Rudolf von Sebottendorf
Rudolf Freiherr von Sebottendorf (veya von Sebottendorff), gerçek adıyla Adam Alfred Rudolf Glauer (d. 9 Kasım 1875, Hoyerswerda – ö. 10 Aralık 1965, Üsküdar, İstanbul)[1][2], tüm Nazilerin ve beyaz ırk üstünlükçülerinin başöğretmen olarak gördüğü Alman okültist ve siyaset adamı. Üstün ırk düşüncesinin ve neo-paganizmin fikir babası olan Guido von List'in öğrencisi ve aynı zamanda Guido von List'in bir diğer öğrencisi olan ve Nazilerin okültik lider olarak kabul ettikleri Adolf Josef Lanz'ın dava arkadaşı.[3][4] Nazilerin ve dünyadaki Pan-Cermenist soylu ve aydınların ideolojik olarak yetiştikleri akademi sayılabilecek gizli topluluk Thule Cemiyeti'nin kurucusu.
Rudolf von Sebottendorf | |
---|---|
Rudolf von Sebottendorf'un 1933 yılında sabıka kaydı için 3 açıdan çekilmiş fotoğrafı | |
Doğum |
Adam Alfred Rudolf Glauer 9 Kasım 1875 Hoyerswerda, Alman İmparatorluğu |
Ölüm |
10 Aralık 1965 (90 yaşında) Üsküdar, İstanbul, Türkiye |
Takma adlar |
Rudolf Freiherr von Sebottendorf Erwin Torre Şefik Hüsnü Baron Heinrich Adam Alfred Glandek Ludwig Müller |
Meslek | Yazar, ideolog, siyasetçi |
Milliyet |
Alman Türk |
Vatandaşlık |
Almanya Osmanlı İmparatorluğu/Türkiye Cumhuriyeti |
Dönem | 20. yüzyıl |
Önemli eser | Die Praxis der alten türkischen Freimaurerei (Eski Türk Masonlarının Uygulamaları), 1924 |
Etkiledikleri
| |
Etkilendikleri
| |
|
Gerçek Kimliği
Annesinin adı Christiane Henriette-Müller, babasının ismi Ernst Rudolf Glauer'dir. Babası lokomotif sürücüsüydü. Hoyerswerda karışık bir nüfusa sahipti. 7. yüzyıldan beri burada Sorben adında aslen Slav olan bir azınlık yaşamaktaydı. 16. yüzyılda Katoliklik ve Ortodoksluktan Protestanlığa dönmüşlerdir. Fakat bölgedeki Almanlar onları tam olarak Alman ve herhangi bir mezhebe bağlı olarak görmez. Sorbenler, büyü, astroloji ve okültizmle ilgilenen bir topluluk olduğu için bölge halkı Sorbenlerle fazla iletişim kurmaz ve çekinirdi. Adam Alfred Rudolf Glauer, Sebottendorff'un gerçek adıdır. İstanbul'da Alman kökenli Amerikan vatandaşı olan ve çocuksuz yaşayan ve Adam Glauer'in doğduğu Hoyerswerda'da geniş arazilere sahip olan Baron Heinrich von Sebottendorff adında 600 yıllık geçmişiyle soylu olarak tanımlanan Sebottendorff ailesine mensup bu şahıs, Adam Glauer'i evlat edindi. Fakat Alman yetkililer Osmanlı yasalarına göre yapılan bu evlat edinme işlemini kabul etmedi. Adam Glauer Almanya'da da bir dava açtı ve Osmanlı Mahkemelerinde alınan kararı kesinleştirdi. Aile içinden Siegmund von Sebottendorff von der Rose adlı bir kadın tanıklık yaparak Adam Glauer'in soyadının Sebottendorff olarak değiştirilmesini sağladı. Davada ayrıca, Heinrich von Sebottendorff'un eşi Maria Sebottendorff da tanıklık etmişti. Mayıs 1914'te Wiesbaden'de mahkeme kararı kesinleşti. Adam Alfred Rudolf Glauer'in adı artık resmen Rudolf Freiherr von Sebottendorff oldu. Almanya ve Avrupa genelinde cemiyetlere girmek için soylu olmak esastı. Ve Sebottendorff böylece artık, soylu kabul edilen Sebottendorff soyadını kullanarak babası Baron Heinrich von Sebottendorff'un üye olduğu birçok önemli cemiyette kendisine kolaylıkla yer bulabilme imkânı sağladı.
Çocukluk ve Gençlik yılları
Sebottendorff, 14 yaşındayken Teosofi Derneği bünyesinde bizzat Helena Petrovna Blavatsky'den okültik eğitimler aldı. Gençlik yıllarında sahte evrak hazırlama konusunda ustalaşmıştı. Almanya'da kendi yaptığı sahte müfettiş ve devlet görevlisi kimlikleriyle Komünistler tarafından öldürülmekten birçok defa kurtuldu. Hatta 1919'da Komünistler tarafından evi basıldığında masasında duran bir Osmanlı Paşasının, Haydar Paşa'nın resmini göstererek akrabası olduğunu söyleyip ellerinden kurtuldu.[5] 18 yaşındayken makinistlik yapmaya başladı. Berlin'de üniversitede mühendislik okurken, eğitimini ancak elektrik teknisyenliği mesleğini öğrenecek derecede tamamlayıp eğitim hayatına son verdi. Evli bir kadınla ilişki yaşayıp İtalya'ya kaçtı. Kronik bir hastalığı sebebiyle de askerlik yapmadı.[6] Sonraki süreçte Batı Avustralya'ya altın aramaya gitti. Nisan 1898'de New York'ta bulunan Alman İmparatorluğu'na ait Bremerhaven adlı zırhlı gemide sözleşmeli topçu ateşleyicisi olarak çalıştı. 1900 yılında Kahire'de Kamu ve Bayındırlık İşleri Bakanı, aynı zamanda Bektaşi ve Mason olan Hüseyin Fahri Paşa'nın hizmetinde teknisyen olarak çalıştı. Sebottendorff daha sonra aynı yıl İstanbul'da Hüseyin Fahri Paşa'nın Beykoz Çubuklu'daki köşküne yerleşti. Bizzat paşanın emriyle Beykoz Camii İmamı, Sebottendorff'a Osmanlıca ve Arapça dersleri vermeye başladı. O dönem Beykoz Bektaşilerin yoğun olduğu bir yerdi. Sebottendorff'un burayı seçmesinin sebebi ise Alman stratejist Otto Richard Tannenberg'in 1911'de yayınladığı 20. Yüzyılın İşleri adlı kitabında Fas ve Türkiye'nin 1950'ye kadar Alman İmparatorluğu sınırlarına dahil olması gerektiği ve bu sebeple Osmanlı'daki her Alman'ın elinden geldiğince bilgi toplamakla yükümlü olduğunu söylemesi sebebiyledir.[7]
Tarikat, cemiyet ve okültik faaliyetleri ve etkileri
1900'de Adolf Josef Lanz ile tanıştı ve Aryosofi (Aryan halk bilimi), din ve hayvan bilimi (teo-zooloji) ve sufizm üzerine yoğunlaştı. 1901 ve 1914 yılları arasında ileri derecede Türkçe, Arapça ve Farsça öğrenme ve konuşması avantajıyla da, Türkiye'de siyasi faaliyetlerinin dışında tarikat ve ezoterizm üzerine, özellikle Türk tasavvufu ve Bektaşilik üzerine araştırmalar yaptı. 1901 yılında Hüseyin Fahri Paşa'nın Bursa Yeni Köy'deki çiftliğine taşındı. Sebottendorff burada kendisine yardım eden Termudi ailesine mensup bir Yahudi'den bahsetmektedir. Ve bu Yahudi'den okültizm ve Gül-Haç Tarikatı ile ilgili bilgiler edindiğini, daha sonra ise bu ihtiyar Yahudi'nin tüm kütüphanesine sahip olduğunu anlatmaktadır. Ve bu Yahudi vasıtasıyla bir mason locasına kaydolmuştur. Fakat Bursa'daki Yahudi salnamelerinde 3760 Yahudi kayıtlıdır. Ve bunların içinde Termudi adında bir aile yoktur. Ve Termudi soyadı Yahudilerin kullandığı bir soyadı değildir. Türkiye ve Ortadoğu kökenli insanları tanımlamak amaçlı olarak daha çok Malezyalılar tarafından kullanılır. Sebottendorff, Gül-Haç isimli yarı otobiyografik romanında, Mısır'a gitmeden önce yolculukta Müslüman bir Malay (Malezyalı) ile tanıştığını ve Malay'ın Sebottendorff'a Mısır'a gitmesi tavsiyesinde bulunduğunu yazar. Araştırmacı Aytunç Altındal'a göre Sebottendorff, antisemitist olduğu için kendisine yardım eden Yahudinin adını anmamak için Bursa'daki şahsı Termudi olarak tanımlamıştır.[8]
İngiliz araştırmacı Nicholas Goodrick-Clarke Sebottendorff'un Bursa'da Almanca faaliyet gösteren Memphis Locası'na bağlı olduğunu iddia etmiştir. Avusturyalı araştırmacı Hermann Gilbhard'a göre ise Sebottendorff, diğer Almanca faaliyet gösteren Boğazdaki 3 Işık Locası (Drei Lichter am Bosphorus)'da inisiye olmuştur. Fakat Almanca faaliyet gösteren bir diğer loca ise Bursa'daki Umut Locası'dır. Tüm bu localar düzensiz localardı. Ve Sebottendorff'un adı hiçbir locada kayıtlı değildir. Tüm dünyadaki masonların kayıtlarının tutulduğu 2076 nolu, Quatuor Coronati Locası'nın kayıtlarında da Sebottendorff'un izine rastlanmamıştır.
Sebottendorf 1905 yılında Adolf Lanz'a maddi yardımda bulunarak Ostara dergisini çıkarmasını sağlamıştır.
1908-1911 yılları arasında Müslüman ve Bektaşi olduğunu söylemeye başlamıştır.[9] 1911'de Guido von List tarafından kurulan Cermen Tarikatı (Hoher Armanen-Ordem)'nın üyesi oldu. 1919'da İttihatçılardan Yenibahçeli Nail Bey ile birlikte Türk-Cermen Birliği adlı bir tarikat kurdu. Bu tarikata 1940 yılında Nihal Atsız da katıldı.[10] 1920-1924 yılları arasında çeşitli dönemlerde Tibet'e giderek mistik araştırmalar yaptı.
Siyasi etkileri ve faaliyetleri
I. Dünya Savaşı'nda bir süre Kızılay'ın başkanlığını yaptı.[11]
1911'de Balkanlardaki çatışmalarda Osmanlı'ya yardım ettiği için kendisine Osmanlı vatandaşlığı verildi. Vatandaşlığı, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra T.C. vatandaşı statüsünde devam etti. 1913 yılında Almanya'ya döndü. Aşağı Dresdner bölgesinde 50.000 Mark değerinde bir banliyö satın aldı.
17 Ağustos 1918'de Dört Mevsim Oteli'nde (Vier Jahreszeiten) Thule Cemiyeti'ni kurdu.
Almanya'da Kasım 1918'de başlayan devrim ve Yahudi gazeteci ve politikacı Kurt Eisner'in sarayı basarak kansız bir darbeyle yönetimin başına geçmesinin ardından Sebottendorff kendi medya organları aracılığıyla "Yahudi Komplosu" başlığı altında çok büyük bir anti semitik medya propagandası başlattı. Bunun yanında Thule Derneği'nin üyesi olan işçileri ve genç milisleri silahlandırdı.
9 Kasım 1918 tarihinde Vier Jahreszeiten (Dört Mevsim) Otelindeki konuşması şu şekilde:
“ | Dün inandığımız ve önem verdiğimiz her şeyin yıkıldığına şahit olduk. Kan bağımız olan prensler yerine ölümcül düşmanımız hüküm sürüyor: Yahudiler! Bu kaostan nelerin doğacağını bilemiyoruz. Bizim disiplinimiz Cermanik disiplindir ve Cermanik demek soyluluk demektir. Rune yazıtlarındaki işaretimiz ‘Ar’dır. Teslisimiz Baba, Oğul, Kutsal Ruh değildir. Bizim teslisimiz Wotan, Willi ve We’dir. Ar Aryan olanı gösterir; ilk ateşi, güneşi ve kartalı simgeler. Kartal, Aryanlar’ın sembolüdür... Bugünden itibaren sembolümüz Kızıl Kartal’dır. Bizlere, yaşamamız için ölmemiz gerekebileceğini hatırlatacaktır. Hepimiz tehlikedeyiz. En amansız düşmanımız olan Yahudi'yle sonuna kadar savaşacağız. Bu, göze göz dişe diş bir savaş olacak. Thule'nin Demir Balyozu (Gamalı Haç) benim elimde bulunduğu sürece bu savaşı sürdürmeye kararlıyım. Almanya'nın bir kralı ve hanedanı vardı. Şimdi yok. Bize bir Führer gerekiyor. Eğer bulamazsak, bizim için çok kötü olacak, kaos başlayacak. Savaşımızı iki cephede yürüteceğiz. Yurt içindeki savaşımız çok kanlı ve zor olacak. Yurt dışındaki savaşımız ise 'Alman Olmayan' (Undeutsch) her şeye karşı olacak. Şimdi dövüşmek zamanıdır, savaş vaktidir. Eskiden nasıl savaştımsa şimdi de savaşmaya hazırım. Kızıllar, ihtilal özgürlük getirecek diyorlar. Evet, aynen öyle olacak. Bizim ihtilalimiz de bize özgürlük getirecek. Biz sadece Alman Hükümranlığina (Reich) boyun eğeriz, muhatap oluruz, başkasına değil. En amansız düşmanımız olan Yahudi tarafından yönetilmek istemiyoruz. Bu nedenle şimdi sizlere sekiz gün izin veriyorum. Tüm hazırlıklarınızı yapın. Henüz her şey bitmiş değildir... | „ |
Yeni yönetime karşı yapılan isyanın üzerinden 1 ay geçmeden Kurt Eisner istifa mektubunu meclise sunmaya gittiği sırada 21 Şubat 1919 tarihinde Münih'te alnından vurularak suikaste uğradı.
Sebottendorf 1917'deki Bolşevik İhtilali'nden Berlin'e ve İstanbul'a kaçan Ruslarla irtibata geçerek Kampfbunds adlı bir savaş birliği kurdu. Bu birlik daha sonra Free Corps ile birleşerek Kahverengi Gömlekliler'i oluşturdu.[13]
Sebottendorf, Thule Cemiyeti'nin haftalık gazetesi Münchener Beobachter'in de sahibiydi. Gazetenin adını okültizm çalışmalarında kullandığı Völk tabirini kullanarak Völkischer Beobachter olarak değiştirdi.[13]
1919'da Alman İşçi Partisi'ni kurdu. Daha sonraki süreçte Nasyonal Sosyalist Parti ile İşçi Partisini birleştirerek Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'ni oluşturdu. Alman İstihbaratı o dönem Hitler'i bu partinin içine sızıp rapor yazmakla görevlendirmişti. Sebottendorf ise Alman milletinin Führer'i olarak Adolf Hitler'i seçmişti. Sebottendorf Dietrich Eckart'a Hitler'le ilgilenmesi talimatını verdi. Sebottendorf'un Thule Cemiyeti, Adolf Hitler'i partinin başına geçirdi ve destekledi.
1919 yılında Siyon Liderlerin Protokolleri'ni Türkçeye Ludwig Müller adıyla çevirdi ve el altında dağıtımını yaptı.[14]
18 Aralık 1920'de o dönem 110 bin mark değerinde olan Völkischer Beobachter gazetesini Hitler'e hibe etti.[13]
Sebottendorff, Birahane Darbesi sonrası Hitler de dahil tutuklanan Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi mensuplarının hapisten çıkarılmalarını sağladı.
1 Temmuz 1926 - 10 Aralık 1926 tarihleri arasında Meksika'nın Türkiye'deki fahri konsolosluk görevini yapmıştır.
Dönemin en ünlü ve en etkili 2 polis şefi Franz Guertner ve Ernst Pohner'i Thule Cemiyeti'nin üyesi yapmıştı. Hitler 1933'te ancak Franz Guertner'in imzasıyla şansölye olabildi. Daha sonra Guertner, Sebottendorf'un Hitler'e verdiği direktifle Bavyera Adalet Bakanı tayin edildi.[13] Gizli Polis Teşkilatının başkan yardımcısı Wilhelm Frick de yine Sebottendorf tarafından Thule Cemiyeti'ne üye yapılmıştı. Wilhelm Firck de Üçüncü Reich kurulduğunda Sebottendorf'un Hitler'e yazdığı bir mektupla İçişleri Bakanı tayin edildi.[13]
Sebottendorf Yahudilerin üniversitelerden ve okullardan atılmaları yönünde kampanya yapan ilk kişidir.[15] Ve Hitler iktidara geldikten sonra bunu uygulamıştır.
Sebottendorf, Amerika, Finlandiya, İsveç, Norveç, Hollanda, Danimarka, Belçika, Avusturya ve İngiltere'de Cermen ırkçılığını örgütlemeye yönelik çalışmalar yaptı. Ocak 1934'te Almanya'da tutuklandı fakat kısa bir süre sonra Adam Alfred Glandek adına düzenlenmiş bir Türk pasaportu taşıdığı için serbest bırakıldı ve aynı yıl Türkiye'ye yerleşti. Türkiye'de Şefik Hüsnü takma adını kullandı. Bu isim zaman zaman o dönem sol faaliyetlerde bulunan Şefik Hüsnü Değmer ile karıştırılmaktadır.
Türkiye'de, 1936 yılından itibaren Türkiye'yi Nazi Almanyası tarafına çekmek için lobi çalışmaları yaptı. 1942-1945 yılları arasında ise İngiliz İstihbaratına çalışmıştır. Özellikle Park Otel ve Pera Palas'da Almanya adına lobi çalışmaları yapmıştır.[16]
1936 yılında Mussolini tarafından kullanılmaya başlanan Mihver Devletler tabiri ilk olarak Sebottendorf tarafından kullanılmıştır. 1929 yılında yerel bir Alman dergisinde yer alan ifadeleri:
“ | Kadim çağlar bir sır perdesiyle örtülü fakat bildiğimiz bir şey var ki o da İnsanlık medeniyetinin Kutsal İmparatorluk ile yeniden doğmuş olmasıdır. Ben de Kutsal İmparatorluğun bugünkü tecellisi olan Reich'ın bir Vatandaşıyım.
Kutsal Alman ulusu, Kutsal İmparatorluğun kutsal baltasıdır ve Kutsal İmparatorluğun kutsal Kartal'ı Alman ulusunun bizzat kendisidir. Bu Almanlar ve diğer tüm Cermanikler için bir onurdur. Soysuz alçaklar bunu idrak edemezler. Ancak soysuzlar kölelik yapar. Bilakis kutsal Alman halkı ve tüm soylu Cermenikler, sadakat, çalışkanlık ve ihtişam dolu ruhlarıyla Kutsal İmparatorluk Reich'ın amansız bağlısıdır. Sonsuza kadar. Yaklaşan bir savaş ve sonrasında yeni bir nizam artık açıkça görülmekte. Medeniyet yapıcıların medeniyet yıkıcılarla hali hazırda verdiği mücadele, çok gayret ve çok çalışma ister, epey ağır bir yüktür. Dün birbirimizi tanımadığımız ve daha sonra tanımak istemediğimiz ve savaşmaya mecbur bırakıldığımız bizler, bugün artık birbirimizi tanıyoruz. Düşmanımız aynı ve bir o kadar kadim. Eğer İngiltere, Fransa, Rusya ve hatta bize İngilizlerin kapılarını kapatmak istedikleri Birleşik Devletler'in idarecileri gafil halklarını bizim dünya için tehdit olduğumuza ve yok edilmemiz gerektiğine ikna ettiyse artık bugünden itibaren savaştan başka tüm kapıların kapandığını ve tam bir istişare ve ittifak içinde olmamız gerektiğini anlamamız gerekecektir. Ve inanıyorum ki, İtalya ve Reich, Türkiye'yi ve Japonya'yı da yanına alarak düşmanlarına karşı muazzam bir Mihver oluşturacaktır. |
„ |
1937 yılında Almanya'da bir dergiye verdiği röportajdan bir alıntı:
“ |
Adolf'ü ben seçtim. NSDAP'nin her mensubu artık birer kahraman olmaya hazır. Bana soylu biri değil, Alman ulusunu hedefim doğrultusunda ilerletecek bir lider lazımdı. Bana korkak ve çekingen aristokrat oğlanları ve kızları değil, vatansever ve aydın çocuklar lazımdı. Onları ben seçtim, dostlarıma talimat verdim ve bugün emin adımlarla hedefe ilerliyoruz. Almanya kaybetmeyecek. Yenilse bile kaybetmeyecek. Bizim ikinci bir sığınağımız var. Cephede hayal kırıklığı yaşarsak orada yolumuza devam edeceğiz. Almanya kaybetmeyecek. Her şeyi hazırladım. Almanya kaybetmeyecek. |
„ |
Diğer ticari, siyasi ve ideolojik faaliyetleri
Imperial Constantinian Order of St. George tarikatına üye olmuştur. Oberquartiermeister 3 kısaca III B adlı Alman istihbarat biriminin casuslarından Mata Hari ile ilgili belgelerde geçen Türkiye'deki Eski Dost şeklinde bahsedilen kişinin Sebottendorff olduğu da düşünülmektedir. Sebottendorff hukuki sorunlar yaşadığı dönemlerde İsviçre Vaduz'a gidiyordu. Sebottendorf Eski Türk Masonlarının Uygulamaları adlı kitabında tanıştığı 2 Müslüman din adamı Mehmet Rafi ve Şeyh Yahya'dan bahsetmiştir. Mehmet Rafi ismi daha çok Sabetaycı dönmelerin tercih ettiği bir isim olmasından mütevellit, Sebottendorff 1933'te yazdığı Hitler Gelmeden Önce adlı kitabında Sabetaycıların Türk masonluğunu yönlendirdiklerini yazmıştır. Sebottendorff 1950'lerde antikacılık ile uğraşmıştır. Özellikle Romanya'dan antika eşyaları Türkiye'ye sokmuştur.
Erwin Torre adlı takma isminin kökeni
Torre Kule anlamına gelir.[24] İtalya'daki Torre Pellice Vadisi, Katolikliğe muhalif Waldense Hristiyanlarının merkeziydi.[25] Tarihçi Daniel Anthony Binchy'ye göre Waldenseli Hristiyanlar Protestanlığı savunuyordu. 1848'e kadar gizli din taşımışlardı. Birçoğu Torre soyadını taşıyan Waldense Hristiyanları Katolik Kilisesi'ne göre şeytani inançlar taşıyan Gül ve Haç Tarikatı ve Masonlukla bağlantılıydı. Papalığa göre Waldenseli Hristiyanlar falcılık ve büyücülükle uğraşmaktaydı. 1848 yılında çıkan Alman köylü isyanlarında kendilerine Torre adını veren Waldenselilerden dolayı, Sebottendorf da bu soyadını kullanmıştır.[25]
Ölümü
8 Mayıs 1945'te tabancayla veya boğaza atlayarak intihar ettiği söylense de daha sonra bu iddialar yalanlanmıştır. Zaten o dönem başka istihbaratlara çalışmaya başlayan tüm Naziler hakkında bu tür haberler ortaya atılmış ve daha sonra yaşadıkları ortaya çıkmıştır. Nitekim Adana Emniyet Müdürlüğünün 17 Nisan 1957 tarihli kayıtlarına göre Michael Stahl, Hans Bendik ve Rudolff Freiherr von Sebottendorff adlı 3 şahsın Cumhuriyet Oteli'nde kaldığı yer almaktadır. Dolayısıyla Sebottendorff'un 1945'te intihar ettiği veya 1934'te Uzun Bıçaklar Gecesi'nde öldürüldüğü tamamen yanlıştır. 1950'lerde Adana ve Antalya'da resmen kendi adıyla ticaret yapmıştır. Ve yine 1957 yılı içinde İngiliz Gizli Servisine 50 yıl açıklanmaması şartıyla bizzat bir paket belge ve mektup bırakmıştır.[26] 10 Aralık 1965'te Üsküdar'daki Doğancılar Parkı'nda donarak öldüğü ve kimsesizler mezarlığına defnedildiği şeklinde o dönem haberler yayınlanmıştır.[1][2]
Özel Hayatı
Sebottendorff'un bir kız kardeşi vardır. Adı Dora Kunze'dir. Sebottendorff ilk evliliğini 1905'te Klara Voss ile yaptı fakat birkaç ay sonra boşandı. İkinci evliliğini ise 1915'te Berlin'de opera binaları yaparak zengin olan Iffland ailesinin kızlarından Bertha Anna Iffland ile yaptı ve hayatı boyunca eşinin servetiyle geçimini sağladı. Fakat eşinin servetinin Sebottendorff'un üzerine geçmesinden sonra Sebottendorff, eşinin ailesinin avukatlarıyla hukuki sıkıntılar yaşamıştır. Bilindiği kadarıyla Sebottendorff'un çocuğu yoktur.
Hakkında söylenen sözler
- Heinrich Himmler: Nasyonal Sosyalizm'in efsane yapıcısı ve lideri Baron Sebottendorf'u selamlıyorum.[27]
- İstanbul ve Ankara'da Alman karşı-casusluk servisi SD'nin ajanlarından Herbert Rittlinger: Eğer çağdaş Faşizm'in Cagliostro'su olan Baron Sebottendorf olmasaydı, ne Hitler ne de diğerleri hiçbir şey yapamazdı.[27]
- İngiliz araştırmacı Nicholas Goodrick-Clarke: Sebottendorf tartışmasız Nazi Almanyası'nın gerçek mimarıdır. Ve o Pan-Türkist hareketten, simyacılıktan, Gül ve Haç Kardeşliğinden etkilenmiştir.[28]
Kitapları
- Metoula Sprachführer Türkisch (1913) (Faik Beyzade ile birlikte yazmıştır)
- Die Praxis der alten Türkischen Freimaurerei (Eski Türk Masonlarının Uygulamaları) (1924)
- Der Talisman des Rosenkreuzers (1925)
- Hitler Gelmeden Önce (1933)
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- İstikamet Mecmuası, Ocak 1966 Sayısı, Sayfa 20
- 3 Yol Dergisi, Mart 1966, Syf. 14
- Bilinmeyen Hitler, Sayfa 79, 11.Basım, Eylül 2004, Aytunç Altındal
- Goodrick-Clarke, Nicholas (2.Baskı 2004) [1985]. The Occult Roots of Nazism: Secret Aryan Cults and Their Influence on Nazi Ideology, Sayfa 22, 23, 24, 33
- Bilinmeyen Hitler, Sayfa 215, Aytunç Altındal
- Bilinmeyen Hitler, Sayfa 217, Aytunç Altındal
- Bilinmeyen Hitler, Sayfa 219, Aytunç Altındal
- Bilinmeyen Hitler, Sayfa 227, Aytunç Altındal
- Nev Galata Mecmuası, Sayfa 15, Kasım 1949
- Yeni Ahkam Dergisi, Sayfa 8, 11. Sayı, Ağustos 1956
- "Arşivlenmiş kopya". 11 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2016.
- Hitler Gelmeden Önce, Sayfa 57-58, Rudolf Von Sebottendorff
- Aytunç Altındal, Bilinmeyen Hitler, Sayfa: 193
- Bilinmeyen Hitler, Aytunç Altındal, (2000), Sayfa 88
- Aytunç Altındal, Bilinmeyen Hitler, Sayfa: 194
- Nicholas Goodrick-Clarke, The Occult Roots of Nazism
- Elite Idee Zeitschrift, 1929 Nisan Sayısı
- Büyük Ufuklar Çağı Mecmuası, Mektup ve Telgraf Çevirileri Bölümü, Sayı:12, Sayfa:44-49, Mart 1979
- Altay'dan Tuna'ya Dergisi, Sayı:5, Ekim 1989, Sayfa:3-4
- Elite Idee Zeitschrift, 1937 Ekim Sayısı
- Nev Galata Mecmuası, Sayfa 9, Kasım 1949
- İstanbul Posta Ekspresi, 15 Nisan 1951
- Bilinmeyen Hitler, Sayfa 269, Aytunç Altındal
- Bilinmeyen Hitler, 50, Aytunç Altındal
- Bilinmeyen Hitler, 51, Aytunç Altındal
- Bilinmeyen Hitler, Syf.. 259, Aytunç Altındal
- Bilinmeyen Hitler, Sayfa:195, Aytunç Altındal
- Bilinmeyen Hitler, Sayfa:196, Aytunç Altındal