'e İngiltere'nin endişelerini özetleyen bir yazı verilmişti, ancak VII. Edward yakın havayı bozabileceği için deniz harcamaları konusunu gündeme getirmemeye karar verdi. Wilhelm, Dışişleri Daimi Müsteşarı Charles Hardinge'ye ilişkiler konusunda neşeyle yorum yaptı. Almanya ile İngiltere arasındaki ilişkilerin oldukça iyi olduğunu düşünüyordu. Hardinge kibarca aynı fikirde olmadığını ve İngilizlerin Alman donanmasının sürekli takviye edilmesinden duyduğu endişenin muhtemelen Liberal hükûmetin Parlamento'dan İngiliz donanmasının genişletmesini istemesiyle sonuçlanacağını ve iki ülke arasındaki gerilimi büyük ölçüde artıracak bir deniz rekabeti ile sonuçlanacağını belirtti. Wilhelm ise sert bir şekilde İngilizlerin endişesi için hiçbir neden olmadığını ve Alman donanmasına yapılan takviyelerin iki donanmanın göreceli güçlerini tehdit etmediğini belirtti. Hiçbir karara varılmadı ve Wilhelm, İngilizleri ikna ettiğine inanarak Kronberg toplantısından ayrıldı.
Bir dizi olay gerilimi tırmandırdı. 1908 sonbaharında, Berlin'deki İngiliz donanma ataşesi, Almanya'nın fazladan bir savaş gemisi inşa ettiğini bildirdi. Aslında gemi yapımcısı Schichau-Werke, hükûmetten Danzig'de işçilerin işten çıkarılmasını önlemek için 1909'da yapılması planlanan bir gemi inşa etmek için erken bir sözleşme istemişti. Ardından 28 Ekim'de The Daily Telegraph, Şansölye Bülow onayı ile Kaiser ile yapılan röportajı yayınladı. Yayınlanan kısımda Wilhelm İngilizlerin deli olduklarını çünkü kendisinin de belirttiği gibi, Almanya'nın İngiltere ile iyi ilişkileri olduğunu ve donanmanın onlara karşı değil, Japonya'ya yönelik olduğunu savundu. The Daily Telegraph'ta yayınlanan röportaj Wilhelm'in zihinsel olarak dengesiz olduğunun veya İngiliz kamuoyunu etkilemeye yönelik başarısız bir planın parçası olduğunun kanıtı olarak görüldü. Alman liderler, liderlerinin kendisini bu kadar aptal durumuna düşüreceğinden dehşete düştüler, milliyetçiler ve muhafazakarlar Wilhelm'in İngiltere ile dostluk beyanlarından çileden çıktı ve solcular, Reichstag'ın Kaiser üzerinde daha fazla kontrole ihtiyacı olduğuna ikna oldular. Wilhelm ve taht ciddi şekilde zayıfladı ve Kayzer depresyona girdi. Wilhelm, Bülow'u asla affetmedi.
Amirallik Aralık 1908'de en az altı dretnot daha inşa etmeyi önerdi. Kabine'de ise Maliye bakanı David Lloyd George ve Ticaret Kurulu Başkanı Winston Churchill bu öneriyi şiddetle reddediyorlardı. Çünkü planlanan Liberal refah reformlarına tehdit olarak görüyorlardı. Lloyd George, Başbakan Asquith'i, Liberal milletvekillerinin, bütçeye deniz harcamalarında tahmini 38 milyon sterlin ekleyen teklife isyan edeceği konusunda uyardı. Ancak Muhafazakar muhalefet ve İngiliz silah endüstrisi harcamaları savundu. VII. Edward'da gemilerin yapılması taraftarıydı.
Donanmanın gücünü artırılmasına yönelik geniş talep ile kabine krizi arasında kalan başbakan Asquith, Şubat 1909'da gelecek mali yıl içinde dört dretnot ve ihtiyaç hissedilirse 1910 ilkbaharına kadar dört tane daha yapılacaktı. Liberallerin desteğiyle, hükûmet Muhafazakârların getirdiği güvensizlik önergesini bozdu. Lloyd George, 1909 yılının Nisan ayının sonunda önerdiği "Halkın Bütçesi" dretnotları dahil etti. Zenginliği yeniden dağıtma önlemlerinden öfkelenen Lordlar Kamarası üyeleri tarafından reddedildi. Asquith, Ocak 1910'da bir seçim yapmak için Parlamentoyu feshetti; hükûmeti çoğunluğunu kaybetti ancak İrlanda Parlamenterler Partisi'nin desteğiyle görevde kaldı. Seçimlerin ardından, Lordlar Kamarası, Nisan 1910'da silahlanma yarışında önemli bir tırmanışa neden olacak dretnotlar için finansman da dahil olmak üzere Halkın Bütçesine olan muhalefetini geri çekti.
Silahlanma yarışı sona eriyor (1912–1914)
1912'de Alman Şansölyesi Theobald von Bethmann Hollweg denizdeki silahlanma yarışını sona erdirdi. Amacı, Almanya'nın gittikçe daha izole konumuna son vermek için İngilizlerle bir anlaşma sağlamaktı. Rusya'nın askeri genişlemesi Almanları donanmayı önemsememesine neden oluyordu ve bu durum Almanya'nın saldırısı ile başlamayacak bir savaşta İngilizlerin tarafsız kalması karşılığında, Almanya'nın İngiliz deniz üstünlüğünü kabul etmeyi teklif ettiği Haldane Misyonu'na yol açtı. İngiltere, böyle bir antlaşmayla hiçbir kazanımının olmadığını düşündüğü için teklifi reddetti. İngiliz Dışişleri Bakanı Sir Edward Grey Almanya'ya karşı daha iddialı bir politikayı tercih etti.
1913 yılına gelindiğinde, John Fisher'in fikirlerinin artan etkisi ve artan mali kısıtlamalar nedeniyle Britanya'da yeni gemiler hakkında yoğun iç tartışmalar yaşandı. 1914'ün ilk yarısında Almanların yeni dretnotlar ve muhripler yerine gizliden denizaltılar inşa etme politikasını benimseyerek silahlanma yarışını etkin bir şekilde terk ettiklerini göstermeye çalışıyordu. Birinci Dünya Savaşı'nın başlangıcında, Almanya'nın 17 dretnotu ve 7 savaş kruvazörü varken Britanya'nın 29 dretnot ve 9 savaş kruvazörü vardı.
Kaynak
- Carl Cavanagh Hodge (2008). Encyclopedia of the Age of Imperialism, 1800-1914 (İngilizce). Greenwood. s. 549. ISBN 9780313043413. 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2020.