Neoklasik metal
Neoklasik metal klasik müziğin yoğun etkisinde kalmış olan, genel olarak kompleks çalma teknikleri içeren[1][2] bir heavy metal müzik alt türüdür. Hem klasik müzikten hem de speed metal'den özellikler almıştır. Deep Purple grubunun gitaristi Ritchie Blackmore'un klasik müzik melodilerini ve blues rock tarzını birleştirerek bu türe öncülük ettiği kabul edilir. Sonrasında Yngwie Malmsteen 1980'ler boyunca bu türün gelişmesinde büyük rol oynayacak ve en önemli neoklasik metal müzisyenlerinden biri olacaktı.[1][3][4] Türü icra eden diğer önemli sanatçılar olarak Randy Rhoads, John Petrucci, Jason Becker, Tony MacAlpine, Vinnie Moore, Uli Jon Roth, Stéphan Forté, Wolf Hoffmann, Timo Tolkki ve Marty Friedman örnek gösterilebilir.[1][5]
Özellikleri
Neoklasik metal ismini klasik müzik anlayışından alır ancak klasik müzik dünyası içinde yer alan neoklasisizm müzik akımıyla alakası bulunmaz. Neoklasik müzik, klasik dönemin bitişiyle başlayan, neredeyse bir yüzyıl boyunca gelişmeye devam eden, iki dünya savaşı arasında doruğa ulaşan bir modernizm akımıdır.
Bunun yanı sıra neoklasik metal müzik, klasik dönemin dengecilik ve biçimcilik gibi estetik ideallerine dönüşü kısıtlamaz. 17. yüzyıldan 18. yüzyılın ilk yarısına kadar etkili olan barok dönemden ayrıca da 19. yüzyıl romantik döneminden etkilenmiştir. Vivaldi, Handel, Bach gibi son dönem barok bestecileri oldukça gösterişli idi. Yngwie Malmsteen ve Joshua Perahia gibi neoklasik metal müzisyenleri de barok dönemin bu yönünden etkilenmişlerdi.[1][6] Ancak neoklasik metal müzik, klasik müziğin teknik alt yapısıyla çok ilgilenmez.
Tarihi
1960'larda ve 1970'lerde bu türün oluşmasını sağlayacak birçok çalışma yapılmıştı. Bunlardan en önemlisi Deep Purple'ın Concerto for Group and Orchestra isimli konçertosuydu. Rainbow gibi bazı gruplar da neoklasik dönem etkisinde kalan çalışmalara imza atmışlardı. Jon Lord, Keith Emerson, Ritchie Blackmore, Uli Jon Roth ve Randy Rhoads gibi sanatçıların icra ettiği hard rock ve heavy metal müziklerde klasik müzikten esinlenmeler görmek mümkündü. 1980'lere gelindiğinde ise neoklasik metal müzik ayrı bir alt tür haline gelmişti.
Heavy metal müzikteki gitar teknikleri 1960'ların sonundan itibaren hızla gelip 1980'lerin sonunda ustalığın şahikasına ulaşmıştı. Bazı metal gitaristleri aradan sıyrılıp ileri teknik yeterlilik göstermiş ve neoklasik metal müziğin alâmet-i fârikası haline gelmişti. Bu türün popüler olması ve gelişmesi kuşkusuz shredding teknikleriyle yakından ilgiliydi.
Neoklasik metalin altın çağı olan 1980'lerin ikinci yarısında birçok parıltılı metal gitaristi kendi enstrümental albümlerini çıkarmıştı. Türün mucidi olarak anılan ve halen de tahtın sahibi olarak görülen İsveçli gitarist Yngwie Malmsteen 1982 yılında Shrapnel Records plak şirketiyle anlaşma imzalamak için Amerika Birleşik Devletleri'ne gitmiştir. Malmsteen'i daha sonra Tony MacAlpine, Vinnie Moore, Joey Tafolla, Michael Angelo Batio, Paul Gilbert, David T. Chastain, Jason Becker, Marty Friedman gibi neoklasik tarzda çalışmalara imza atacak olan sanatçılar takip etmiştir.
Son yıllarda Neoklasik metalin değeri azalmış, daha çok gitaristler arasında bilinen bir tarz olarak kısıtlı çevrelere hapsolmuştur. Geçmişte solo performans veren birçok sanatçının aksine günümüzde çoğunlukla gruplar tarafından icra edilmektedir. Bu müzik türünü yapan önemli gruplar ve sanatçılar arasında Rhapsody of Fire, Vitalij Kuprij, Trans-Siberian Orchestra, Herman Li, Cacophony, Symphony X, Narnia, Time Requiem, At Vance, Galneryus, Mastercastle, Versailles, Sound Horizon, Concerto Moon, Pier Gonella, Adagio, Dark Moor, Dimmu Borgir, Artension, Stratovarius yer alır.
Klasik müzik eserinden bir bölüm alıp rock ve metal müzik türlerine uyarlama tekniği sıkça kullanılır. Barok ve klasik dönem müzikleri eşsiz armonileri ve teknikleriyle rock müzik uyarlamalarına kolayca uyum sağlayabilmektedir.
Tarzı ve teorisi
Neoklasik metal kuramı ve yapısı itibarıyla neoklasik orkestra müziğinden farklı olsa da metal müziği neoklasik hale getiren üsluplar ve akor yürüyüşleri vardır. Tonların ve gamların karmaşıklığının müzik teorisinde güçlü bir temeli olmasa da neoklasik metal müziği çalınması zor hale getirir. Çoğu müzik türünün aksine neoklasik müzikte şarkının orta yerinde tonalite değiştirilebilir. Bu da sanatsal bir özgürlük katar. Nota yürüyüşleri için genelde minör gamlar kullanılır.
Eksiltilmiş yedili akor arpejleri sıkça kullanılır. Bu akorların temelde minör üçlülerinden oluşan eşit aralıklı diziler olması modülasyonu mümkün kılar. Dolayısıyla minör üçlülerinden eksiltilmiş yedili akorlara geçiş yapılabilir. Ayrıca pentatonik diziler oldukça kullanışlı ve yaygındır. İki farklı dizi arasında geçişler yapmak neoklasik metal müziğin farklı gamları nasıl kullandığına güzel bir örnek teşkil eder ve melodik tasarımların geliştirilmesine olanak sağlar.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Stephan Forté, "Metal néoclassique" in Guitarist Magazine Pedago, Hors Série #29, "Les secrets du metal- Etudes de Style", March 2009, pp.14–15.
- "L'arrivée du néoclassique remet au goût du jour la virtuosité et le travail de l'instrument", "Les secrets du metal- Etudes de Style", March 2009, p.14
- "C'est véritablement en 1984, avec son premier album solo "Rising Force", que le virtuose suédois Yngwie Malmsteen fait découvrir au monde son mélange unique de baroque et de heavy metal", "Les secrets du metal- Etudes de Style", March 2009, p.14
- Farley, Helen (2013). "Demons, The Occult Devils and Witches: in Heavy Metal Music". Bayer, Gerd (Ed.). Heavy Metal Music in Britain. Ashgate Publishing. ss. 80-81. ISBN 978-1-409493853.
- "Toute un pléiade de guitars heroes va deferler, pour la plupart révélés par le label Shrapel records, parmi lesquels les plus légendaires sont John Petrucci, Jason Becker, Jacky Vincent, Tony MacAlpine, Timo Tolkki et Vinnie Moore", "Les secrets du metal- Etudes de Style", March 2009, p.14
- "C'est véritablement en 1984, avec son premier album solo "Rising Force", que le virtuose suédois Yngwie Malmsteen fait découvrir au monde son mélange unique de baroque et de heavy metal", "Les secrets du metal- Etudes de Style", March 2009, p.14