Kütahya Mevlevîhânesi
Kütahya Mevlevîhânesi, veya Erguniye Mevlevîhânesi Kütahya ilinin Merkez ilçesine bağlı Börekçiler Mahallesi sınırları içerisinde yer alan, Mevlevî tarıkatı dergâhı.
Tarihi
Mevlevîliğin Kütahya'daki izleri Sultan Veled döneminin yıllarında görülür. Sultan Veled'e müntesip bulunan, halkın "Kütahya Fatihi" adını verdiği Emir İmadüddin Hezâr Dînârî[1] şimdi Ergun Çelebi'nin bulunduğu yerde dergahı inşa ettirmiştir[2]. I. Yakub Çelebi (1300-1340) zamanında, Konya'dan kalkarak, Beyşehir, Eğirdir, Afyon ve Denizli yoluyla Kütahya'ya gelen[3] Sultan Veled, şehri gezmiş ve güzelliğine hayran kalmıştır.[4]
Kütahya Mevlevîhânesi Germiyanoğulları zamanında faaliyetini artırmıştır. 1329[5] yılında bugünkü Mevlevîhâne'nin bulunduğu sahada yeniden inşa edilen binada, gerek şehrin ve gerekse köylerine varıncaya kadar çevresinin sosyo-kültürel hayatında çeşitli etkinlikler meydana getirdiği şeriyye sicillerinden ve vakıf kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Sultan Veled'den sonra, Mevlevîliğin yönetimine getirilen oğlu Ulu Ârif Çelebi de Kütahya üzerinde durmuştur. I.Yakub Bey'in, Ulu Ârif Çelebi'nin müridi oluşu da[6] bu münasebetin boyutlarını daha iyi göstermektedir.
Germiyan beyi Süleyman Şah, Sultan Veled'in kızı Âbide Mutahhara Hatun'la evlenmiş, bu izdivaçtan doğan Devletşah Hatun, Yıldırım Bayezid'in hanımı olmuştur.[7]. Kütahya şehri 1381 yılında Devlet Hatun'un çeyizi olarak Osmanlılar'a geçmiş ve Yıldırım Bayezid buraya vali tayin edilmiştir[8]. Bu ırsi yakınlık, Osmanlı Sultanları'nın Mevlevîleri "akraba" olarak kabul etmesine de vesile olmuştur. Tahta geçen Osmanlı Sultanları'na, Edirne kapısı dışında düzenlenen muhteşem merasimlerle Mevlevî Şeyhi tarafından kılıç kuşatılması geleneği bu tarihi bağa dayanmaktadır.
Mevlevîlik Tarikatı'nın faaliyetlerine yön veren Mevlevîhaneler arasında Kütahya dergahının yeri büyüktür. Mevlevî dergahlarından en önemlilerine asitane denirdi. Kütahya Mevlevîhânesi de dünya üzerindeki 14 asitaneden biriydi.[9] Konya ve Afyon Dergahlarından hemen sonra gelmesi, Osmanlı sınırları içerisinde yayılmış yüzü aşkın şube arasında sahip olduğu mevkinin önemini gösterir.
Mevlevîhâne bitişiğinde şeyhlere mahsus olan hâneyi 1813 senesinde Kütahya'da ikamete memur edilen reisülküttab Sadrazam Gailp Paşa şeyhlerin ikametine tahsis etmiş ve Ağustos 1814 Ramazanı'nda vakfiyesini tanzim ettirmiştir. Mevlevîhâne 1936 senesinde sûrı hümayuna davet edilen Kütahya Mevlevî şeyhi Abdülkâdir Efendi'nin ricası üzerine tekkenin tamiri için Kütahya feriki Hafız Paşa'ya emir verilmiştir.[10] 1841 senesinde Mevlevîhâne tekrar tamir görmüştür.
Mevlevîhâne'nin son dönemlerinde bütün iyi niyetlere rağmen özellikle İdris Hamdi Dede'den sonra insani unsurların da ortaya çıkmasıyla Turuk-ı Aliyye geleneğine uygun olmayan bazı nâhoş olaylar olmuştur. Postnişin şeyhler Sâkıb ve Ergûn Çelebi'nin yaşlarının küçük olması, yerlerine vekâleten Hüsameddin Çelebi, Ahmed Remzi Dede, Hasan Ulvî Dede ve Mustafa Nuri Dede gibi dirayetli şahısların sebebi tam anlamıyla anlaşılamayan nedenlere binaen hüsnü kabul görmemiş olması bu durumun en önemli sebepleri arasında gösterilebilir. Ancak Kütahya ulema ve meşayihleri başta olmak üzere şehir eşrafından da bir takım kişiler devreye girerek bu meseleye uygun bir çözüm getirmeye çalışmışlar, huzurun temini için gayret sarf etmişlerdir. İçlerinde Tavşanlı Mevlevîhânesi Dedesi dahil muhibbân, ihvân, dede ve çelebilere ait 40'a yakın zevâtın mühür ve imzasıyla, tekkenin aslî hüviyetini koruyamamasının verdiği üzüntü dile getirilmiştir.[11]
Mevlevîhâne bugün Dönenler Camii adıyla anılmaktadır ve mevlevîhânenin türbe kısmında Celaleddin Ergûn Çelebi evladından bir hayli zevat medfûndur.[12]
Haremlik ve dedegân hücreleri
Mevlevîhânenin güney tarafında, hâmûşân hazîresinin bitişiğinde şimdiki park olan yerde büyük bir ev olduğu söylenmektedir. Büyük sofası olan bu evde Mevlevî büyükleri kalmıştır. Derviş hücrelerinin de bulunduğu bu ahşap bina yıkılmıştır. Ahşap, dar ve uzunca dikdörtgen bir yapı olduğu anlaşılan bu evin birkaç basamakla çıkılan bir kapının iki yanında pencerelere sahip iki mekândan ibaret olduğu söylenmektedir.[13] Mustafa Sâkıp Dede'den itibaren başka evlerin varlığı da düşünülebilir. 1813'te Reisü'l-küttâb Gâlib Efendi'nin dergâh yanında bulunan hâneyi mevlevî şeyhlerinin oturması için tahsis ettiği bilgisi vardır.[14]
Kütüphane
Konya Mevlâna Müze Arşivi'ndeki bir belgede Kütahya'daki Mevlevîhâne kütüphanesinin 1861 tarihinde kitaplarının bir listesi verilmiştir. Bu belgeye göre bu kitapların bir kısmı Sâkıb Mustafa Dede ve evlatları ve bazısı Küçük Ârif Çelebi ve evlatları, bazıları da Kütahya vâli ve paşaları tarafından temin edilmiştir. Bu kitaplar etüt edilmek ve dışarıya çıkarılmamak şartıyla verilmiştir. 276 kitabın hepsi mevcut olup muhafaza altında olduğu belirtilmiştir. Kitapların bir kısmı sonradan Kütahya Vahid Paşa Kütüphanesi 8 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.'ne devredilmiştir. Çoğunluğu bu kütüphanede 1377-1661 demirbaş numaraları arasında kayıtlıdır. Bunların dışında şahısların elinde kütüphaneye ait kitaplar mevcuttur, bazıları da satılmıştır.
Kütahya çelebilerinden Murat Sabri Ergun'un da kütüphanesi bu konuda önemli eserleri ihtiva etmektedir. Vefatını müteakip mirasçıları arasında altıya bölünen kütüphanesinin üç dört bölümünde önemli eserler vardır. Bu ve benzeri şahısların kütüphaneleri de mevlevîhâne kütüphanesi kaleminden sayılabilir.
Şeyh vekili Hasan el-Ulvî Dede ve Mevlevî semazenbaşı Mustafa Sâkıb Çelebi'nin birlikte hazırlayıp Konya dergâhını bu konuda bilgilendirdikleri tutanakta kütüphanedeki kitapların isimleri geçmektedir. Kitapların isimlerinin geçtiği bu ariza[15] 22 satırdan oluşmaktadır. Eserlerin çoğu yazma olup bir ciltliktir.[16]
Mimari yapısı
Mevlevîhâne'nin Hezâr Dînâri tarafından yapılan, şimdi türbe olarak kullanılan mescit bölümü kare olarak yapılmıştır. Mescitte birisi güneyde avludaki hazireye bakan yerde, diğeri de kuzeyde olmak üzere iki pencere mevcuttur. Kalın duvarlar üzeri kubbe ile örtülüdür. Dışarıdan hem çatı hizasını hem de kubbe kasnağını tuğla saçak dolanır. Çatı ve kubbenin üzerindeki piramidal külâh kiremit örtülüdür. Kuzey-güney yönünde hafif dikdörtgen olan zemin planı örtüde iki yandan kalın kemerlerle kareye indirilerek basit tromplarla kubbe oluşturulmuştur. Doğu yönünden kubbe genişliğince açılan sivri bir kemerle semâhâne kısmına geçilir. Trompların basit biçimi, kirpi saçak gibi ayrıntılar yapının 13. yüzyıla ait olduğunu kuvvetlendirmektedir. Kuzey-güney yönünde hafif de olsa dikdörtgen bir plana sahip olması, girişin belki de bugün kemerle açılan doğu tarafında bulunma ihtimâli, mihrap nişinin bulunmaması, yönünün de kıbleden hayli kaymış olması gibi çözülmemiş tarafları vardır. Mescitte mihrap izine rastlanmamaktadır. Bina yapılırken de kıbleye uygun olarak düşünülmemiştir.[17]
Esas semâhâneye açılmış olan kubbenin dört kemerinden birisinin içi tamamen boş olup semâhâneye açılan kapı olarak kullanılmaktadır. İlk önceleri küçük bir kapısı varken daha sonra kemerin içi tamamen boşaltılarak kapı büyütülmüş olabilir.
Şeyhleri
- Celaleddin Ergun Çelebi - 45 yıl şeyhlik yaptı[18]
- Burhâneddin İlyas Çelebi - 23 yıl şeyhlik yaptı
- Zeynüddin Çelebi - 25 yıl şeyhlik yaptı
- Kütahyavî İbrâhim Dede - 60 yıl şeyhlik yaptı (Yeni Mahalle'de medfûn)
- Ulûfecizâde Mehmed Dede - 50 yıl şeyhlik yaptı (Yeni Mahalle'de medfûn)
- Kâmile Hanım (Küçük Ârif Çelebi'nin kızı)
- Hüseyin Çelebi - (Kâmile Hanım'ın oğlu)
- Hâce Fatma Hanım (Hüseyin Çelebi'nin kardeşi)
- Sâkıb Mustafa Dede - 48 yıl şeyhlik yaptı[19]
- Hâlis Ahmed Dede - 42 yıl şeyhlik yaptı
- Abdurrahim Atâ Çelebi - 15 yıl şeyhlik yaptı. (ö. 1792)
- Mehmed Sâib Çelebi - 21 yıl şeyhlik yaptı (ö. 1813)
- El-Hâc Abdülkâdir Çelebi - 43 sene şeyhlik yaptı (ö. 1856)
- İsmail Hakkı Çelebi - 38 yıl şeyhlik yaptı (d. 1815, ö. 1889)
- İdris Hamdi Çelebi - 2 yıl şeyhlik yaptı (d. 1855, ö. 1894)
- Hüsameddin Çelebi - 15 yıl vekaleten şeyhlik yaptı (d. 1861)
- Ergûn Çelebi - 4 yıl şeyhlik yaptı (ö. 1916)
- Âmil Çelebi - kısa süre şeyhlik yaptı
- Ahmed Remzi Dede - 9 ay şeyhlik yaptı
- Hasan Ulvî Dede
- Mustafa Nuri Dede
- Sâkıb Çelebi[20][21]
Bu meşâyihden ayrı olarak Kütahya Mevlevîhânesi'nde birçok değerli insanın hizmet hatıraları vardır. Pesendî Hacı Ali Dede, Seyyid Ebûbekir Dede, Seyyid Sahîh Ahmed Dede, Talat Paşa, Fatma Hatun, Ahmet Remzi Akyürek (Remzi Dede) bunlardandır.
Türbede medfun bulunan zatlar
- Cenâb- Çelebi Celaleddin Ergûn
- Cenâb-ı Çelebi Burhâneddin İlyas
- Cenâb-ı Çelebi Zeynüddin bin Burhâneddin
- Mesnevîhan Kâmile Hanım (Zeyneddin Çelebi'nin sağ tarafında)
- Hacı Fatma Hanım (Kâmile Hanım'ın semt-i re'sinde, Ergûn Çelebi'nin sağ tarafında)
- Sâkıb Mustafa Dede (Ergûn Çelebi'nin baş tarafında sağ yanında)
- Mehmed Çelebi (Kâmile Hanım'ın oğlu)
- Ebû Bekir Çelebi (Kâmile Hanım'ın oğlu)
- Havva Hanım binti Hüseyin Çelebi bin Kâmile Hanım (Mehmed Muhlis'in ayak ucunda)
- Şeyh Mehmed Muhlis (Ergûn Çelebi'nin sağ tarafında)
- Şeyh Ali Şakir Çelebi
- Fatma Hanım Sâniye
- Halime-i Meliha Hanım
- Şeyh İsmail Hakkı Çelebi[22]
Hâmûşân haziresinde bulunanlar
- Ahmed Hâlis Dede ö. 1748
- Hacı Mollazâde Abdurrahman Ferruh Çelebi ö. 1891
- Hacı Mollazâde Sâlih Ziya Bey ö. 1885
- Müderris el-hac Ali Rıza Efendi ö. 1896 (Konya ulemasından Çumralı, Ataiyye Medresesi müderrisi)[23]
- Mehmed Faik Efendi ö. 1898 (Harbiye okulu 1. sınıfta vefat etmiş, Kütahya Tabur Ağası Hacı Faik Efendi'nin biraderi)
- Abdülkadir Çelebi ö. 1856 (Abdurrahim Atâ Çelebi'nin oğlu, Ahmed Halis Dede'nin torunu)
- Ahmed İhsan ö. 1897 (Kütahya Tabur Ağası Hacı Fâik Efendi'nin baldızı Fatma Hanım'ın oğlu)
- Şems-i Tebrizî'nin torunlarından Paşazâde İbrahim oğlu Şeyh Abdullah Efendi ö. 1793 veya 1890
- Şeyh Mehmed Sâib Dede Efendi ö. 1813 (Abdurrahim Atâ Çelebi'nin oğlu, Halis Ahmed Dede'nin torunu)
- Abdurrahim Atâ Çelebi ö.1792 (Ahmed Hâlis Dede'nin oğlu)
- İbn Salih Sâkıb Çelebi ö. 1891
- Rıza Efendi
- Yahya Sâkıb Çelebi ibn eş-Şeyh İsmail Hakkı Çelebi
- Nesibe Hanım ö. 1801
- Refet Kadın Efendi ö. 1824 (Halep Valisi Hacı Mehmet Ragıb
Paşa’nın yakını)
- Fatma Hanım ö. 1896 (Cezayirli Ahmed Bedevî Efendi'nin kızı, Kütahya Tabur Ağası Hacı Fâik Efendi'nin baldızı)
- Hasibe Hanım ö. 1825 (Eski Halep Valisi Mehmed Ragıb Paşa'nın kızı)
- Aişe Molla ö. 1825 (Hamamcı Mevlevî'nin kızı)[24]
Kaynakça
- Uzunçarşılı, İ.H. "Kütahya Şehri", İstanbul 1932, s.19, 23)
- Sakıp Dede, Sefine, I/524; Ayrıca bkz. Kütahya Mevlevi-hanesi post-nişin vekili Hasan Ulvi el-Mevlevi'nin, Huzur'a sunduğu 22. Kanun-ı Evvel 1327 tarihli maruzatı (Konya Mevlana Dergahı Gazine-i Evrak, zarf: 51, Belge.:29
- Varlık, M.Ç, Germiyan-oğulları Tarihi, Ankara 1974, s.46; Göçer, S. Afyon İli Tarihi, İzmir 1971, 1/330
- Altun, A. "Kütahya'nın Türk Devri Mimarisi", Atatürk'ün Doğumunun 100. Yılına Armağan Kütahya, İstanbul 1981-1982, s. 270-275
- Hasan Ulvi'nin mezkur maruzatı
- Yıldız, H.D. "Kütahya'nın Tarihçesi", Kütahya, (Atatürk'ün Doğumunun 100. Yılına Armağan), İstanbul 1981-1982, s.41
- Sakıp Dede, Sefine, I/524. Gölpınarlı, A. Mevlana'dan Sonra Mevlevilik, İstanbul 1953, 122
- Varlık M.Ç. Germiyan-oğulları Tarihi, s.65
- Gölpınarlı, A. a.g.e., İstanbul, 1983, s, 334
- Bu fermanın sureti 1251 Safer (Mayıs 1835) tarihiyle mahkemei şer'iyye sicilinde vardır
- Huzur-ı ali cenab-ı reşadet-meablarına, Marûzı dâiyanemizdir. Kütahya mevlevi dergahının beş senedir geçirmekde olduğu intizamsızlık gitdikçe tezayud etmekde ve fi yevmina haza dergah-ı şerifin böyle tesamüh ve iğmaz-ı ayn yüzünden yakında ifsadına ramak kalmış. Musakkafât ve akarât-ı vakfiyyenin bir hâl-i harabda bulunmuş olması ve hiçbir fukarâ ve dervişânın tekke akpusundan içerüye ayak basmaması ve icrâ-yı âyin edilmemesi zîrde vazi'u'l imzâ bizlerin teesüratını mûcib olduğu gibi... ... Ol babda emrü idare efendimizindir. 25 teşrîn-i sânî 1328
- Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, a.g.e., İstanbul Devlet Matbaası, 1932, s, 148-149
- Altun, A. a.g.e., İstanbul 1981-1982, s. 348, 349
- Güner, Hamza, Kütahya Camileri; İst. 1964, s, 9
- ariza: yüksek bir makama sunulan mektup veya dilekçe
- Abdurrahman Doğan, Kütahya Erguniyye Mevlevîhânesi, Kütahya Belediyesi Kültür Yayınları ve Sır Yayıncılık, 2006, sayfa, 40, 41
- Altun, A. a.g.e., İstanbul 1981-1982, s. 223
- Hasan Ulvi el-Mevlevi'nin maruzatı. Mevlana'dan Sonra Mevlevilik, 122-125, Hasan Ulvi Dede. Konya Kevlana Dergahı Hazine-i Evrak Arşivi, Zarf: 51, Belge:29
- Sefercioğlu, N Mevlana Bibliyografyası, 2 (Yazmalar), İş Bankası Kültür Yayınları Edebiyat Dizisi, 34/2, 1974, Ankara s.294-297
- Abdurrahman Doğan, a.g.e., Kütahya Belediyesi Kültür Yayınları ve Sır Yayıncılık, 2006, sayfa, 55-92
- Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi, Belge No:51/29
- Abdurrahman Doğan, a.g.e., Kütahya Belediyesi Kültür Yayınları ve Sır Yayıncılık, 2006, sayfa, 28-29
- İ. H. Konyalı, Âbideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi, Ankara 1997, s.522
- Abdurrahman Doğan, a.g.e., Kütahya Belediyesi Kültür Yayınları ve Sır Yayıncılık, 2006, sayfa, 39