Harâbât
Harâbat, Ziya Paşa'nın 1874-1875'te yayınlanan, içerisinde Türk, Arap, İran ve Çağatay sahasında yazılmış şiirlerden seçmeler bulunan 3 ciltlik divan edebiyatı antolojisidir.[1]
Türk şiirinde Tanzimat’tan sonraki yılların en geniş kapsamlı antolojisidir. Ciltleri nazım şekillerine göre düzenlenmiştir. Eserde şiirlerine yer verilen şairler mahlaslarına göre alfabetik dizilmiştir.
Kasidelere ayrılmış birinci ciltte yirmi iki şairin Türkçe, otuz sekiz şairin Farsça, otuz yedi şairin Arapça kasideleri bulunur. İkinci cilt kaside ve mesnevi dışında kalan çeşitli nazım türlerindeki şiirlerden oluşur; 393 Türkçe, 374 Farsça, 345 Arapça toplam 1112 şiir içerir. Üçüncü cilt ise mesnevilerden yapılmış seçmeleri den oluşur; on yedisi Türkçe, otuz altısı Farsça olmak üzere toplam elli üç eserden örnekler içerir.[2]
Ziya Paşa, eserin başına edebî görüşlerini belirten mesnevi şeklinde 795 beyitlik bir manzum mukaddime (ön söz) ilâve etmiştir.[2]
Mukaddime
9 bölümden oluşan ön sözde Ziya Paşa dil, edebiyat ve şair hakkındaki görüşlerini anlatır. Divan şiirinin edebî dil, nazım tekniği, geçirdiği gelişim devreleri ve edebi zümreler bakımından özet şeklinde bir tarihçesini sunan uzun ön sözde 1860’ lardan sonra Türk şiirinde kendini gösteren yenileşme hareketinden bahsedilmez. Ziya Paşa bu önsözde Osmanlıca'nın Arapça ve Farsça ile zenginleştiğini savunur, Divan edebiyatını över, halk edebiyatını eleştirir. Halbuki Ziya Paşa, daha önce Hürriyet gazetesinde yayınlanan Şiir ve İnşa makalesinde edebiyatın Arapça ve Farsça boyunduruğunda anlaşılamaz hale geldiğini söylemiş ve halk edebiyatı biçimlerine dönülmesini savunmuştur. Bu karşıtlık dönem aydınlarında bulunan doğu-batı ikiliğini yansıtmaktadır.
Harâbât mukaddimesi, “Kitâbhâne-i Ebüzziyâ” serisi içinde Mukaddime-i Harâbât adı altında ayrı bir eser olarak basılmıştır.[2]
Mukaddimeye eleştiriler
Ziya Paşa’nın bu ikili tavrına eleştiri olarak Harabât’ın ilk cildine karşılık Namık Kemal yanıt olarak Tahrib-i Harâbât, ikinci cildine karşılık Takip adlı eleştirilerini yazmıştır. Ziya Paşa, Nâmık Kemal’in bu suçlamalarına yetmiş dört beyitlik bir manzume ile cevap vermişse de bu manzume yayımlanmamıştır.[2]